Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/573 E. 2019/452 K. 27.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/573
KARAR NO : 2019/452
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/02/2018
DOSYA NUMARASI: 2016/1218 Esas – 2018/185 Karar
DAVA:Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 27/03/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, 21/07/2009 tarihnide başlayan 1296 … numaralı poliçeyle sigortalı … A.Ş. lehine yaptırılan 1 yıllık ürün geri çağırma poliçesine göre, poliçe ücreti dönem başında depo prim esasıyla tahakkuk ettirilmekte olup, esas ciro dönem sonunda bildirileceği kabul edilerek yıllık 9.500,000-EURO ciro üzerinden prim belirlendiğini, poliçede, açıkca ” sene sonu ayarlama fiyatı ile hesaplanacak gerçekleşen primin asgari depo fiyatını aşması durumunda, aşan prim tutarı tahakku ettirilir ” denilmesine rağmen, sigortalı poliçe dönemi sonunda gerçekleşen cirosunu bildirmemiş, gerçek cirosuna göre fark zeyilnamesinin müvekkili brokerlik şirketinden kesilmesine engel olduğunu ve müvekkilinin de hak ettiği komisyonu alamadığını, bu bedelin tahsili için İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/907 esas sayılı dosyası ile dava açılmışsa da, dava safahatında zeyilnamenin davalı acenta olan banka şubesi vasıtası ile yapıldığı ve kendi dönemlerine ait komisyonun da buna eklenerek haksız olarak tahsil edildiğinin ortaya çıktığını, bilirkişi raporları ile bu durumun belirlendiğini, alacaklarının mevcudiyetinin ve tahakkukunun kesin olarak ortaya çıkmış olmakla birlikte bunun sigortalıdan değil, davalı …’dan talep ve tahsil edilebileceği kanaati ile davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu sebebi ile red edildiğini ileri sürerek, davalının haksız ve kötü niyetli olarak tahsil edip taraflarından gizlenen müvekkilinin hak etmiş olduğu 6.779,00-Euro komisyon alacağının fiili ödeme tarihindeki Türk Lirası karşılığının tahsiline karar verilmesini, faiz,masraf ve ücreti vekaletin davalıya yükletilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı ile müvekkil şirket Brokerlik Protokolü çerçevesinde çalışmakta ve sigorta sözleşmelerinde sigortalıyı temsil etmek, rizikoların sigorta edilmesi için sigorta sözleşmesi yapmak isteyenler ile müvekkil Şirket’i bir araya getirmek, sigorta sözleşmesinin akdinden önceki hazırlık çalışmalarını yapmak ve gerektiğinde bu anlaşmaların uygulanmasında ve hasar tazminatlarının ödenmesinde sigortalıya yardım etmek amacıyla davacının faaliyet gösterdiğini, Sigortacılık Kanunu Broker’i “Sigorta veya reasürans sözleşmesi yaptırmak isteyenleri temsil ederek, bu sözleşmelerin yaptırılacağı şirketlerin seçiminde tamamen tarafsız ve bağımsız davranarak ve teminat almak isteyen kişilerin hak ve menfaatlerini gözeterek sözleşmelerin akdinden önceki hazırlık çalışmalarını yürütmeyi ve gerektiğinde sözleşmelerin uygulanmasında veya tazminatın tahsilinde yardımcı olmayı meslek edinen kişi” olarak tanımlandığını, … temsilci olduğunu ve onun talimat ve yönlendirmesi ile hareket ettiğini, davacı, müşterisi olan Sigortalı … ile sorunlar yaşamaya başladıktan sonra, vadesi çok önce bitmiş bir poliçe ile ilgili ayarlama primi uygulamasını istediğini, müvekkil şirket tarafından düzenlenen poliçe 21.07.2009-21.07.2010 vadeli olup, davacının sigortalının temsilcisi olarak poliçe özel şartlarında belirtilen hususları poliçe vadesi sonunda derhal müvekkili şirkete bildirmesi gerektiğini, oysa ki, davacı 20/09/2011 tarihindeki yazısında ciro ile ilgili hiçbir rakam vermeden zeyilname düzenlenmesini talep ettiğini, müvekkil şirketi, ciro ile ilgili net bir rakam olmaması nedeniyle zeyilname tanzim yoluna gitmediğini, davacının bu kez 27/08/2010 tarihli belgeyi müvekkili şirkete gönderdiğini, bu belgedeki açıklama sigortalı tarafından Denetleme Kuruluna yapıldığını, bu belgede tahmini ciro tutarı belirtilmekte olduğunu, net rakamlar olmadığını, dolayısıyla bu belgeye itibar edilerek geçmişe dönük işlem yapılmasının mümkün olmadığını, diğer taraftan, davacının sigortalı … temsilcisi olduğunu, yaptığı hataların davacının kendisini bağlayacağını, dolayısıyla, geçmişe yönelik zeyil tanzim edilmek suretiyle sigortalı … ek prim talep etmek ve bu prim nedeniyle davacıya komisyon ödemenin uygun bulunmadığını, kaldı ki sigortalı … poliçelerden tespit edebildikleri kadarıyla bu süreçte aracı olarak … Pendik şubesi ile çalışmalara başladığı ve davaya konu komisyon ödemesinin de … Pendik Şubesine ödendiğini, müvekkil şirketin buradaki sorumluğu üretim kim tarafından yapılırsa yapılsın, o poliçe ile ilgili komisyonun ödenmesi olduğunu, sigortalı … aracılık görevini her ne kadar … vermiş olsa da, zeyil işlemini kendi takdiri ile başka bir aracıdan gerçekleştirdiğini, bu işlemin mevzuata ve hakkaniyete aykırı bir hali bulunmamakta, sigortalının kendi isteği ve arzusu ile işlemin gerçekleşmesinin söz konusu olduğunu, sigortalı … Makine’nin takdir yetkisini kullanarak yaptığı işleme müvekkil şirketin bir etkisinin bulunmadığını, yapılan işleme karışmasının söz konusu olmadığını, kaldı ki, müvekkili şirketin davacıya kendisinden gelen işlemlere ait poliçelerdeki tüm zeyil işlemlerinin de yine davacıdan yapılacağına dair bir taahhüdünün de bulunmadığını savunarak, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla; haksız ve hukuka aykırı ikame olunan işbu davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 28/02/2018 tarih 2016/1218 Esas – 2018/185 Karar sayılı kararında; ” … Tüm dosya kapsamı incelendiğinde, taraflar arasında söz konusu sigortacılık hizmeti için anlaşmanın olduğu ve dava konusu olan … numaralı üçüncü şahıs mali sorumluluk poliçesinin davacı şirket tarafından tanzim edildiği, ürün mali sorumluluk sigorta poliçesinin davalı … şirketinin banka acentası olan … Pendik Ticari Şubesi tarafından, ve bu iki poliçeye ilişkin prim tahakkuk zeyilnamesinin ise davalı … şirketinin banka acentası durumundaki … Pendik Ticari Şubesi tarafından tanzim edildiği, taraflar arasındaki 2450193 numaralı üçüncü şahıs mali sorumluluk poliçesinde ” sene sonu ayarlama fiyatı ile hesaplanacak gerçekleşen primin, asgari depo primini aşması halinde aşan prim tutarı poliçesi süresi sonunda bir zeyilname ile tahakkuk ettirilir ” hükmü mevcut olduğu, dolayısı ile cirodaki değişikliğine bağlı olarak tahakkuk ettirilecek komisyon farkının da hesaplanması söz konusu olacağı, bunun için de dönem sonunda gerçekleşen ciro tutarının bilinmesi gerektiği, poliçenin dönem başında belirtilen ciro tutarının 9.500,000,00-Euro olduğu, 20/07/2010 tarihi itibariyle dönem sonunda gerçekleşen cironun 18.685,921,96-Euro olduğu, gerek davacı tarafından düzenlenen … numaralı poliçeyi ve gerekse sigorta şirketinin banka acentası olan .. Pendik Ticari Şubesi tarafından düzenlenen … numaralı poliçeye ilişkin ilave prim tahakkukları birlikte aynı zeyil içinde yapıldığı, dönem sonu gerçekleşen cirolara göre düzenlenen zeyilnameden anlaşılmakta olup, bunlara ilişkin ilave prim tutarının 44.688,91-Euro olarak tahakkuk ettirildiği, tahakkuk eden 44.688,91-Euro tutarındaki zeyilname, aynı zamanda davacı tarafından düzenlenen … numaralı poliçeye ait 37.662,28-Euro tutarındaki ilave primi de kapsadığı, davacının söz konusu prim üzerinden yukarıda hesaplandığı üzere davalı … şirketinden 6.779,21-Euro tutarında ilave komisyon talep etme hakkı doğduğu anlaşılmakla, davanın kabulüne karar verilmesi gerekmiş olduğu…”gerekçesi ile, ” Davanın kabulü ile 6.779,00 Euro’ nun dava tarihi olan 15/12/2016 tarihinden itibaren kamu bankalarının 1 yıllık Euro mevduatına uyguladığı en yüksek faiziyle birlikte fiili ödeme tarihindeki efektif satış kuru karşılığı davalıdan alınarak davacıya verilmesine, … ” karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Davacı ile müvekkili şirket arasında … protokolünün mevcut olduğunu, bu protokol kapsamında davacı … sözleşmelerinde; sigortalıyı temsil etmek, rizikoların sigorta edilmesi için sigorta sözleşmesi yapmak isteyenler ile müvekkili şirketi bir araya getirmek, sigorta sözleşmesinin akdinden önceki hazırlık çalışmalarını yapmak ve gerektiğinde bu anlaşmaların uygulanmasında ve hasar tazminatlarının ödenmesinde sigortalıya yardım etmek amacıyla faaliyet gösterdiğini, … sigorta ettirenin temsilcisi olduğunu ve onun talimat ve yönlendirmesi ile hareket ettiğini, Müvekkili şirket tarafından düzenlenen dava konusu poliçe 21.07.2009-21.07.2010 vadeli olduğunu, davacının sigortalının temsilcisi olarak poliçe özel şartlarında belirtilen hususları poliçe vadesi sonunda derhal müvekkili şirkete bildirmesinin gerektiğini, ancak davacı, müşterisi olan sigortalı … ile sorunlar yaşamaya başladıktan sonra vadesi çok önce bitmiş bir poliçe ile ilgili müvekkili şirketten ayarlama primi uygulamasını istediğini, buna ek olarak, zeyilname düzenlenmesi talebinin ciro ile ilgili hiçbir rakam verilmeksizin hiçbir belge iletilmeksizin yapıldığını, daha sonraki bir tarihte davacı, sigortalı tarafından Denetleme Kuruluna iletilen bir belgeyi müvekkili şirkete ilettiğini, ilgili yazıda yine muğlak olarak belirtilen rakamlar üzerinden ödeme talep ettiğini, müvekkili şirketin de ciro ile ilgili net bir rakam olmaması nedeniyle zeyilname tanzim yoluna gitmediğini, Davacı tarafından yapılan bu talep sürecinde sigortalı … ile yaşamış oldukları uyuşmazlık nedeniyle ilişkilerinin sona erdiğini, bu süreçten sonra sigortalının … Pendik Şubesi ile çalışmaya başladığının tespit edildiğini, davalı tarafın poliçeler üzerinden tespit edilen bu husus ile davaya konu komisyon ödemesinin de … Pendik Şube’ye halihazırda ödendiğini, bu vesile ile müvekkili şirket üzerine düşen sorumluluğunu yerine getirmiş olduğunu, davacının sigortalının temsilcisi olduğu düşünüldüğünde sigortalı ile temsilci arasında yaşanan uyuşmazlığın ve sigortalının hür iradesine bağlı bu seçimde müvekkili şirketin etki altında kalmak zorunda bırakılmasının izahtan vareste olduğunu, dolayısıyla davacı ile sigortalı arasında yer alan ilişki sebebiyle ve hatta vade süresinin çoktan dolmuş bir poliçe kapsamında geçmişe yönelik zeyil tanzim edilerek sigortalıdan ek prim talep etmek ve bu prim nedeniyle davacıya komisyon ödemek uygun bulunmayacağını, Müvekkili şirketin davacı sigortalı ile arasında olan ilişkideki konumu gereği sorumluğunun üretim kim tarafından yapılırsa yapılsın o poliçe ile ilişkili komisyonun ödenmesi olduğunu, davaya konu işlem davacı ile sigortalı … arasındaki brokerlik sözleşmesinden kaynaklanan anlaşmazlık sonucu ortaya çıktığını, sigortalı … aracılık görevini her ne kadar … vermiş olsa da zeyil işlemini kendi takdiri ile başka bir aracıdan gerçekleştirdiğini, bu işlemin mevzuata ve hakkaniyete aykırı bir hali bulunmadığını, sigortalının kendi isteği ve arzusu ile işlemin gerçekleşmesinin söz konusu olduğunu, Sigortalı … takdir yetkisini kullanarak yaptığı işleme müvekkili şirketin bir etkisinin bulunmadığını, müvekkili şirketin davacıya kendisinden gelen işlemlere ait poliçelerdeki tüm zeyil işlemlerinin de yine davacıdan yapılacağına dair bir taahhüdünün de bulunmadığını, bu sebeple ilk derece mahkemesi tarafından verilen müvekkili şirketin sorumlu olduğuna yönelik davanın ‘kabulü’ kararının davacı ile sigortalı arasında olan ilişkideki konumu gereği hukuka uygun olmadığını beyanla, İstinaf başvurusunun kabulü ile, dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla; ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, sigorta hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Sigorta ve reasürans aracıları arasında sayılan sigorta brokeri 5684 sayılı Kanunun 2/1-d maddesinde “Sigorta veya reasürans sözleşmesi yaptırmak isteyenleri temsil ederek, bu sözleşmelerin yaptırılacağı şirketlerin seçiminde tamamen tarafsız ve bağımsız davaranarak ve teminat almak isteyen kişilerin hak ve menfaatlerini gözeterek sözleşmelerin akdinden önceki hazırlık çalışmalarını yürütmeyi ve gerektiğinde sözleşmelerin uygulanmasında ve tazminatın tahsilinde yardımcı olmayı meslek edinen kişi “ olarak tanımlanmıştır. Sigorta ve Reasürans Brokerleri Yönetmeliğinin 3/b maddesinde ise, broker anılan yasada tanımlanan gerçek veye tüzel kişi olarak tanımlanmıştır. Dosya kapsamında bulunan İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/ 907 Esas – 2016/ 240 Karar sayılı ilamına dayanak oluşturan ve mahkemesince bilirkişi heyetinden alınan bilirkişi raporunda; taraflar arasında sigortacılık hizmeti için bir anlaşmanın olduğu ve dava konusu edilen … numaralı üçüncü şahıs mali sigorta poliçesinin davacı tarafın tanzim ettiği, poliçenin dönem başında belirtilen ciro tutarının 9.500.000,00 EURO olduğu görülmekle, davacının davalı … şirketine sigorta hizmeti verdiği ve dava dışı sigortalı … adına poliçe tanzim edilmesine aracılık sağladığı konusunda bir uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmıştır. Yukarıda belirtilen bilirkişi heyeti raporunda da belirtildiği üzere 24501903 numaralı poliçe üzerinde yazılı olan KLOZ hükmünde,” İşbu poliçede tahakkuk ettirilen prim sigortalı tarafından bildirilen tahmin ciro üzerinden hesaplanmıştır. Poliçe süresi sonunda gerçekleşen ciro ile fiyat çarpılacak ve gerçekleşen prim hesaplanacaktır. Bu pirimin asgari depo primini aşması halinde aşan prim tutarı poliçe süresi sonunda zeyilname ile tahakkuk ettirilir ve peşin olarak tahsil edilir.” şeklinde düzenlemesi ve davalı sigortalının yazısından( İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin dosyasında mevcut) anlaşıldığı üzere söz konusu poliçede tahmini ciro tutarı 9.500.000,00 EURO’ un dönem sonunda( 20/07/2010 tarihi itibariyle) gerçekleşen cirosunun, 18.685.921,66 EURO’ ya ulaştığı, gerçekleşen ciro ile tahmini ciro arasındaki farkının, 18.685.921,66EURO-9.500.000,00 EURO= 9.185.921,00 EURO olduğu, 24501903 numaralı üçüncü şahıs mali sorumluluk sigorta poliçesinin üçüncü sayfasında belirlenen ayarlama fiyatı: 0,41% oranından hareketle, gereken ilave prim tutarı( BSMV dahil): 9.185.921,66×0.41%=37.662,28 EURO olduğu, söz konusu poliçe kapsamında komisyon oranının 18% olduğu gözetildiğinde, davacının alması gereken ek komisyon alacağının 37.662,28 EURO x 18%= 6.779,21 EURO olduğu görülmüştür. Sigorta ve Reasürans Brokerliği Yönetmeliği’ nin 17. maddesine göre, broker, brokerlik dışında başka bir ticari faaliyetle uğraşamaz. Belirtilen yasal olgular karşısında, broker, münhasıran brokerlik işleriyle uğraşın tacir sıfatını haiz kişidir. TTK’nun 22. maddesine göre, tacir olan veya olmayan bir kimseye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, münasip bir ücret isteyebilir. Hatta, aralarında ücret karalaştırılmasa bile tacir, ticari işletmesiyle ilgili verdiği bir hizmet karşılığında uygun bir ücret talep etme hakkına sahiptir. Bu itibarla, davacının 21/07/2009-21/07/2010 dönemleri arası için düzenlenen 24501903 numaralı poliçede acente olarak hizmet verdiği ve bunun sonucunda poliçe kapsamında primin asgari depo primini aşması halinde aşan prim tutarını, poliçe süresi sonunda zeyilname ile tahakkuk ettirilmekle, peşin olarak tahsilini talep hakkının doğduğu, sigorta ettirenin prim borcunu peşin ödemesi halinde bu alacağının muaccel hale geleceği, sonraki dönemler için acentenin değişmesi ve zeyilnamenin bir başka acente tarafından düzenlemesinin, davacının komisyon alacağını talep etme hakkını engellemeyeceği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince kurulan hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.711,80 TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 428,4 TL (392,50TL + 35,90TL) harcın mahsubu ile bakiye 1.283,4 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davalı üzerinde bırakılmasına, UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş – dönüş masrafı 37,90 TL’ nin davacı avansından sarf edildiği anlaşılmakla; bu giderin de davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/03/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.