Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/688 E. 2018/586 K. 13.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/688 Esas
KARAR NO : 2018/586 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTABUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/110 Esas
TARİH : 08/03/2018 (Ara Karar)
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) – İhtiyati Tedbir Talebi
KARAR TARİHİ : 13/06/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, davaya konu edilen çeklerin müvekkili şirkete karşı icra takibine konu edilememesine ve çekin ödememesinin … Bankası A.Ş. tarafından yapılmamasına, müvekkili şirketin ödeme yapmadığına ilişkin T.C. Merkez Bankasına bildirim yapılmamasına öncelikli teminatsız olarak, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde teminat mukabilinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun olarak dava dilekçesi, tensip zaptı ve ara kararın tebliğ edildiği, ancak davaya karşı cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 08/03/2018 tarih 2018/110 Esas sayılı ara kararında;
“İTO’dan gelen yazı cevabına göre şirketin imza sirkülerinin bulunmadığı, davacı şirket adına hem … hem de …’nun ayrı ayrı münferit yetkili oldukları, şirket adına çek düzenleyebilecekleri, menfi tespit davasında yapılacak yargılama ve toplanacak deliller sonrasında davacı şirketin borçlu olup olmadığının ortaya çıkacağı, tedbir talebinin yerinde olmadığı…”gerekçesi ile,
Tedbir talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile,
Ara kararda şirketin imza sirüklerinin bulunmadığı ve … ile …’nin münferit olarak imza yetkilisi olduğu dolayısıyla çek düzenleyebilecekleri gerekçe gösterilerek tedbir talebinin reddedildiğini, ancak dava konusu edilen … adına imzalanmış çeklerdeki imzanın yine …. adına fakat sahte olarak diğer şirket yetkilisi … ya da himayesindeki bir kişi tarafından atılması sonucu açılan menfi tespit davası olduğunu,
Bu konuda İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı 2018/17126 Sor. nolu dosyada suç duyurusnda bulunulduğu, ekte müvekkilinin ifade tutanağını ibraz ettiklerini, müvekkilinin de belirttiği gibi, …’nun müvekkilinin imzasını taklit ederek hatta kendi imzasını da bilerek atarak ya da attırarak şirketi büyük borçlar altına soktuğu, çeşitli noterlerde müvekkilinin imzasını taklit ederek sahte vekaletnameler düzenlediği ve imza sirküleri çıkarttığı, yönetim kurulu kararlarını da müvekkili adına sahte imzalar atarak noterden onaylattığını,
Savcılıkta müvekkilinin imza örnekleri alındığı ve çekler hakkında bankalara yazı yazıldığını, ancak hukuki anlamda da çeklerin ödenmemesi, müvekkili şirketin daha fazla zarar görmemesi için ivedilikle tedbir kararı verilerek çeklerin ödenmemesi yönünde bankaya müzekkere yazılmasını ettiklerini,
Yargıtay Kararlarında ve doktrinde de belirtildiği gibi sahtelik iddiası mutlak defi kapsamında olup bu iddia üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilmesi nedeniyle zor durumda olan müvekkili keşideciyi korumak için tedbir kararı verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin davalı firmaya karşı hiçbir borcu bulunmadığını, TTK’nun çekin kurucu unsuru olan imza düzenlenen çekte eksik olduğundan(sahte olduğundan) bu çekin geçerliliği olmadığını,
İİK 72. maddesinde de belirtildiği üzere, icra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkemenin, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebileceğini, davanın icra takibinden önce açılan menfi tespit davası olduğunu, dolayısıyla mahkemece tedbir talebimizin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin 08/03/2018 tarihli ara kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılarak tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/110 Esas sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Davacı tarafından davalıya keşide edilip verildiği ileri sürülen dava konusu çeklerin şirket yetkilisinin imzası taklit edilerek sahte düzenlendiği iddia edilerek, davalıya çeklerden ötürü borçlu olunmadığının tespiti ile İİK 72 maddesi uyarınca tedbir verilmesi talepli dava açıldığı, ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verildiği, davacı vekilince bu ara karara karşı istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
Dosyaya celb olunan davalı şirketin münferit yetkililerini gösterir ticaret sicil kayıtları ve davacının iddiaları kapsamında uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği de anlaşıldığından, yargılamayı esastan yürütüp sonuçlandıracak olan ilk derece mahkemesi değerlendirmesine göre, kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90.TL istinaf karar harcı istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 13/06/2018 tarihinde HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.