Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/698 E. 2019/796 K. 22.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/698 Esas
KARAR NO : 2019/796 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DOSYA NUMARASI : 2014/236 Esas 2017/1209 Karar
TARİH : 20/12/2017
DAVA : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 22/05/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: ASIL DAVADA :Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile dava dışı …Ltd Şti arasında genel kredi sözleşmesi akdediliğini davalının sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığını, kullandırılan krediden dolayı borcun ödenmemesi üzerine 18/03/2014 tarihli noter ihtarı ile taksitli ticari kredi ve kredili mevduat hesabından kaynaklanan borcun ödenmesi gerektiğinin asıl borçlu ve davalı kefile ihtar edildiğini ancak borcun ödenmediğini, bunun üzerine kredili mevduat hesabı borcundan dolayı İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas, taksitli ticari borcundan dolayı İstanbul Anadolu…. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyaları ile takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, itirazın kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini karar verilmesini talep etmiştirDavalı vekili cevap dilekçesi ile, davalı alacaklıya hiç bir borcun olmadığını, kredilerin ödenip bittiğini, kredi ile ilgili imzalarının bir kısım sözleşmede bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin keşidecisi olduğu 18/03/2010 keşide tarihli, 21/07/2014 vade tarihli, 100.000,00 TL bedelli teminat olarak verilen kambiyo senedinden dolayı borçlu olmadığının tespitine ve söz konusu senedin 63.000,00 TL kısmının tahsili amacıyla başlatılan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasından başlatılan icra takibinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davalının icra takibine konu senedin teminat senedi olarak verildiğini iddia etse de senet üzerinde teminta ilişkin bir ibare yada açıklama bulunmadığını, senetin içerik itibariyle kayıtsız şartsız borç ikrarı olduğunu, 818 ve 6098 sayılı TBK gereği borcun sebebini ihtiva etmemiş olsa bile, borç ikrarının muteber olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/12/2017 tarih 2014/236 Esas – 2017/1209 Karar sayılı kararında;”…Yapılan yargılama sonunda toplanan tüm deliller ile denetlenip benimsenen ve somut olaya uygun görülen bilirkişi raporundaki gerekçeler ve hesaplamalara göre; kök davada davacı tarafından dava dışı …. Ltd. Şti.’ne ticari kredili mevduat hesabından 5.215,34 TL asıl alacak (İstanbul Anadolu….İcra …) ve taksitli ticari kredi hesabından 43.365,00 TL (İstanbul Anadolu ….İcra…) kredileri kullandırdığı ve dava dışı kredi borçlusu hakkındaki takiplerin kesinleştiği, ancak davalı kefil yönünden kefilin davacının Acıbadem Şubesindeki kefalet sözleşmesi nedeni ile tahsilat yapılmak istendiği, oysaki dava dışı firmaya kullandırılan kredilerin davacının Pendik Şubesi tarafından kullandırıldığı davalının kefil olarak imzasının bulunduğu davacı bankanın Acıbadem Şubesindeki kredilerin 19.09.2011 tarihinde tahsil edilerek tasfiye edildiği, dava dışı firmaya daha sonra davacının bir başka Pendik şubesi tarafından kullandırılan krediler nedeni ile davalının eski Borçlar Kanunu 493 ve 494 maddeleri gereğince herhangi bir sorumluluğundan sözedilemeyeceği ve kök davada açılan itirazın iptali davasının reddi gerektiği, davalının tazminat talebinin ise İİK 67 maddesindeki davacının haksız ve kötüniyetli olduğuna dair delil bulunmadığından tazminat talebinin de reddi gerektiği, asıl dosya ile birleşen İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/426E. sayılı dosyasına dayanak yapılan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında kök davanın davacısı tarafından yapılan takip talebinde takibin İstanbul… İcra Müd…. ve … İcra Müd. ….. Sayılı dosyalarında tahsilde tekerrür olmamak üzere yapıldığı, bu takibin konusunun ve temel ilişkinin dava dışı şirkete kullandırılan kredilerin tahsilini sağlamak olduğu, kök davada itiraz iptali talebi yerinde olmadığından iş bu birleşen davada davacı takip borçlusu… menfi tespit davasının kabulü ile birleşen dosya davacısının borçlu olmadığının tespitine ve İİK 72 maddesindeki şartları bulunmayan tazminat talebinin de reddine karar vermek gerektiği…”gerekçesi ile, Davacı … Temlik Alan … A.Ş. tarafından açılan itirazın iptali davasının reddine, davalının şartları bulunmayan İİK 67/2 maddesindeki tazminat talebinin de reddine, birleşen İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret mahkemesinin 2014/1426 esas sayılı davasındaki menfi tespit davasının kabülü ile davacı … davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacının şartları bulunmayan İİK 72 maddesindeki tazminat talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı ve davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Banka şubelerinin hak ve borçlarının banka tüzel kişiliğine ait olduğunu, şubelerin bağlı bulundukları merkez adına faaliyet yürüttüklerini, şubelerin faaliyetleri dahilinde üstlendikleri hak ve borçları merkez adına olduğunu ve merkezi bağladığını, şubelerin borçlarından banka tüm tüzel kişiliği ile sorumlu olduğunu, aynı şekilde banka genel merkezi de şubelerin üçüncü kişilerden olan hak ve alacaklarında hak sahibi olduğunu,İlk derece mahkemesinin genel kredi sözleşmesini hatalı yorumladığını, davalının müvekkili Acıbadem Şubesi ile imzalamış olduğu Genel Kredi Sözleşmesi ile üstlendiği yükümlülüklerini, sadece bankanın bu şubesi ile sınırlandırdığını, Pendik Şubesi ile olan kredi ilişkisine uygulamadığını, oysa ki davalının üstlendiği yükümlülüklerin bankanın bir şubesine karşı değil bankanın tüm tüzel kişiliğine karşı üstlenildiğini, bu bağlamda kişilerin bankalarla olan kredi ilişkisinde sahip oldukları hak ve borçların bankanın tüzel kişiliğine karşı olduğunu, şubelerin hak ve borçları da banka tüzel kişiliğine ait olduğunu,Bu sebeple davalının kredi borçlusu …Ltd Şti. lehine üstlendiği kefaletin bu şirketin aynı bankanın başka bir şubesi olan Pendik Şubesi’ne olan borçları için uygulanmamasının hatalı olduğunu,İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda itirazın iptali davasının kabulüne ve karşı dava (menfi tespit) yönünden verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı – birleşen dava davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Temlik eden davacı … A.Ş.’nin, müvekkili …. hakkında gerek itirazın iptaline konu icra takiplerine, gerekse de menfi tespit davasına konu icra takibine girişmekte haksız ve kötüniyetli olduğunun kanıtlandığını ve dosya kapsamından da bu hususun açıkça anlaşıldığını,Temlik eden davacı bankanın, müvekkilinin şirketteki ortaklığının sona erdiğini bildiğini, ticaret sicil gazetesinde ilan edilen hususların üçüncü kişilerce bilinmediği iddiasının kabul edilmez olduğunu, bankaya davalı …’nın şirketteki ortaklığının sona erdiğine dair şirket çalışanı tarafından gönderilen ve dosyaya dilekçeler ekinde ibraz edilen 20.06.2013 tarihli e-postadan da bu durumun haricen bildirilmiş olduğunun sabit olduğunu, davayı temlik eden davacı bankanın, müvekkilinin ortaklıktan ayrıldıktan sonra şirket tarafından çekilmek istenen yeni kredi için, yeni ortak bilgilerini istemiş ve yeni Borçlar Kanunu’nda kefalet sözleşmelerine dair getirilen yeniliklere de uyum sağlamak gerektiğinden, anılan şirket ile … Pendik E-5 Şubesi ile yeni bir Genel Kredi Sözleşmesi imzaladığını, üstelik yeni genel kredi sözleşmesi için şirketin yeni ortağı olan … da yeni bir kefalet sözleşmesi imzalandığını, yeni imzalanan genel kredi sözleşmesine değil, eski ve hükmü kalmamış genel kredi sözleşmesine dayanarak, müvekkili hakkında haksız ve kötüniyetle takiplere girişildiğini, dava konusu ilamsız takiplerde borçlu olarak … da gösterilmiş olmasının anılan şirketle yeni bir genel kredi sözleşmesi imzalandığının, yeni ortağın bu sözleşmeye kefil olduğunun açık göstergesi olduğunu, bu durumun yargılama sırasında celp edilen banka kayıtlarından da anlaşıldığını, işbu davada davacının savunması da ilk imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi üzerine olduğunu, yeni Genel Kredi Sözleşmesinden hiç bahsedilmediğini, davacı bankanın art niyetli olarak yeni kredi ilişkisine de … sözleşmesine bağlı olarak kullanılan krediler olduğunun tespit edildiğini,Menfi tespit davasına konu İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı kambiyo takibinin bu takipten daha önce açılan Anadolu …. İcra Müdürlüğü’ nün … E ve Anadolu …. İcra Müdürlüğü’ nün … E sayılı ilamsız icra takip dosyaları ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla işleme konulduğunu; alacak sebeplerinin aynı olduğunu, söz konusu alacakların; …. şirketinin, … PENDİK E-5 şubesinden kullandığı krediye ait olduğunu, işbu kredilerde müvekkilinin borçluluğunun söz konusu olmadığını, anılan krediye kefil olmadığını ve yine anılan krediyle ilgili senet imzalamadığını, kambiyo takibine konu edilen senedin, müvekkilinin şirket ortaklığı döneminde çekilen 18.03.2010 tarihli ve … nolu kredi genel sözleşmesine konu 38.863,01 TL’lik kredi kefaleti sebebiyle verildiğini, söz konusu kredinin ödendiğini ve şirket ile yeni bir GKS imzaladığından eski GKS’nin ve ona bağlı olarak imzalanan kefalet sözleşmesinin teminatı olan senedin hiçbir geçerliliğinin kalmadığını, temlik eden … A.Ş.’nin bu hususu kendisi de kabul etmesine rağmen yine de haksız ve kötüniyetli olarak, müvekkilden eski GKS için aldığı senedi şirketin yeni GKS den sonraki kredi borcu için kullanmaya çalıştığını, asıl davada davalının İİK 67/2. maddesindeki tazminat talebinin reddi ve birleşen davada davacının İİK 72. maddesindeki tazminat talebinin reddine dair kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu,İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının; asıl davada davalının İİK 67/2. maddesindeki tazminat talebinin reddi ve birleşen davada davacının İİK 72. maddesindeki tazminat talebinin reddine dair kararının kaldırılmasını, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda davanın bu yönden kabulü ile davacının yaptığı istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/236 Esas – 2017/1209 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl dava, genel kredi sözleşmesi gereğince asıl borçluya kullandırılan kredi borcunun ödenmemesi üzerine yapılan takibe müteselsil kefil olan davalının itirazının iptali, birleşen dava ise, genel kredi sözleşmesi gereğince teminat olarak verildiği ileri sürülen bonodan dolayı borçlu olmadığının tespiti davasıdır.Dosya içinde bulunan kredi sözleşmelerinden ve banka kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan rapordan, …. nolu 18/03/2010 tarihli genel kredi sözleşmesinin alacağı temlik eden bankanın Acıbadem şubesi ile asıl borçlu … San ve Tic. Ltd. Şti., arasında imzalandığı, bu kredi sözleşmesinde müteselsil kefil olarak davalı …imzasının bulunduğu, bu genel kredi sözleşmesi kapsamında asıl borçluya 35.300 TL bedelli taksitli kredi kullandırıldığı, kredi borcunun 19/09/2011 tarihinde tahsil edilerek tasfiye edildiği, kredi kullandıran … Acıbadem şubesinin 04/09/2014 tarihli ibraname ile söz konusu kredi borcundan dolayı asıl borçlu şirketi ibra ettiği, …5 nolu 19/08/2013 tarihli genel kredi sözleşmesinin alacağı temlik eden bankanın Pendik E5 şubesi ile asıl borçlu …. San ve Tic. Ltd. Şti. arasında imzalandığı, iş bu genel kredi sözleşmesinde davalı … asıl veya müşterek borçlu ya da müteselsil kefil olarak imzasının bulunmadığı, Anadolu … icra dairelerinin davaya konu takiplerinin dayanağı kredi hesaplarının bu kredi sözleşmesine istinaden açıldığı ve kredilerin kullandırıldığı, takip dayanağı borçların bu kredilerden kaynaklandığı anlaşılmıştır.Buna göre, asıl dava konusu takiplerin dayanağı borçların davalının imzasının bulunmadığı … nolu 19/08/2013 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında asıl borçluya kullandırılan krediden kaynaklandığı, 19/08/2013 tarihli iş bu yeni genel kredi sözleşmesi imzalanmadan önce asıl borçlu şirket ile temlik eden banka arasında imzalanmış olan ve davalının da müteselsil kefil olarak imzasının bulunduğu … nolu 18/03/2010 tarihli genel kredi sözleşmesi ile kullandırılan kredi borcunun ödeme ile kapatıldığı, bankanın asıl borçluya ibraname verdiği, davalının asıl borçlu şirket ortaklığından ayrılmasından sonra temlik eden bankanın Pendik E5 şubesi ile asıl borçlu şirket arasında 19/08/2013 tarihli yeni bir Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, bu genel kredi sözleşmesinde önceki sözleşmelerin devamı niteliğinde olduğuna ilişkin bir kaydın belirtilmediği, bu sözleşmede davalının imzasının bulunmadığı, yeni imzalanan kredi sözleşmesi gereğince kullandırılan kredi borcundan dolayı davalının sorumlu tutulamayacağı (Yargıtay 19 HD’nin 2018/2231-6498 E.K.; 2016/20198 E., 2018/5840 K.; 2016/20187 E., 2018/5839 K.; Yargıtay 11. HD’nin 2017/785 E., 2018/6287 K. sayılı kararları da bu yöndedir), birleşen davanın konusunu oluşturan İstanbul Anadolu …. İcra müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyasının dayanağı olan bononun asıl borçlu şirkete 18/03/2010 tarihli genel kredi sözleşmesi ile kullandırılan kredinin teminatı olarak verildiği, bu bonoda kefil olarak birleşen dava davacısının imzasının bulunduğu, söz konusu bononun teminat olarak verildiğinin gerek bononun tanzim tarihi, gerekse takipte İstanbul Anadolu…. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı ve İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takipleri ile tekerrür oluşturmamak kaydının yer almasından anlaşıldığı, bononun teminatını oluşturan asıl kredi borcunun ödeme ile sona erdiği, bu kredi borcundan dolayı alacaklı bankanın asıl borçluyu ibra ettiği, asıl borç sona ermekle feri nitelikte bulunan teminat borcunun da ortadan kalktığı, böylece bonodan dolayı birleşen dava davacının sorumluluğunun bulunmadığı anlaşılmakla asıl dava davacı- birleşen dava davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir.Asıl dava davalı- birleşen dava davacı vekili ise, asıl ve birleşen davaların dayanağı olan takiplerde alacaklı bankanın takip yapmakta kötü niyetli olduğunu, mahkemece asıl davanın reddine, birleşen menfi tespit davasının ise kabulüne karar verilerek takiplerden dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verdiğini, ancak söz konusu takipler nedeniyle lehlerine kötü niyet tazminatına hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuş ise de, İİK 67 ve 72. maddeler uyarınca borçlu lehine tazminata hükmedilebilmesi için alacaklının takipte kötü niyetli olduğunun ispatlanması gerekir. Her ne kadar asıl davada alacaklının itirazın iptali talebi reddedilmiş, birleşen dava da davacı borçlunun menfi tespit talebi kabul edilerek takipten dolayı borçlu olmadığına karar verilmiş ise de, takip alacaklısının takip yapmakta kötü niyetli olduğu ispatlanamamıştır. Bu nedenle istinaf başvurusu yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı / birleşen davada davalının ve davalı / birleşen davada davacının her iki dava yönünden istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep edenler tarafından yatırılan 98,10’ar TL istinaf başvuru harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacı / birleşen davada davalı tarafından asıl dava yönünden alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50.TL’nin davacı / birleşen davada davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacı / birleşen davada davalı tarafından birleşen dava yönünden alınması gereken 4.303,53.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından yatırılan 1.075,88.TL harcın mahsubu ile bakiye 3.227,65.TL’nin davacı / birleşen davada davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 5-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davalı / birleşen davada davacı tarafından asıl dava yönünden alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50.TL’nin davalı / birleşen davada davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 6-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davalı / birleşen davada davacı tarafından birleşen dava yönünden alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcının ve 98,10.TL istinaf yoluna başvurma harcının davalı / birleşen davada davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 7-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 8-Artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda asıl davanın HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak, birleşen davanın HMK’ nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 22/05/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.