Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/647 E. 2019/580 K. 17.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/647
KARAR NO : 2019/580
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/02/2018
DOSYA NUMARASI: 2015/1275 Esas – 2018/158 Karar
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 17/04/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı arasında uzun zamandan beri ticari bir ilişki bulunduğunu, tarafların cari hesap usulüne göre çalıştığını, müvekkili şirket tarafından davalıya fatura kesildiğini, tarafların arasındaki ticari ilişkiye davalı tarafça herhangi bir itirazda bulunulmadığını, yapılan itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkili şirketin davalıdan faturaya dayalı alacağı bulunduğunu, fatura alacağının likit olduğunu, davalı tarafından geçilen siparişlerin müvekkil şirketçe tam ve zamanında teslim edilmesine rağmen bu teslimatlara ilişkin kesilen fatura bedellerinin davalı tarafça ödenmediğini öne sürerek davalının icra takibinde yaptığı yetki itirazının reddine karar verilerek itirazın iptalini, icra takibinin devamını ve % 20 ‘ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu olan İstanbul …. İcra Müdürlüğü’ nün …. Esas sayılı incelendiğinde davacı şirketin asıl alacak olarak faturalara dayandığını, ancak cari hesap alacağına esas olan başkaca iade faturaları ile kayıtların dikkate alınmadığını, müvekkili şirket hakkında Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2015/1355 Esas sayılı dosyasında devam eden iflas erteleme davada ihtiyati tedbir kararı verildiğini, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini beyanla davanın reddine, müvekkil şirket lehine asıl alacağın % 20′ si tutarında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yargılam giderleri ile vekalet ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 28/02/2018 tarih ve 2015/1275 Esas – 2018/158 Karar sayılı kararı ile; ” … Davacı tarafın 28/04/2015 tarihli 313,20TL bedelli, 23/06/2015 tarihli 2.441,59TL bedelli, 25/06/2015 tarihli 229,59TL bedelli, 27/06/2015 tarihli 6.983,94TL bedelli, 27/06/2015 tarihli 5.774,59TL bedelli, 27/06/2015 tarihli 9.814,98TL bedelli, 01/07/2015 tarihli 272,95TL bedelli, 02/07/2015 tarihli 3.350,07TL bedelli, 04/07/2015 tarihli 1.630,74TL bedelli, 22/07/2015 tarihli 1.093,09TL bedelli, 22/07/2015 tarihli 1.119,98TL bedelli, 28/07/2015 tarihli 2.209,10TL bedelli, 30/07/2015 tarihli 2.052,55TL bedelli 13 adet fatura bedelinden kaynaklı alacak istemine dayalı olarak başlattığı icra takibinin, davalı şirketin ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde vaki itirazı nedeniyle durduğu, itirazın iptali davasının kanuni süre içerisinde ikame edildiği, yargılama kapsamında davacı taraf ve davalı taraf ticari defterleri üzerinde ayrı ayrı mali müşavir bilirkişi marifetiyle inceleme yapıldığı, bilirkişi raporlarının dosya kapsamına uygun, ayrıntılı ve gerekçeli olduğu ve değerlendirmeye esas alınmaya elverişli bulunduğu, her iki tarafça ibraz edilen ticari defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı ve defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, bu hali ile ibraz edilen ticari defterlerin taraflar lehine delil vasfını haiz olduğu, takibe konu faturaların davacı ticari defterlerine kaydedildiği, yine takibe konu faturaların aynı zamanda davalı ticari defterlerinde de kayıtlı olduğunun tespit edildiği, davalı ticari defterlerine göre davalının davacıya borçlu olarak göründüğü, dosyada mübrez faturalar ve defter kayıtların irdelenmesi sonucunda faturalarda yazılı malların davalı yanca teslim alındığı sonucuna varıldığı, bu hali ile takip ve dava tarihi itibari ile davacının davalıdan fatura bedeli olan 37.286,37TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, bu noktadan sonra mal alım bedelinin ödendiğinin ispat yükünün davalı/alıcı üzerinde bulunduğu, davalı şirketin davacı/satıcıya olan mal bedelini ödediğini HMK’nın 200-(1). maddesi uyarınca yazılı delille ispat edemediği, tüm bu nedenlerle davacı tarafın davalı taraftan takip tarihi itibariyle 37.286,37TL tutarında alacaklı olup bu tutar yönünden başlatılan icra takibine davalı takip borçlusunun vaki itirazının haksız olduğu, takip kapsamında işlemiş faiz talebinin bulunmadığı, alacağın faturaya dayalı olup likit olduğu … ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın KABULÜ ile, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’ nün …. Esas sayılı takip dosyasına davalı yanın itirazınn iptali ile takibin, 37.286,37 TL asıl alacak üzerinden, takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına, 2- Alacağın % 20′ si oranında 7.457,00TL icra inkar tazminatının davalıdan alnarak davacıya verilmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 6102 sayılı TTK madde 21/2. maddesinin “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır” hükmünde olduğunu, faturanın muhataba bir şekilde gönderilmesinin gerektiğini, Yargıtay kararlarına göre:1-Faturanın her zaman tek taraflı düzenlenmesinin mümkün olduğunu ve bu sebeple tek başına satımı ve malın teslim edildiğini kanıtlamaya yetmeyeceğini, 2-Faturanın ticari defterlerde yer almasının dahi sonuca etkili olmayacağını ifade etmekte olduğunu, Tüm bu verilerle davacı şirketin mal teslimini usulüne uygun olarak kanıtlaması gerektiğini, ( Yargıtay 19. H.D. 08/02/2016 tarih ve 2015/10640 E. 2016/1749 K. ) Sonuç olarak davacı şirketin mal teslimine dair sunduğu delillerin yeterli olmadığını, bu hususta dosya içerisinde bulunan iki raporda da bir inceleme yapılmaması nedeni ile hükme esas alınan raporların eksik olduğunu, tüm bu verilerle davacı şirketin mal teslimini kanıtlamayamadığını, alacak likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini, Davacı tarafından takibin dayanağının “cari hesap alacağı” şeklinde ifade edildiğini, bu itibarla taraflar arasındaki hukuki ilişkinin incelenmesi ve alacak-borç kalemlerinin ortaya konulmasını ve mal tesliminin yapılıp yapılmadığının araştırılmasının gerektiğini, bu nedenle icra inkar tazminatının ana şartı olan likitliğin, konu takip ve dava bakımından gerçekleşmediğini, tüm bu verilerle, davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulünün isabetsiz olup, kararın kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyanla; İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/02/2018 tarih ve 2015/1275 E. 2018/158 K. Sayılı kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini, Müvekkil şirket lehine asıl alacağın %20’si tutarında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava faturaya dayalı ilamsız takibe itirazın iptali davasıdır. Uyuşmazlık konusu davacının takip tarihi itibariyle takibin dayanağı faturalardan dolayı davalıdan alacaklı olup olmadığı noktasındadır. Davacının ticari defterlerinde faturaların kayıtlı olduğu ve ödeme yapılmadığı, davacı defterlerine göre takibini dayanağı faturalardan dolayı davacının alacaklı olduğu belirlenmiştir. Talimatla alınan bilirkişi raporuna göre takip ve dava konusu faturaların davalı defterlerine kayıtlı olduğu, ödeme yapılmadığı, malların iade edildiğine dair bir açıklamanın bulunmadığı ve davalının takip konusu borcunun ödenmediği ifade edilmiştir. Davalının takip dayanağı faturaları alıp defterlerine işlediği için TTK’nın 21/2.maddesine göre faturaya itiraz ettiğini ispat yükü davalı tarafa geçmiştir. Davalı vekili, faturaların ticari defterlerde yer almasının yeterli olmadığını, davacının faturaların içeriğini oluşturan emtianın kendilerine teslim edildiğini ispat etmesi gerektiğini istinaf nedeni olarak öne sürmüşse de faturayı alıp kaydettikten sonra artık içeriğini oluşturan emtiayı geri iade ettiklerini davalı tarafın ispat etmesi gerekmektedir. Bu anlamda bu istinaf nedeni yerinde değildir. Esasen davalı tarafın katılmadığı ön inceleme tutanağından emtianın teslim edilip edilmediği hususu ihtilaf konusu olarak belirlenmemiş sadece icra takibindeki faturalardan dolayı davacının alacaklı olup olmadığı çekişme konusu olarak belirlenmiştir. Davalı taraf sonradan malların teslim edilmediğini savunmaya başlamış olup, davacı taraf da buna karşı koymaktadır. Alacak likit olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği öne sürülmüşse de faturalar davalı defterlerine kayıtlı olup, bilinebilecek likit olduğundan bu istinaf nedeni de yerinde değildir. Mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.547,03 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 636,9 TL (601,00 TL + 35,90 TL) harcın mahsubu ile bakiye 1.910,13 TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davalı üzerinde bırakılmasına, 5-UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş-dönüş masrafı 31,5 TL’ nin davacı avansından karşılandığı anlaşılmakla; bu giderin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, 7- Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/04/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.