Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/663 E. 2019/467 K. 27.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/663
KARAR NO : 2019/467
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ: 07/12/2017
DOSYA NUMARASI : 2015/1073 Esas – 2017/1347 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 27/03/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, taraflar arasında ticari ilişkisi neticesinde 10.686 TL alacağının olduğunu, borcun ödenmemesi üzerine İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini bildirmek suretiyle davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davaya konu fatura alacağı miktarının davalı şirket hesapları ile uyumlu olmadığını, davacı tarafından ihtar yapılmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 07/12/2017 tarih 2015/1073 Esas – 2017/1347 sayılı kararında; ” Dosyamız arasına alınan İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’ nün … esas sayılı icra dosyasının yapılan incelemesinde takibin 14/09/2015 tarihli takip talebi ile başladığı, ödeme emrinin davalı borçluya 16/09/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalının süresinde 18/09/2015 tarihinde takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu, davacının da süresi içinde 16/11/2015 tarihinde iş bu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. Bilirkişi raporunda davacının takip tarihi itibariyle davalıdan bir alacağının tespit edilemediğini davalının ticari defterlerini ibraz etmediğini mütalaa etmiştir. Fatura tek başına bir alacağın varlığını ispatlamaya yetmez, alacaklının mal teslimini veya hizmet verildiğini ispat etmesi gerekir. İcra takibine konu alacak 6 adet faturaya dayandırılmıştır. Faturaların muhteviyatı (saç, sac kaplama, koruma sacı, menteşe vb adlarda çeşitli inşaat malzemeleri ile işçilik olarak kayıt altına alınmıştır. Davalı taraf defterlerini sunmamıştır. Yine davalı borca itiraz ederken borcun olmadığını beyan etmiştir. Bu durumda davacının fatura konusu malları davalıya teslim ettiğini, işçilik hizmeti sunduysa hizmeti ifa ettiğini ispatlaması gerekir. Davacı taraf da bunu ispatlayacak bir belge yahut başkaca bir delil sunamamıştır. Davacı tarafca, 26.09.2017 tarihli celsede, davalıya, davalının inşaat malzemelerini kaplayıp kendisine geri vermek şeklinde hizmet ifasında bulundukları iddia olunmuşsa da davacı bu hizmeti sunduğunu ispatlayamamıştır. Kapladığı malzemeleri kime, ne zaman teslim ettiği, kaç adet malzeme kapladığı hususları somutlaştırılmamıştır. Açıklanan sebeplerle ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Ne var ki davacının takip başlatırken kötüniyetli olduğu da ortaya konamadığından davalı lehine kötü niyet tazminatına yer görülmediği ” gerekçeleri ile; ” Davanın reddine ” karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, davalının yapmış olduğu icra takibine itirazında, borcunun olmadığını bildirdiğini, ancak ödeme alındığı için mi yoksa başka bir sebep ile mi borçlarının olmadığını bildirmediklerini, Ticari defterlerini sunmadıklarını, takip ve dava dayanağı olan faturaların açık fatura olmasına rağmen karinenin aksinin ispat edilmesinin davalı tarafa ait olduğunu, başka savunma yapılmadan davanın red edilmesinin dosya kapsamına ve ispat hukukuna aykırı olduğunu, Davacı taraf lehine de red edilmiş olması sebebi ile masraf ve % 20 den az olmayan bir tazminat hükmolunmamış olmasının da yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, İlk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına davanın dilekçedeki gibi kabulüne karar verilmesini yada ilk derece mahkemesine bu talimatlar ve lazimelere değinilerek iadesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek istinaf incelemesi yapılmıştır. Davacı, davalı aleyhine başlatılan faturalara dayalı ilamsız icra takibinde davalı borçlu borca ferileri ile birlikte itiraz etmesi üzerine davacı alacaklının eldeki itirazın iptali davasını açmıştır. Dava, 6 faturaya dayalı alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı takibe konu faturalarda belirtilen malların davalıya teslim edildiğini usule uygun delillerle ispatlamakla yükümlüdür. Mahkemece, 6100 sayılı HMK’nun 222/5.maddesi gereğince davalı vekiline tarafa ticari defterlerini sunması için çıkartılan davetiyede verilen kesin süreye rağmen ticari defterlerin sunulmadığı görülmüştür. HMK’nın 220. maddesi, bir tarafın, mahkemece kendisine verilen süre içerisinde ilgili belgeyi ibraz etmemesi halinde, mahkemenin, o tarafın maksadını gözeterek, diğer tarafın o belgeye ilişkin açıklamasını kabul edebileceğini öngörmektedir. HMK’nın 220. maddesindeki bu hüküm, taraflardan birinin delillerini salt karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği hallerde, ticari defterlerin mahkemeye sunulması bakımından da uygulanır. Mahkemece davacı defterleri incelenmek suretiyle alınan bilirkişi raporunda, davacının defterleri usulüne uygun tutulduğu ve davacı tarafça inşaat malzeme, işçilik hizmetine ilişkin davalı adına kesmiş olduğu altı faturanın defterine kayıtlı olduğu belirtilmiş ise de, mahkemenin gerekçeli kararında belirtildiği gibi, davacının ticari defter ve kayıtları belgeleriyle doğrulanmadığı sürece tek başına malın teslim edildiğine dair delil teşkil etmeyeceği, nitekim davacının delillerini salt karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği gözetildiğinde, davalının kendisine gönderilen tebligata rağmen ticari defterlerini sunmamasına hukuki sonuç bağlanamayacağı, bu durumun ispat yükünü tersine çevirmeyeceği, davacının iddiasını ispatlama yükümlülüğü olduğu, dolayısıyla davacının tek taraflı olarak faturayı düzenlediği, fatura konusu malı davalıya teslim ettiği, hizmet verdiğine dair belge ve kayıt sunamadığı, faturaların sadece kendi defterlerinde kayıtlı olmasının iddiasını ispat için, tek başına yeterli olmadığı, davacının davasını ispatlayamadığı, bu nedenle ilk derece mahkemesince kurulan hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 352/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/03/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.