Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/58 E. 2018/649 K. 04.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/58 Esas
KARAR NO : 2018/649 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2014/711 Esas 2017/402 Karar
TARİH : 31/05/2017
DAVA : Tazminat
KARAR TARİHİ: 04/07/2018
YAZIM TARİHİ: 05/07/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili .. Şti,’nin, davalılardan … A.Ş. Körfez Şubesi nezdinde bulunan … numaralı hesabın maliki olduğunu, müvekkilinin hesabına 26.06.2013 tarihinde 236.610,00-TL havale geldiğini, müvekkilinin hesabına gelen havaleden müvekkilinin kullanmış olduğu kredi taksitlerinden geçmiş olan dönem taksitlerinin otomatik olarak aynı gün tahsil edildiğini, ancak daha sonra 28/06/2013 tarihinde kredi borcuna mahsuben yapılan bu ödemelerin işlem düzeltmesi adı altında geri alındığını, müvekkilinin hesabından…San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin … Körfez Şubesi nezdinde bulunan … numaralı hesabında ve ayrıca … Ltd. Şti’nin … Körfez Şubesi nezdinde bulunan …numaralı hesabına yapılan havalelerin de iptal edilerek geri alındığını, bunun üzerine davalılara Samsun ..Noterliği’nin 02/07/2013 tarih ve …. yevmiye sayılı … Körfez Şube Müdürlüğüne ve … Genel Müdürlüğüne gönderdikleri ihtarname ile “müvekkili …. Ltd. Şti.’nin … Körfez Şubesi nezdinde bulunan … numaralı hesabında mevcut paradan kredi ödemelerine mahsuben 26/06/2013 tarihinde otomatik tahsilat yapıldığını, ancak daha sonra 28/06/2013 tarihinde kredi borcuna mahsuben yapılan bu ödemelerin işlem düzeltmesi adı altında geri alındığını, müvekkilinin hesabı müsait olmasına rağmen davalılarca yapılan bu işlemin haksız olarak tesis edildiğini, yapılan bu işlemlerin haksız ve usulsüz olduğunu, yasal olmadığını, bu nedenle de yapılan usulsüz işlemlerin düzeltilmesinin” ihtar edildiğini, davalılara ihtarname gönderilmiş olmasına rağmen müvekkilinin kullanmış olduğu kredilerin davalılarca kat’ edilerek müvekkiline ihtar gönderildiğini, müvekkilinin mülkiyetinde olan paraya ilişkin olarak davalının müvekkilinin talimatı ve imzası olmadan müvekkilinin hesaplarında bulunan paralar üzerinde tasarrufta bulunmasının ve hatta parayı bloke etmesinin, bununla birlikte müvekkilinin hesabı müsait olmasına rağmen kredi sözleşmesinin kat edilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin kredi sözleşmesinin kat edilmesi nedeni ile kredibilitesinin düştüğünü ve bu nedenle de müvekkilinin ticari hayatının olumsuz olarak etkilendiğini ileri sürerek, müvekkilinin uğramış olduğu manevi zarara karşılık olarak 70.000,00.TL manevi ve müvekkilinin bilgisi ve talimatı dışında yapılan işlemlerden dolayı uğradıkları zarara karşılık olarak 1.000,00.TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının müvekkili bankadan kullandığı kredi borçlarını vadesinde ödemediği için hesabının kat edildiğini, davacının 14678 nolu hesabına 24/06/2013 tarihinde … Petrol tarafından gönderilen 236.690,77-TL’nin Perol Ofisinin vermiş olduğu talimatla petrol ofisinin .. Bankasındaki hesaplarından başka bir firmanın hesabına gönderilmesi gerekirken sehven davacının hesabına gönderildiğini, bu durumun davacıya bildirildiğini, ancak davacının kredi borçlarından mahsup yapılmasına ilişkin talimat yazısı üzerine 136.690,77-TL’nin kredi borçlarından mahsup edildiğini, daha sonra paranın davacıya ait olmadığının anlaşıldığını ve 28/06/2013 tarihinde davacıya ait olmayan paranın işlem düzeltmesi ile geri alındığını, davacının kötü niyetli olduğunu, hesaplarının müsait olduğuna dair beyanlarının yersiz olduğunu, hesap hareketleri incelendiğinde müvekkiline olan kredi borçlarının düzenli olarak ödenmemekte olduğunun ve borçları karşılayacak nitelikte olmadığının görüleceğini, davacının dürüstlük kuralına aykırı davranarak kendisine ait olmayan paranın iadesini talep ettiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 31/05/2017 tarih 2014/711 Esas 2017/402 sayılı kararında;
“Tüm bu bilgiler ışığı altında; davacının maddi tazminat talebi ile ilgili olarak, davalı banka tarafından havalenin geri çekilmesi, Bankalar Kanununun 10-3 maddesi ile Türk Borçlar Kanunu’nun 559/2 maddesine aykırı olduğundan, davacının hesabından geri çekilen paranın bankadan zarar tarihinden (havalenin geri çekildiği tarih) itibaren, 3095 sayılı Yasa’nın 2/2. maddesinde düzenlenen ve ticari işlerde uygulanması mümkün avans faizi ile birlikte tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Manevi tazminat Talebi bakımından ise; Davacının hesabına gelen havalenin geri alınmasından dolayı hesapta para olmaması nedeniyle kredilerin hesabının kat edilmesi nedeniyle manevi zarara uğradığı iddia edilmiş ise de davacı tarafından dosyaya sunulan icra dosyalarından Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyadaki alacağın 30.11.2012 ibraz tarihli 70.000,00 TL bedelli çeke, 2013/ 6742 sayılı dosyadaki alacağın 30.12.2012 – 31.01.2013- 28.01.2013 tarihli toplam 287.400,00 TL lık çeklere , 2013/ 6739 Esas sayılı dosyada da 20.07.2012 ve 20.08.2012 ibraz tarihli toplam 30.000,00 TL lık karşılıksız çıkan çeklere, 2013/ 6661 Esas sayılı dosyada ise 26.07.2013 vade tarihli 355.000,00 TL tutarında bonoya ve aynı mahiyette pek çok çeke dayalı olduğu , alacak miktarının bankanın gönderene iade ettiği miktarın çok üzerinde olması nedeniyle, hesabın kat edilmesinin bu sebepten ileri gelmediği,doğrudan illiyet bağı bulunmadığından manevi tazminat talebinin reddine …”gerekçesi ile,
Davacının açmış olduğu maddi tazminat davasının kabulü ile, 236.610,00.TL maddi tazminatın 24/06/2013 tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının açmış olduğu manevi tazminat talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile,
Genel kredi sözleşmesinin mahkemeye 16/07/2014 tarihli tensip tutanağında kurulan sözleşmenin aslının mahkemeye teslim edilmesi gerektiği şeklindeki 1 nolu ara karar uyarınca teslim edildiğini, daha sonra dosyanın bilirkişiye gönderildiğini, söz konusu raporda bulunan her ne kadar genel kredi sözleşmesinin incelenemediği ifade edilmişse de, diğer bir değerlendirme olan 3 adet gecikmiş kredi taksitinin olduğu ibaresinin de açıkça davacının temerrüde düştüğünü gösterir nitelikte olduğunu,
Dosya içerisinde bulunan 15/10/2014 tarihli bilirkişi raporunda, alacağı olmayan bir para nedeniyle davacının zarara uğramasının söz konusu dahi olamayacağını belirterek raporu bitirdiğini, eski tarihli bu rapordan da görüleceği üzere alacağı olmayan bir para nedeniyle zarara uğraması mümkün olmadığı kadar alacağı olmayan bir para ile daha öncesinde temerrüde düştüğü taksit ödemelerini yaparak bu taksitlerini ödemiş olacağını, geri alındığında temerrüde düşmemesinin de mümkün olmayacağını, hesabına yanlışlıkla gönderilen paranın gelmemiş olması ihtimalinde davacı tarafın yine temerrüde düşmüş olacağını, yine taksitlerini ödeyemeyecek durumda olacağı ve yine çekleri karşılıksız kalacağını, bunlar sonucunda davacı şirketin çeklerin karşılıksız çıkması sonucunda ticari itibarının zedelendiği sabit olmakla birlikte çeklerin karşılıksız yazılmasının da yine kendisinin 3 taksit boyunca temerrüde düşmesi neticesinde ortaya çıkmış olup, temerrüde düşmesi sonucunda oluşan sonuçları müvekkiline yüklemeye çalıştığını, TMK 2.maddesine göre davacının dürüstlük kuralına uymayarak açıkça hukuk düzenine sığınmak suretiyle hakkını kötüye kullanmakta olduğunu,
Yargılama boyunca bilirkişilerce yapılmış olan değerlendirmelerde sürekli olarak müvekkili bankanın yaptığı düzeltme işleminin hukuki durumunun ele alındığı, davacı tarafın taraflarından tazminat talep etmesine neden olacak zararın varlığının mevcudiyetinin incelenmediğini, ancak son raporda bilirkişiler tarafından davacı tarafın bankadaki ödemelerini geç yaptığı, ödeme güçlüğü çektiği ve müvekkilinin yaptığı düzeltme işlemi nedeniyle bu duruma düştüklerinin açıkça belirtildiğini ve bu değerlendirmeler davacı tarafın taraflarından tazminat talep etmesine neden olabilecek bir zararın mevcut olmadığını gösterdiğini, dolayısıyla mahkeme tarafından davacı tarafın MK 2.maddesi uyarınca dürüstlük kuralına aykırı davranarak kötü niyetli ve dürüstlük kuralına aykırı hareket etmekte olduğunu, dava niteliği uyarınca tazminat talep edebilmek için zararın varlığı gerektiği halde bu hususlar göz önünde dahi bulundurulmadan eksik inceleme sonucu verilen kanuna, hukuka ve hayatın olağan akışına aykırı kısmen kabul kararının bozulması gerektiğini,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/711 Esas 2017/402 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davada, 3.kişi tarafından davalı banka nezdindeki hesabına gönderilen havalenin, havaleyi gönderenin talimatı ile davalı banka tarafından hesabından çekilip iade edildiği ileri sürülerek, davalının işlemi nedeniyle uğranılan maddi zararın ve manevi tazminatın davalıdan tahsilinin talep edildiği, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulü ile maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin reddine karar verildiği, kararın davalı vekilince istinaf edildiği anlaşılmıştır.
HMK 355 maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ile kamu düzeni yönüyle inceleme yapılmıştır.
Yargıtay 11. HD. 2003/10593 E. 2004/4362 K. 22.04.2004 T. ve 2008/4986 E. 2010/1234 K. 04.02.2010 Tarihli emsal karar içerikleri de gözetildiğinde; TBK’nun 459. maddesine göre havalenin hesap sahibinin hesabına geçtiği andan itibaren havaleye konu para üzerindeki tasarruf yetkisinin sadece hesap sahibine ait olacağı, bu durumda havaleyi gönderenin işlemin yanlışlığına dayanarak bankadan bu işlemi düzeltmesini isteyemeyeceği gibi, davalı bankanın da üçüncü kişinin talimatına dayanarak davacı hesabından para çekmeye yetkisi bulunmamaktadır. Ayrıca davalı banka ,davacı ile aralarındaki bir sözleşme ilişkisine dayanarak bu işlemi yaptığını iddia ve kanıtlamış da değildir. Buna göre davalı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Somut olayda davalı bankaca yapılan işlem nedeniyle davacının havale konusu kadar zararının mevcut olduğu gerekçeleriyle davacının tazminat talebinin kabulü yönündeki kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 85,70.TL başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 16.162,82.TL karar harcından istinaf eden davalı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 4.041,40.TL harcının mahsubu ile bakiye 12.121,42.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 04/07/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.