Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/652 E. 2018/550 K. 06.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/652 Esas
KARAR NO : 2018/550 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/190 Esas
TARİH : 01/03/2018 (Ara Karar)
DAVA : Mülkiyet (Tespit İstemli) – Tedbir Talebi
KARAR TARİHİ : 06/06/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı şirket ile davalı şirket arasında BENINGHOVEN marka ve 1 adet ECO 400/320 KONTEYNER TİP ASFALT PLENTİ’nin (320 ton/saa kapasiteli) satış vaadi ile mülkiyetinin devrine kadar geçecek sürede davalı … tarafından davacı …. şirketine kullandırılmasına ilişkin 29/05/2013 tarihli Kiralama ve Menkul Satış Vaadi Sözleşmesi düzenlendiğini, bu sözleşme kapsamında davalıya toplam 3.900.000,00.TL ödendiğini, davalının sözleşmeyi bazı zamanlar Kira Sözleşmesi, bazı zamanlar Taksitli Satış, bazı zamanlar Finansal Kiralama sözleşme kapsamında yorumlayarak kendisine haksız menfaat teminini amaçladığını ve bu kapsamdaki davranışları müvekkilinin olumlu çabalarına rağmen giderilemediğini ileri sürerek, sözleşme kapsamında 3.900.000,00.TL mal bedeli olarak davalıya ödediğinin uyuşmazlık konusu olmadığı göz önüne alınarak sözleşme konusu …nin tedbiren müvekkili zilyetliğinde kalmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 01/03/2018 tarih 2018/190 Esas sayılı ara kararında;
“Dava konusu asfalt plentinin mülkiyeti ihtilaflı olup, menkullerde zilyetlik mülkiyete karine oluşturacağından ve Sulh hukuk mahkemesinde de aynı şey hakkında verilmiş bir karar da mevcut olduğundan, yargılama sonucu elde edilecek sonuca davanın başında tedbirle ulaşmaya hukuk cevaz veremeyeceğinden…”gerekçesi ile,
Mülkiyeti ihtilaflı asfalt plentinin tedbiren davacının zilyetliğinde kalması talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile,
İlk derece mahkemesi ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Taraflar arasında imzalanan 29/05/2013 tarihli Kiralama ve Menkul Satış Vaadi Sözleşmesi başlıklı sözleşmenin 3.1.1.maddesinin; “Benninghoven marka ECO-4000/320 Asfaltı Plentini toplam 1.425.000,00.Euro + KDV bedel üzerinden …’a satmayı vaat etmek üzere,…r’ın Ardahan Şantiyesi’ne kurup işletme almak ve satış bedeline ilişkin ödeme yükümlülüklerinin …tarafından yerine getirilmesine kadar geçecek süre için …r’a kiralamak, ödemelerin …tarafından tamamlanmasından sonra da Asfalt Plenti mülkiyetini…’a fatura karşılığı devretmek” şeklinde olduğunu,
Müvekkilinin Kadıköy …. Noterliğinin 05/08/2013 tarih ….yevmiye numaralı temliknamesini davalıya verdiği ve temlik kapsamında toplam 3.100.000,00.TL’yi davalıya ödediğini,
Davalıya 29/05/2013 tarihli sözleşme kapsamında 3.900.000,00.TL (sözleşme mal bedeli 1.425.000,00 Euro karşılığı olmak üzere) ödeme yapıldığını,
Davalının sözleşmeyi bazı zamanlar kira sözleşmesi, bazı zamanlar taksitli satış, bazı zamanlar finansal kiralama ve bazen finans farkı talebinde bulunarak hukuka aykırı yorumlarla kendisine haksız menfaat teminini amaçladığını,
Açılan davanın özü itibariyle çekişmenin giderilmesi / sözleşmenin hukuka uygun olarak yorumlanması niteliğinde bir tespit davası olduğunu,
HMK 389.maddesine göre mevcut durumda meydana gelebilecek değişiklik ve hakkın elde edilmesinin zorlaşması ya da ortadan kalkmasına vurgu yaptığını,
Bu kapsamda, müvekkilinin mal bedelini neredeyse tamamını ödediği, olası malın iadesi halinde müvekkilinin sözleşmeden murat ettiği amacın tamamen ortadan kalkacağı ve ilerleyen süreçte hakkını almasının zorlaşacağını, davalının bir hak kaybının muhtemel olmadığını, maddi olayda hak kaybı riski müvekkili için mevcut olduğunu, korunması gerekenin müvekkili olduğunu,
İstanbul 15. Sulh hukuk Mahkemesinin müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan hakkının saklı olduğunu açık olarak hükümde belirttiğini,
İlk derece mahkemesinin, Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından tesis edilen hükmün yalnızca kira sözleşmesi hükümleri kapsamında olduğunu göz ardı ettiğini,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin 01/03/2018 tarihli tedbir talebinin reddine dair ara kararını kaldırılarak tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesi ile,
İlk derece mahkemesi ara kararında bahsettiği üzere davacının işbu davaya konu yaptığı iddianın zaten İstanbul Anadolu 15. Sulh Hukuk Mahkemesi dosyasında tetkik edilerek 16/01/2018 tarihinde hükme bağlandığını,
Davalı şirketin 29/05/2013 tarihli sözleşme kapsamında kurulan kira ilişkisinin kendine yüklediği tüm edimleri eksiksiz olarak yerine getirdiğini, Beninghoven Marka 1 adet ECO – 400/320 Konteyner Tip Asfalt Plentinin zilyetliğini kira ilişkisi çerçevesinde davacıya verdiğini, buna karşılık, davacı sözleşme gereğince yüklendiği kira ödeme borcunu yerine getirmediğini,
Yapılan yargılama sonrasında İstanbul Anadolu 15. Sulh Hukuk Mahkemesinin davacının iddia konusu olan asfalt plenti niteliğindeki menkulün mülkiyetinin müvekkili davalı şirkette bulunduğunu, davacı tarafın kiracı olduğunu ve temerrüde düştüğünü ve TBK 315 kapsamında temerrüdün sabit olması sebebiyle kira sözleşmesinin feshi ile menkulün mülkiyet sahibi olan müvekkili davalıya teslimine karar verdiğini,
Davacının iddiasının aksine taraflar arasında akdedilen sözleşmenin karma nitelikte bir sözleşme olduğunu, içerisinde Anadolu 15. Sulh Hukuk Mahkemesinin hükmü ile tespit ettiği üzere 6098 sayılı BK kapsamında kira sözleşmesi ve şartlarının tamamlanması halinde bir satış sözleşmesi yer aldığını,
Diğer anlatımla, “Taraflar arasında akdedilen 29.05.2013 tarihli “Kiralama ve Menkul Satış Vaadi” başlıklı sözleşmenin öncelikle kira sözleşmesi olup içerisinde yer alan ödeme şartları tamamlandığı takdirde menkul malın satışı için sözleşme yapma vaadini içeren sözleşmenin 4. maddesinin son paragrafında yazıldığı üzere karma bir sözleşme olduğunu,
Müvekkili ile davacı arasındaki sözleşmenin temelini kira ilişkisi oluşturduğunu,
Müvekkili ile borçlu davacı arasında yapılan kiralama ve menkul satış vaadi sözleşmesi gereği, söz konusu asfalt plenti öncelikle borçlu … Grup.. Ltd. Şti.’ne kiralandığı ve aylık kira bedelinin de yazıldığını, kira süreci içerisinde sözleşmenin 3.1.2 ve 4.maddesi gereğince satış bedeli olarak 1.681.500,00.Euro bedelin borçlu …r Grup…Ltd. Şti.tarafından müvekkili şirkete tamamen ödenmesi şartıyla ve ödemelerin tamamlanması sonrasında asfalt plentinin mülkiyetinin, müvekkili şirket tarafından …Grup … Ltd. Şti.’ne devredileceğinin kararlaştırıldığını,
Sözleşmede mülkiyetin geçişi için gereken şartların açık ve net şekilde belirlendiğini, sözleşmede satış bedeli olarak belirlenen miktarın ödeme şartları tamamlandığında mülkiyetin fatura ile ….r’a geçişinin açık ve net şekilde düzenlendiğini, sözleşmenin 4.maddesinin son paragrafında yazıldığı üzere satış bedelinin ancak tümüyle ödenmesi sonrasında plentin mülkiyetinin … Grup .. Ltd. Şti.’ne kesilecek fatura ile geçebileceğini,
İşbu satış bedelinin hangi tarihte ve ne şekilde yapılacağının sözleşmenin 4.maddesinde ayrıntılı şekilde düzenlendiğini, davacının da belirttiği üzere sözleşmede belirtilen devrin gerçekleşmesi için gereken bedelin, tamamen ödenmediği ve bu nedenle menkul malın devrinin davacı tarafa yapılamadığını, bu nedenle dava konusu menkulün mülkiyetinin müvekkili davalı şirkete ait olduğunu, zilyetliğinin ise davacı tarafın kira sözleşmesi kapsamındaki kullanımı sebebiyle davacı tarafta olduğunu,
Savunarak davacının tedbir talebinin reddi yönündeki 01/03/2018 tarihli ilk derece mahkemesi ara kararı yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/190 Esas sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davada, taraflar arasındaki sözleşmeye konu iş makinesinin mülkiyetinin davacıya geçtiğinin tespiti ile zilyetliğinin tedbiren müvekkiline verilmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin talep edildiği, ilk derece mahkemesince tedbir isteminin reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
HMK 389 vd. maddeleri kapsamında ihtiyati tedbir koruyucu önlem olup, davacı iddialarının yargılamayı gerektirdiği de gözetildiğinde, davanın esasına ilişkin hüküm kuracak olan ilk derece mahkemesince sunulu deliller ışığında takdirini kullanarak tedbir isteminin reddine ilişkin kararında yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90.TL istinaf karar harcı istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/06/2018 tarihinde HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.