Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/69 E. 2018/541 K. 06.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/69
KARAR NO : 2018/541
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/01/2017
DOSYA NUMARASI : 2014/1067 Esas – 2017/48 Karar
DAVA : İtirazın İptali ( Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 06/06/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirkete yapılan tüm ihtaratlara rağmen borcunu ödemediğini , bu nedenle hakkında İstanbul Anadolu .. icra müdürlüğünde icra takibi başlattıklarını, ödeme emrinin 30.05.2014 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı tarafın aynı gün içinde müvekkilinin banka hesabına 10.000 TL ‘ yi ödedikten sonra borca ve ferilerine itiraz ederek takibi durdurduğunu, itirazların haksız ve kötü niyetli olduğunu bu nedenle davalının itirazının (asıl alacak için) iptali ve takibin devamına ve davalının inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı şirketin müvekkili olduğu şirkete nakliye konusunda hizmet verdiğini ,bu hizmete karşı kayıtlarında bulunan 08.03.2014 tarih ve 50.852,10 TL bedelli fatura kesildiğini, yapılan hizmete karşılık olarak davacı firmaya Vakıfbank yoluyla parayı gönderdiklerini, müvekkili şirketin 30.05.2014 tarihinde aslında borçlu olmadığı halde sehven eksik ödeme yaptığını düşünerek 10.000 TL ‘ lik bir ödeme yaptıklarını, sonrasında kayıtlar incelendiğinde tebliğ tarihi itibariyle davacıya sadece 852,10 TL borçlu olduklarını gördüklerini, davacının icra takibine konu faturayı açık ve net olarak belirtmediğini, bu nedenle kötü niyetli olduklarını, haricen yapılan görüşmelerde henüz tarafımıza tebliğ edilmeyen bir faturadan bahsetmediklerini, netice itibariyle ödeme emrinin tebliğ tarihi itibariyle davacıya borçlarının olmadığını, ancak sehven 10.000 TL ödeme yaptıklarını, bu ödeme ile birlikte de 9.147,90 TL alacaklı duruma geçtiklerini belirterek müvekkili aleyhine açılan davanın reddini istemiş; cevap dilekçesinde ayrıca karşı dava olarak takip aşamasında davacı alacaklıya ödenen 10.000 TL düşürüldükten sonra kalan 4.428,00 TL açısından borçlu olmadıklarını tespitine ayrıca taraflar arasındaki ticari hesap hareketlerine göre ise 9.147,90 TL alacaklı durumunda olduklarından kesilen fatura, yapılan ödemelerde dikkate alınarak davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini karşı dava olarak talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 19/01/2017 tarih ve 2014/1067 Esas 2017/48 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” … Dava İİK 67.maddesi hükmüne göre açılan itirazın iptali davasıdır. Bilirkişi tarafından her iki yanın delil vasfında kabul edilen ve dayanak yapılan defter ve kayıtlarının incelenmesi sonucu verilen rapora göre; davacı yanın davalıya toplam 64.428,00 TL’ lik fatura kestiği, davalı yanın da bu faturaların karşılığı toplam 50.000,00 TL ödediği, takip talebi tarihi itibariyle davacının davalı yandan toplam 14.428,00 TL alacaklı olduğu sabit olmakla yasal koşulları oluşan davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına, ayrıca takip aşamasında davalı borçlu tarafından 10.000 TL’ödendiği gözetilerek bu ödemenin tekerrüre meydan verilmemesi açısından infaz sırasında dikkate alınması gerektiği, davalı ve karşı davacı yan her ne kadar takip aşamasında yapılan 10.000 TL’ lik ödeme düşüldükten sonra kalan 4.428,00 TL açısından borçlu olmadığının belirlenmesini istemiş ise de; her iki yanın danayağı deliller bilirkişi raporu ışığında yeniden değerlendirilerek birbiriyle örtüşen her iki yanın dayanak yaptığı şirket defterleri, yevmiye defterleri ve fatura kayıtlarına göre davacı yanın takip tarihi itibariyle davalı yandan toplam 14.428,00 TL alacaklı olduğu görülmekle yasal koşulları oluşmayan davalı yanın menfi tespit isteminin reddine; yine davalı yan karşı davayla takip aşamasında ödediği 10.000 TL’den fazla ödediğini iddia ettiği 9.147,90 TL’nin davacı yandan tahsili istemli alacak davası her iki yanın dayanağı deliller ve bilirkişi raporuyla birlikte değerlendirildiğinde dava tarihi itibariyle davalının davacıya 4.428,00 TL borcunun olduğu görülmekle yasal koşulları oluşmayan alacak isteminin reddine karar vermek gerekmiş; davacı yan her ne kadar icra inkar tazminatı isteminde bulunmuş ise de takibe ve davaya konu alacak likit olmayıp hesaplamayı gerektirdiğinden ( tarafların ticari defter kayıtları, sunulan faturalar ve yapılan ödemelere ilişkin verilen bilirkişi raporu da gözetilerek) yasal koşulları oluşmayan bu yönlü istemin reddi … ” gerektiği gerekçeleri ile;
” 1-Davacı yanın itirazın iptali isteminin İİK 67 maddesi gereği, her iki yanın sunduğu deliller, delillerin değerlendirildiği bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamıyla birlikte değerlendirilerek kabulü ile davalı yanın dayanak icra dosyasına itirazının iptaline , takibin devamına, ancak davalı yanca takibe itiraz aşamasında 10.000 TL ‘ nin ödendiği, taraflar arasında ihtilafsız olduğundan bu ödemenin tekerrüre meydan verilmemesi açısından infazı sırasında DİKKATE ALINMASINA,
2-Davacı yan her ne kadar icra inkar tazminatı isteminde bulunmuş ise de takibe ve davaya konu alacak likit olmadığından hesaplamayı gerektirdiğinden yasal koşulları oluşmayan bu istemin REDDİNE,
3-Karşı davacı yanın ayrı ayrı menfi tespit ve istirdat davalarının yasal koşulları oluşmadığından REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Yerel Mahkeme tarafından gerekçeli kararının hüküm bölümünün 3. no’lu bendinde; ” karşı davacı yanın ayrı ayrı menfi tespit ve istirdat davalarının yasal koşulları oluşmadığından reddine ” şeklinde hüküm kurularak karşı davacının iki adet davasının olduğunun kabul edildiğini, karşı tarafın müvekkil şirket aleyhine açmış olduğu iki ayrı dava olmakla ikisinin reddine karar verildiğini, ancak vekalet ücretinin tek dava üzerinden verildiğini, reddine karar verilen her iki dava için de ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini,
Davalı aleyhine açmış oldukları itirazın iptali davasının kabul edilmesine rağmen icra inkar tazminatı taleplerinin reddine karar verildiğini, gerekçe olarak da alacağın likit olmadığının bildirildiğini,
Öncelikle alacağın muayyen olup yargılamayı gerektirecek bir durum bulunmadığını, yine davalının itirazının haksız olarak kabul edildiğini,
İş bu sebeple dava konusu alacak muayyen ve likit olduğundan ayrıca davalının itirazı da haksız olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmemiş olmasının hukuka uygun olmadığını beyanla;
İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2014/1067 E – 2017/48 K sayılı ve 19.01.2017 tarihli kararının, istinaf sebepleri doğrultusunda, hukuka uygun olmayan yönlerinin ortadan kaldırılmasına,
Davalı – karşı davacının açmış olduğu iki ayrı dava nedeniyle ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesine,
Davalı olduğu dava için İcra İnkar Tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı/karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Davacı/karşı davalının istinaf dilekçesinin süresinde verilmediğini,
İlk derece mahkemesinde görülen davanın itirazın iptali davası olduğunu, İİK 67. maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasının icra takibi ile sıkı sıkıya bağlı bir dava türü olduğunu, bu bağlamda davacı tarafın icra takibi sırasında dayanmadığı ve davada ileri sürmüş olduğu belgelerin yargılamaya esas alınmasının mümkün olmadığını,
Davacı tarafın icra takibi sırasında cari hesap alacağı olduğunu belirttiğini, ancak müvekkili şirket ile davacı arasında herhangi bir cari hesap sözleşmesi imzalanmadığını ve cari hesabın kat edilmesinin de söz konusu olmadığını, itirazın iptali davası sırasında ise davacı tarafın icra takibi sırasında belirtmediği faturaları dayanak belge olarak ileri sürdüğünü, takip talebinde belirtilmeyen faturaların itirazın iptali davasında ispat vasıtası olarak kullanılmasının mümkün olmadığını, bu bağlamda itirazın iptali davasının reddine karar verilmesi gerekirken hüküm tesis edilmesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu,
İleri sürerek; İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 19/01/2017 tarih ve 2014/1067 Esas – 2017/48 Karar sayılı gerekçeli kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Asıl dava taşıma sözleşmesinden kaynaklanan faturaya dayalı alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali, karşı dava ise; asıl davaya konu fatura alacaklarına ilişkin menfi tespit ve istirdat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince asıl davanın kabulüne birleşen davanın reddine karar verilmiş, verilen karar asıl davada davacı karşı davada davalı vekilince her iki dava yönünden, asıl davada davalı vekilince de sadece asıl dava yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Asıl dosyada davalı vekilinin istinaf talebi ile ilgili olarak yapılan incelemede;
İcra takibinin 08/03/2014 tarih 50.852,10 TL lik fatura bakiyesi ile 31/03/2014 tarihli 13.575,90 TL lik fatura olmak üzere iki adet faturaya dayalı olarak 14.428,00 TL asıl alacak 335,89 TL birikmiş faiz olmak üzere toplam 14.763,89 TL üzerinden başlatıldığı, davalı tarafın icra takibinden sonra 10.000 TL ödeme yaptığı ve daha sonra takibe itiraz ettiği, davacınında davasını 14.428,00 TL asıl alacak üzerinden açtığı anlaşılmaktadır.
İlk derece mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan rapora göre; icra takibine konu 50.852,10 TL lik faturanın davalının defterlerinde kayıtlı olduğu ve 30/05/2014 tarihi itibariyle (icra takibinden sonra yapılan ödeme de dahil olmak üzere ) toplam 60.000 TL ödeme yaptığı anlaşılmaktadır.
İcra takibine konu 31/03/2014 tarihli 13.575,90 TL lik faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı anlaşılmış ise de; bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi davacının kabul edip defterlerine kaydederek ödeme yaptığı 08/03/2014 tarih 50.852,10 TL lik faturayı imzalan kişi ile davalının kayıtlarında görünmeyen 31/03/2014 tarihli 13.575,90 TL lik faturayı imzalayan kişinin aynı kişi (…) oluşu, bu kişinin davalı yetkilisi ve çalışanı olmadığı yönünde davalı tarafından bir itirazın olmaması ve davalının icra takibinden sonra 10.000 TL lik ödeme yapması birlikte değerlendirildiğinde; ilk derece mahkemesince davacının davalıya taşıma hizmeti verdiğinin kabul edilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
Ancak; İlk derece mahkemesince, asıl davada davalının icra takibinden sonra ancak dava açılmadan önce davacının banka hesabına yaptığı 10.000 TL ödeme dikkate alınmadan hüküm kurulmuştur.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’ nin ve Hukuk Genel Kurulu’ nun bu konuda yerleşmiş içtihatlarana göre; icra takibinden sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce borçlu tarafından ödeme yapılması halinde, yapılan bu ödeme düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden dava açılması gerekir. Dolayasıyla, takipten sonra, ancak dava açılmadan önce yapılmış olan ödeme yönünden dava açılmasında davacının hukuki bir yararı bulunmamaktadır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 03/05/2017 tarih 2017/11/80 Esas 2017/889 Karar karar sayılı ilamı ile Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’ nin 12/03/2018 tarih 2016/14978 Esas 2018/1132 Karar sayılı ilamı)
Bu nedenle; ilk derece mahkemesince davalının yaptığı ödeme düşüldükten sonra bakiye alacak üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın tümden kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Asıl dosyada davacı/karşı davada davalı vekilinin istinaf istemi ile ilgili olarak yapılan incelemede;
Asıl dosyanın davalı vekili asıl dosya davacı vekilinin istinaf isteminin süresinde olmadığını iddia etmiş ise de; gerekçeli kararın davacı vekiline 14/06/2017 tarihinde tebliğ edildiği, istinaf dilekçesinin ise tebliğden önce 07/06/2017 tarihinde verildiği dolayısıyla asıl dosya davacı vekilinin istinaf başvurusunun süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Asıl dosyanın davacı vekilinin istinaf başvurusu asıl dosya yönünden icra inkar tazminatı, karşı dava yönünden ise vekalet ücretine ilişkindir.
Asıl dava yönünden takibe konu alacak faturaya dayalı olup alacak likid olmasına rağmen illk derece mahkemesince davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi doğru olmadığından asıl dosyada davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebebi yerindedir.
Asıl dosyada davacı /karşı davada davalı vekilinin karşı dava yönünden vekalet ücretine ilişkin istinaf talebine gelince; karşı davanın menfi tespit ve istirdat istemine ilişkin olduğu, bu iki talebin birbirleriyle bağlantılı oldukları dolayısıyla iki ayrı dava olarak kabul edilmesinin ve red halinde iki ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile; ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince dairemizce yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmüş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl dava yönünden davalının istinaf talebinin KISMEN KABÜLÜNE,
2-Asıl dava yönünden davacının istinaf başvurusunun KABULÜNE, Karşı dava yönünden davalının istinaf talebinin REDDİ İLE;
İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 19/01/2017 tarih ve 2014/1067 Esas – 2017/48 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b/2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurularak;
Asıl davanın KISMEN KABULÜ İLE; İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı icra takip dosyasında davalının yaptığı itirazının İİK 67. maddesi uyarınca 4.428,00 TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz uygulanmasına, icra takibinden sonra ancak dava açılmadan önce ödenen 10.000 TL açısından davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmaması nedeniyle fazla talebin REDDİNE,
Haksız olarak itiraz edilen 4.428,00 TL asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacının icra takibi itibariyle 14.428,00 TL alacaklı olduğu ve icra takibinden sonra davalının ödeme yaptığı dikkate alındığında reddedilen kısım yönünden davalı- karşı davacının kötü niyet tazminatı talebinin koşullarının oluşmaması nedeniyle REDDİNE,
3-Karşı davanın REDDİNE,
Asıl Davada;
4-İlk derece mahkemesi yönünden alınması gereken 302,48 TL harçtan peşin alınan 172,60 TL harcın mahsubu ile bakiye 129,88 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5- İlk derece mahkemesi yönünden davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 201,60 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- İlk Derece Mahkemesi’ nde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edilen 56,00 TL tebligat/ posta gideri ile 600,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 656,00 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre ( 3/10 kabul ) 459,2 TL’ lik kısmının davacı taraf üzerinde bırakılmasına, geri kalan 196,8 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
7- İlk Derece Mahkemesi yönünden davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ ne göre hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-İlk Derece Mahkemesi yönünden davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ ne göre hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Karşı Dava da;
9-İlk derece mahkemesi yönünden alınması gereken 35,90 TL harcın peşin olarak alınan 232,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 196,1 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
10-İlk derece mahkemesi yönünden davacı tarafından sarf edilen harç ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
11-İlk Derece Mahkemesi yönünden davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ ne göre hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Asıl ve Karşı Dava Yönünden;
12- İlk derece mahkemesi yönünden gider avansının kalan kısmının yatıran taraflara iadesine,
İstinaf Talepleri Yönünden;
13- İstinaf yönünden Harçlar Kanunu gereğince davacı/ karşı davalı tarafından asıl ve karşı dava yönünden ayrı ayrı yatırılan 85,70 TL + 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 31,40 TL + 31,40 TL istinaf karar harçlarının ise talep halinde istinaf talep eden davacı/ karşı davalı tarafa iadesine,
14- Harçlar Kanunu gereğince asıl dava yönünden istinaf eden davalı tarafından yatırılan 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
15- Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince asıl dava yönünden davalı tarafından yatırılan peşin karar harcının davalıya iadesine,
16-İstinaf aşamasında asıl dava yönünden davalı tarafından sarf edilen 85,70 TL İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
17-İstinaf aşamasında asıl dava yönünden davacı tarafından sarf edilen 85,70 TL İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
18-İstinaf aşamasında karşı dava yönünden davalı tarafından sarf edilen 85,70 TL İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının davalı üzerinde bırakılmasına,
19-İstinaf aşamasında davacı/ karşı davalı tarafından sarf edilen dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş – dönüş masrafı 31,50 TL ve 85,50 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 117,00 TL yargılama giderinden istinaf taleplerinin kısmen kabulüne göre takdiren 58,50 TL sinin davalı/ karşı davacıdan alınarak, davacı/ karşı davalıya verilmesine, bakiye masrafın davacı/ karşı davalı üzerinde bırakılmasına,
20- İstinaf yönünden artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/06/2018 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.