Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/607 E. 2018/509 K. 30.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/607
KARAR NO : 2018/509
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME :İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/02/2018
DOSYA NUMARASI : 2017/1335 Esas ( Derdest Dava Dosyası )
DAVA : Şirket Yöneticilerin Sorumluluğundan Kaynaklanan Tazminat
TALEP : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 30/05/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi ile; Davalı … Tic.A.Ş.’nin yönetim kurulu üyeleri, genel müdür ve denetçisi olan davalı şahısların haksız ve hukuka aykırı eylem ve işlemleri ile davalı şirketi dolaylı olarak mahcur pay sahibi davacıyı zarara uğratmaları nedeniyle bedel belirlendiğinden artırılmak üzere davalı şahısların TTK.nun 555.ve 557.maddeleri ve ilgili sair maddeler gereğince sorumluluklarını hükmedilmesi ile şirket nezdinde davalı şahıslar tarafından zarara sebep olunduğundan ve davalı şahısların çok fazla sayıda zararlandırıcı eylem ve işlemi bulunduğundan zarar miktarının bu aşamada belirlenmesinin mümkün olmaması nedeniyle HMK.nun 107.maddesi uyarınca, fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 42.000,00 TL işleyecek avans faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen davalı şahıslardan alınarak davalı şirkete verilmesine; davalı şahısların hukuka aykırı eylem ve işlemleri ile davalı şirketin içini boşaltmaları, bu kapsamda, şirket adına kayıtlı taşınmazları ve şirkete ait taşınırları devrederek/ devretmek için usulsüz girişimlerde bulunarak şirketi fiilen tasfiye etmeleri ve şirketin mali kaynaklarını makyajlayarak haksız kazanç temin etmeleri nedeniyle ayrıca şirketin kötü yönetiminden dolayı zararın her geçen gün artması nedeniyle davalı şirketin ve dolayısıyla davacı pay sahibinin daha fazla mağdur olmaması için ve telafisi imkansız zararların duçar olunmaması bakımından davalı şahısların azli ile ayrı ayrı olmak üzere davalı şirketin yönetim ve temsil yetkilerinin yönetim kayyımına, denetim yetkilerinin denetim kayyımına ivedilikte tedbiren devredilmesine, karar verilmesini talep ettiği, davacı vekilinin talebi üzerine İlk Derece Mahkemesi tarafından, ” … ; davacının vesayet altında bulunduğu ve davalı şirkette hissedar olduğu; davalı şirketin, 29/05/2017 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısına davacı adına katılan vekilinin alınan kararlara muhalefet şerhi koyduğu ve özel denetim talebinde bulunduğu görülmekle; tarafların ileride zarar görmelerine meydan verilmemesi için davacının, davalı şirketin yönetiminin tedbiren kayyıma devredilmesine yönelik talebinin kısmen kabulü ile davalı … Anonim Şirketi’nin; müdür/ müdürler kurulunun-şirket yönetim organının her türlü karar ve işlemlerinin [SGK ve vergi idaresi ile yapılacak işlemler/bildirimler ve bu kurumlara yapılacak ödemeler hariç] denetim kayyımının onayına bağlı kılınmasına ve fazlaya ilişkin istemin reddine; karar verdiği anlaşılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince verilen tedbir kararına karşı davalılar vekili tarafından sunulan itiraz dilekçesi ile; davacı tarafından açılan yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin tazminat davasında, davacının mesnetsiz, gerçeğe aykırı ve dayanaksız tek taraflı beyanları ile sunmuş olduğu dava dilekçesine istinaden tensip ara kararı ile davalı şirkete mahkemece denetim kayyımı atanmasına karar verildiğini; davalı şirkete denetim kayyımı atanması kararının geçerli herhangi bir gerekçe ve hukuki dayanağının bulunmadığını; davalı şirketin organ eksikliğinin bulunmadığını; davacının, davalı şirketin durumunu tamamen yanlış ve yanıltıcı olarak mahkemeye bildirdiğini; bu nedenlerle, öncelikli olarak inceleme süresince kayyım kararının uygulanmasının ve ilanının ertelenmesine, usule ve hukuka aykırı olarak verilen denetime yönelik kayyım atanmasına ilişkin tedbir kararının teminatsız olarak kaldırılmasına veya HMK. nun. 395. maddesi uyarınca değiştirilmesine veya teminatlı olarak kaldırılmasına karar verilmesinin talep ettiği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 21/02/2018 tarih ve 2017/1335 Esas sayılı karar ile; ” … anonim şirketlerde, limited şirketlerde olduğu gibi (y.TTK.m.630) haklı sebeplerin varlığı halinde pay sahiplerinin başvurusu üzerine mahkeme kararı ile yönetim kurulunun görevine son verilmesi şeklinde bir kurumun bulunmadığı; bu yetkinin genel kurula ait bulunduğu; genel kurulun da usulüne uygun olarak toplanmasının ve karar almasının gerektiği; somut olayda, azınlık pay sahibi olan davacı ortağın keyfiyeti şirket genel kuruluna götürmesi gerektiği; bu aşamada, davalı şirkette organ eksikliğinin bulunmadığı; bu nedenlerle, davalı/muterizler vekilinin ihtiyati tedbirin kaldırılmasına yönelik itirazının hukuka uygun ve yerinde bulunduğundan kabulü ile 03/01/2018 tarihli tensip tutanağının (11) nolu ara kararı uyarınca verilen davalı şirkete denetim kayyımı atanmasına yönelik ara kararının kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Yerel Mahkemenin tedbir kararının kaldırılmasına yönelik 21.02.2018 tarihli kararında belirttiği gerekçeler ile tedbir kararının içeriğinin örtüşmediğini, bu kapsamda esasen tedbir kararının kaldırılmasına yönelik hiçbir gerekçe gösterilmediğini ve kararın bu nedenle kaldırılması gerektiğini,
Kaldı ki, yerel mahkeme kararında belirtilen gerekçelerin aynı zamanda hukuka ve Yargıtay kararlarına da aykırı olduğunu,
Somut olayda davalı şahısların azil sebepleri de oluştuğundan, Şirketin yönetim ve temsil yetkilerinin de yönetim kayyımına devredilmesi gerektiğini, ancak Mahkemece Şirkete yalnızca denetim kayyımı atanmasına karar verilmiş olup, bu kararın şirket ve dolayısıyla ortaklarının menfaatleri bakımından hukuka ve Yargıtay kararlarına uygun bir karar olduğunu,
Gerek özel denetçi taleplerinin hiçbir gerekçe gösterilmeksizin reddedilmesi gerekse Yerel Mahkeme tarafından atanan denetim kayyımına bu denli itiraz edilmesinin şaibeli olduğu, davalıların bu denli çekinmelerinin iddialarının doğruluğunu da ortaya koyar mahiyette olduğunu, bununla birlikte denetim kayyımının yalnızca yönetim kurulu işlemlerinin uygun olup olmadığını denetleyecek olup, şirketin telafisi imkansız zararlara maruz kalmasının da söz konusu olmadığını, bilakis denetim kayyımı ile Şirketin daha düzgün ve somut bir denetim ile yönetilmesinin sağlanacağını aynı zamanda azınlığın da şirket nezdinde yapılan işlemler bakımından denetim imkanı olacağını, Yerel Mahkemece tüm bunların göz ardı edildiğini, hatalı ve hukuka aykırı şekilde tedbir kararının kaldırılmasına karar verildiğini ve bu suretle şirketin tamamen denetimsiz bırakıldığını,
Müvekkilinin bitkisel hayata girmesiyle birlikte Şirketin 2015 yılında bir anda zarara geçtiğini, rayiç değerlerinin altında bedeller ile de olsa Şirket adına kayıtlı taşınmazların satışından önemli tutarda gelir elde edilmesine rağmen her nasılsa yaklaşık 8.000.000,00 TL zarar edildiğini, yine 2016 yılında Şirketin kredi ve vergi yükü, ayrıca ticari ve diğer borçları ciddi şekilde azalmasına karşın neredeyse daha önceki yıl kadar zarar edildiğini, tüm bunlara karşılık bu zamana kadar tavukçuluk sektörünün son yıllarda kötüye gittiği şeklinde asılsız gerekçeler gösterildiğini ve davalılar tarafından şirketin mali durumu hakkında yanıltıcı tablo yaratılmaya çalışıldığını, tüm bu hususların iddialarını ortaya koyar mahiyette olup, davalı şirkete denetim kayyımı atanmasına yönelik kararın, şirket ve dolayısıyla ortakların menfaatlerine uygun bir karar olduğunu,
İleri sürerek ; yerel mahkemenin 21.02.2018 tarihli kararının kaldırılmasına ve şirkete denetim kayyımı atanmasına yönelik tedbir kararının devamına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Davacı tarafından davalı şirket yöneticilerinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat ve yöneticilerinin azline ilişkin derdest davada ilk derece mahkemisince ” davalı şirketin müdür/ müdürler kurulunun-şirket yönetim organının her türlü karar ve işlemlerinin denetim kayyımının onayına bağlı kılınmasına” ilişkin olarak 03/0102018 tarihinde verilen tedbir kararın davalıların itirazları üzerine 21/02/2018 tarihinde kaldırılmasına karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun istinaf yoluna başvurulmuş ise de; Asıl olan şirketlerin ortakları tarafından alınan kararlar ile belirlenen yöneticiler tarafından yönetilmesi olduğu, şirkette organ boşluğu olmadığı, davalı şirket yöneticilerinin şirketi kötü yönetip yönetmediklerinni ve şirketi zarara uğratıp uğratmadıklarının ancak yapılacak yargılama sırasında toplanacak delillerle ortaya çıkacağı, bu aşamada dosyaya yaklaşık ispatı sağlayacak herhangi bir delil de sunulmadığından; ilk derece mahkemesinin kabul ve gerekçesine göre yerinde görülmeyen davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/05/2018 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.