Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/53 E. 2018/514 K. 30.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/53
KARAR NO : 2018/514
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/10/2017
DOSYA NUMARASI : 2006/795 Esas – 2017/807 Karar
DAVA : Şirket Yönetim Kulu Üyeliğinden Kaynaklanan Sorumluluk Davası
KARAR TARİHİ : 30/05/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’nun müvekkili şirketin 1 hisse ortağı olduğunu aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığını, müvekkili şirketin … 2000 sitesinde bulunan ve dava dışı …’na ait villanın peyzaj işlerinin yapılması işini üstlendiğini, davalının para tahsil etmeye yetkisinin olmadığı halde…’ndan para tahsil ettiğini ayrıca şirket adına imza atma yetkisi olmadığı halde şirket kaşesi üzerine imza atarak para makbuzu tanzim ettiğini, davalının bununla da kalmayarak paradan 8.500,00-YTL’yi zimmetine geçirdiğini, davalının 01/12/2005 tarihinde …ndan 12.780,00-YTL değerinde üç adet çek aldığını ve karşılığında şirket kaşesi üzerine kendi imzasını atmak suretiyle para makbuzu düzenlediğini, davalının toplam 12.780,00-YTL değerinde üç adet çek aldığı halde sadece 4.280,00-YTL aldığını söylediği ve bu miktarı müvekkili şirkete verdiğini, müvcekkili şirketin, … İnşaat Adi Ortaklığına … Hill Projesi kapsamında bir takım payzaj işlerin yapımı için KDV hariç 270.000 EURO teklif verdiğini ancak, davalının müvekkili şirket adına imza atma yetkisi olmadığı halde ve şirket yetkililerine haber vermeden teklifin çok altında bir fiyatla ( KDV dahil 245.000 EURO) …. İnşaat Adi Ortaklığı ile 08/12/2005 tarihinde sözleşme imzaladığını, bu sözleşmenin müvekkilinin iradesinin dışında imzalandığını ifade ederek, davalının kusurlu fiil ve işlemleri nedeniyle müvekkili şirketin uğradığı 200.000,00-YTL zarardan şimdilik 8.500,00-YTL maddi zararın dava tarihinden itibaren en yüksek banka reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama masrafları ve avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Ziraat Mühendisi ve Peyzaj mimarı olan müvekkili …’nun davacı şirketin hissedarı ve 22/12/2003 tarihli genel kurul kararı ile yönetim kurulu üyesi olduğunu, 09/01/2006 tarihine kadar fiilen genel müdürlük görevini yaptığını, Peyzaj işleri yapan davacı şirketin hissedarlarından müvekkili dışında kalanların hiçbirinin mesleğinin peyzaj mimarlığı ile ilgisi bulunmadığını, hissedarlardan peyzaj mimarı olan müvekkilinin bu anlamda yetkin bir kişi olduğundan ve genel müdür sıfatıyla bu işleri fiilen kendisi yürüttüğünden dava dilekçesinde bahsi geçen dava dışı …’na ait …2000 sitesinde bulunan villanın peyzaj işini bizzat kendisi bularak davacı şirket menfaatine söz konusu işi üstlenerek başanyla tamamladığını, davacı şirketin işleyiş sisteminde ofis boylar dahi tahsilata gönderilirken, müvekkilinin genel müdür sıfatıyla “…benim temsile yetkim yok…” deyip şirket menfaatine ödenen parayı geri çevirmesinni hayatın doğal akışına aykırı olduğunu, müvekkilinin söz konusu müşterinin evinde kontrolörlük görevini ifa ederken kendisinden şirket menfaatine; …Bankasının 10.12.2005 keşide tarihli ve 1.280,00 YTL bedelli, …Bankasının 10.01.2006 keşide tarihli ve 3.000,00 YTL bedelli,….’ın 09.12.2005 keşide tarihli ve 8.500,00-YTL bedelli çeklerini aldığını, müvekkilinin ilk iki çeki davacı şirkete teslim ettiğini, davacı şirket bu çekleri kredi kullanmak üzere ….Bankası Mecidiyeköy Stadyum Şubesine veya …bank Merkez Şubeye sunduğunu, davacı şirket de dilekçesinde bu çekleri teslim aldığını ikrar ettiğini, müvekkilinin 8.500.00 YTL bedelli çeki ise, bankadan tahsil ederek davacı şirket yetkililerinin talimatı üzerine davacı şirketin taşerona yaptırdığı işlerle ilgili olarak oluşmuş borcuna karşılık davacı şirketin taşeronuna ödediğini, Bu nedenle, müvekkilinin söz konusu parayı zimmetine geçirdiği iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin ..-…-Kameroğlu İnşaat Adi Ortaklığıyla yapılan sözleşmeyle ilgili olarak davacı şirketi zarara uğratmasının söz konusu olamayacağını, dava dilekçesinde iddia edildiğinin aksine davacı şirketçe müşteri GKK Group’a verilmiş iş bedelini KDV hariç 270.000 EURO olarak gösteren resmi ve imzalı bir teklif bulunmadığını, müşteri GKK Group müvekkili dışında diğer şirket yetkilileri ve hissedarlarıyla müvekkilinin işten aynlana kadar hiçbir şekilde muhatap olmadığını, müvekkilli davacı şirket yetkililerinin talimatı doğrultusunda söz konusu müşteriyle dikilecek bitki bedellerine karşılık KDV dahil olmak üzere 245.000 EURO’luk ve peyzaj projesi çizimine karşılık 11.000,00-EURO’luk 08.12.2005 tarihli sözleşmeyi davacı şirket menfaatine imzaladığını, davacı şirket bu sözleşmeye muvafakat etmek suretiyle, sözleşme bedelinin bir kısmını nakit olarak … Bankası Mecidiyeköy Stadyum Şubesindeki hesabına kabul ederek kullandığını, geri kalan kısmını ise bahsi geçen müşterinin keşide ettiği 433,000 YTL lik çeki müşteriden alarak kredi kullanmak üzere …bank Merkez Şubeye verdiğini, bahsi geçen ihtarname, sırf müvekkilini zarara uğratmak amacıyla çekilmiş olup, müvekkilinin tüm bunlara rağmen, iyi niyetli olarak davacı şirket yararına ek kazanımda bulunulması için müşteri firmayla tekrar görüştüğünü ve bu sefer KDV hariç 245.000,00-EURO iş bedelini müşteri firmaya kabul ettirdiğini, 23.1.2006 tarihinde yapılan protokole zemin hazırlandığını, bu protokol sonrasında davacı şirketin aldığı çeki iade ettiğini ve müşteri firma, davacı şirketin ….. Bankası Mecidiyeköy Stadyum Şubesindeki hesabına nakit ödeme yaptığını, bu nedenle, dava dilekçesindeki müvekkiline gönderilen ihtarnameye rağmen, müvekkilinin hiçbir girişimde bulunmadığı iddiasının tamamen gerçeğe aykırı olduğunu, akabinde 23.1.2006 tarihli protokolün imzalanması da, müvekkilinin hiçbir mecburiyeti olmadığı halde gerekli olan girişimi yaptığını ve bu protokole zemin hazırladığını açıkça tevsik etmekte olduğunu, davacının bu nedenle ticari itibar kaybına uğradığı ve çok büyük bir proje olan ….. Hill projesi kapsamında yeni iş alamayarak zarara uğradığı iddiasının gerçek dışı olup, itibardan uzak olduğunu, ifade ederek, haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine, yukarıda bahsi geçen 8.500,00-YTL’lik çek bedeli karşılığı olarak 8.500,00-YTL göstermesine rağmen, bunun dışında …. inşaat şirketiyle yapılan sözleşmeden kaynaklanan zararını da iş bu davaya konu ettiğinden ancak bu zararına ilişkin herhangi bir harç yatırmadığından, davanın bu kısmının esasa girilmeksizin reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 05/10/2017 tarih ve 2006/795 Esas 2017/807 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” … Dosyaya celp olunan belge ve bilgiler, bilirkişi raporu, toplanan deliller, tüm dosya kapsamına göre; her ne kadar davacı şirket, davalı yönetim kurulu üyesinin, yetkisi olmaksızın şirket namına tahsilatlar yapıp bunların bir kısmını zimmetine geçirdiğini, şirket zararına fiyat tekliflerinde bulunduğunu iddia etmiş ise de; dosyaya bu iddialarını ispat edebilecek hiçbir delil sunamamıştır. Bilirkişi heyeti marifeti ile yaptırılan defter incelemesi neticesinde de ticari defterlerin usulüne uygun tutulmadığı, bu yönüyle lehine delil teşkil etmesinin mümkün olmadığı anlaşılmıştır. Bu haliyle dahi davacı müflis şirkete ait 2006 yılı ticari defterlerinde, dava dışı ….’na 953363 numaralı, KDV dahil 32.090,10-TL tutarındaki faturanın keşide edilerek kayıtlara alındığı, söz konusu bakiyenin 31.12.2006 tarihli kapanış maddesinde aynen yer aldığı, bu anlamda dava dışı müşteriden 2006 yılı içerisinde herhangi bir tahsilat yapılmadığı, şirketin 2005 yılı ticari defterleri incelenemediğinden, davaya konu edilen çeklerin ticari defterlerdeki durumu yönünden herhangi bir tespit ve değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığı,
Yine davacının iddia ettiği dava dışı …..İnşaat Adi Ortaklığına 270.000,00 Euro+KDV fiyat teklifi verdiğini ifade ettiği görülmekle birlikte, dava dosyasında sunulu bu yönde hazırlanmış bir fiyat teklifine rastlanmadığı, dava dosyasma sunulu para makbuzunda davalı yan tarafından dava dışı ….’a, davacı şirket namına 8.500,00-TL nakit işçilik bedeli ödemesi yaptığı görülmekle, adı geçen dava dışı kişinin davacı şirket ile bağının bulunup bulunmadığının tespit edilemediği, dolayısı ile incelenen 2006 yılı ticari defterleri ile dava dosyasına sunulu belgelerden, davalının dava konusu nedeni ile davacı müflis şirketi zarar uğratıp uğratmadığı hususunun belirlenmesinin mümkün olmadığı, dosyaya sunulan belge ve bilgiler, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davanın subuta ermediği anlaşıldığından reddine dair … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” Davanın reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Yerel Mahkemenin, taleplerini haksız bir gerekçeyle tümden reddettiğini, kararın bazı yönlerden hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkemenin gerekçesinde, başka bir iş için başka bir adi ortaklığa 270.000 Euro şirketçe fiyat teklifi verilmesine rağmen, yetkisi olmadığı halde sadece davalının 245.000 Euro bedele imza atarak sözleşme akdetmesi hususundaki red gerekçelerine bir diyecekleri olmadığını, şirketi bu iddia bakımından zarara uğrattığı iddialarını ispatlayamamış olduklarını, ancak yerel mahkemenin davalının 8.500 YTL ( eski para birimi ) parayı zimmetine geçiriği iddiasını red gerekçelerinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini, yerel mahkemenin taleplerini yeterli değerlendirmeye tabi tutmadığını,
Yargılama aşamasında aldırılan 27.03.2017 tarihli bilirkişi raporunda, 10.12.2005 tarihli dosyaya sunulan ” para makbuzu ” nda, davalı tarafından dava dışı …’ a davacı şirket namına nakit 8.500 TL işçilik bedeli ödemesi yapıldığının görüldüğü, adı geçen ….’ ın davacı şirketle bağının bulunup bulunmadığının tespit edilemediği hususlarının belirtildiğini, Yerel Mahkemenin karar gerekçesinde de ….’ ın şirket işçisi olduğunun belirlenemediği hususuna değindiğini, burada ispat yükünün artık davalı …’ nda olduğunu, davalı …’ nun şirket namına aldığı bu parayı harcadığı yeri belirlemekle yükümlü olduğunu, başka bir deyişle 8.500 YTL (eski para birimi)yi verdiği belirlenen ….’ ın şirketin işçisi olduğunu ispatlaması gerektiğini, ….’ ın müflis şirketin taşeronu olup olmadığının da davalı tarafça net bir şekilde ortaya konulmuş ve ispatlanmış olmadığını, zaten davalı tarafın 25.02.2008 havale tarihli cevap dilekçesinde hiçbir şekilde Alim AKBAŞ isminin zikredilmediğini, pekalâ davalı tarafın sonradan bu para makbuzunu tanzim etmiş olabileceğini, dolayısıyla bu para makbuzunun delil vasfı da mevcut olmadığını, ispatlanamayan olguların davalı aleyhine yorumlanması gerekeceğini, bu parayı haksız yere zimmetine geçirmiş olduğunu,
Davalı tarafın, 8.500 YTL (eski para birimi) değerindeki çekin bedelini, davacı şirket yetkililerin talimatı üzerine, davacı şirketin taşeronuna ödediğini iddia ettiğini, dosyada, bu yönde yönetim kurulunun diğer üyeleri tarafından verilen talimata dair hiçbir evrak bulunmadığını, söz konusu 8.500 YTL’ lik (eski para birimi) çekin vadesinin 09.12.2005 tarihi olup, davalının bizzat bu çeki nakde çevirdiğini, yine müflis şirketin kasasına koymadıklarının cevap dilekçeleri ile de anlaşılmakta olduğunu, müflis şirketin hiçbir şekilde denetleme yapamadığı bir durumun söz konusu olduğunu, raporda 10.12.2005 tarihinde müflis şirket adına ….’ a 8.500 TL ödendiğine dair davalının imzasını içeren makbuz olduğunun belirtildiğini, bu makbuzun müflis şirkete hak ve sorumluluk yüklemekten uzak olduğunu,
İleri sürerek; İstinaf taleplerinin kabulü ve yerel mahkeme kararının hukuka aykırılığının tespit edilmesini, HMK 353/1-b.2 maddesi gereğince kanunun olaya uygulanmasında hata edilmiş olması göz önüne alınarak ve duruşma yapılmaksızın davanın 8.500 YTL (eski para birimi) üzerinden kabulü kararı verilmesini, yargılama harç ve giderlerinin davalıya tahmil edilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Dava, davacı şirketin yönetim kurulu üyesi olan davalının yaptığı işlemler nedeniyle şirkete verdiği zararların tazmini istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dava konusu işlemlerin gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı TTK’nın 341. maddesi uyarınca davacı şirket yönetim kurulu üyesi hakkında böyle bir davanın açılabilmesi için genel kurulda dava açılması yönünde karar alınması ve davanın, denetçiler tarafından bizzat veya onların atadıkları vekillerce açılması gerekmektedir. Davalı aleyhine dava açılması yönünde alınmış bir genel kurul kararının varlığı işbu sorumluluk davası yönünden dava şartı olup, mahkemece re’sen göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
Her ne kadar iş bu davanın açılması için genel kurul kararı alınmış ise de; davalı aleyhine dava açılmasına ilişkin karar alındığı iddia edilen davacı şirketin 08/09/2008 tarihli genel kurul toplantısının yoklukla malul olduğunun tespiti istemi ile İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/233 Esas sayılı dosyasında dava açıldığı ve davalı vekilinin 18/09/2008 tarihli duruşmadaki beyanına göre de yetkisizlikle Bakırköy Ticaret Mahkemesine gönderildiği,ancak ilk derece mahkemesince bu davanın sonucu mahkemesinden sorulmadan karar verildiği anlaşılmaktadır.
İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2008/233 Esas sayılı dosyasında açılan ancak yetkisizlik kararı ile Bakırköy Ticaret Mahkemesine gönderildiği bildirilen davanın sonucunda verilecek karar iş bu davanın sonucunu doğrudan etkileyeceğinden Bakırköy Ticaret Mahkemesine gönderilen dava dosyasının akibetinin araştırılmaması ve karar verilmiş ise verilen kararın celp edilerek dava şartının varlığı veya yokluğunun değerlendirilmemesi doğru değildir.
Bundan ayrı olarak; davalı vekili cevap dilekçesinde dava konusu yapılan 8.500 TL miktarlı çeki aldığını ancak tahsil ettikten sonra davalı şirketin taşeronu olan …ın davalı şirketten olan alacağına karşı….’ a ödediğini savunmuş ve delil olarakta 10/12/2005 tarihli para makbuzunu ibraz etmiş, ancak davacı taraf bu makbuza itiraz ederek makbuzda ismi geçen ….’ın tanık olarak dinlenmesini talep ettiği halde bu tanık dinlenmediği gibi bu konuda olumlu/olumsuz bir karar da verilmemiştir.
Kabule göre de; davalı, dava ve istinaf konusu yapılan 8.500 TL ‘lik çeki aldığını ve davalı şirkete vermediğini kabul ettiğinden; çek bedelini, davacı şirket yetkililerinin talimatı ile davacı şirketten alacaklı olan ….’ a ödediği yönündeki ispat yükü davalı üzerinde olup, ilk derece mahkemesince ispat yükünün davacı şirkette olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi de doğru değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararının HMK’ nın 353/1-a/6 maddesi uyarınca kararın kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
1-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 05/10/2017 tarih ve 2006/795 Esas – 2017/807 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a/6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf yönünden davacı tarafça yatırılan 85,70 TL başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 31,40 TL karar harcının talep halinde iadesine,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından sarf edilen, istinaf başvuru harcı 85,70 TL ve istinaf posta gideri 60,00 TL toplamı 145,7 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine,
5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/05/2018 tarihinde HMK 353/1-a/6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.