Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/669 E. 2019/432 K. 21.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/669 Esas
KARAR NO : 2019/432 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/06/2017
DOSYA NUMARASI: 2016/908 Esas – 2017/561 Karar
DAVA :İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 20/03/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili firma tarafından davalı şirkete 38/09/2015 tarihli irsaliye fatura ile … ve …. kod numaralı ürünler gönderdiğini, ürünlerin teslim alınmasına rağmen davalı tarafça bedelin ödenmediğini, davacı şirket ödemenin yapılması için Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün…. sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalı şirketin takibe haksız ve yersiz sebeplerle itiraz ettiğini ileri sürerek, takibe yapılan haksız ve kötüniyetli itirazın iptali ile davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili süre tutum ile verdiği cevap dilekçesi ile, alacaklı tarafça takibin yetkisiz icra müdürlüğünde takip başlatıldığını, müvekkili şirket adresi ödeme emrindeki adreste belirtildiği gibi, yetkili icra dairesinin borçlunun adresinin bağlı olduğu icra dairesinin İstanbul Anadolu İcra Müdürlükleri olduğunu, alacaklının yetkisiz icra müdürlüğü olan Büyükçekmece İcra Müdürlüğünden başlatmış olduğunu, icra takibine itirazı neticesinde, itirazın iptali davasını Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesinde ikame etmiş olmasının da yetki kuralına aykırılık teşkil ettiğini, yetki kuralı gereği icra dosyasının İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğüne gönderilerek, itirazın iptali davası ikame edilmesi gerekirken, Büyükçekmece İcra Müdürlüğünde başlattığı icra takibi için Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde dava ikame etmesi gerektiğini bildirmek suretiyle davanın yetki yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 12/06/2017 tarih 2016/908 Esas-2017/561 sayılı kararında;”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasının tetkikinde alacaklı tarafından borçluya yönelik asıl alacak ve ferilerinin tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu davanın İİK nun 67.Maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı tespit edilmiştir.Davalı taraf icra müdürlüğünün yetkisi hakkında itirazda bulunduğundan bu husus ön sorun olarak ele alınmıştır. Somut olayda davacı taraf satım sözleşmesi gereği para alacaklısı olduğunu iddia etmektedir. T.B.K’nun 89. Maddesi uyarınca, para alacaklarında ifa yeri alacaklının yerleşim yeri olduğundan ifa yerindeki icra daireleri de yetkili olup, bu konuda seçim hakkı davacı alacaklıdadır. Davacı alacaklının yerleşim yerinin Büyükçekmece icra müdürlüğü yetki sınırları dahilinde olmasından dolayı, davacının Büçükçekmece …. İcra Müdürlüğü nezdinde icra takibine girişmesinde yasaya aykırılık yoktur.Eldeki davada esasa ilişkin yapılan incelemede; uyuşmazlık faturaya konu akdi ilişkinin varlığı ve akdi ilişkinin konusu malın teslim edilip edilmediği ve takip talebine ekli faturalara bedellerinin ödenip ödenmediği noktasındadır.4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Dava açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 21. Maddesinde fatura tanımlanmıştır. Anılan Yasanın 21. maddesinde “Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedelini ödemiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir. Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır. Bu yasal düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gereklidir. Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil, taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Başka bir deyişle fatura, akdin şartlarını belirleyen değil, belirlenmiş olan şartların bir kısmını gösteren belgedir. Taraflar arasında sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir. Bu nedenle faturanın, onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeni ile düzenlenmiş olması gerekir ve öncelikle taraflar arasında böyle bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının gözönünde tutulması zorunludur.Somut olayda davacı, icra takibine konu faturalarda yazılı malların davalıya teslim edildiğini ileri sürmüş, davalı ise akdi ilişkiyi, borcu ve ferileri kabul etmemiştir. Bu durumda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığının ve faturanın davalıya teslim edildiğinin ispat yükü davacı tarafta olup, dosya içeriğinde davacı tarafından davalıya malların ve faturaların teslim edildiğine ilişkin bir delil bulunmamaktadır.Somut olayda davacı taraf ticari defterlerine dayanmıştır. Ticari defterlerin delil olması, eski TTK’nın aksine, Ticaret Kanunu’nda değil, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenmiştir (HMK md. 222). Bu hükme göre, ticari defterler, belirtilen şartların varlığı halinde, ticari uyuşmazlıklarda, ispat aracı (delil) olarak kullanılabilir. Ancak somut olayda davacı taraf delil olarak her ne kadar ticari defter ve bilirkişi incelemesi dayanmış ise de mahkememizce belirlenen günde ticari defterlerini hazır etmediği gibi herhangi bir mazeret de sunmamıştır. Bu nedenle taraf ticari kayıtları üzerinde alacağın varlığı için inceleme yapılmamıştır. Davacı tarafın Y.İ.B.K nun 2017/1 esas sayılı kararı uyarınca açıkça yemin deliline dayanmamış olması nedeniyle bu hakkı hatırlatılmamıştır. Bu açıklamalar ışığında davacının iddiasını ispat edemediği”gerekçesi ile, İspatlanamayan davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkilinin davalıya 28.09.2015 tarihli irsaliyeli fatura ile gönderdiği …. ve … kodlu ürünleri gönderdiğini ancak söz konusu ürün bedelleri davalı tarafından süresinde ödenmediğini, Söz konusu alacak ile ilgili öncelikle Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü nezdinde … esas numaralı dosya kapsamında davalıya ödeme emri gönderildiğini, ancak davalı söz konusu ödeme emrine itiraz ettiğini, her ne kadar davalı söz konusu ödeme emrine itiraz etmiş olsa da dava dilekçesi ekinde yer alan mail yazışmalarından söz konusu ürünlerin davalı tarafından teslim alındığının açıkça anlaşıldığını, Dava konusu alacak ile ilgili irsaliyeli faturalar ve mail yazışmaları da dahil olmak üzere gerekli evrakların Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesine sunulduğunu, ayrıca 10.04.2017 tarihinde gerçekleştirilen 1. celsede bilirkişi incelemesi talebinde bulunulduğunu, aynı celsede söz konusu talebin uygun bulunarak tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde 17.04.2017 günü bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiğini, Bilirkişi incelemesinin gerçekleştirileceği duruşma gününde sağlık problemleri sebebiyle ticari defter ve destekleyici nitelikteki belgeler sunulamadığı için hiçbir ek süre hakkı tanımaksızın davanın reddine karar verildiğini, bu durum Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve ilgili mevzuat hükümlerine açıkça aykırı olduğunu, Ayrıca dava kapsamındaki iddialar ile ilgili davalı taraf ticari defterlerinin de incelenmesi gerekirken bu kapsamda herhangi bir inceleme yapılmadan davanın reddine karar verildiğini, bununda Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve ilgili mevzuat hükümlerine açıkça aykırı olduğunu, Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından eksik inceleme yapıldığını ve iddiaların ispat açısından gerekli imkan tanınmadan verilen söz konusu kararın iptali gerektiğini,İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf yargılaması neticesinde kaldırılması ve yeniden yargılama yapılarak dava dilekçesinde yer alan talebin doğrultusunda, davalı tarafından Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/908 Esas 2017/561 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek istinaf incelemesi yapılmıştır. Davacı taraf dava dilekçesinde, Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün .. Esas sayılı dosyasındaki davalının vaki itirazının iptalini talep etmiştir. İstinafa konu ilam gerekçesinde , dava dilekçesinde belirtilen icra dosyası incelenmek sureti ile icra müdürlüğünün yetkisine yapılan itiraz reddedilerek davanın esastan reddine karar verildiği görülmüştür. Dosya içerisinde sureti bulunan Büyükçekmece…. İcra Müdürlüğü’ nün… Esas sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde; alacaklısının …, borçlusunun ise … olduğu ve kredi kartı borcunun tahsilinin talep edildiği görülmüştür. Davaya ve karara dayanak teşkil eden icra takip dosyasının taraflarının davanın tarafları ile ilgisinin olmadığı çok açıktır. Yine dosya içerisinde mübrez olan ve tek sayfadan ibaret 27.06.2016 tarihli davalının itiraz dilekçesinin incelenmesinde; itiraz eden borçlunun davalı, alacaklının ise davacı olduğu, yetkiye ve borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına hitaben yazıldığı görülmüştür. İtiraz dilekçesine göre; istinafa konu davanın dayanağının Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas olduğu halde dava ile ilgisiz icra müdürlüğü dosyası celp edilip incelenerek mahkemece karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu durum, usul ve yasaya açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Öncelikle, mahkemece doğru icra dosyası olan Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas celp edildikten sonra davalının icra müdürlüğünün yetkisine itirazının (Yrg. içtihatları uyarınca taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı tespitine göre) değerlendirilerek icra müdürlüğü yetkili ise yetki itirazı ara karar ile red edildikten sonra işin esası hakkında karar verilmeli, icra müdürlüğü yetkisiz ise HMK 114 /2. maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmelidir. Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, taraflar ile ilgisi olmayan yanlış icra dosyası incelenmek ve karara teşkil edilmek sureti ile verilen mahkeme kararının HMK 353/1-a4 maddesi gereğince kaldırılarak yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/06/2017 tarih ve 2016/908 Esas 2017/561 Karar sayılı kararının HMK.nun 353/1-a4 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafça yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 3-İstinaf aşamasında sarfedilen 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/03/2019 tarihinde HMK 353/1-a4 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.