Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/7 E. 2018/441 K. 16.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/7
KARAR NO : 2018/441
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/12/2016
DOSYA NUMARASI : 2015/234 Esas – 2016/904 Karar
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ : 16/05/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin beher hisse adedi 50,00 TL’den 120.000 adet toplam hisse karşılığı olan 6.000.000,00 TL toplam sermayesi içinde 6.000 adet hisse karşılığı 300.000,00 TL’lik sermaye payına sahip ortağı olduğunu, davalı şirketin diğer ortaklarının ise 49.416 adet hisse karşılığı 2.470,800,00 TL sermaye ile … A.Ş , 48.000 adet hisse karşılığı 2.400.000,00 TL sermaye ile ..e Tic. A.Ş, 10.584 adet hisse karşılığı 529.200,00 TL sermaye ile… ve 6.000 adet hisse karşılığı 300.000,00 TL sermaye ile …’ın olduğunu, davalı şirketin 27.12.2013 tarihli olağan genel kurul toplantısında 3 yıl süre ile göre yapmak üzere yönetim kurulu üyeleri seçilmişken davaya konu edilen 03.12.2014 tarihli genel kurul toplantısında alınan 3 nolu gündem maddesine bağlı olarak 2 yıl süre ile görev yapmak üzere …, .. ve …’nün müvekkilinin 6.000 adet olumsuz oyuna karşılık 114.000 adet olumlu oyu ile yönetim kurulu üyeliğine seçildiğini, bu karara müvekkilinin muhalefet ettiğini ve muhalefet şerhinin toplantı başkanlığına ibraz edildiğini, anılan kararın dürüstlük kurallarına açıkça aykırı olduğunu, zira daha önce seçilen yönetim kurulu üyelerinin görev süresinin dahi dolmadığını, ayrıca 5 nolu gündem maddesinde de 6102 Sayılı TTK. 395. ve 396. maddeleri çerçevesinde yeni seçilen yönetim kurulu üyeleri …, … ve …’ ye şirkette işlem yapması, şirkete borçlanabilmesi ve şirketle rekabet edebilmeleri bakımından izin verildiğini, anılan bu karara da muhalefet edilerek muhalefet şerhinin başkanlığa sunulduğunu, TTK. 436/1. maddesinde yer alan oydan yoksunluk kuralının ihlal edildiği gibi bu kararın da dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu belirterek davalı şirketin 03.12.2014 tarihli genel kurul kararında alınan 3 ve 5 nolu maddelerinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 03.12.2014 tarihli olağan genel kurulun 3 nolu maddesinde yönetim kurulu üyelerin sayısı, görev süreleri seçiminin yapıldığını, 5 nolu maddesinde de yönetim kurulu üyelerine TTK. 395. ve 396. maddeleri kapsamında izin verildiğini, alınan kararların yasa ve ana sözleşmeye uygun olduğunu, dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil etmediğini belirterek haksız davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 08/12/2016 tarih ve 2015/234 Esas – 2016/904 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” … 03.12.2014 tarihli genel kurulun 3 nolu maddesinde yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin kararın TTK. 364/1. Maddesinde ifade edilen ”gündemde ilgili bir madde bulunması” hükmüyle uyumlu olduğu, TTK. 408/2-b maddesi hükmü gereğince de yönetim kurulu üyelerinin seçimi, görev sürelerinin belirlenmesi ve azlinin genel kurulun devredilmez yetkileri arasında olduğu şeklindeki düzenlemeye de uygun bulunduğu, yönetim kurulu üyelerinin görev süresi sona ermeden yeniden yönetim kurulu üye seçiminin yapılması başka bir deyişle önceki yönetim kurulu üyelerinin görevden alınmasının, bu kararın dürüstlük kurallarına aykırı olduğunun kabulü için yeterli bulunmadığı, anılan kararın pay sahiplerinin %100 oranında toplantıya katılımıyla 6.000 olumsuz oya karşılık 114.000 olumlu oyla alındığı görülmekle toplantı ve karar nisabı bakımından da TTK. hükümlerine ve ana sözleşmeye aykırı bir durumun gerçekleştiğinden söz edilemeyeceği,
Şirketin daha önceki tarihli 27.12.2013 tarihli kurul toplantısında da yönetim kurulu üyeleri bakımından rekabet yasağı ve borçlanma yasağının kaldırılarak bu konuda izin ve yetki verildiği, dolayısıyla davacının da yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği 23.12.2013 tarihli yönetim kurulu toplantısında TTK. 395 ve 396. maddeleri uyarınca yönetim kurulu üyelerine izin ve yetki verildiği dikkate alındığında dava konusu genel kurulda aynı yönde olan 5 nolu kararın dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil ettiğinin kabul edilemeyeceği,
TTK. 436/1. maddesinde, ”pay sahibinin kendisi ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme ya da herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin müzakerelerde oy kullanamayacağının düzenlendiği, TTK. 395 ve 396. maddelerine göre tanınan izinlerin ve yetkinin verilmesi de pay sahibi ile şirket arasındaki kişisel ilişkiyi düzenlediğinden yönetim kurulu üyesi olan pay sahibinin TTK. 436/1. maddesi uyarınca bu müzakerede oy kullanamayacağının açık olduğu, yönetim kurulu üyelerinin … … ve…. olduğu, ancak … ve …’nün davalı şirkette pay sahibi olmadığı, bu nedenle .. …’ ın zaten oylamaya katılmadıkları, dolayısıyla sadece …’ ın pay sahibi olduğu, bu nedenle adı geçenin yönetim kuruluna TTK. 395 ve 396. maddesindeki izinlerin verilmesine ilişkin oylamaya katılmasının mümkün olmadığı, ancak kararın iptali için pay sahibi ve yönetim kurulu üyesi olan ….’ın bu oylamaya katılmasının ve oy kullanmasının nisap bakımından sonuca etkili olmasının zorunlu olduğu,
TTK. 421.maddesinde, kanunda veya esas sözleşmede aksine hüküm bulunmadığı takdirde esas sözleşmeyi değiştiren kararların şirket sermayesinin en az yarısının temsil edildiği genel kurulda mevcut bulunan oyların çoğunluğu ile alınacağının belirtildiği, somut olayda şirketin toplam sermayesinin 6.000.000,00 TL olduğu, bunun 2.470.800,00 TL’sinin … A.Ş.’ ye, 2.400.000,00 TL’ sinin ….. A.Ş.’ ye 529.200,00 TL’ sinin …’ a, 300.000,00 TL’ sinin …’ a, 300.000,00 TL’ sinin de …’ a ait olduğu, toplantının iki ortağın vekaleten bir ortağın vesayeten diğer iki ortağın da asaleten katılımıyla gerçekleştirildiği ve kararın davacı …’ ın 300.000,00 TL sermayesine karşılık gelen 6.000 adet olumsuz oy dışında katılanların olumlu oyuyla oyçokluğuyla kabul edildiği, yönetim kurulu üyesi pay sahibi …’ ın 300.000,00 TL sermayesine karşılık gelen 6.000 adet hissesinin toplantı yeter sayısı ve karar nisabına herhangi bir etkisinin bulunmadığı, başka bir deyişle …’ın 300.000,00 TL’lik sermayesi çıkarıldığında dahi katılanların toplam sermayesi 5.700.000,00 TL olup TTK. 421. maddesindeki şirketin toplam sermayesinin en az yarısının temsil edildiği genel kuruluda toplantıda mevcut bulunan oyların çoğunluğuyla karar alınacağı şeklindeki düzenlemesine aykırı bir durumun olmadığı,
İstanbul 13. Sulh Hukuk Mahkemesi’ nin 2014/591 E. Sayılı dosyasında davalı şirkete hitaben yazılan 25.01.2016 tarihli yazıda … vasisi …ın kısıtlı … ile aynı şirkette pay sahibi olmaları halinde vasi ile kısıtlı arasında menfaat çatışması olacağından her ikisinin pay sahibi olduğu şirket genel kurullarında vasi …’ın kısıtlı … adına oy kullanamayacağından ve genel kurullarda kısıtlı adına kayyum tayin edilmesi gerektiğinden toplantı tarihlerinin Mahkemeye daha önceden bildirilmesinin istendiği, Anılan mahkemece yazılan bu yazı içeriği ve Türk Medeni Kanun hükümlerine göre kısıtlı pay sahibi … ile vasisi pay sahibi arasında menfaat çatışması bulunduğu, bu nedenle dava konusu genel kurulda vasi … tarafından, …ın vesayeten temsil edilmesi ve onun adına oy kullanılması nedeniyle temsilin ve kullanılan oyun geçersiz olduğu kabul edildiğinde dahi yukarıda açıklandığı üzere bu durumun toplantı yeter sayısı ve karar nisabına etkili olmasının zorunlu olduğu ancak bu halde iptal sebebi olabileceği, aksi halde iptal sebebi olarak kabul edilmesinin mümkün bulunmadığı, kısıtlı pay sahibi…’ın 529.200,00 TL sermayeye karşılık 10.584 adet hisseye sahip olduğu, adı geçenin sermayesinin ve buna bağlı olarak hisselerinin toplantı nisabından çıkarılması durumunda TTK. 436/1. maddesi uyarınca oydan yoksun olduğu halde oy kullanan …’ın 300.000,00 TL sermayesi ile birlikte toplam 829.200,00 TL olup toplam sermayenin 6.000.000,00 TL olduğu, genel kurula katılan….. A.Ş.’ nin 2.400.000,00 TL, ..A.Ş.’ nin 2.470.800,00 TL ve davacı …’ın 300.000,00 TL’ lik sermayelerinin toplamının 5.170.000,00 TL olarak belirlendiği, bunun 3.000.000,00 TL olan asgari toplantı nisabının oluşması için yeterli bulunduğu, hatta bu nisabı aştığı, dolayısıyla kararın 300.000,00 TL’ lik ve 6.000 adet hisse sahibi davacının olumsuz oyuna karşılık 4.870.800,00 TL sermayeye tekabül eden 97.416 adet hissenin olumlu oyuyla alındığının kabulü gerektiği, vasi … tarafından kısıtlı pay sahibi …paylarını temsilen toplantıda oy kullanmasının neticeye bir etkisinin bulunmadığı açıkça anlaşıldığından TTK. 446. maddesinde belirtilen koşulların oluşmadığı sonucuna varılarak davalı şirketin 03.12.2014 tarihli genel kurulunda alınan 3 ve 5 nolu maddelerinin iptali istemine ilişkin bu davanın reddi gerektiği … ” gerekçeleri ile; ” davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın reddine, … ” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Somut olayda Genel Kurulun olağanüstü toplanmasını gerektirecek hiçbir neden olmamasına rağmen, Davalı şirketin o dönemdeki Yönetim Kurulundaki çoğunluk, Davacı …’ ın muhalefetine rağmen, diğer iki Yönetim Kurulu Üyesinin (dava dışı … ve …. ’ın kararıyla) 12.11.2014 tarihinde 2014-2015/002 nolu Yönetim Kurulu Kararı doğrultusunda genel kurulun olağanüstü toplantıya davet edildiğini,
Davacının yazılı muhalefet şerhinde de açıkça gerekçeleri belirtildiği üzere, 3 nolu yönetim kurulu seçimine ilişkin kararın, dürüstlük kuralına açıkça aykırı olduğunu ve iptali gerektiğini, 6102 sayılı TTK’ nın 445. inci maddesinde düzenlenen Dürüstlük Kuralına uygun karar alma şartının temelinin TMK. 2 maddesinde yer alan “Dürüst Davranma İlkesi” ne dayandığını,
Gerek Yönetim Kurulunda gerekse Genel Kurulda alınan her kararın, sadece şeklen kanuna ve usule uygun olmasının yeterli olmadığını, aynı zamanda alınan kararların dürüst davranma ilkesine de uygun olması gerektiğini,
Bir kararın sadece kanunun aradığı nisaplara uygun olarak alınmış olmasının, o kararın mutlak surette geçerli bir karar olacağı anlamına gelmeyeceğini, zaten bu ve benzeri nitelik arz eden, dürüstlük kuralına aykırı girişim ve kararların TTK. 445 uyarınca iptale tabi olmasının da bu durumu teyit etmekte olduğunu, yasa koyucunun buna benzer şekilde, şirket yararına aykırı, kişisel husumet ve menfaat amaçlayan kararların sadece şeklen kanuna uygun olması ile yetinmemiş, kararın Dürüst Davranma İlkesine de uygun olmasını, onun geçerliliği için şart koşmuş olduğunu, Genel Kurulda çoğunluğun, canının istediği her kararı alamayacağını, alınan kararların hukuka uygun olması ve ayrıca her durumda özellikle Dürüstlük Kuralını ihlal etmemesi gerektiğini,
Tüm bu nedenlerle 3 nolu görevden alma kararının dürüstlük kuralına aykırı düştüğünden iptali gerektiğini,
03.12.2014 tarihli Olağanüstü Genel Kurul toplantısında 5 nolu gündem maddesine bağlı olarak, 6102 sayılı TTK 395 ve 396’ ıncı maddeler çerçevesinde, yeni seçilen … ve … ve …’den oluşan Yönetim Kurulu üyelerinin Şirketle İşlem Yapması, Şirkete Borçlanabilmesi ve Şirketle Rekabet etmesi için izin kararı verildiğini,
Kanuna ve usule alenen aykırı, temelsiz ve haksız nedenlerle oyçokluğu ile alınan bir Yönetim Kurulu kararına dayanılarak toplanan ve yine şirket kurucusu Sayın …’ın hastalığına bağlı olarak genel kurulda temsil edilememesi de fırsata dönüştürülerek, toplanma amacından kasıtlı olarak sapmak suretiyle seçilen yeni yönetim kurulunun,
Şirketle rekabet yapması,
Şirkete borçlanması ve
Şirketle İş Yapması gibi yasakların kaldırılmasına dair bu kararın da kanuna, usule ve dürüstlük kuralına aykırı olacağını,
Kanuna, Yönetmelik hükmüne ve usule açıkça aykırı şekilde, gerekmediği halde, Olağanüstü Genel Kurulun toplanması amacını taşıyan söz konusu Yönetim Kurulu Kararını alan kişilerin, eylem ve işlemlerinin dürüstlük kuralına ve şirketin menfaatine açıkça aykırı nitelikte bulunduğu için, kanunen özel izne tabi kılınan TTK. 395 ve 396. maddeler kapsamında yetkilendirilmesinin de düşünülemeyeceğini, böyle bir kararın, temelsiz ve haksız yönetim kurulu kararı alan kişiler hesaba katıldığında şirketin aleyhine bir karar olduğunu,
Şirket yönetim kurulu üyeliğine seçilen …’ın yapılan oylamada gerek kendi adına gerekse vasisi olduğu …adına oy kullandığını,
Yine davalı şirkette hakimiyeti bulunan …A.Ş ile …A.Ş adına kullanılan oyların, bu şirketlerin gerek pay sahipliği, gerek yönetim kurulu başkan yardımcılığı görevi çerçevesinde …’ın talimatlarına uygun olarak ve onun lehine kullanılmış olması nedeniyle TTK’nın 436/1.maddesi uyarınca oy yasağına tabi olup geçersiz olduğunu,
İleri sürerek; istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden yapılacak yargılama sonucunda, kanuna ve usule aykırı kararın bozularak ortadan kaldırılmasına, davanın kabulü ile davalı şirketin 03/12/2014 Tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında alınan 3 ve 5 nolu kararlarının kanuna ve dürüstlük kuralına aykırılık sebebi ile iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı tarafından açılan dava; davalı şirketin 03.12.2014 tarihli genel kurulunda alınan 3 ve 5 nolu maddelerinin iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
TTK.’ nın 408/2-b maddesi hükmü gereğince yönetim kurulu üyelerinin seçimi, görev sürelerinin belirlenmesi ve azli genel kurulun yetkileri arasında olup, yönetim kurulu üyelerinin görev süresi sona ermeden yeniden yönetim kurulu üye seçiminin yapılması tek başına kararın dürüstlük kurallarına aykırı olduğunun kabulü için yeterli olmadığından davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir.
Dava konusu genel kurulunun 5 nolu maddesinde de, yönetim kuruluna TTK. 395 ve 396. maddelerine istinaden izin ve yetki verildiği, Hazirun cetveli incelendiğinde; 49.416 paya sahip.. A.Ş. ve 48.000 paya sahip …İnşaat …. A.Ş’nin vekaleten, 10.584 paya sahip … vasisi … tarafından vesayeten temsil edildiği, 6.000 paya sahip …’ ın ve aynı paya sahip davacı …’ ın ise asaleten toplantıya katıldığı ve katılanların 6.000 olumsuz oyuna karşılık 114.000 olumlu oy ile 5. maddenin oy çokluğu ile kabul edildiği ve davacının bu karara muhalefet ettiği görülmektedir.
Davalı şirketin daha önceki 27.12.2013 tarihli kurul toplantısında da yönetim kurulu üyeleri bakımından rekabet yasağı ve borçlanma yasağının kaldırılarak bu konuda izin ve yetki verildiği, dolayısıyla davacının da yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği 23.12.2013 tarihli yönetim kurulu toplantısında TTK. 395 ve 396. maddeleri uyarınca yönetim kurulu üyelerine izin ve yetki verildiği de dikkate alındığında dava konusu genel kurulda aynı yönde alınan 5 nolu kararın dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil ettiğini kabul etmek mümkün değildir.
TTK. 436/1. maddesinde, ”pay sahibinin kendisi ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme ya da herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin müzakerelerde oy kullanamayacağı düzenlemesi mevcuttur.
TTK. 395 ve 396. maddelerine göre tanınan izinlerin ve yetkinin verilmesi de pay sahibi ile şirket arasındaki kişisel ilişkiyi düzenlediğinden yönetim kurulu üyesi olan pay sahibinin TTK. 436/1. maddesi uyarınca bu müzakerede oy kullanamayacağı açıktır. Ancak kararın iptali için pay sahibi ve yönetim kurulu üyesinin oylamaya katılmasının ve oy kullanmasının nisap bakımından sonuca etkili olması zorunludur.
Somut olayda, …’ ın davalı şirkette pay sahibi olduğu, bu nedenle adı geçenin yönetim kuruluna TTK. 395 ve 396. Maddesindeki izinlerin verilmesine ilişkin oylamaya katılması mümkün değildir. Ancak pay sahibi ve yönetim kurulu üyesi olan ….’ın bu oylamaya katılmasının ve oy kullanmasının nisap bakımından sonuca etkili olmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde değildir.
Yine, davalı şirket ortaklarından …’ın vesayet altında olduğu ve adı geçenin vasisinin de …olduğu ve oylamada oy kullandığı anlaşılmış isede; ilk derece mahkemesinin gereçesindede belirtildiği gibi; …’ın hisse miktarı dikkate alındığında yönetim kurulu üyesi olan …’ ın bu oylamaya katılmasının ve oy kullanmasının nisap bakımından sonuca etkili olmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebide yerinde değildir.
Davalı şirket yönetim kurulu üyesi olan …’ ın, davalı şirketin hakim ortağı olan … A.Ş. ile …A.Ş.’ nin temsilcisi olduğu iddia edilmiş ise de; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ nun 436/1. maddesinde hakim ortağın oydan yoksun olduğuna ilişkin bir düzenleme bulunmadığından Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 21/03/2018 tarih 2016/9401 Esas – 2018/2169 Karar sayılı ilamı ile aynı dairenin 12/12/2016 tarih 2016/2098 Esas – 2016/9484 Karar sayılı ilamı da dikkate alındığında davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde değildir.
Yukarıda açıklanan nedenler ve ilk derece mahkemesinin kabul ve gerekçesine göre yerinde görülmeyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90 TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından yatırılan 31,40 TL’ nin mahsubu ile bakiye 4,50 TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 16/05/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.