Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/566 E. 2019/342 K. 06.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/566 Esas
KARAR NO : 2019/342 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2014/1455 Esas 2018/214 Karar
TARİH : 13/03/2018
DAVA : İstirdat – İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 06/03/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin ticari faaliyetlerde kullanmak üzere hesap açtırdığını, davalının söz konusu hesaptan 17.09.2013 tarihinde kredi tahsis ve istihbarat ücreti adı altında 5,000-TL ve bankacılık hizmetleri gelirleri komisyonu adı altında 10.000,-TL kullanılan krediden tahsil ettiği, şirket yetkililerine kendilerinden başkaca bankacılık işlemi ücreti alınmayacağın ifade edildiğini, krediyi kullanabilmek için olur verildiğini, bahse konu tutarların haksız ve hukuka aykırı olduğunu, sözleşmenin tek taraflı olarak hazırlandığını, müvekkilinin pazarlık yapacak konumda olmadığını, müvekkili aleyhine olan maddeler olduğunu, müvekkilinden haksız olarak alınan tutarların iadesinin gerektiğini, davalının haksız olarak almış olduğu tutarlar için icra takibi başlatıldığını, davalı bankanın haksız olarak itiraz ettiği ve takibin durmasına yol açtığını ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulünü, itirazın iptali ile İstanbul .. İcra müdürlüğü nezdindeki … E. Sayılı dosyadan başlatılan icra takibinin aynen devamına, haksız ve kötü niyetli olan davalının asıl alacağın en az % 20’si tutarında icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, huzurdaki davaya konu tutarın davacı firmanın müvekkili ile imzalamış olduğu kredi sözleşmesi hükümleri gereğince tahsil edildiğini, sözleşme ve ilgili yasaya aykırı bir işlem olmadığını, davacı tarafın TTK hükümlerine göre tacir sıfatına haiz olduğunu, basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü altında ve imzalamış olduğu sözleşmenin sonuçlarını öngörebilecek durumda olduğunu, dava dilekçesinden de anlaşılacağı üzere davacının kredi sözleşmesinin imzalanması aşamasında dava konusu tutarların tahsil edileceği yönünde bilgilendirilmiş olduğunun açıkça anlaşıldığını, müvekkil banka ile davacı arasında akdedilen sözleşmede hüküm altına alınmış bulunan ücret, masrafların haksız şart teşkil etmeyeceğini, kredi kullanacağı bankayı tercih konusunda seçim hakkı olan ve müvekkil bankadan kredi kullanma zorunluluğu bulunmayan davacının, krediyi kullandıktan sonra kredi sözleşmesi hükümlerinin genel işlem koşullarına aykırı olduğu yönündeki iddiasının haksız ve iyi niyetten yoksun olduğunu bildirmek suretiyle haksız ve mesnetsiz olarak açılmış davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 13/03/2018 tarih 2014/1455 Esas 2018/214 sayılı kararında;
“Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; açılan dava davacının kredi kullanırken kendisinden kesilen komisyon ücretlerinin geri iadesi için başlattığı icra takibinde davalının yaptığı itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasında 13/09/2013 tarihinde Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi imzalanmış olup 17/09/2013 tarihinde davacının vadesiz hesabından istihbarat ücreti olarak 5.000-TL ve hizmet gelirleri komisyonu olarak 10.000-TL para tahsil edildiği fakat bilirkişi raporuyla ayrıntılı ve denetime açık bir şekilde tespit yapıldığı şekilde davacı müşteriye bu ücretlerin alınacağına dair ön bilgi formu verilmediği ve bildirim yapılmadığı, gerek istihbarat ücreti ve gerekse bankacılık hizmet gelirleri komisyonu alınabilmesi için, alınmış veya verilmiş bir hizmet bulunmadığı, buna ilişkin belge sunulmadığı, bu nedenle bu bedellerin tahsili için başlatılan icra takibinin yerinde olup yapılan itirazın haksız olması nedeniyle…”gerekçesi ile,
Davanın kabulüne, davalının İstanbul…İcra Müdrülüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin 15.000-TL asıl alacak ve bu alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık % 11,75 oranında avans faizi yürütülmek suretiyle devamına, kabul edilen asıl alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalıdan tahsiline karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Ticari bir şirket olan davacının, ticari bir kredi kullandığı ve bu yüzden tacir olan davacının imzalamış olduğu sözleşmenin sonuçlarını da öngörebilmesi gerektiğini, bu nedenle davacı şirketçe sonradan kendisinden alınan masrafların hukuka aykırı olduğunu iddia edemeyeceğini, İlk derece mahkemesince taraflarca imzalanan sözleşme hükümlerinin değerlendirilmediğini, yeni bir bilirkişiden rapor alınması gerektiğini, ancak ilk derece mahkemesince yeni bir bilirkişiden rapor alınmasına dair taleplerin gerekçesiz bir şekilde reddedilerek hatalı ve eksik rapora dayalı karar verildiğini, Müvekkili banka ile davacı arasında akdedilen sözleşmede hüküm altına alınmış bulunan ücret ve masrafların haksız şart teşkil etmediğini, Kredinin kullanımı nedeniyle sözkonusu maliyet ve külfetlerle kıyaslanmayacak kadar küçük olan ücret, masraf ve komisyonların müvekkili bankaca sunulan hizmetin niteliği gereği olduğunun ve bir tacir olan davacı şirketin aleyhinde dengesizlik yaratmadığını, müvekkili banka nezdinde kullandırılan krediler ve diğer Bankacılık işlemleri için alınan masraf ve komisyon tutarlarını gösteren Hizmet Komisyon Çizelgesinin, müşterilerin görebileceği şekilde ilan edildiğini ve müvekkili bankanın internet sitesinde de yer aldığı, ayrıca bu ücretler ile masrafların, taraflar arasında akdedilen sözleşmede de yer aldığını, davacı tarafın sözkonusu ücretlerden haberdar olarak kullandığı krediye karşılık, bu ücretlerin haksız alındığını ileri sürmesinin, davacı şirketin kötüniyetli olduğunu açıkça ortaya koyduğunu, ancak yapılan yargılama esnasında ne bilirkişi raporlarında ne de bu raporlara dayanılarak verilen gerekçeli kararda bu hususun dikkate alınmadığını,Davacının müvekkili bankadan kredi kullanma zorunluluğu bulunmadığını, ticari bir şirket olan davacının kredi kullanacağı bankayı tercihi konusunda hem seçim hakkına haiz hem de bu seçimini kullanacağı kredinin koşullarına göre değerlendirerek seçme bilgisine sahip olduğunu, davacının müvekkili bankanın kredi şartlarını gördükten sonra tercihini müvekkili bankadan yana kullandığını, bu yüzden de davacının krediyi kullandıktan sonra kredi sözleşmesi hükümlerinin genel işlem koşullarına aykırı olduğu yönündeki iddiasının haksız ve kötüniyetli olduğunu, Davacıdan tahsil edilen ücretler ile masrafların yasal mevzuata, davalı tarafın imzalamış olduğu sözleşme hükümlerine ve bankacılık yeknesak uygulamalarına uygun olarak gerçekleştirildiğini,İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1455 Esas 2018/214 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava, davalı banka tarafından davacıya kullandırılan kredi nedeniyle istihbarat ücreti ve hizmet gelirleri komisyonu adı altında tahsil edilen ücretlerin iadesi istemine ilişkindir. Somut olayda, taraflar arasında genel kredi sözleşmesi ve teminat sözleşmesi imzalanmıştır. Tacir olan taraflar arasında imzalanan 13/09/2013 tarihli genel kredi sözleşmesi uyarınca davacıya kredi kullandırıldığı ihtilafsız olup, taraflar arasında, davalı bankanın davaya konu kesintileri yapma hakkı olup, olmadığı noktasında ihtilafın doğduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki sözlemenin 6. Maddesinde; davacı müşterinin her türlü masrafların, komisyon ücreti, tahsis ücreti kabul ettiği belirlenmiş ve gerekli giderlerin de davacı tarafından karşılanacağı sabit olmakla birlikte, davalı tarafından talep edilen ücretlerin işin niteliğine uygun ve makul olup olmadığının da denetimi gerekmektedir. Davalının alınan ücretlerin sözleşme ve bankacılık uygulamalarına uygun olduğunu savunması karşısında Mahkemece; diğer bankalardan benzer türdeki kredi sözleşmelerinden kaynaklanan istihbarat ücreti ve hizmet gelirleri komisyonu alınıp alınmadığı sorularak, alınıyorsa oranlarının araştırılması, kredi sözleşmesinin tamamının dosyada mübrez olmadığı görüldüğünden, sözleşmenin tüm maddelerini içerir metnin örneğinin dosya kapsamına alınması ve bu deliller toplandıktan sonra yeniden değerlendirme yapılarak, gerekiyorsa yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak karar verilmesi gerektiği halde, mahkemece işbu delillerin toplanıp değerlendirilmeksizin davanın reddine karar verilmesi, davanın esasına ilişkin tüm deliller toplanmadan hüküm verilmesi anlamında olup, açıklanan nedenler ile; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’ nin 353/1-a-6 maddesi uyarınca kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
1-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/03/2018 tarih ve 2014/1455 Esas – 2018/214 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 257,00.TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
3-İstinaf kanun yoluna başvurma harcı 98,10.TL ile dosya gidiş- dönüş masrafı 31,50.TL toplamı 129,60.TL’ nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine,
5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/03/2019 tarihinde HMK 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.