Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/684 E. 2019/461 K. 27.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/684
KARAR NO : 2019/461
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 29/12/2017
DOSYA NUMARASI : 2017/3 Esas 2017/1593 Karar
DAVA : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 27/03/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas nolu dosyasında haksız, hukuki dayanaktan yoksun olarak ilamsız icra takibi yapıldığını, yapılan takipte çıkartılan tebligatların hiçbirinin müvekkiline ulaşmadan takibin kesinleştiğini, müvekkilinin yapılan takipten ancak Ocak ayında maaş kesintisi yaşadığında haberdar olduğunu, davaya konu takipten dolayı davalının müvekkilinden hiçbir alacağının bulunmadığını, icra takibine konu sözleşmenin varlığının davalının bir alacağı bulunduğunu göstermediğini, ayrıca icra takibinin ekine konulmuş olan sözleşmenin geçersiz bulunduğunu, davalı tarafından tek taraflı olarak hazırlandığını ve sözleşmenin haksız şartlar içerdiğini ve bu şartların hukuken geçersiz sayıldığını, takibe konu sözleşmenin sadece son sayfasının müvekkilince imzalandığını, önceki sayfaların müvekkilince imzalanmadığını, bu nedenle sözleşmenin müvekkilini bağlamadığını ve sözleşmeyi kabul etmediklerini, bu nedenlerle dava sonuna kadar teminatsız olarak takibin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayı dosyasından dolayı müvekkilinin borçlu bulunmadığının tespitine, davalının haksız ve kötü niyetli olarak takip yapmış olduğundan takip bedelinin % 20′ si oranında icra inkar tazminatının müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı tarafça dosyaya cevap dilekçesi sunulmadığı fakat aşamalardaki beyanlarda davanın reddini savunduğu görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 29/12/2017 tarih 2017/3 Esas – 2017/1593 sayılı kararı ile;
” … davacı tarafından işletilmekte olan … Mobilya unvanlı işyerinin, dava konusu olan ve davalı tarafından üçüncü şahsa vaki satış işlemi sonrasında faaliyetine fiilen son verdiği, kart hamilinin firmaya ulaşma imkanının bulunmadığı, kart hamili olan …’nun kartından … Mobilya unvanlı firma için mobilya satışı ile ilgili 4.000,00.-TL tutarlı çekim yapıldığı, ancak yapılan bu çekim karşılığında davacı tarafından mal ve hizmet verilmediğinin sabit olduğu, bilirkişi raporunda sözü geçen 4081 sayılı chargeback kodu gereğince kapalı olan işyerinden kart hamilinin belge talep etmesi ve belge almasının fiilen imkansız olduğu, bu imkansızlığın davacıdan kaynaklandığı, hiç kimsenin kendi kusuruna dayanarak hak talep edemeyeceği gibi kendi kusuruna dayanarak üzerine düşen yükümlülükten kurtulamayacağı, kendi kusuru ile vermediği bir hizmet sebebiyle davalı aleyhine sebepsiz zenginleşen davacının iadeyle yükümlü olduğu… “gerekçesi ile;
” Davanın REDDİNE, … ” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilin davalıya hiçbir borcu olmadığı halde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. takip dosyasında ilamsız icra takibinin yapıldığını, yapılan tebligatların usulüne uygun yapılmadan takibin kesinleştiğini, müvekkilin icra takibinin yapıldığını icra dosyasında maaş kesintisi yapıldığında öğrendiğini, İcra takibine gerekçe olarak taraflar arasında akdedildiği iddia edilen sözleşmenin gösterildiğini, banka tarafından müvekkilin borçlu olduğunu gösterir belgenin sunulmadığını, Açılan menfi tespit davasında bilirkişi incelemesinde bankanın alacağının bulunmadığının tespit edildiğini, itiraz sonucu tekrar yerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda da müvekkilin davalı bankaya borcun tespit edilemediğini, Dava menfi tespit davası olduğu için ispat yükünün davalı tarafta olduğunu, davalı tarafın kesin süre içerisinde delil sunamadığını, iddiasını ispat edemediğini, Bankanın borçlu olmadığı halde yaptığı ödeme için rücu etmesinin mümkün olmadığını, bankanın kart hamilinin zararını tazmin etmesinin üye işyeri için bağlayıcı olamayacağı yönünde bilirkişinin rapor verdiğini beyanla; istinaf başvurusunun kabulünü, Yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak, kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava İstanbul .. İcra Müdürlüğü’ nün … no. lu dosyasından dolayı borçlu olunmadığının tespiti yönünde İİK’ nın 72. maddesine dayanan menfi tespit davasıdır. Dava reddedildiği için istinaf açısından uyuşmazlık konusu, davacının söz konusu icra dosyasının dayanağı olan hukuki işlemden dolayı borçlu olup olmadığı yönündedir. Taraflar arasında 25/12/2009 tarihli üye işyeri sözleşmesi bulunduğu, sözleşme kapsamında davacıya kredi kartları üzerinden satış yapmaya yönelik pos cihazı ve buna ilişkin donanım sağlandığı, dava dışı 3. şahıs …’ nun 08/05/2010 tarihinde davacının işlettiği işyerinden kredi kartıyla işlem yaptığı ve 4.000,00 TL tutarında eşya aldığı parasını kredi kartıyla peşin ödemesine rağmen satın aldığı eşyaların kendisine teslim edilmediği, parasını iade almak istediğinde ise davacının işyerini kapatıp semti meçhule gittiği, muhatap bulamayan dava dışı 3 şahısın davalı bankaya başvurduğu, davalının da satışa ilişkin belgeleri ve işlem ayrıntılarını davacı üyesinden talep etmeye çalıştığı, fakat davacıya ulaşılamadığı, davalı bankanın da 28/09/2010 tarihinde chargeback işlemi gerçekleştirerek dava dışı müşterinin davacıya kredi kartıyla ödediği 4.000.00 TL’ yı dava dışı şahsın hesabına yatırdığı ve davacının üye işyeri hesabını da aynı tutarda borçlandırdığı, daha sonra davalı bankanın 04/01/2011 tarihinde Beyoğlu .. Noterliğinin … no.lu ihtarnamesiyle taraflar arasındaki üye işyeri sözleşmesini sözleşmeye aykırı işlem ve davranışlar sebebiyle feshettiği ve 29/09/2010 tarihli 4.000,00 TL’ lık ödemeyi de talep ettiği, icra takibinin dayanağının bu olduğu dosyada bulunan evraktan anlaşılmaktadır. Dosyada görüşüne başvurulan bilirkişi, uyuşmazlığın davacı ile dava dışı müşteri arasında olduğunu, bankanın yaptığı işlemin olaya uygun olmadığı gerekçesiyle davalının alacaklı olmadığı yönünde görüş bildirmiş ise de mahkeme, dava dışı tüketicinin davacı satıcıya rücu etmesinin mümkün olmadığı, zira davacının satış sonrası işyerini kapattığı, tüketicinin kapalı bir iş yerinden belge talep almasının fiilen imkansız olduğu ve bunun sebebinin davacı olduğu, kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı ilkesi esas alınarak davanın reddine karar verilmiştir. Her ne kadar bilirkişi davalı bankanın davacı üye işyeri ile müşterisi arasındaki ihtilafa karışmaması gerektiğini ve yapılan chargeback işleminin olaya uygun düşmediğini raporunda belirtmişse de, üye işyerini işleten davacı şahsın, satış sonrası sattığı fakat fiilen teslim etmediği ürünün parasını kredi kartı ile tahsil ettikten sonra işyerini kapattığı ve dava dışı müşteriye karşı edimini yerine getirmediği, müşterinin davalı bankaya yaptığı başvuru üzerine bankanın üye işyerinden işlem detaylarını istediği fakat davacının işyerini kapattığı için satışa ilişkin belgeleri sunmadığı, kendisiyle davalı bankanın iletişim kuramadığı, dava dışı müşterinin davacı üye işyerinden mahkemenin belirttiği gibi belge temin etmesinin mümkün olmadığı, bu durumda chargeback işleminin dayanağı olan (teslim edilmeyen mal ve hizmetlere ilişkin) işlemin yerine getirilmemesinde asıl kusurlu olan şahsın davacı olduğu, davacının kendi kusuruyla yol açtığı davalı işleminin usulsüzlüğünü öne sürerek hak iddia etmesinin 4721 sayılı TMK’ nın 2.maddesinde yazılı olduğu üzere dürüstlük kuralına aykırı olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin 9.maddesinde yazılı bankanın satıcı üye ile müşterileri arasındaki ihtilafların dışında ve sorumlu olmadığı yönünde ifade bulunmaktaysa da, bankanın üye işyerinin kusurundan dolayı 3. Şahsa ödeme yapmak durumunda kaldığı, zira taraflar arasındaki sözleşmenin 7. Maddesi kapsamında, teslim edilmediği öne sürülen mal ve hizmete ilişkin belgelerin davacıdan talep edilmesine rağmen davacının işyerini kapatarak semti meçhule gitmesinden dolayı kendisiyle iletişim kurulamadığı, davacının kredi kartıyla alış yapan dava dışı 3. şahsa sattığı malı teslim etmediğinin tahakkuk ettiği, davacının malvarlığının bankanın zararına olmak üzere sebepsiz arttığı, bu durumda mahkemece yapılan yorum ve ulaşılan sonucun dosya içeriğine, usul ve yasaya, hakkaniyete uygun olduğu, istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,5 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/03/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.