Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/659 E. 2019/510 K. 10.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/659 Esas
KARAR NO : 2019/510 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/164 Esas 2017/1245 Karar
TARİH : 14/11/2017
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ 10/04/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili aleyhine davalı tarafça İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığını, takibe konu alacak olarak 52.000,00-TL asıl alacağa 30/01/2016 tarihinden itibaren ticari faiz işletildiğini, buna ek olarak yine aynı tarihten itibaren de geçikme zammı uygulandığını, davacı müvekkilinin davalının talep ettiği 30/01/2016 vade tarihli 52.000,00-TL bedelli senet olsun, herhangi bir borcu bulunmadığını, bununla beraber takibe konu alacağa dayanak olarak ise herhangi bir belge eklenmediğinden, borcun kaynağının ne olduğunun bilinemediğini, asıl alacağı kabul etmemekle birlikte, davalı tarafın 52.000,00-TL asıl alacağa 30/01/2016 tarihinden itibaren temerrüt faizi işletildiğini ve takip tarihine kadar olan dönem için 5.301,18-TL takip önceki temerrüt faizi talep ettiğini, temerrüt faizi talep edebilmesi için, borçlunun temerrüde düşürülmesi gerekirken, müvekkiline takip öncesi herhangi bir bildirimde bulunulmadığını, bu sebeple davalının takip öncesi faiz isteyemeyeceğini, bu nedenlerle müvekkilini zor duruma düşüren, diğer bankalardan kredi kullanmasında zorluk çıkmasına neden olan basiretli bir tacir gibi davranmayan, müvekkiline herhangi bir evrak ya da sözleşme ibraz etmeyen, müvekkilini avukat tutmak zorunda bırakan, nispi harca tabi olan ve maddi açıdan müvekkiline ciddi şekilde külfet olan davalı aleyhine takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini ve yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili davaya süresi içerisinde cevap vermemiş olup, 15/03/2017 havale tarihli dilekçesinde ihtiyati tedbir kararının kaldırılması konulu dilekçesi ile, 27/02/2017 tarihli ara karar ile yokluklarında hiçbir belgeye dayanmadan ihtiyati tedbir kararı verildiğini, usule ve yasaya aykırı bu kararın kaldırılmasını talep ettiklerini, borçluların yani müvekkilinin amcası … ve … takibin dayandığı belge olmadığını beyan ediyorlarsa da takip talebinde alacağın 52.000,00-TL olduğunun açık olduğunu, bu borcun davalı alacaklı tarafından … plakalı aracın Kartal … Noterliğinin 27/01/2016 tarihli, … yevmiye nolu araç satış sözleşmesi ile buna istinaden düzenlenen 30/01/2016 tarihli fatura alacağı olduğunu, bu faturanın davacı borçlu tarafından alındığını, bedelinin halen ödenmediğini, davacı tarafın her ne kadar alacağı işletilmiş faiz ile birlikte ayrıca uygulanan geçikme zammına itiraz etmişse de ödenmeyen paraya işletilen ticari faizden ayrıca geçikme zammı uygulanacağı hususunda taraflar arasında sözleşmede kararlaştırıldığını, açıklanan nedenlerle ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına ve haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 14/11/2017 tarih 2017/164 Esas 2017/1245 sayılı kararında;”Kartal … Noterliğinin 27/01/2016 tarih ve … yevmiye sayılı Düzenleme Şeklinde Araç Satış Sözleşmesi incelendiğinde; … plakalı aracın satıcı … Turizm Şirketi tarafından alıcı … San. Tic. Lmt. Şti’ne 52.000,00-TL satış bedeli ile satıldığı, satıcının satışa konu aracı sözleşmede belirtilen nitelikleri ile ve halihazır durumuyla satarak bedelini nakden ve tamamen aldığını ve aracı teslim ettiğini kabul ettiğini, bu sözleşmenin aksini ispat yükünün davalıda olduğu, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilerek, taraf vekillerine 2016-2017 yıllarına ilişkin ticari defter ve kayıtlarını sunmaları hususunda duruşmada usulüne uygun ihtarat yapıldığı, inceleme günü davacı taraf ticari defter ve kayıtlarını sunmuş, ancak davalı taraf ticari defter ve kayıtlarını sunmaktan kaçındığı, ispat yükünün davalıda olduğu, noter Senedine karşı iddialarını davalı taraf yazılı delille ispatlayamadığı..”gerekçesi ile, Davanın kabulü ile; davacının İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespitine ve takibin iptaline, Davalının kötüniyeti ispatlanamadığından davacının tazminat talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Davacı borçlu ile davalı alacaklı müvekkili arasında davalı alacaklı müvekkiline ait …. Plakalı aracın davacı borçlu şirkete satılması için 27 Ocak 2016 Kartal … Noterliği …. yev sayılı araç satış sözleşmesi yapıldığını, Taraflar tacir olup, ticari şirketlerin her türlü şirket geliri ve giderini belgeleyerek şirket defter bilançolarınıda göstermek zorunda olduğunu, bu nedenle her iki tacirin bu satış işlemini yapan yetkililer aynı zamanda amca yeğen olduğundan, yeğen olan müvekkili amcasına güvenerek ve zaten şirket hesabında çıkışı kendi yetkili olduğu şirket hesabında girişin nakit olması zorunluğunu da göz önüne alarak, noterde satış bedelini aldığına ilişkin beyanda bulunduğunu, ancak düzenleme şeklindeki işbu noter sözleşmesinde paranın huzurda teslim edildiği şeklinde bir tespit ve beyana yer verilmediğini, İş bu sözleşmeye istinaden müvekkili şirketçe düzelenen … sayı ve 30.01.2016 tarih ve 52.000 TL bedeli fatura aracı teslimi ve sözleşmeyi takibi ödemeyi yapacak borçlu şirket yetkilisine teslim edildiği ve satış bedelinin ödenmesi için beklenmeye geçildiğini, ancak bedeli ödeyecek davacı/borçlu alacaklı şirkete çeşitli bahanelerle ödemeyi geciktirdiğini, Aradan geçen yaklaşık 1 yıl sonra ödeme halen yapılmamış olması nedeniyle icra takibi başvuracağını söyleyen müvekkili/alacaklı şirket yetkilisine ,borçlu/şirket yetkilisi “Noterde parayı aldığına dair beyanın var, gidip gelip bana ısrar eder, rahatsız edersen bu parayı da ödemem gider seni şikayet ederim” diye tehdit ettiğini ve bilare de şikayette bulunduğunu, Esasında daha önce ticaretini batırdığından müvekkili şirkette çalışmaya gelen ve daha sonra bu şirkete kendisini toparlayıp ayrılıp, yeni şirket kuran amcasının, kendisine her nasılsa bir haklılık payı çıkararak müvekkilinin iyiniyetini ve güvenini suistimal edip müvekkili şirket aleyhine haksız kazanç elde etme durumunda olduğunu, Müvekkili şirket yetkilisi davacı//borçlunun haksız tehdit ve dayanak olarak gösterdiği noter satış sözleşmesi nedeniyle kendi şirketleri, kendi malvarlıkları bu açığı iyiniyetiyle kapatabilmek için arada husumet olmaması için uğraş ve gayretlerine bir süre daha devam ettiğini, Ancak davacı borçlunun borcu ödemeyeceği konusunda kesin olarak kanaata varması üzerine İstanbul Anadolu … İcra dairesinin …. sayı ve 19.01.2017 takip tarihli dosyasıyla ilamsız takibe başvurduğunu, İlamsız takibe süresinde itiraz etmeyen davacı/borçlu karşı araç haczi yoluna gidilip araç yakalanıp satışı için yediemine teslim edildiğinden, bu tarihe kadar sessiz kalan davacı/borçlu bu tarihte menfi tespit davası açtığını, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/64 Esas 2017/1245 karar sayılı ve 14.22.2017 tarihli kararında, davacı tarafın ticari defterlerini sunduğu, ancak davalı tarafın ticari defterlerini sunmadığı, noter satış sözleşmesinde araç satış bedelini nakden aldığını beyan ettiği gerekçesine dayanarak haksız davanın kabulüne karar verildiğini, Davaya cevaplarda belirtildiği üzere örneğin bir faturanın kapalı fatura olması faturanın kapalı fatura olması ya da bir kişinin noterde düzenlenen sözleşmede bedeli aldığını ifade etmiş olması o bedelin ödendiği için kesin kanıt olmadığını, iş bu yönde Yargıtay’ın bir çok kararı bulunduğunu, (Yargıtay 15. HD. E. 2003/3100 K. 2003/3569 T. 30.6.2003) Dava konusu olan hususun davacı şirketin borcu olan meblağ ki; bu meblağ elde kasada tutulabilecek bir meblağ olmayıp, 52.000 TL gibi büyük bir bedel olduğunu, bu bedelin şirket hesabından çıkışının mutlaka olması gerektiğini, bu nedenle müvekkili şirket davacı borçlunun ticari defterlerine kanıt olarak dayandığını, Davacı borçlunun ticari defterleri bilirkişi vasıtası ile incelendiğinde, defterlerle ve muhasebe kayıtlarında bu borcun ödendiğine dair herhangi bir kayıta rastlanmadığı hususunun tespit edildiğini, bu nedenle bilirkişi söz konusu borcun ödendiğinin söylenemeyeceğinin raporda açıkça belirtildiğini, Davacı borçlu şirket olduğunu, defter kayıtları ve bilirkişi raporu borcun ödendiğine dair hiçbir kayıt taşımamasına rağmen davanın kabulü hukuka aykırı olup, şu halde tarafların işlemleri hakkında kesin belge niteliğinde olan ticari defterlerini bilirkişi tespitininde bir hükmü kalmadığını, Ayrıca ekte sunulan Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin Ekte 2016/3939K. 2017/3136 T. 26.9.2017 tarihli kararını da görüldüğü üzere davacı kendi dayanağı olan belgeyi sunamadığı takdirde ve davasını bununla ispat edemediği takdirde davalı tarafa yemin teklifinde bulunma hakkı söz konusu olduğunu, Karşı tarafın ticari defter ve kayıtlarına dayandıklarını, karşı taraf defterleri ibraz ettiğinde yemin teklifinde bulunmaya gerek olmadığını, kendi defterlerinin incelenmesine gerek olmadığını, karşı taraf defterleri ibraz etmemiş olsa idi yemin teklifinde bulunacaklarını, ancak defterlerin sunulduğunu, bilirkişi incelemesi ile davalının ödeme yaptığına dair hiçbir dayanak olmadığının belirlendiğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Ancak karşı tarafın paraya almadıklarına dair kendilerine yemin teklifinde bulunmasının söz konusu olduğunu, karşı tarafın kendilerine ödemeyi yaptığı ve kendilerinin aldıkları, kendilerinin inkar ettikleri yönünde bir savunma ve yemin teklifinde bulunmadıklarını, davasını ispat edemediğini, bu durumlarda kişilerin salt noter huzurundaki beyanlarından sonra hiçbir talep ve dava hakkı olmadığı sonucuna varılmasının hukuken ve vicdanen kabul edilemez olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, davanın reddine ya da yeniden karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili katılma yoluyla sunduğu istinaf dilekçesi ile, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmişse de İİK’nun 72/5 maddesine göre davalının kötüniyeti ispatlanamadığından tazminat talebinin reddine karar verildiğini, 23/02/2017 tarihli talep gereği Mahkemece 27/02/2017 tarihli ara karar ile İİK’nun 72/3 maddesi uyarınca toplam takip tutarının %15’i oranında nakdi veya kesin süresiz teminat mektubu sunulması halinde icra dosyasına yatırılacak paranın bu dava sonuçlanana kadar alacaklıya ödenmemesine karar verildiğini, taraflarınca mahkeme veznesine 06/03/2017 tarih ve …. sayılı makbuzla 9.400,00 TL teminat yatırıldığını, yine davaya konu İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasından müvekkil şirkete ait …. plakalı araç yakalanarak yediemine çekildiğinden, cebri icra baskısından kurtulmak amacıyla, işbu icra dosyasına da 16/03/2017 tarih ve … sıra nolu makbuz ile 77.082,65 TL yatırıldığını, ancak mahkemece verilen tedbir kararı gereği işbu para alacaklıya ödenmediğini, İİK’nun 72.maddesinin 5. fıkrasına göre; borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olduğunun anlaşılması halinde, borçlunun dava yüzünden uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verileceğini, Somut olayda davalı alacaklı tarafından talep edilen … plakalı aracın bedeli Kartal … Noterliğinin 27 Ocak 2016 tarih ve … yevmiye numaralı araç satış sözleşmesi incelendiğinde görüleceği gibi “nakden ve tamamen” ödendiğini, nitekim işbu satım sözleşmesine istinaden düzenlenen faturalar da kapalı olarak düzenlendiğini, yine davalı alacaklı tarafından talep edilen 5.301,18 TL İşlemiş faiz (ticari) ile 5.057,53 TL gecikme zammının da hangi hukuk normuna göre talep edildiğinin bilinmediğini, bu durumda davalı alacaklının haksız ve kötüniyetli olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 13.09.2011 gün, E.2011/2196 ve K.2011/10672 sayılı kararı)Yukarıda da izah edildiği gibi, davacı şirket haksız ve kötüniyetli icra takibi nedeniyle Mahkeme veznesine 9.400,00 TL, icra veznesine de 77.082,65 TL yatırdığı, bu bedeli yatırma amacıyla da tırlarından birini satmak zorunda kaldığını, yatırılan bu bedeller de enflasyon nedeniyle 1 yıldır değer kaybettiğini, yine müvekkili şirketin bu bedeli yatırmak için tır sattığından bu tırın getirisinden de mahrum kaldığını, bu nedenle en az takip konusu alacağın %50 si oranında tazminata hükmedilmesi gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının İİK 72/5.maddesine göre davalının kötü niyeti ispatlanamadığından, tazminat talebinin reddine ilişkin kararın istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, talep doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/164 Esas 2017/1245 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, noter senedi ile yapılan araç satışından doğan alacağa dayalı başlatılan ilamsız icra takibinde borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davalı vekili tarafından davacı hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığı, davacı borçlu borca itiraz etmiş ise de, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi günlük itiraz süresi geçtikten sonra, itiraz ettiği, bu şekilde davacının takip dosyasına itiraz edilmemiş sayıldığı, sonrasında davacı borçlunun işbu menfi tespit davasını açmakta hukuki yararının bulunduğu, davalı vekilinin iddia ettiği üzere işbu davayı açmasının iyi niyetli olmadığını göstermeyeceği anlaşılmıştır.Dava konusu … plaka sayılı aracın noter satış sözleşmesinde aracın davacı tarafından 52.000,00 TL KDV dahil bedelle davalı şirkete satıldığının, satış bedelinin tamamen alındığının belirtildiği, bu noter senedine karşılık davalı vekili söz konusu satışta aracın satış bedelinin ödenmediğini ileri sürüldüğü görülmüştür. “Senede karşı tanıkla ispat yasağı” kenar başlıklı 201. maddesinde, “(1) Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.”, şeklinde düzenleme karşısında, davalı senede karşı senetle ispat yükümlülüğü altında olduğu, bu nedenle, araç satışına ilişkin düzenlenen noter senedinde yazılı olanların aksini aynı kuvvete sahip yazılı delille ispat etmesi gerektiği görülmüştür. Davalı vekili istinaf sebebi olarak da gösterdiği iddiasında, satış bedeli alınmış gibi, müvekkili şirket tarafından kapalı fatura düzenlenmiş ve noterde senedinde satış bedelinin ödenmiş olduğu belirlenmiş olsa da, bu durumun kesin delil olmadığını, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davalı şirketin ticari ödemelerini ticari defterlerini işlemesi gerektiği halde, işlemediğini, artık bu aşamadan sonra bir şeye bakılmayacağını, bu durumun iddiasını ispatladığını ileri sürmüş ise de, noter satış sözleşmesinde araç bedelinin ödendiği belirlenmekle, bu ödemenin davacı tarafça ticari deftere işlenmemesinin, noter satış sözleşmesinin aksine araç bedelini ödemediği sonucuna varılmayacağı, nihayetinde resmi senet noter senedinin aksine ispatın aynı kuvvetle yazılı delil ile aksinin ispatlanması gerektiği, bu şekilde davalının iddiasını ispatlayamadığı görülmüştür. Ayrıca, her ne kadar davacının resmi senette belirlenen yapmış olduğu ödeme bedelinin tevsik zorunluluğu kapsamı ve tutarında yapılması gerekse de ve bu husus ayrıca mahkemece alınan bilirkişi raporunda, davacının Vergi Usul Kanunu çerçevesinde belli miktarı geçen ödemelerini aracı finansal kurumlar kanalıyla yapmaları ve bu tahsilat ve ödemeleri söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik etmesi gerektiği irdelenmiş ise de, davacının bu şekilde ödeme yaptığını belgelendirilememesi, davacının noter senedinin aksine satış bedelini ödemediği sonucuna götürmeyeceği, sadece bu hususta davacı hakkında maliye hukuku çerçevesinde değerlendirme yapılabileceği, bu hususun dava konusu ile ilgisi olmadığı, ispat yükünün davalıda olduğu görülmekle, davalı vekilinin tüm istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Borçlu aleyhine takip başlatan alacaklının İİK’nın 72/5 maddesi gereğince kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için haksız olmasının yanısıra kötüniyetli olması da şarttır, davalının kötü niyetli olduğunun ispatlanamadığından, somut olayda tazminatına hükmedilmesi için gereken şartların oluşmadığı, bu nedenle mahkemece davalının davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmemesinin yerinde olduğu görülmekle, davacının bu yöndeki katılma yolu istinaf başvurusu ile ileri sunduğu istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Sonuç olarak, ilk derece mahkemesince kurulan hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı ve davacı vekillerinin istinaf başvurularının HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince taraflarca yatırılan 98,10’ar.TL istinaf başvuru harçlarının hazineye gelir kaydına,3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.259,72.TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 1.157,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 3.102,72.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 10/04/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.