Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/642 E. 2019/421 K. 20.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/642 Esas
KARAR NO : 2019/421 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DOSYA NUMARASI: 2014/1416 Esas 2017/958 Karar
TARİH : 06/12/2017
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 20/03/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkil ile davalı arasında acentelik sözleşmesi imzalandığını, müvekkili tarafından davalı şirkete acentelik hizmeti verildiğini, karşığında komisyon bedeli olarak çeşitli tarihlerde faturalar düzenlendiğini, ancak faturalara istinaden bugüne kadar hiçbir ödeme yapılmadığını, bunun üzerine davalı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını davalının itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, davalının yetki itirazının reddi ile itirazın iptaline, faize ilişkin taleplerinden feragat ettkilerini belirterek asıl alacak yönünden takibin devamına, asgari % 20 inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Takibe konu faturaların neye istinaden olduğunın belirsiz olması nedeniyle bu faturalara dayanarak takip yapılamayacağını, icra takibinde bildirmediği bir alacak nedeninin de davaya konu edilmeyeceğini, davacının müvekkili şirket adına sattığı biletlerin hiçbirinin bedelini ödemediğini, bilet bedellerini ödemeyen davacının komisyon isteyemeyeceğini, müvekkili şirketin alması gereken bilet bedelleri ile davacının alacağını iddia ettiği komisyon bedellerinin takas ve mahsubu gerektiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 06/12/2017 tarih 2014/1416 Esas – 2017/958 sayılı kararında.;”…Taraflar arasında 30/05/2012 tarihli akdedilmiş acentelik sözleşmesi ile davacının davalı taşıma şirketine ait yolcu biletlerinin müşterilere satış işlemlerinin yapılmasının üstlenildiği, davacı tarafından bu kapsamda bilet satış işlemlerinin yapıldığı, satışlar nedeniyle komisyon bedellerini içeren faturaların tanzim edilerek davalıya gönderildiği, fakat 7 faturadan ibaret 97.883,48 TL komisyon bedelinin davalı otobüs firması tarafından ödenmediği anlaşılmaktadır. Bu faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, defterlerin birbirini teyit ettiği de yapılan muhasip bilirkişi incelemeleri ile sabittir. Davalı defterlerine göre bu fatura bedelleri ödenmiş olarak kaydedilmiş ise de, yazılı delil vasfını haiz tevsik edici belge ile ödeme olgusu ispat edilememiştir. Bu durumda, 97.883,48 TL komisyon bedeli alacağının varlığı esasen sabittir.Eldeki davaya dayanak sözleşmede ifa öncelik sırası açık bir şekilde kararlaştırılmamıştır. TTK’nın 112. maddesinde acentenin müvekkiline ait olan parayı göndermekle ya da teslim etmekle yükümlü olup da bunu yapmazsa, yükümlülüğün doğduğu tarihten itibaren faiz ödemek ve gerekirse ayrıca tazminat vermek zorunda olduğu düzenlenmiştir. Bu durumda, davacının gerek bu kanuni düzenlemeye, gerekse de ticari hayatın olağan akışına göre tahsil ettiği bedelleri davalıya aktardığını ispat etmesi gereklidir. Yani, davacı davalıya bilet paralarını aktarmadığı sürece acentelik ücreti henüz istenebilir nitelikte değildir. Davacının, davalıya takip tarihi itibariyle bilet bedellerini aktardığı anlaşılamadığından dava konusu komisyon alacağını talep etmeye hakkı bulunmamaktadır.Davacı vekili itirazında, davalının defterlerinde kestikleri bilet paralarının ödenmediğine dair bir kayıt olmadığını, kendi defterlerinde de borç olarak görünmediğini, ticari örf adete göre bilet paralarının gönderilmemesi halinde sistemin karşı tarafça kapatılacağını öne sürmüştür.Burada, ödeme olgusunun HMK’nın 200. maddesi gereğince yazılı belge ile ispatı gerektiği gibi, ödeme belgelerine dair her iki taraf defterlerinde bir kayıt bulunmamaktadır. Kaldı ki, TMK’nın 6. madesine göre de ödediğini davacı taraf ispat etmek zorundadır. Yine, ödeme belgelerinin her iki taraf defterlerinde kayıtlı olması zorunludur. Ayrıca, ticari teamüllere göre davalının günlük kendi bilgisayar sistemlerinden kesilen biletlerin bedelini almış sayılacağı yönündeki savunması sektörel yönden soyut kalmıştır. Bu yönde herhangi bir ticari teamül bulunduğu ispatlanamadığı gibi bilirkişi heyetinde bulunan sektör bilirkişisi tarafından da bu şekilde bir teamülün varlığı belirtilmemiştir. Sonuç olarak davacı vekilinin bu yöndeki itirazları da yerinde görülmeyerek cevap dilekçesi ile vaki olmuş ifayı geciktirici ödemezlik def’inin yerinde olduğu kanısına varıldığı…”gerekçesi ile, davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Davalının beyanlarında, bilirkişi raporunda ve mahkeme kararında davacının iddia ettiği alacak hakkının varlığının ispatlandığını,Davalı tarafça ödemezlik def’inin dayanağı olarak ileri sürülen bilet bedelinin ödenmediğinin ispat edilemediğini, davalının ödemezlik def’ini “bilet bedellerinin ödenmemesi”ne dayandırıldığını ve kanunen davalı tarafın bu olgunun varlığını ispatla yükümlü olduğunu, (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2001/4745 E. – 2001/5082 Karar)Müvekkilinin satışını yaptığı biletlerin bedellerini davalıya ödediğinin, davalının ve müvekkili defter kayıtlarında ispatlandığını, (Yargıtay 13 HD 2010/10178 E. 2011/625 K. )Davalı tarafın bilet satış bedellerini gerçekten almasa bilet satış işlemini sistem üzerinden engelleyebildiğini ancak satışa izin verdiğini, bilet satış bedellerinin davalıya ne şekilde ödeneceğinin belirlendiğini ve davalı tarafın acentalarıyla yaptığı tip sözleşmelerin yer aldığı Eyüp … Noterliği’nce düzenlenen acentalık sözleşmesini de mahkemeye ibraz etmekten imtina ettiğini, davalı tarafın aleyhine sonuç doğurabilecek belgeleri mahkemeden gizlediğini ve kötüniyetini ortaya koyduğunu,İspat yükü altında bulunan tek vakıanın acentelik sözleşmesi kaynaklı komisyon alacağının olduğunu ve bu alacağın davalının ve davacı tarafın ticari defterlerinden ve davalının ikrarı neticesinde ispatlandığını,İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1416 Esas 2017/958 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava acenta sözleşmesi gereğince faturaya dayalı alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.Davacı, taraflar arasındaki 30/05/2012 tarihli acentalık sözleşmesi ile müvekkilinin, karayolu ile şehirlerarası yolcu taşımacılığı yapan davalı şirkete ait yolcu biletlerinin satış işlemlerine aracılık ettiğini, hizmetleri karşılığında hak edilen komisyon bedelleri için fatura düzenlediğini, davalının fatura bedellerini ödemediğini, alacağın tahsili için başlatılan takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş, takipte talep ettikleri faiz alacağından feragat etmiştir. Mahkemece davacı acentanın davalı adına yaptığı satış bedellerini davalıya ödediğini ispatlayamadığından sözleşme gereği komisyon alacağını talep edemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.Taraflar arasında imzalanan 30/05/2012 tarihli acentalık sözleşmesinde davacının Karamürsel ilçesinde davalı taşıma şirketinin yolcu biletlerinin satış işlemleri ile diğer acentalık hizmetleri konusunda acenta olarak yetkilendirilmiş, ücret olarak sözleşme süresince toplamda 1.500 TL belirlenmiştir. Sözleşmede acentanın bilet satış bedellerini taşımacıya nasıl ödeyeceği, bu bilet satış bedelleri üzerinden komisyon alıp almayacağı belirlenmemiştir.Acentalık sözleşmesi TTK’nın 102 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.HMK’nın 190/1 maddesine göre “ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” Somut olayda mahkemece taraf ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan bilirkişi raporuna göre davaya ve takibe konu davacı faturaları her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olup, faturalar konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık fatura bedellerinin ödenip ödenmediği ile davacı acentanın faturada belirtilen komisyon ücretine hak kazanabilmesi için bilet satış bedellerini davalı firmaya ödediğini ispatla yükümlü olup olmadığı hususunda çıkmaktadır.Davaya konu faturalar davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğundan fatura içeriği mal veya hizmetin davalıya verildiği ispatlanmıştır. Davalı fatura bedellerini ödediğini veya ödemek zorunda olmadığını ispatlamakla yükümlüdür. Davalı ticari defterlerinde her ne kadar fatura bedellerinin ödendiği kayıtlı ise de dayanak belgeleri sunulmadığından sırf ticari defter kayıtlarında yer alan soyut ödeme kaydına itibar edilemeyecektir. Davalı ödemeye ilişkin yazılı belge sunmadığından ödeme iddiasını ispatlayamamıştır. Davalının, davacı tarafından yapılan bilet satış bedellerinin ödenmediğine ilişkin iddiasına gelince bu iddianın da davalı tarafça ispatlanması gerekir. Davalı ticari defter ve kayıtlarında davacının bilet satış bedelleri nedeniyle borçlu olduğuna dair bir kayıt yer almadığı gibi aynı şekilde davacı ticari defter kayıtlarında bu yönde bir kayıt bulunmamaktadır.Davaya ve takibe konu faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması karşısında, fatura içeriği mal veya hizmetin davalı tarafça alındığı, itiraz edilmeksizin ticari defterlere kaydedilen fatura bedellerinin ödendiğinin ispat külfetinin davalı da olduğu, davalı ticari defterlerinde fatura bedellerinin ödendiği kayıtlı ise de bunu doğrulayacak her hangi bir belgenin sunulmadığı, buna göre ödeme iddiasının davalı tarafça kanıtlanamadığı, davalının fatura bedellerini ödemek zorunda olmadığına ve fatura bedelleri ile bilet satışı nedeniyle oluşan alacağının mahsubu gerektiği yönündeki savunmasının da kanıtlanamadığı anlaşılmakla davalının takibe itirazı haksız olduğundan davanın kabulü ile itirazın iptaline karar verilmesi gerekirken, ispat külfetinin davacıda olduğundan ve davacı acentanın edimini yerine getirdiğini ve ücrete hak kazandığını ispatlayamadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulü ile mahkeme kararının kaldırılması ve davanın kabulü ile itirazın iptali yönünde yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/12/2017 tarih 2014/1416 Esas 2017/958 Karar sayılı ilamının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; DAVANIN KABULÜNE, 1-Davalının İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında asıl alacağa vaki itirazının iptali ile, 97.883,48.TL asıl alacak üzerinden takibin devamına, 2-Hükmedilen alacağın %20’si olan 19.576,70.TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, İLK DERECE YÖNÜNDEN: 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 6.683,01.TL harçtan, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 1.032,45.TL harcın mahsubu ile bakiye 5.650,56.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 1.032,45.TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından sarfedilen 1.900,00.TL bilirkişi gideri, 162,00.TL posta / tebligat gideri olmak üzere toplam 2.062,00.TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesaplanan 10.576,68.TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN:7-Harçlar Kanunu gereğince isttinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90.TL istinaf karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine, 8-Davacı tarafından sarf edilen 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 31,50.TL dosyanın istinafa gönderim gideri olmak üzere toplam 129,60.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 9-Dosyada artan gider avansı bulunması halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 20/03/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.