Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/646 E. 2019/508 K. 10.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/646 Esas
KARAR NO : 2019/508 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME: KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DOSYA NUMARASI : 2016/22 Esas 2017/465 Karar
TARİH : 23/11/2017
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/04/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı tarafından müvekkili aleyhine Kocaeli ….İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibin dayanağı 25/09/2007 vade tarihli 02/03/2007 keşide tarihli 6.711,50 TL bedeli malen ödeme kaydı içeren bir bono olduğunu, taraflar arasında hiçbir ticari faaliyet olmadığını, müvekkilinin davalı şirkete bir borcu bulunmadığını, davalı şirketten LPG bayiliğini almak için teminat amaçlı takibe konu senedin verildiğini, şirket tarafından bayiliğin verilmediğini, senet geri istendiğinde senedin imha edildiğinin söylendiğini, yıllar sonra bu senedin işleme konulduğunu öğrendiğini, yapılan icra takibinin haksız ve kötü niyetli olduğunu, karşı tarafa bir borcunun olmadığını, davalıya borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptalini, haksız ve kötü niyetli davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili şirket ile davacı arasında tüp satımına ilişkin sözleşme imzaladığını, davacı tarafından alınan tüpler karşılığında 02/ 03/2017 keşide tarihli ve 25/09/2007 tarihli, 6.711,50 TL bedelli bono keşide edildiğini, vade tarihinde bedelin ödenmemesi nedeniyle iş bu davanın reddinin gerektiğini, davacı ile aralarındaki anlaşmaya istinaden 549 adet kamp tüpü ve 629 adet 12 kglık ev tüpü teslim edildiğini, icra takibine konu bononun davacıya fiilen teslim edilen tüpler için olduğunu, davacının haksız ve mesnetsiz bu davayı açması nedeniyle kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 23/11/2017 tarih 2016/22 Esas – 2017/465 Karar sayılı kararında;”…Taraflar arasında davalı vekilinin beyan ettiği teslimatı veya bayilik ilişkisini ortaya koyar bir delil sunulmadığı, satış sözleşmesinin de olmadığı, uyuşmazlığın yalnızca takibe konu bono etrafında toplandığı tahkikat aşamasında anlaşıldığı, nitekim bilirkişi raporunda da taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğuna dair bir unsurun defter ve kayıtlarda yer almadığı, ayrıca davalının teslim edildiğini belirttiği tüplerin vasıf ve nicelikleri göz önüne alındığında, ticari kayıtlara işlenmesinde ihmal gösterilemeyecek özellikte olduğu, ancak bayilik için önceden kabul edilmiş rakamlar olmakla beraber bayilik anlaşması olmayınca teminat olarak bırakılan senedin takibe konulduğu kanaati mahkememizde oluştuğundan davanın kabulüne, davalının haksız yere teminat senedine ilişkin takip yürütmesi nedeniyle takip miktarının %20’si mukabilinde kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi gerektiği…”gerekçesi ile, Davanın kabulüne, Kocaeli ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takibe konu 25/09/2007 vade, 02/03/2007 keşide tarihli, 6.711,50 TL bedelli bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalı teminat senedini takibe koymakla kötü niyetli olduğundan %20 kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemecesinin usul ve yasaya aykırı bir şekilde eksik inceleme, araştırma ve değerlendirme sonucunda kararı verdiğini,Kıymetli evrakın kayıtsız şartsız bir ödeme aracı olması ve illeten mücerret bir özellik göstermesinden bahisle tarafların ticari kayıtlarına intikal etmese de alacak hakkını doğuracak olduğunu ( Halil Can/Semih Güner, Kıymetli Evrak Hukuku, Siyasal Kitabevi, Ankara, 1999) (Prof. Dr. Hasan Pulaşlı, Kıymetli Evrak Hukuku, 5. Baskı, Nobel Kitabevi, İstanbul, 2001) Bu nedenlerle de mezkur kararda usul ve yasaya uyarlıktan bahsetmenin mümkün olmadığını,Davacı tarafın savlarına dayanak olarak sunulan herhangi bir defter kaydının olmadığını, davalının taraflar arasında mevcut olan alacak ilişkisini hiçbir şüpheye mahal vermecek şekilde ortaya koyan sözleşmeyi sunduğunu, sözleşmenin davacının müvekkili şirketten tüp alımını ihtiva ettiğini, işbu sözleşmeye dayanarak da dava konusu kambiyo senedinin keşide edildiğini,Dava konusu 02.03.2007 tarihli 6711,50 TL bedelli kambiyo senedindeki imzaya inkar edilmediğini, bonoya bağlanan sebebin, 549 adet kamp tüpü, 629 adet 12 kg’lık ev tüpün davacıya teslim edilmesine ilişkin olduğunu, Malen kaydı bulunan bir bonoda bonoyu düzenleyen düzenlemeye neden olan malı teslim aldığını ikrar etmiş sayıldığını, bu durumda bono lehtarının malı teslim ettiğini kanıtlamasının gerekmediğini, (Yargıtay 19. HD 11.04.2002, 2001-5751/2759 , HGK 2013/2402 E. 2015/1532 K)İlk derece mahkemesinin ihtimale dayalı tespitine istinaden müvekkili aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesinin açıkça usul ve yasaya aykırı karar olduğunu, müvekkilinin istinafa konu olayda bedelini tahsil edemediğini, tüplere istinaden takip konusu bononun tahsil edilebilmesi adına cebri icraya başvurulduğunu, somut olayda müvekkili şirketin kötüniyetli olduğuna dair bir delil olmadığını,İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/22 Esas 2017/465 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, takip konusu senedin teminat senedi olduğu iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. Davacı borçlu teminat senedi olduğuna yönelik iddiasını, HMK.’nın 201. maddesi uyarınca bu yöndeki iddiasını yazılı delille kanıtlamak zorundadır. Davalı savunmasında, takip konusu senedin davacı ile arasındaki tüp satış sözleşmesine karşılık verildiğini ileri sürüldüğü görülmüştür. İcra takibine konu bono, 02/03/2007 düzenleme tarihli, 25 /09/ 2007 vade tarihli 6.711,50 bedelli olup, malen kaydını taşımaktadır. Her ne kadar, davacı iddiasında, davalının bayiisi olması için, teminat olarak senedin verildiğini ileri sürmekle, söz konusu bononun teminat olarak verildiğini ispatlamakla yükümlü ise de, davalı alacaklı vekili taraflar arasında 02/03/2007 tarihli sözleşme başlığı taşıyan belgeyi sunduğu ve bu sözleşmeye göre, davalının 629 adet 12 kg’ lık ev tüpünü davacıya teslim etmeyi üstlendiği, karşılığında davacı tarafça teminat olarak takip konusu senetle örtüşen bononun verildiği, tüplerin teslimi sırasında kesilecek fatura karşılığında ödeme yapılacağı ve bu şekilde, bononun iade edileceğinin kararlaştırıldığı, taraflarca imzalandığı, böylece davalı tarafça bu sözleşme sunulmakla, temeldeki hukuki ilişki yönünden bonodaki bu ispat kaydı bizzat alacaklı tarafından değişikliğe uğratılmış olduğu, alacağın varlığını ve dayandığı temel ilişkinin senettekinden farklı olduğunu iddia eden davalı alacaklı artık kendi dayandığı ve senetten anlaşılmayan senedin karşılığında sözleşmede belirtilen malın (tüp) teslim olgusunu ispat yüküyle karşı karşıya olduğu, eş söyleyişle, kendi dayanağı olan senetteki sebepten ayrılarak malın( tüp) teslim iddiasını ortaya atarak, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden” taraf davalı/alacaklıdır ve bu vakıayı ispat etmeye mecburdur, dolayısıyla ispat yükü davalı / alacaklıdadır. Borçlu aralarında temel ilişkinin varlığını kabul etmemiş, kendisine ispat yükü getirecek olan ödeme sebebiyle karşılıksızlık iddiasında bulunmamış, aksine borcun varlığını inkar ettiği görülmüştür. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, davalının ticari defterinde, sunmuş olduğu sözleşmede belirtilen tüplerin teslimine ilişkin faturaların işlenmediği belirtildiği, buna göre davalı alacaklının malın teslim edildiğini ispatlayamadığı görülmekle, davalı vekilinin esasa yönelik istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca, davalı vekilinin kötü niyet tazminatına yönelik istinaf sebebinin incelenmesi ile, borçlu aleyhine takip başlatan alacaklının İİK’nın 72/5 maddesi gereğince kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için haksız olmasının yanısıra kötüniyetli olması da şarttır, sonuç olarak dosya kapsamından davalının kötü niyetli olduğunun ispatlandığının kabulü ile mahkemenin tazminata hükmetmesinin yerinde olduğu görülmekle, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak, ilk derece mahkemesince kurulan hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 458,46.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 114,62.TL harcın mahsubu ile bakiye 343,84.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/04/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar veridi.