Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/592 E. 2019/418 K. 20.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/592 Esas
KARAR NO : 2019/418 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DOSYA NUMARASI : 2016/289 Esas 2017/1280 Karar
DAVA TARİHİ: 28/11/2017
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/03/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı bankanın Rahmanlar şubesi arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesi uyarınca çekilen krediden ötürü 6.666,67 TL. komisyon muh. ve 2.380,95 TL masraf muh. adı altında toplam 9.047,62 TL. ile 25/11/2015 tarihinde kredinin erken kapatılmasından ötürü komisyon adı altında 28.702,00 TL. erken kapama bedeli ödemek zorunda kaldığını, tahsil edilen tutarların genel işlem şartı niteliğinde olup, müvekkili bakımından geçersiz olduğunu, kredinin erken kapanmasından ötürü erken ödeme komisyonu olarak en fazla %2 oranında komisyon talep edilebilecekken davalı banka tarafından %9,5 oranında erken kapama komisyonu alınmasının TMK 2. maddesine aykırılık teşkil ettiğini, tahsil edilen miktarın fahiş olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla 6.666,67 TL. komisyon muh. ve 2.380,95 TL. masraf muh. adı altında haksız olarak tahsil edilen toplam 9.047,62 TL. ile 25/11/2015 tarihinde kredi kapatıldığında komisyon adı altında alınan 28.702,00 TL. erken kapama bedelinden şimdilik 5.000,00 TL.nin 26/01/2015 kesinti tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte tazmini ile müvekkiline iadesine karar verilmesini talep etmiş, daha sonra verdiği ıslah dilekçesi ile talep sonucunu arttırmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yapılan işlemlerin yasa, sözleşme ve bankacılık uygulamalarına istinaden gerçekleştirildiğini, söz konusu masraf ve komisyonun taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi hükümlerine dayanılarak tahsil edildiğini, gerek kredi sağlanırken gerekse kredinin kapatılması sırasında talep edilen komisyon ve masrafları davacının kabul ettiğini, tahsile ilişkin dekontları hiçbir ihtirazı kayıt ileri sürmeksizin imzaladığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 28/11/2017 tarih 2016/289 Esas 2017/1280 sayılı kararında;”Taraflar arasındaki ilk uyuşmazlık davalı tarafından davacıdan alınan muhtelif komisyon ve masraf adı altındaki dava konusu kalemlerin genel işlem şartı niteliğinde olup olmadığıdır. 6098 sayılı TBK 96. maddesinde “Sözleşmenin hükümlerinden veya özelliğinden ya da durumun gereğinden tarafların aksini kastettikleri anlaşılmadıkça borçlu, edimini sürenin sona ermesinden önce ifa edebilir. Ancak, Kanun veya sözleşme ya da adet gereği olmadıkça borçlu erken ifada bulunması sebebiyle indirim yapamaz.”şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. Bu düzenleme uyarınca kural olarak borcun erken ifasına engel bir durum bulunmamakla birlikte borcun erken ifası nedeniyle aksi sözleşme, Kanun veya adet gereği olmadıkça indirim talep edilemeyecektir. TBK 20-25 maddelerinde genel işlem koşullarına ilişkin düzenlemelere yer verilmiş olup, sözleşmelerde taraflardan birinin üstün veya avantajlı konumunu kullanarak karşı tarafa dayattığı karşı taraf aleyhine düzenlemeler içeren ve iyi niyet kurallarına aykırı bölümlerin genel işlem koşulu olarak kabul edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Dava konusu kredi sözleşmesinin 2.8 maddesinde erken ödemeye dair düzenlemelere yer verilmiştir. Bankaların gelir kaynaklarından birisi de müşterilerine sunduğu krediler nedeniyle elde ettiği faizlerdir. Kredinin erken ödenmesi halinde bankanın faiz gelirlerinden mahrum olacağı erken ifanın bankanın mali tablolarını olumsuz etkileyeceği de tartışmasızdır. Bunun yanında ticari krediler bakımından erken ifa halinde indirim talep edilmesini gerekli kılan bir düzenleme veya adet bulunmadığından esasında erken ifa hali kredi borçlusunun lehine bir durumdur. Zira, borçlu ödemek zorunda olduğu faizden kurtulacak veya daha düşük faizli veya daha uygun vadeli krediyle borcunu yeniden yapılandırabilecektir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 2.8 maddesi erken ifa halinde her iki tarafın menfaatlerini korumaya yönelik bir düzenleme olduğundan bu haliyle genel işlem şartı olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Ancak, sözleşmenin anılan hükmü uyarınca davalı bankanın erken ödeme nedeniyle bir miktar komisyon talep edebileceği belirtilmiş ise de bu komisyonun hangi oranlarda alınacağı veya hesap şekline dair bir düzenlemeye sözleşmede yer verilmemiştir. Davalının alınan ücretlerin sözleşme ve bankacılık uygulamalarına uygun olduğunu savunması karşısında Türkiye’de faaliyet gösteren diğer bankalardan benzer türdeki kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun erken ödenmesi halinde aldıkları erken ödeme komisyon oranları sorulmak suretiyle davalı banka tarafından tahsil edilen ücretin fahiş olup olmadığı hususunda bilirkişi heyetinden rapor alınarak sonucu gidilmiş, bilirkişi heyetince belirlenen ortalama oran mahkememizce de uygun bulunarak %4 oranının üstünde tahsil edilen kısmın davacıya iadesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davacı, kredi kullanırken alınan masraf ve komisyon içinde aynı iddiaları ileri sürmüş ise de alınan masraf ve komisyonlar konusu sözleşmenin 2.10 maddesinde düzenleme konusu yapılmıştır. 6102 Sayılı TTK’nın 20. maddesi uyarınca tacir olan veya olmayan bir kimseye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, münasip bir ücret isteyebilir. Davalı banka tacir olup davaya konu kredi davalının ticari işletmesiyle ilgili işlemlerindendir. Dava konusu kredi taraflar arasında akdedilen ticari nitelikli Genel Kredi Sözleşmesidir. Ticari kredi işlemlerinde alınan ücret ve komisyon listesi uyarınca alınan miktarların fahiş olmadığı, bankacılık uygulama sınırları içinde kaldığı, tacirler arasında imzalanan kredi sözleşmeleri ve bankacılık uygulamaları ile yasalara uygun olduğu, bilirkişi heyeti tarafından da belirlenmiş olmakla davacının bu taleplerinin yerinde olmadığı…” gerekçesi ile;Davanın kısmen kabulüne; fazla tahsil edildiği anlaşılan 17.221,98 TL.nin 26/01/2015 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, fazla talebin reddine karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesinde kabul edilen miktarın müvekkilinin gerçek zararını karşılamadığını, bilirkişi heyeti tarafından tahsil edilen bedellerin eksik tespit edildiğini, ilk derece mahkemesi itiraz edilen bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm verdiğini, 5.000.TL’lik kısmi dava açıldığını, mahkemece hükme esas alınan rapor doğrultusunda dava değeri 17.221,98.TL’ye ıslah edilerek artırıldığını, bu itibarla fazla bir talebinin bulunmadığından, fazla talebin reddi yönündeki kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın kısmi bir bedel üzerinden açıldığını, fazlaya dair haklarını saklı tutarak talebin bilirkişi raporu doğrultusunda artırıldığını, bu nedenle reddedilen bir talebin bulunmadığından karşı taraf lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını,Yerel mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre ortalaması alınan 9 bankanın erken kapama komisyonları içerisine davacı bankanın %10 olan oranı da dahil edildiğini, davalı bankanın %10 olan komisyon oranının ortalamaya dahil edilmesinin doğru olmadığını, dolayısıyla bilirkişi heyeti tarafından yapılan hesaplama eksik ve hatalı olduğunu, bu yönden bilirkişi raporuna itiraz edildiğini ama itirazlarının yerel mahkemece dikkate alınmadığını, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun uyarınca alınan en fazla erken kapama komisyon oranı %2 olduğunu, emsal olarak sunulan İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/36 E. Sayılı dosyada kararın %2 erken kapama komisyonu dışındaki miktarın haksız ve hukuka aykırı olduğunun ifade edildiğini ve mahkemece bu rapor doğrultusunda karar verildiğini,Davalı bankanın kullandırdığı genel kredi sözleşmesi nedeniyle 6.666,67.-TL “komisyon muh.”, 2.380,95.-TL “masraf muh.” adı altında tahsil edilen toplam 9.047,62 TL. son derece fahiş masraflar olduğunu, bu tutarlarlarla ne harcama yapıldığı da açıklanamadığını, bu nedenle tahsil edilen bu tutarların da haksız şart niteliğinde olduğunu ve müvekkiline iadesi gerektiğini,Borçlar Kanununun açık düzenlemesi uyarınca müvekkilinin müdahale edemediği ve davalı tarafça tek taraflı olarak hazırlanan dava konusu ödeme kalemlerini kabul etmediğini, (Yargıtay 13.Hukuk Dairesi 2014/13315 E. ve 2014/13503 K. sayılı onama kararına konu Sivas 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/371 E. 2013/606 K. sayılı 27.12.2013 tarihli kararı)İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, eksik tespit edilen miktarlar bakımından ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılması ve yeniden yargılama yapılarak eksik tespit edilen miktarlar bakımından davanın kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.Davalı vekilin istinaf dilekçesinde özetle; Erken ifa nedeniyle ödenen komisyonun aşırı olduğundan bahsedilemeyeceğini, kredi borçlusunun ticari hayatının mahvına yönelik bir ödeme de olmadığından hakkaniyete aykırılıktan bahsedilemeyeceğini,Kabul edilmemek kaydıyla aşırı olduğu iddia edilen erken ifa komisyonuna rağmen borçlu tarafından yerine getirildiği durumlarda, aşırı cezai şartın indirilmesinden söz edilemeyeceğini, zira bu gibi durumlarda cezai şartın ifası, hem borçlunun cezai şartın indirilmesi talebinden vazgeçmesi olarak hem de cezai şartın borçlu tarafından ödenebilir olduğu şeklinde yorumlanacağını, sonradan indirim talep edilmesinin TMK. m.2/2 anlamında hakkın kötüye kullanımı teşkil ettiğini, bununla birlikte borçlu söz konusu cezai şart borcunu ifa ederken, indirim talep etme hakkının saklı olduğunu alacaklıya bildirmişse (ihtirazi kayıt koymuşsa 66) cezai şartın aşırı olması sebebiyle indirim talep edilebileceğini,Davacının tacir olduğu ve aldığı kredinin ticari kredi olduğu gözardı edilip ödemesi gereken komisyon neredeyse tüketici kredisi gibi değerlendirildiğini, bu nedenle dava konusu olayda, erken ifa halinde alınacak erken ödeme komisyonunun davacının talep ettiği %2 gibi bir oran olamayacağını ve ilk derece mahkemesi tarafından tespit edilen %4 gibi bir oranın da kabul edilemeyeceğini, Erken ifa halinde davacının talep ettiği %2 oran sonucunda ortaya çıkan rakam ile %4 oranın hesaplaması ile ortaya çıkan rakam arasında çok az bir rakam olduğunu, aynı miktarlardaki Tüketici kredileri ve bu kredilerde ödenen erken ifa komisyonları incelendiğinde davada hesaplanan oranın nerdeyse tüketici kredisinden alınan erken ifa komisyonuna inmekte hatta eşit kaldığını, bu nedenle Türk Bankacılık sisteminde faaliyette bulunan bankaların erken ifa halinde uyguladıkları komisyonların ortalaması ile bulunan oranın somut olayda uygulanamayacağını, her bankanın kendi somut durumunda krediyi erken kapatma zamanında ya da kar ve zararına göre oranın değiştiğini, Asıl önemli olanın hangi yüzdelik oranın uygulanacağının tespit edilmesi olmadığını, ödenen komisyon miktarının, sözleşmenin şartlarına ve taraflarına göre alınıp alınmadığının değerlendirilmesi olduğunu, erken ifa, davacının ticari faaliyetini sürdürmesini sağlamış olması yanında davalı bankadan da daha fazla kar etmiş olabildiğini, bilirkişi raporunda bankaların müşterilerine krediyi uzun vadeli şekilde kullandırdıklarını oysa bu krediyi müşterilerine sağlarken topladığı kaynakların vade yapısının ise kısa olduğunu aradaki dengesizliğin bankanın zararına işlediği durumların ortaya çıktığını yazdığını, Davacının kullandığı kredi 48 ay vade bitiminde müvekkil bankanın alması gereken kar 81.239,12-TL olduğu ama erken ödeme halinde aldığı komisyon olan 28.702,00-TL 48 ay sonra elde edeceği karının çok altında kaldığını, bu nedenle sözleşmenin ve tarafların niteliğine bakıldığında müvekkil bankanın daha güçlü taraf addedilip, karşı tarafın ise zayıf tacir gibi görülmesi ve haksızlığı uğradığı gibi bir durumun somut davada yer almadığını, yapılan değerlendirmede tek taraflı olarak sadece müvekkil bankanın aldığı komisyonun miktarı değerlendirildiğini fakat bu komisyonu ödemekle lehine bir çok menfaat ve kar eden davacının durumu değerlendirilmediğini, müvekkili bankanın müşterisinin krediyi ne sürede erken ödeyeceğini bilemediğini, müşterinin de krediyi 10 ay sonra gibi tarihte erken ifa edeceğini sözleşmede belirtmediğini,Müvekkili bankanın davacıya miktarı büyük, faizi düşük ve vadesi uzun kredi sağladığını, 10 ay sonra davacının erken ifa talebi ve onayı karşısında, zaten düşük faiz alan müvekkili bankanın alması gereken gelirin önemli bir bölümünden vazgeçtiğini, bu durumda davacının ödediği komisyondan daha fazla indirim talep etmesinin, hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilmesi gerektiğini, İleri sürerek istinaf talebinin kabulüne, usul ve yasaya aykırı olarak aleyhine verilen kısmi kararın kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında taleplerinin doğrultusunda davanın davalı yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/289 Esas 2017/1280 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava kullanılan kredi nedeniyle davalı bankanın almış olduğu komisyon ve masraflar ile erken kapama komisyon ücretlerinin fahiş olduğu iddiası ile tahsili istemine ilişkindir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, genel kredi sözleşmesi ile davacı taraf kullandırılan kredinin açılışı sırasında komisyon ve masraf adı altında davacıdan tahsil edilen bedeller ile ilgili kredinin erken kapaması sırasında alınan erken kapama komisyon bedelinin haksız olup olmadığı, iadesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.Mahkemece kredi açılışında alınan komisyon ve masrafları sözleşmede yer alması nedeniyle davalının talep edebileceği, alınan bu komisyon ve masrafların fahiş olmadığı, bankacılık uygulamaları ile yasaya uygun olduğu belirlenmiş, ancak kredinin erken kapatılması sırasında alınan erken kapama komisyonunun fahiş olduğundan bahisle fahiş olduğu belirlenen 17. 221,98 TL’nin tahsiline karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı vekili, erken kapama komisyon ücretinin fahiş olmadığını, tarafların durumuna elde ettikleri menfaate uygun olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.Hukukumuzda sözleşme serbestliği bulunduğundan taraflar arasındaki sözleşmelerin sözleşme serbestisi içerisinde imzalandığı, bankacılık sektöründe yeterli rekabet şartlarının oluşmuş olması nedeniyle tarafların özgür iradeleri ile sözleşmelerin tesis edildiğin kabulü gerekir.Genel Kredi Sözleşmesinin düzenlendiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6098 Sayılı Borçlar Kanununun 96. maddesinde düzenlenen “Sözleşmenin hükümlerinden veya özelliğinden ya da durumun gereğinden tarafların aksini kastettikleri anlaşılmadıkça borçlu, edimini sürenin sona ermesinden önce ifa edebilir. Ancak, kanun veya sözleşme ya da âdet gereği olmadıkça borçlu, erken ifada bulunması sebebiyle indirim yapamaz.” hükmü dikkate alındığında bankacılık teamül ve uygulamaları ile dava konusu kredinin vadesi kapatılış süresi gibi hususlar da gözetilerek davalı bankanın erken kapama ücreti alabileceği kabul edilmelidir, taraflar arasında akdedilen 23/01/2015 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi 2.8.1. maddesinde erken kapama halinde banka tarafında komisyon alınacağının belirlendiği ancak komisyon miktar ve oranının belirlenmediği bu durumda anılan sözleşme hükmü tarafları bağlayıcı ise de madde hükmünde miktar ya da oran belirtilmemesi karşısında alınacak komisyon oranının 09.12.2006 tarihli Merkez Bankası tarafından yayınlanan Mevduat ve Kredi Faiz Oranları ve Katılma Hesapları Kâr ve Zarara Katılma Oranları İle Kredi İşlemlerinde Faiz Dışında Sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkında 2006/1 sayılı Tebliğ hükümleri gereğince yapılması gereken bir ilan ve yayım varsa bunun yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise, bankaların bu oranlar üzerinden masraf, komisyon vb. alabileceğinin kabulü ile hüküm kurulması, şayet gerekli ilan ve yayımlar yapılmamış ise emsal banka uygulamalarının araştırılması, alınan komisyon miktarının emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığı belirlenerek var ise fazla alınan miktarın iadesi gerekecektir.Somut olayda davalı bankaca dosya içine 27/09/2016 tarihli yazı ekinde sunulan ticari kredilere ilişkin alınan ücret ve komisyonlara göre ticari kredi erken kapama komisyon oranı %10 olarak belirtilmiştir. Yine mahkemece diğer bankaların benzer krediler için uyguladıkları erken kapama komisyon oranları getirtilmiş, bilirkişi raporuna göre davalı tarafından davacıya uygulanan %10 oranının bir çok bankanın uyguladığı orandan oldukça yüksek olduğu anlaşılmıştır. Buna göre taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmesinde kredinin erken kapatılması halinde komisyon alınacağı belirlenmiş ise de sözleşmede bir oran belirtilmemiştir. Davalı bankanın uyguladığı erken kapama komisyon oranı diğer bankaların uyguladığı komisyon oranından oldukça yüksektir. Bu durumda davalı bankanın tek taraflı olarak ilan ettiği oranın diğer bankaların uygulamış oldukları erken kapama komisyon oranına göre uyarlanması gerekecektir. Bilirkişi raporunda belirlenen ve mahkemece uygulanan %4 oran emsal uygulamalara ve bankacılık teammüllerine uygun olduğundan davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi gerekir.
Dava kısmi alacak davası olarak açılmış davacı dava dilekçesinde fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak üzere kredi açılışında tahsil edilen komisyon ve masraf adı altında alınan bedel ile kredinin erken kapatılması nedeniyle alınan erken kapama komisyon ücretinden 5.000 TL’nin tahsilini talep etmiş, daha sonra 21/11/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile talep sonucunu 17.221,98 TL’ye çıkarmıştır. Mahkemece kararda davanın kısmen kabulüne, fazla tahsil edildiği anlaşılan 17.221,98 TL’nin 26/01/2015 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine denilmiş, yargılama giderleri haklılık oranlarına göre hesaplanarak hükmedilmiştir.Davacının davada talep ettiği miktar ıslahla birlikte toplam 17.221,98 TL olup mahkemece hüküm altına alınan miktar da bu kadardır. Dolayısıyla davada reddedilen miktar bulunmayıp mahkemece dava tamamen kabul edildiğinden ve reddedilen miktar bulunmadığından yargılama giderleri ile vekalet ücretinden davacının sorumlu tutulması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Davada davacının talebi tamamen kabul edildiğinden davacı vekilinin, erken kapama komisyon oranının tespitinde, diğer bankaların erken kapama komisyon ücretlerine davalı bankanın komisyon ücretinin dahil edilerek yüksek oran tespit edilmiş olması ve kredi açılışında komisyon ve masraf adı altında alınan bedellerin fahiş olduğu, bunların bankaca hangi nedenle tahsil edildiğinin belirli olmadığı, bu nedenle haksız şart niteliğinde olduğu, iadesi gerektiği yönündeki istinaf sebebi ile ilgili olarak bu konuda hukuki yararı bulunmadığından istinaf talebinin reddi gerekir. Bu nedenle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun yargılama giderleri yönünden kısmen kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; A-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, B-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/11/2017 tarih ve 2016/289 Esas – 2017/1280 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden hüküm kurularak; 1-Davanın KABULÜNE, fazla tahsil edildiği anlaşılan 17.221,98 TL’nin 26/01/2015 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,İLK DERECE YÖNÜNDEN: 2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 1.176,43 TL harçtan davacı tarafından yatırılan 85,39 TL peşin harç ve 209,00 TL ıslah harcı toplamı 294,39 TL harcın mahsubu ile bakiye 882,04 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yatırılan toplam 294,39 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-Davacı tarafından yapılan 33,50 TL ilk masraf, 155,00 TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.400,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.588,50 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, 5-Davalı tarafından sarfedilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli AAÜT uyarınca belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN : 7-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf yönünden taraflarca ayrı ayrı yatırılan 98,10′ ar TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 8-İstinaf yönünden davalı taraftan alınması gereken 1.176,43.TL istinaf karar harcından, istinaf aşamasında davalı tarafından peşin olarak yatırılan 222,31.TL harcın mahsubu ile bakiye 954,12.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 9-Davacı tarafından yatırılan 35,90.TL istinaf karar harcının talep halinde istinaf talep eden davacı tarafa iadesine, 10-Davacı tarafından sarf edilen 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 11-Davalı tarafından sarfedilen giderlerin üzerinde bırakılmasına, 12-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/03/2019 tarihinde HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy çokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ: İstinafa konu davada, davacının davaya konu üç talebi mevcuttur. Bu talepler; haksız tahsil edildiği iddia olunan 6.666,67.TL komisyon masrafı, 2.380,95.TL masraf ve 28.702,00.TL erken kapama komisyon bedelinden oluşmaktadır. Davacı taraf, bu üç talebini de kapsar şekilde kısmi dava açarak dava değerini fazlaya dair hakkını saklı tutmak suretiyle 5.000,00.TL olarak belirlemiş ve alacaklarının tahsilini talep etmiştir. Ön inceleme tutanağında da, davaya konu uyuşmazlığın dava dilekçesinde belirtilen taleplerden kaynaklandığı tespit edilmek suretiyle, tahkikat üç talep yönünden yapılarak, mahkemece, istinafa konu kararda komisyon masrafı ile masraf taleplerinin reddine, erken kapama komisyon talebinin ise kısmen kabulüne karar vermek suretiyle hüküm kurulmuştur. Dava dilekçesinde, HMK 119/d-ğ maddesi uyarınca her bir talebin parasal değeri (kısmi dava da olsa) ayrı ayrı gösterilmelidir. Somut olayda üç ayrı talep olmasına karşın davacı, dava dilekçesinde dava değerini üç talep yönünden 5.000,00.TL göstermiştir. Davacı, dava konusu toplam miktar içerisinde, her bir talebinin parasal miktarını HMK 119.maddesine aykırı olarak ayrı ayrı göstermemiştir. Mahkemecede bu durum göz ardı edilmiştir. Ancak ayrıştırma yapılmaması ve davacı tarafça sadece erken kapama komisyonuna ilişkin ıslahla artırım yapılması, diğer talep yönünden dava açılmadığı, dava konusu yapılmadığı sonucunu doğurmayacaktır. Nitekim, ıslahla artırılmayan ve mahkemece reddedilen iki talep yönünden de davacı tarafın istinaf talebi bulunmaktadır. Açıklanan nedenlerle; mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilerek, yargılama giderlerinin HMK’nun 326/2.maddesi uyarınca davadaki haklılık oranına göre paylaştırması ve davalı lehine vekalet ücretine hükmetmesinde dosya kapsamına, usul ve yasaya aykırılık olmadığından, davacı tarafın bu istinaf talebi ve diğer istinaf taleplerinin de İlk derece mahkeme gerekçesinde gösterilen nedenlerle esastan reddine karar verilmesi gerektiğini düşündüğümden, çoğunluğun görüşüne katılmıyor ve muhalif kalıyorum. 18/04/2019