Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/664 E. 2019/402 K. 13.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/664
KARAR NO : 2019/402
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 28/02/2018
DOSYA NUMARASI : 2017/310 Esas 2018/215 Karar
DAVA:İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 13/03/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili tarafından davalı/borçluya farklı tarihlerde bariyer nakli hizmetleri verildiğini, anılan hizmetlerden kaynaklanan “bariyer nakil ücreti” alacakları için irsaliyeli faturalar düzenlendiğini ve davalı/borçlu tarafa iletildiğini, faturalara konu bariyer nakil ücretlerinin (fatura bedellerinin) ödenmemesi üzerine davalı/borçlu aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E.nolu dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin davalı/borçlu tarafa tebliği üzerine davalı/borçlu tarafça takibe itiraz edildiğini ve takibin durduğunu belirterek İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. nolu dosyasından başlatılan takibe davalı/borçlu tarafça yapılan haksız itirazın (21/10/2016 tarihli … seri nolu 2.360,00 TL tutarlı ve 28/10/2016 tarihli … seri nolu 2.360,00 TL tutarlı iki adet irsaliyeli faturadan kaynaklanan alacaklar yönünden) iptaline, takibin 21/10/2016 tarihli … seri nolu 2.360,00 TL tutarlı ve 28/10/2016 tarihli … seri nolu 2.360,00 TL tutarlı iki adet irsaliyeli faturadan kaynaklanan alacaklar yönünden devamına, haksız ve kötü niyetli itirazı sebebiyle davalı/borçlu tarafın takip tutarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden bir icra takibi başlatıldığını, işbu icra takibinin dayanağı olarak 3 (üç) adet fatura alacağı ileri sürüldüğünü, bu faturaların tarihlerinin sırasıyla 21/10/2016, 28/10/2016, 31/10/2016 olduğunu, müvekkili kulüp tarafından itiraz edilen, dava konusu icra takibinin işleme konulduğu günün ise 01/11/2016 olduğunu, icra takibinin konusu yapılan faturaların muaccelliyet kazanmadığını, Türk Ticaret Kanunu madde 1530 uyarınca taraflar arasında ödeme süresi kararlaştırılmamış ise borçlunun, faturanın sevk tarihinden itibaren 30 (otuz) günlük ödeme süresi mevcut olduğunu, işbu süre içerisinde ödeme yapması halinde borçlunun, temerrüte düşmesi gibi bir durumun söz konusu olmayacağını, dolayısıyla da dava konusu icra takibi işleminin davacı yan tarafından başlatıldığı gün olan 01/11/2016 tarihi itibariyle söz konusu takibin dayanağı olan faturalar muacceliyet kazanmadığını, çünkü borcun dayanağı olarak gösterilen faturalardan en eski tarihlisi olanın dahi 21/10/2016 tarihi olduğunu, davacı tarafın, 30 günlük süreyi dahi beklemeden elindeki faturalara dayanarak takip başlatıp Türk Ticaret Kanunu’nun 1530. Maddesine aykırı hareket ettiğini, bu yüzden de işbu takibe müvekkil kulüp tarafından itiraz edildiğini, icra takibi yapmak marifetiyle muaccel olmayan alacağı tahsil etmeye çalışmanın tamamen kötü niyetli ve hukuka aykırı bir eylem olduğunu belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile davacının %20 ‘ den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 28/02/2018 tarih 2017/310 Esas – 2018/215 Karar sayılı kararı ile; ” … Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde; Davanın, fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe itirazın kısmen iptali istemine ilişkin olduğu taraflar arasında fatura konusu “bariyer nakil” hizmetinin davalıya sunulduğu, sevk irsaliyelerinin düzenlenip faturaların davalı tarafından teslim alındığı ve hizmet bedeli konularında uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın fatura konusu alacakların takip tarihi itibariyle muaccel olup olmadığı noktasında toplandığı, Davalı tarafın TTK 1530 maddesi gereği temerrüte düşmediği ve alacağın muacceliyet kazanmadığı iddiasında bulunduğu, ” Ticari Hükümlerle yasaklanmış işlemler ile mal ve hizmet tedarikinde geç ödemenin sonuçları” başlıklı TTK 1530 maddesine göre: “… Aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde, ticari hükümlerle yasaklanmış işlemler ve şartlar batıldır. Ancak, sözleşme uyarınca yerine getirilmesi gereken edimler için kanunun veya yetkili makamların koymuş olduğu en yüksek sınırı aşan sözleşmeler en yüksek sınır üzerinden yapılmış sayılır; sınırı aşan edimler hata ile yerine getirilmiş olmasa bile, geri alınır. Bu sınırlarda, Türk Borçlar Kanunu’ nun 27 nci maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi uygulanmaz. (2) Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşer. (3) Mütemerrit borçlunun alacaklısı sözleşmede öngörülen tarihten ya da ödeme süresinin sonunu takip eden günden itibaren, şart edilmemiş olsa bile faize hak kazanır. (4) Sözleşmede ödeme günü veya süresi belirtilmemişse veya belirtilen süre beşinci fıkraya aykırı ise, borçlu aşağıdaki sürelerin sonunda ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılır ve alacaklı faize hak kazanır: a) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda. b) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin alınma tarihi belirsizse mal veya hizmetin teslim alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda. c) Borçlu faturayı veya eş değer ödeme talebini mal veya hizmetin tesliminden önce almışsa, mal veya hizmetin teslim tarihini takip eden otuz günlük sürenin sonunda. d) Kanunda veya sözleşmede, mal veya hizmetin kabul veya gözden geçirme usulünün öngörüldüğü hâllerde, borçlu, faturayı veya eş değer ödeme talebini, kabul veya gözden geçirmenin gerçekleştiği tarihte veya bu tarihten daha önce almışsa, bu tarihten sonraki otuz günlük sürenin sonunda; şu kadar ki, kabul veya gözden geçirme için sözleşmede öngörülen süre, mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz günü aşıyor ve bu durum alacaklının aleyhine ağır bir haksızlık oluşturuyorsa, kabul veya gözden geçirme süresi mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz gün olarak kabul edilir. (5) Sözleşmede öngörülen ödeme süresi, faturanın veya eş değer ödeme talebinin veya mal veya hizmetin alındığı veya mal veya hizmetin gözden geçirme ve kabul usulünün tamamlandığı tarihten itibaren en fazla altmış gün olabilir. Şu kadar ki, alacaklı aleyhine ağır bir haksız durum yaratmamak koşuluyla ve açıkça anlaşmak suretiyle taraflar daha uzun bir süre öngörebilirler. Ancak alacaklının küçük yahut orta ölçekli işletme (…) veya tarımsal ya da hayvansal üretici olduğu veya borçlunun büyük ölçekli işletme sıfatını taşıdığı hâllerde, ödeme süresi, altmış günü aşamaz. (6) Gecikme faizi ödenmeyeceğini veya ağır derecede haksız sayılabilecek kadar az faiz ödeneceğini, alacaklının geç ödeme dolayısıyla uğrayacağı zarardan borçlunun sorumlu olmayacağını veya sınırlı bir şekilde sorumlu tutulabileceğini öngören sözleşme hükümleri geçerizdir. Geçersizlik durumunda yedinci fıkra uygulanır. (7) Bu madde hükümleri uyarınca alacaklıya yapılan geç ödemelere ilişkin temerrüt faiz oranının sözleşmede öngörülmediği veya ilgili hükümlerin geçersiz olduğu hâllerde uygulanacak faiz oranını ve alacağın tahsili masrafları için talep edilebilecek asgari giderim tutarını ….Bankası her yıl ocak ayında ilan eder. Faiz oranı, 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunda öngörülen ticari işlere uygulanacak gecikme faizi oranından en az yüzde sekiz fazla olmalıdır. (8) Mal veya hizmet bedelinin taksitle ödenmesinin öngörüldüğü durumlarda, bu maddenin ödeme sürelerini düzenleyen hükümleri birinci taksit bakımından uygulanır. Her bir taksit tutarının ödenmeyen kısmı yedinci fıkrada öngörülen oranda gecikme faizine tabidir. Alacaklının küçük veya orta ölçekli işletme veya tarımsal veya hayvansal üretici olup borçlunun büyük ölçekli işletme olduğu hâllerde taksitle ödemeyi öngören sözleşme hükümleri geçersizdir.” hükmünü ihtiva ettiği, anılan maddenin temerrüt tarihinin belirlenmesi konusunda uygulanması gerektiği, davacının takip talebinde işlemiş faiz talebinin bulunmadığı, takip konusu hizmetin sunulması ve faturaların davalıya teslim- tebliğ edilmesi ile alacağın muacceliyet kesbedeceği, içeriği inkar edilmeyen hizmet bedeli içerikli 2 adet fatura bedeli için davalının takibe itirazlarının iptali ve alacak likit ve itiraz haksız olduğu…”gerekçeleri ile; ” … Davanın kabulüne; 1-Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazın 4.720,00 TL asıl alacak için iptali ile takibin bu bu miktar üzerinden devamına, 2-Alacak likit ve itiraz haksız olduğundan %20’si oranında 944,00 TL inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, … ” karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu olaya uygulanması gereken kanun hükmünün, Yerel Mahkeme karar gerekçesinde de yer verildiği üzere TTK madde 1530 olduğunu, Kural olarak faturanın borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda borcun muaccel olduğunu ve ayrıca ihtara gerek olmaksızın borçlunun temerrüde düştüğünü, ancak dava konusu icra takibinin davacı tarafından başlatıldığı gün olan 01.11.2016 tarihi itibariyle söz konusu takibe dayanak olarak gösterilen faturaların muacceliyet kazanmadığını, çünkü borcun dayanağı olarak gösterilen faturalardan en eskisinin tarihinin dahi 21.10.2016 olduğunu, davacının 30 günlük süreyi beklemeden, elindeki faturalara dayanarak icra takibi başlattığını, Davacının fatura tarihinin hemen ertesi günü icra takibi yapmasının haklı olduğunun kabulünün ticari hayatın olağan akışına aykırı ve son derece haksız bir yaklaşım olacağını, TTK’ nın 21. maddesinin 2. fıkrası uyarınca da tarafların 8(sekiz) gün içinde faturanın içeriği hakkında itirazda bulunma hakkına sahip olduğunu, ancak davacı tarafından bu sürenin de beklenmediğini, bu davranışın davacının kötü niyetini gösterdiğini ve bu hususun hukuka aykırı olduğunu, müvekkil kulübün faturaların içeriğine itiraz etme süresi olan 8(sekiz) günlük süre içerisinde davacı tarafından icra takibi yoluna başvurulduğunun göz ardı edilerek, müvekkil kulüp tarafından faturaların içeriğinin inkar edilmediği iddiasıyla itirazın iptaline ve inkar tazminatına hükmedilmesine ilişkin verilen kararın hakkaniyetten uzak ve hukuka aykırı bir karar olduğunu beyanla, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/310 Esas ve 2018/215 Karar sayılı ilamının kaldırılmasını, davacı taraf aleyhine % 20′ den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini ve icra işlemlerinin durdurulmasına yönelik olarak tehiri icra kararı verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taşıma sözleşmesi kapsamında sunulduğu öne sürülen hizmet karşılığı faturaya dayalı ilamsız icra takibine itirazın kısmen iptaline ilişkindir. Uyuşmazlık konusu, davanın esasını oluşturan ilamsız icra takibine dayanak yapılan faturalardan dava konusu olanlar açısından davacının alacaklı olup olmadığı noktalarındadır. Davalı taraf, faturaları teslim almadığını öne sürmediği gibi, içeriğini oluşturan edimlerin alınmadığını da öne sürmemekte, sadece 6102 sayılı TTK’ nın 1530. maddesine göre ödeme için 30 gün süreleri olduğunu, temerrüde düşmediklerini, faturaların muaccel olmadığını savunmaktadır. Bu anlamda davacının verdiğini öne sürdüğü taşıma hizmetinin bedeli dahi uyuşmazlık konusu değildir. İcra takibine dayanak irsaliyeli faturaların 21/10/2016, 28/10/2016 ve 31/10/2016 tarihli olarak davacı tarafından davalı adına düzenlendiği, ilk faturada Galatasaray- Kızılyıldız Basketbol Maçı Bariyer Nakil Ücreti (21/10/2016) ikinci faturada Galatasaray- Fenerbahçe Basketbol Maçı Bariyer Nakil Ücreti (28/10/2016), üçüncü de ise Galatasaray-Banvit Basketbol maçı Bariyer nakil ücreti (23/10/2016) açıklamasıyla her biri KDV dahil 2.360,00 TL olmak üzere toplam 7.080,00 TL olduğu, icra takibinin 01/11/2016 tarihinde yapıldığı, davalının itirazı ile duran takibe karşı davacının sadece 21/10/2016 ve 28/10/2016 tarihli faturalar açısından itirazın iptali yönünde dava açtığı anlaşılmaktadır. 6098 sayılı TBK’ nın 97.maddesine göre davalıdan edimini yerine getirmesini isteyen davacı alacaklının edimini ifa ettiği, bu durumda davalının edimin bedelini ödeme yükümlülüğünün muaccel olduğu kabul edilmelidir. 6102 sayılı TTK’ nın 1530/2-3. maddeleri, sözleşmede kararlaştırılan bir tarih yoksa fatura tarihinden itibaren borçlunun temerrüdüne ilişkin hükümler ve süreler içermektedir. Taraflar arasında edimin ne zaman yerine getirileceğine ilişkin yazılı bir sözleşme bulunmadığı, icra takip talebinde, takip tarihinden önce temerrüt faizi talebinin olmadığı, davacı alacaklının alacağını icra takibiyle talep ettiği, borcun ödendiği yönünde bir savunmanın da olmaması karşısında mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince taraflarca yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 322,42 TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 80,7 TL ( 44,80 TL + 35,90 TL ) harcın mahsubu ile bakiye 241,72 TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 13/03/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar veridi.