Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/672 E. 2019/468 K. 27.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/672 Esas
KARAR NO : 2019/468 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/02/2018
DOSYA NUMARASI : 2018/7 Esas 2018/156 Karar
DAVA : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 27/03/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı şirket tarafından müvekkili şirkete ait iş yerinde yapılan haciz işlemi sonucunda davacı … tarafından imzalanan 16/11/2017 tanzim 02/01/2018 ödeme tarihli bononun haciz baskısı altında davalı tarafa verildiğini, bilahare davalı tarafından GOP …. İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasında takibe konu edildiğini, davacı …’ın ayrıca diğer davacı şirketi temsil etme yetkisi bulunmadığını, ileri sürerek dava konusu bonodan dolayı müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını, GOP …. İcra Müdürlüğünün … talimat sayılı dosyasında borçlu … AŞ aleyhine haciz işlemi yapıldığını, davacı tarafın takibe konu borcu ödeyeceğinden bahisle söz konusu bonoyu düzenleyerek müvekkiline verdiğini, haciz tutanağında bono verilmesiyle ilgili herhangi bir ihtirazı kayıt bulunmadığını, kaldı ki borçlu şirketlerin ortaklarının aynı ailenin bireyleri olduğunu, şirket sahiplerinin baba oğul olduğunu, yapılan haciz işlemlerinin mevzuata uygun olduğunu savunarak, yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 26/02/2018 tarih 2018/7 Esas – 2018/156 Karar sayılı kararında;”…Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu bononun dava dışı …AŞ’ye ait borçtan dolayı mahallinde yapılan haciz işlemi sonucunda borca karşılık düzenlenerek davalı tarafa teslim edildiği, söz konusu bononun haciz baskısı altında ve şartlı olarak verildiğine ilişkin haciz tutanağında herhangi bir ihtirazi kaydın mevcut olmadığı, bu kapsamda dava konusu bononun borca karşılık verildiği kabul edilerek bonoyu imzalayan …’ün borçtan sorumlu olduğu, davacı şirket adına şirketi temsil ve ilzama yetkili … imzasının bulunmadığı, ayrıca şirketin kaşesinin de bonoda mevcut olmadığı gibi şirket ünvanı üzerine atılı ayrı bir imzanın da bulunmadığı, kaldı ki davacı …’e verilen ve yukarıda zikredilen vekaletnamede TBK 504/3.maddesi gereğince kambiyo senedi düzenlenmesi hususunda açık yetki verilmediğinden dava konusu yapılan bonodan dolayı davacı şirketin sorumlu tutulamayacağı, bu nedenlerle davacı … yönünden açılan menfi tespit davasının reddine, … ile ilgili tedbir kararı verilmediğinden davalı lehine tazminata hükmedilemeyeceği; davacı …’nin dava konusu bonodan dolayı herhangi bir sorumluluğu bulunmadığından bu davacı yönünden menfi tespit davasının kabulüne, ancak iş bu davacı tarafın kötüniyet tazminat talebinin koşulları oluşmamış olması nedeniyle reddine karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varıldığı…”gerekçesi ile,1-a) Davacı … tarafından davalı şirket aleyhine açılan menfi tespit davasının sübuta ermediğinden REDDİNE, b) Davalı tarafın davacı … için talep etmiş olduğu tazminatın iş bu davacı yönünden tedbir kararı verilmediğinden REDDİNE,2-a) Davacı …San. Tic. AŞ. Tarafından açılan davanın KABULÜ ile Gaziosmanpaşa …. İcra Müdürlüğünün …esas sayılı dosyasında takibe konu edilen 16/11/2017 tanzim 02/01/2018 ödeme tarihli 75.000-TL’lik bonodan dolayı iş bu davacı şirketin borçlu olmadığının tespitine,b) Davacı …’nin kötüniyet tazminat talebinin koşulları oluşmamış olması nedeniyle reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı ve davacı vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, …’ün kambiyo senedi düzenleyemeyeceğini, firma yetkilisi… bonoda imzasının bulunmadığını, şirketin kaşesinin de bonoda mevcut olmadığını, şirket ünvanı üzerinde atılan ayrı bir imzanın da bulunmadığı nedeniyle davanın kabulüne karar verildiğini, bu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu,Gümüşhane …Noterliği’nin vekaletnamesi incelendiğinde davacı …’e genel vekalet (en geniş yetkiler) verildiğinin görüleceğini, vekalette intikal, taşınmaz satın almak, taşınmaz satmak, kira, istimlak, inşaat, kat mülkiyeti, ihaleler, ticari işler, bankalar, gümrük, PTT, telefon, nakil vasıtalar, kooperatiflerle ilgili işlemlerin, bilimum muamelelerin takip ve neticesinde verildiğinin açık olduğunu, (Yargıtay 12.Hukuk Dairesi 2013/34184 E. 2014/21 K. 13.01.2014 Tarihli kararı, HGK. 30.1.1980 tarih ve 1979/1692E. – 1980/170 K. )Ticari mümessilin temsil yetkisinin kapsamı kanunda tam olarak belirlendiğini, bu hâliyle ticari mümessillik, sınırının kanunla çizilmiş iradi bir temsil yetkisi olduğunu, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/12-1149 E.2017/2029 K.20.12.2017 Tarihli kararı) Ticari mümessillik ticaret siciline tescil olunduğunu, Ancak işletme sahibi tescilden önce de temsilcinin yaptığı işlemden sorumlu olduğunu (BK. m. 449/2; TBK. m. 542/2)Ticari mümessilin kambiyo senedi düzenlemesi için kendisine özel yetki verilmesine gerek olmadığını, ticari mümessilin açıkça yetkili kılınmadıkça, taşınmazları devredemeyeceğini veya bir hak ile sınırlandıramaz olduğunu,(BK m.450; TBK m.548) vekaletnamede bu yetkilerin de kendisine verildiğini,Vekaletnamedeki geniş yetkiler göz önüne alındığında davacı …’ün ticari vekil değil, ticari mümessil olduğunun açık olduğunu, Ticaret Sicil Gazetesi incelendiğinde şirket genel kurul toplantısına şirket yetkilisi İsrafil Söğüt’ün katılmadığını, onun yerine vekaleten …’ün katıldığının anlaşılacağını,(26.10.2016 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi) zaten … Gümüşhane’de yaşadığını, firmanın kağıt üzerindeki sahibi olduğunu, firmanın gerçek sahibinin … olduğunu, bu nedenle kendisine en geniş yetkilerin verildiğini, … ticari mümessil olduğu için atacağı imza ile şirketi temsil ve ilzam edebildiğini,İlk derece mahkemesinin kararında şirket kaşesinin bonoda mevcut olmadığını ve şirket ünvanı üzerine atılan ayrı bir imzanın bulunmadığı gerekçesiyle davacı … firması yönünden davayı kabul ettiğini, haciz tutanağında davacı şirket kaşesinin mevcut olduğunu, ticari mümessil …, açıkça hacizli mallara ilişkin şahsi ve vekili olduğu firmaya ilişkin istihkak iddiasının olmadığını beyan ettiğini ve akabinde de davaya konu senedi verdiğini, senedin kefil kısmında açıkça … firmasının ismi yer aldığını yanında da imzanın mevcut olduğunu, 6102 sayılı TTK m.776 uyarınca şirket kaşesinin basılmasının zorunlu unsurlardan olmadığını, senette iki imzanın mevcut olduğunu, biri şirket adına atıldığını, diğerinin de şahsi olarak atıldığını, aynı şekilde yasada borçlanmanın geçerli olması için şirket ünvanı üzerine imza atılma zorunluluğunun da bulunmadığını,( Yargıtay 12.Hukuk Dairesi 2016/14463 E.2017/6195 K.24.04.2017 Tarihli kararı) İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, davacı tarafın istinaf başvurusunun reddini, ilk derece mahkemesi tarafından … firması hakkında verilen davanın kabulü kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesinin müvekkillerinden …’ün haciz tutanağına ihtirazi kayıt koymamış olması nedeniyle bononun borca karşılık verildiği sonucuna ulaşıldığının belirtildiğini, Söz konusu bononun, kesinlikle başka bir şirketin borcunun ödenmesi için verilmediğini, müvekkili şirket merkezine hacze gelindiğini ve müvekkili şirket mallarının muhafaza altına alınacağı bildirildiği için, bonoyu haciz baskısı ve tehdidi altında verdiğini, bu hususun hem haciz yapılan tarih ile bononun tanzim tarihinin aynı olmasından hem de davalı şirket vekilinin beyanından anlaşıldığını, müvekkili şirket merkezine hacze gelindiği tarih 16.11.2017 olduğunu, davalı şirkete verilmek zorunda kalınan bononun da tanzim tarihinin 16.11.2017 olduğunu, davalı taraf vekilinin de söz konusu bononun haciz sırasında ve haciz mahallinde verildiğini 15.01.2018 tarihli duruşmadaki beyanı ile ikrar ettiğini, Müvekkillerinin, davalı şirkete hiçbir borcu bulunmadığını, davalı şirket defterlerinden de bu durumun anlaşılacağını, aksini iddia eden davalı tarafın, müvekkillerinden alacaklı olduğunu ticari defterleri ile kanıtlamak zorunda olduğunu, dava dışı … firmasının borcundan müvekkillerinin sorumlu olmadıklarını,Davalı şirketçe … firmasının sahibinin müvekkili …’ün kardeşi …. olduğu ileri sürülmüş ise de bu iddianın gerçek dışı olduğunu, .. bu firmaya üstelik bu firma davalı firmaya borçlandıktan sonra dışarıdan müdür olduğunu, … borçlu şirkete müdür olduğu tarih 13.07.2016 olduğunu, icra takibinin başlatıldığı tarihte … borçlu şirketin müdürü olmadığı gibi borçlu şirketle bir başka ilgisinin de bulunmadığını, icra takip dayanağı incelendiğinde faturaya dayanan ilamsız takip başlatıldığının anlaşıldığını, bu faturaların 31/12/2015 tarihli 19.411,00 TL, 31/01/2016 tarihli,16.520,00 TL, 29/02/2016 tarihli 19.911,91 TL miktarlı üç adet olduğunu, Davalı şirket tarafından açılan istihkak davası olan Büyükçekmece 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/2667 E.dosyasının 14.11.2017 tarihinde yapılan duruşmada “davanın kabulüne” karar verildikten sonra, müvekkili şirketin karar aleyhine yüksek mahkemeye başvurup, teminat mukabilinde tehir-i icra kararı almak düşüncesindeyken, beklenmedik bir şekilde mahkemece gerekçeli kararın 1 gün içinde yazıldığını ve davalı şirketin müvekkili şirkete duruşmadan 2 gün sonra hacze geldiğini, şayet ödeme yapılmazsa ya da bono verilmezse, müvekkili şirkette bulunan tüm malların muhafaza altına alınacağı tehdidi ile karşı karşıya kalındığını, dava konusu bononun davalı şirkete bu tehdit ve baskı altında verilmek zorunda olunduğunu, haciz tehdidi altında verilen bono nedeniyle borçlu hale gelinemeyeceğini, (Yargıtay 19. H.D. 1997/6187E. 1997/10317 K. 4.12.1997 T. ) İlk derece mahkemesi haciz tutanağına ihtirazi kayıt konulmamasını bononun borca karşılık verildiğine delalet saymış ise de, haciz anında müvekkiline bu şans tanınmadığını, haciz ve muhafaza yapılmamasının tüm şartları davalı tarafça belirlendiğini, ancak bu koşullarda haciz yapılmayacağının bildirildiğini, bu nedenle müvekkilinin haciz tutanağına bir beyan yazdırmasının söz konusu olamadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin … bakımından verilen red kararının kaldırılarak, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/7 Esas – 2018/156 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, haciz ve muhafaza tehdidi altında verildiğinden bahisle bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespitine ilişkindir.Davacılar vekili, davaya konu bononun, müvekkillerinin ilgisinin olmadığı bir borçtan dolayı, müvekkilinin işyerinde yapılan haciz tehdidi altında imzalandığını, bu nedenle borçlu olunmadığının tespitini talep etmiş, mahkemece davacılardan … açtığı davanın reddine, diğer davacı şirketin davasının kabulüne, davaya konu bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, bu karara karşı davacılardan … ve davalı vekilleri yukarıda belirtilen gerekçe ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davaya konu bononun haciz sırasında, asıl borçlunun borcuna karşılık düzenlendiği hususu taraflar arasında ihtilafsızdır. Davacılar bononun haciz tehdidi altında düzenlendiğini, bu nedenle geçersiz olduğunu ileri sürmüşler ise de, incelenen haciz tutanağında, bononun haciz baskısı altında ve şartlı olarak verildiğine dair herhangi bir ihtirazi kayıt bulunmamaktadır. Davacılarda bononun haciz tehdidi altında verildiğini ispatlayamamıştır. Haciz tutanağına göre davacı şirket adına vekaleten kendi adına asaleten davacı … haczedilen mallar üzerinde istihkak iddiasında bulunmamış ve hacze muvafakat etmiş, haciz tutanağını imzalamıştır. Buna göre bononun borcun üstlenilmesi kapsamında düzenlendiğinin kabulü gerekir. Bu nedenle davacı … vekilinin istinaf başvurusu yerinde değildir.Davaya konu bonoda borçlu olarak davacı …’ın isim ve imzası, aval veren olarak da davacı şirket adı yazılı olup yine davacı …’ın imzası mevcuttur. Bono keşide etmek için tek imza yeterli olup, bonoda atılan diğer imzanın aval olarak ismi yazan şirket adına atıldığının kabulü gerekir. Mahkemece de bonoda atılı diğer imzanın şirketi temsilen davacı … tarafından atıldığı doğru olarak belirlenmiştir. Ancak mahkemece … davacı şirkete vekaleten bonoyu imzaladığı, … ticari vekil olduğu, davacı şirket tarafından … verilen vekaletnamede bono (kambiyo senedi) düzenlemeye yetki verilmediğinden bahisle şirket yönünden davanın kabulüne karar verilmiş ise de, dosyada bulunan davacı şirket tarafından …. verilen vekaletname incelendiğinde genel vekaletnamenin en geniş yetkileri içerdiği, davacı şirketi hem resmi hem özel şirketler nezdinde temsil yetkisi verildiği gibi taşınmaz satın almaya, satmaya, ipotek vermeye, ahzu kabza, borçları tediyeye, ticarethaneler ile ilgili her türlü işlemi yapmaya, belge ve defter tasdik ettirmeye, icabında ticarethaneleri kapatmaya, yeniden ortaklıklar ve şirketler kurmaya, bankalar nezdinde ise şirketin her türlü hesaplarından dilediği zaman dilediği miktarlarda paralar çekmeye, ahzu kabza, mevcut hesaptaki meblağları tamamen çekerek hesabı kapatmaya, yeniden hesap açmaya, açılmış hesaba dilediği zaman dilediği miktarlarda paralar yatırmaya, çekmeye, senet, tediye fişi vesair evrakları tanzim ve imzalamaya, şirket adına gelecek olan havale bedellerini ve alacaklısı olduğu çek bedellerini almaya, talep, tahsil ve ahzu kabza, tüm bu hususlardan dolayı şirketi ilgili banka şubesinde temsile ve hesabımı benden farksız olarak kullanmaya…. şirket adına tanzim edilecek ödeme emirlerini veya çekleri almaya, tahsil etmeye…. şirkete ait markaları devretmeye…” şeklinde oldukça geniş yetkiler verildiği görülmüştür. Bu durumda mahkemece, vekaletname içeriğine göre somut olayda bonoya aval veren olarak davacı şirket adına imza atan … TBK 547. maddesinde tanımlanan ticari temsilci olduğunun kabulü gerekir. (Yargıtay 19. HD 2014/14332 E. , 2014/17869 K.; 2014/12277 E., 2014/16897 K. ve 2015/8747 E., 2015/11481 K. sayılı kararları da bu yöndedir) TBK.’nın 548 maddesi gereğince, ticari temsilcinin kambiyo taahhüdünde bulunabileceğininden davaya konu bonoyu aval veren olarak davacı şirket adına ticari temsilci olan … imzaladığının kabulü ile bu davacı yönünden de davanın reddi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.Bu nedenle, davacı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına davacıların davalarının reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A-Davacı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, B-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/02/2018 tarih ve 2018/7 Esas 2018/156 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA, 1-Davanın REDDİNE 2-Yargılamada davacılar lehine ihtiyati tedbir kararı verilmediğinden koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine, İLK DERECE YÖNÜNDEN:3-Alınması gereken 44,40.TL harcın davacılar tarafından dava açılırken yatırılan 1.280,82.TL harçtan mahsubu ile bakie 1.236,42.TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine, 4-Davacıların yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 6-Davalı vekille temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 8.600,00.TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,İSTİNAF YÖNÜNDEN 7-Harçlar Kanunu gereğince taraflarca yatırılan 98,10’ar TL istinaf başvuru harçlarının hazineye gelir kaydına,8-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafça peşin olarak yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 9-Davalı tarafça yatırılan 1.316,90.TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 10-Davalı tarafça yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 35,00.TL posta gideri ile 28,00.TL tebligat gideri olmak üzere toplam 161,10.TL giderin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, 11-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 27/03/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.