Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/624 E. 2018/491 K. 23.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/624 Esas
KARAR NO : 2018/491 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/324 Esas
TARİH : 20/03/2018 (Ara Karar)
İHTİYATİ TEDBİR TALEP EDEN
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 23/05/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, dava konusu edilen çeklerin günü geldiğinde ilgili davalılara veya ciro ettiği cirantaların çeki tahsil için bankaya ibraz etmesi, icra takibine koyması ihtimali yüksek olduğunu, bunun da müvekkilini olmayan bir borcu ödemesi ve mağduriyeti anlamına geldiğini ileri sürerek, çeklerin iptaline, borcun olmadığının tespiti ve dava konuna kadar davaya konu bedelsiz kalan çeklerin davalılara ve 3.kişilere ödenmemesi için çekler üzerine İİK 72/2.maddesi gereğince ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili 16/04/2018 tarihli cevap dilekçesi ile, davacının talep ettiği tedbir talebinin haksız ve sakıncalı olduğunu, davacının dava sonunda elde edemeyeceği bir imkandan dava sürecinde yararlanmak için tedbir talep ettiğini, bu hususun müvekkili hakları açısından yıkıcı sonuçlar doğuracağı gibi davacıların yersiz istem ve iddialarının da hukuken korunması anlamı taşıyacağını savunarak, davanın ve teminat talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 20/03/2018 tarih 2018/324 Esas sayılı ara kararında;
“İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 389/1 maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Bu yasa hükmüne göre mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya geçikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
İhtiyati tedbirde asıl olan, ihtiyati tedbire esas bir hakkın varlığı ve bir ihtiyati tedbir sebebinin bulunmasıdır.
HMK’nun 390/3 maddesine göre tedbir talebi eden taraf, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak yasal delillerle ispat etmek zorundadır.
Burada sözü edilen ispatın ölçüsü ise, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir.
Yaklaşık ispat kuralının uygulanmasında iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğruluğunun kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir.
Bu nedenle ihtayit tedbire karar verilirken haksız olma ihtamali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır.
Geçici hukuki koruma kararlarından olan ihtiyati tedbir kararı verirken asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar verilmemelidir.
Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını gözetilmesi gerekli ve zorunludur.
Kanun koyucu, ihtiyati tedbir hakkında karar verecek olan Hakime geniş bir taktir alanı bırakmış ise de, Hakim her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemeli ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre, ihtiyati tedbir kararı verdiğinin kararında belirtilmelidir, ihtayit tedbir şartları mevcut değilse kanunun ön gördüğü ölçüde ıspat edilememişse, veya yaklaşıkda olsa ıspatı yargılamayı gerekiyorsa ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir.
HMK’nun 389. Maddesindeki şartların mevcut olması ve talep halinde ihtiyati tedbire karar verilmelidir.
Bu itibarla Mahkemece asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte ihtayiti tedbir kararı verilmesine hukuken imkan bulunmadığı gibi taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden istemde HMK 389 ve devamı madde hükümlerinde ön görülen koşullar gerçekleşmediğinden…”gerekçesi ile,
Davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin koşulları bulunmadığından reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile,
İlk derece mahkemesi ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
İlk derece mahkemesince tedbir talebinin reddine karar verilirken yaklaşık ispat kuralını gerekçe olarak gösterdiği ve dosyaya ibraz edilen delil ve talebe esas olarak sunulan gerekçelerin doğru olmadığı yönünde yanılgı bir değerlendirme içerisine girildiğini,
Dosyaya sunulan deliller ve ara karara itiraz sırasında sunulan deliller incelendiğinde, davalı firmaların adresinde bulunmadığını, bu firmaların birer tabela firmasından ibaret olup mevcut faaliyetleri sadece görünürde bir faaliyet olmaktan öteye gitmeyen ve gerçek ticari hayatın içerisinde var olmayan firmalar olduğunu, bu hususun ihtiyati tedbir kararının önemini bir derece daha artırdığını,
İlk derece mahkemesi ihtiyati tedbir için yaklaşık ispatı kriter olarak almışsa da Yargıtay ve Doktrinde kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağının kabul edildiğini, (Yargıtay 1. H.D. 10/01/2012 T. 2012/436 E. 2012/7 K. , Yargıtay 1. H.D. 24/05/2012 T. 2012/6976 E. 2012/6023 K.)
İlk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilirken müvekkilinin zarar görebilme ihtimalinin hiç değerlendirilmediğini, Yargıtay kararlarına göre ihtiyati tedbir kararının verilmesi gerektiğini, (Yargıtay 1. H.D. 03/07/2012 T. 7381 E. 8346 K.)
Diğer bir Yargıtay kararında, davanın esası hakkında haklılık koşulunun göz ardı edildiği ya da diğer bir ifade ile davanın muhtemel sonuçlarına yönelik başlangıçta hiçbir kanaatin oluşmadığı durumlarda bile muhtemel zarar görme tehlikesine dayalı olarak ihtiyati tedbire karar verilmesi gerektiğini ifade ettiğini, (Yargıtay 1. H.D. 24/09/2012 T. 11124 E. 9822 K.)
İhtiyati tedbir kararının hukuki niteliğinin geçici hukuki koruma olup geçici hukuki koruma kararlarının ara karar ya da nihai karar olmayıp nihai karara bağlı olmadan ondan ayrı verilen kararlar olduğunu, bu tür kararların nihai karara ulaşmanın değil, nihai karardaki etkinin ayakta kalmasını sağlayan kararlar olduğunu, bu çerçevede dava sonunda müvekkili lehine karar verilmesi halinde dahi tedbir kararı verilmediğinden meydana gelecek olan zararın telafisi imkansız olacağını, dava sonunda bütün talepler kabul edilmiş olsa dahi müvekkilinin korunacak hiçbir maddi ve hukuki menfaati kalmayacağını, davalı firmaların şeklen var olup tabela firmalar olduğunu, bu firmaların araştırıldığında taşınır / taşınmaz, nakdi / gayrinakdi hiçbir mal varlıklarının olmadığını, tebligat dahi yapılamadığını,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin 20/03/2018 tarihli ara kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, ihtiyati tedbire öncelikle teminatsız, olmadığı takdirde teminat mukabilinde hükmolunmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/324 Esas sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Davacı tarafından dava dilekçesinde ayrıntıları belirtilen ve dava konusu yapılan çeklerin davalılara hatır çeki olarak verildiği ileri sürülerek çeklerden dolayı davalılara İİK 72 maddesi uyarınca borçlu olunmadığının tespiti için dava açıldığı, davacı tarafça davada istenen ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince uyuşmazlığın esasını çözecek nitelikte tedbir verilemeyeceği, ayrıca taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği gerekçesine dayalı olarak ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.
Dava İİK 72 maddesi uyarınca açılmış olan menfi tespit davası olup, dava konusu çeklere ilişkin takibe geçildiği taraflarca ileri sürülmemiştir.
Çek sebepten mücerret ödeme aracıdır. Davacı dava konusu çeklerin davalı şirketlere hatır çeki olarak verildiğini, çeklerden bir kısmının davalılarca iade edildiğini, ancak dava konusu olanların iade edilmediğini ileri sürüp, iade edilen çeklerin örnekleri ile, iadesi yapılmayan ve dava konusu yapılan çeklerle ilgili olarak davalı şirketlerin ticaret sicil kayıtlarıyla yetkilisi olduğu anlaşılan … ile yapılan watsup mesajlarını delil olarak sunmuştur.
Yargıtay 11. H.D. 2012/17758 E. 2014/7220 K. 11.04.2014 Tarihli karar içeriğinde de işaret edildiği üzere; 6100 sayılı HMK’nın 200. maddesinde, ikibinbeşyüz Türk Lirası’nı geçen hukuki işlemlerin senetle ispat edilebileceği düzenlendikten sonra aynı Kanun’un 202. maddesinin birinci fıkrasında, delil başlangıcının bulunması halinde tanık dinlenebileceği, ikinci fıkrasında ise iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgenin delil başlangıcı olduğu hüküm altına alınmıştır. Belgenin tanımı ise anılan Kanun’un 199. maddesinde yapılmış olup buna göre, uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcılar belgedir. O halde, kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından gönderilen ve iddia konusu işlemi tamamen ispat etmemekle birlikte o işlemi muhtemel gösteren watsup yazışmaları , 6100 sayılı HMK’ya göre yazılı delil başlangıcı teşkil edecek ve senetle ispat kuralının istisnasını oluşturacaktır.
İlk derece mahkemesi ihtiyati tedbir kararının reddi gerekçesi olarak taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği ve uyuşmazlığın esasını çözecek şekilde tedbir verilemeyeceğini göstermiş ise de; İhtiyati tedbir yasada koruyucu önlem olarak düzenlenmiştir. Kabul edilebilmesi için ise tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaat değil yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağı öngörülmektedir.( HMK 390/3) . Kaldı ki tedbir kararının İİK 72/2 maddesi uyarınca teminat karşılığı verilebileceği düşünüldüğünde, davalıların ihtiyati tedbir sonucu uğrayacakları ve kanıtlayacakları zararlarında bu teminattan giderilmesi mümkün olacaktır.
İlk derece mahkemesi dava dosyası kapsamı ile tüm bu hususlar birlikte düşünüldüğünde, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin 20.03.2018 tarihli tedbir isteminin reddine dair ara kararının kaldırılarak HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca İİK 72/2 maddesi kapsamında davanın tarafları arasında hüküm eylemek üzere, dava konusu çekler yönünden ve çeklerin tutarının % 20 oranında yatırılacak teminat mukabilinde, davalı tarafından dava konusu çeklerin davacı aleyhine ibrazında ödenmesinin ve icra takibine konu edilmesinin önlenmesi yönünde dairemizce tedbir kararı verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/03/2018 tarih 2018/324 Esas sayılı ara kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dairemizce yeniden hüküm kurularak,
1-İİK 72/2. maddesi kapsamında dava tarihinden önce icra takibine konu edilmemiş olmaları şartı ve davanın tarafları arasında hüküm eylemek üzere dava konusu;
-….. lehtarı … Ltd. Şti. olan çekler yönünden ve çeklerin tutarının % 20’si oranında (530.000,00.TL) nakdi veya Mahkemece kabul edilecek kati süresiz ve mutaber banka teminat mektubunu ilgili ilk derece mahkeme veznesine depo etmesi halinde, davalılar tarafından dava konusu çeklerin davacı aleyhine ibrazında ÖDENMESİNİN VE İCRA TAKİBİNE KONU EDİLMESİNİN ÖNLENMESİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf yönünden davacı tarafından yatırılan 98,10.TL başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 35,90.TL karar harcının talep halinde iadesine,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından sarf edilen 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 23,50.TL dosya gidiş- dönüş masrafı olmak üzere toplam 121,60.TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine,
5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/05/2018 tarihinde HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.