Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/639 E. 2018/545 K. 06.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/639
KARAR NO : 2018/545
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/02/2018 Tarihli Ara Karar
DOSYA NUMARASI : 2017/697 Esas ( Derdest Dava Dosyası )
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Satıcılık Sözleşmesinden
Kaynaklanan)
TALEP : İhtiyati Haciz Kararının Kaldırılması Talebinin Reddine İlişkin
Ara Kararın Kaldırılması
İhtiyati Haciz Talebinin Reddine Karar Verilmesi
KARAR TARİHİ : 06/06/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla; dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ:
Davacı- karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı … arasında 01/08/2015 tarihinde Satıcılık Sözleşmesi imzalandığını, davalı … .nde sözleşmeyi kefil sıfatıyla imzaladığını, Satıcılık sözleşmesinin 15.maddesinde ” Şirket ( davacı) tarafından satıcıya( davalı) teslim edilen ürünlerin satış ve pazarlanması nedeniyle doğacak tüm riskler Satıcıya aittir. Müşterilerden mal bedeli olarak alınan ve karşılıksız çıkan çekler ile protesto edilen senetler, kapanmayan açık cari hesaplar satıcının komisyon tutarından tenzil edilecektir. Eğer komisyon alacağını aşan riskler varsa bu miktar satıcı tarafından tanzim edilecektir” hükmünün bulunduğunu, davalıların, müvekkili şirketçe pazarlanan ürünleri seçtikleri müşterilere sattıklarını ancak satım bedelini müşterilerden tahsil edemediklerini bu nedenle davalılar hakkında icra takibi yapıldığını ancak davalıların takibe itiraz ettiklerini, ancak itirazın haksız olduğunu, bu nedenlerle itirazların iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ettiği ve yargılama sırasında da 05/01/2018 tarihli dilekçeleri ile; davalılar aleyhine başlatılan icra takibine kötü niyetli olarak itiraz edildiğini müvekkilinin sözleşme gereği alacaklı olduğunu ve bu alacağın muaccel hale geldiğini ifade ederek ihtiyati haciz talebinde bulunduğu,
Yerel Mahkemece, davacının talebi dikkate alınarak ve başlatılmış icra takibi de göz önünde bulundurularak, henüz yargılamaya devam edilmekle birlikte ileride davacı iddialarının haklı çıkması ihtimaline binaen 20.000,00 TL teminat mukabilinde davalıların 113.983,99 TL borca yeter mal varlığına ihtiyati haciz konulmasına karar verildiği,
Davalılar vekili 15/01/2018 tarihli itiraz dilekçesinde özetle; ” ihtiyati haciz kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ihtiyati haciz için gerekli şartların oluşmadığını, tedbirde ölçülülük ilkesine riayet edilmeksizin ihtiyati haciz kararı verildiğini, takdir edilen 20.000,00 TL’ lik teminat miktarının az olduğunu, verilen ilk ihtiyati haciz kararı yönünden tamamlayıcı merasim süresinin kaçırılarak tekrardan ihtiyati haciz kararı talep edilmesinin mümkün olmadığını, ihtiyati hacze konu icra takibi yönünden takibin iptali için icra tetkik merci nezdinde şikayet davası açıldığını, önce rehne müracaat kuralına riayet edilmediğini, müvekkil … yönünden kefalet şartlarının oluşmadığını ve taleple bağlılık ilkesine riayet edilmediğini beyanla; 05/01/2018 tarihli mahkeme ara kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 26/02/2018 tarih ve 2017/697 Esas sayılı ara karar ile; ” …davalı tarafın ihtiyati haciz kararına yapmış olduğu itirazlar İİK 265. Maddesinin 1. Bendinde sayılan nedenlerden birinin kapsamına girmediği, alacağın tamamının rehinle temin edilmemiş olması ve davalı tarafın ihtiyati haciz kararı nedeniyle uğraması muhtemel zararlar için yeterli teminat alındığı … ” gerekçeleri ile; ” Davalıların 05/01/2018 tarihli ihtiyati haciz kararına itirazlarının reddi ile ihtiyati haciz kararının devamına, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Yerel Mahkemenin, eksik inceleme yaparak karar verdiğini, 26.02.2018 tarihli ara kararında açıkladığı gerekçenin hatalı olduğunu, taleple bağlılık ilkesine riayet edilmediğini, ihtiyati haciz için gerekli şartların oluşmadığını, müvekkiller yönünden herhangi bir mal kaçırma durumu söz konusu olmadığını, takip tutarı alacak bedelinin 50.000,00 TL’ sinin rehinle teminat altına alınmasına rağmen bu kısım mahsup edilmeksizin tüm borç toplamı yönünden ihtiyati hacze karar verilmesinin usulsüz olduğunu,
İhtiyati hacze konu mal varlığı konusunda herhangi bir sınırlama yapılmamış olmasının müvekkillerin ticari hayatını olumsuz etkileyeceğini,
Müvekkil … yönünden kefalet şartı oluşmadığından ihtiyati haciz kararı verilmesinin hatalı olduğunu beyanla;
Re’ sen göz önünde bulundurulacak tüm hukuki sebepler ve olgular muvacehesinde; Yerel Mahkemenin 26.02.2018 tarihli mahkeme ara kararının yukarıda sayılan sebepler doğrultusunda kaldırılmasına, yeniden yapılacak yargılama sonucunda ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Talep, itirazın iptali talepli açılan derdest davada istenen ihtiyati hacze ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davalılar hakkında ihtiyati haciz kararı verilmiş, verilen karara karşı davalılar tarafından yapılan itirazın reddi üzerine de davalılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Geçici hukuki koruma kurumu olan ihtiyati haciz İİK’nun 257 vd. maddelerinde düzenlenmiştir.
İİK’nun 257. maddesinde “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.
Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir.
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa;
Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında maucceliyet kesbeder. ‘ hükmü düzenlenmiştir.
Yukarıdaki yasal düzenlemeye göre bir para alacağı hakkında ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için vadesinin gelmiş olması ve alacağın rehinle temin edilmemiş olması gerekmektedir.
Davacının talebini taraflar arasındaki satıcılık sözleşmesinin 15.maddesindeki ” Şirket ( davacı) tarafından satıcıya( davalı) teslim edilen ürünlerin satış ve pazarlanması nedeniyle doğacak tüm riskler Satıcıya aittir. Müşterilerden mal bedeli olarak alınan ve karşılıksız çıkan çekler ile protesto edilen senetler, kapanmayan açık cari hesaplar satıcının komisyon tutarından tenzil edilecektir. Eğer komisyon alacağını aşan riskler varsa bu miktar satıcı tarafından tanzim edilecektir” hükmüne dayandırdığı, dolayısıyla bu madde kapsamında davalıların borçlarının bulunup bulunmadığı, varsa miktarının ne kadar olduğu ve üzerine rehin şerhi konulan aracın değerinin borcu karşılayıp karşılamadığı ancak yapılacak yargılama sonucunda ortaya çıkacağından vadesi gelmiş bir alacaktan ve ihtiyati haczin koşullarının oluştuğundan bahsetmek mümkün değildir.
Budan ayrı olarak; İhtiyati haciz kararının nasıl yazılması gerektiği İİK’nun 260. maddesinde düzenlenmiştir.
Söz konusu maddeye göre ihtiyati haciz kararında:
1. Alacaklının ve icabında mümessilinin ve borçlunun adı, soyadı ve yerleşim yeri,
2. Haczin ne gibi belgelere müsteniden ve ne miktar alacak için konulduğu,
3. Haciz konulmasının sebebi,
4. Haczolunacak şeyler,
5. Alacaklının zararın tazminiyle mükellef olduğu ve gösterilen teminatın nelerden ibaret bulunduğu yazılmalıdır.
Mahkeme kararlarının gerekçeli olması Anayasal bir zorunluluktur. Mahkeme kararının gerekçesi, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar;
İlk derece mahkemesinin 05/01/2018 tarihli ara kararında, haczin ne gibi belgelere dayanılarak konulduğu, haciz konulmasının sebebi, haczolunacak şeylerin nelerden ibaret bulunduğu hususları yer almamaktadır. Bu haliyle karar İİK’nın 260.maddesine de aykırıdır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin 05/01/2018 ve 26/02/2018 tarihli kararlarının kaldırılarak dairemizce ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2017/697 Esas sayılı dava dosyasında verilen 05/01/2018 tarihli tarihli ihtiyati haciz kararı ile ihtiyati hacze itirazların reddine ilişkin olarak verilen 26/02/2018 tarihli ara kararın HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden hüküm kurularak;
1-Davacı/ karşı davalının ihtiyati haciz talebinin REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalılar tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde istinaf talep eden tarafa iadesine,
3- İstinaf aşamasında davalı tarafından sarf edilen 98,10 TL istinaf başvuru harcının davacı/ karşı davalıdan alınarak davalılara verilmesine,
4- UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede, dosyanın gidiş / dönüş ücretinin davacı / karşı davalı avansından sarf edildiği anlaşılmakla; bu giderin davacı/ karşı davalı üzerinde bırakılmasına,
5- Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/06/2018 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.