Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/522 E. 2019/290 K. 27.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/522 Esas
KARAR NO : 2019/290 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2016/736 Esas 2018/172 Karar
TARİH: 16/02/2018
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 27/02/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirkete sigortalı emtianın davalının sorumluluğunda taşındığı sırada hasara uğradığını, sigortalının ekspertiz raporu ile tespit edilen 2.460,54 Euro zararının 19/02/2016 tarihinde ödendiğini ve sigortalının haklarına halef olunduğunu, davalıya 15/03/2016 tarihinde rücu yazısı gönderildiğini, müracatın sonuçsuz kaldığını ileri sürerek, sigortalıya ödenen 2.460,54 Euro karşılığı olan 8.129,13 TL hasar bedelinin ödeme tarihi olan 19/02/2016 gününden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, dosyaya mübrez ekspertiz raporunda da belirtildiği üzere nakliyeci … A.Ş. sorumluluğunda alt taşıyıcı olan müvekkili … tarafından temin edilen … plaka nolu tıra sigortalı … San. ve Tic. A.Ş. tarafından yüklenmesini müteakip 15 … nolu T1 belgesi kapsamında İstanbul/Türkiye’den Zebrak /Çek Cumhuriyetine sevk edildiğini, nakliye aracının Zebrak/Çek cumhuriyetine vardığında tahliye işleminde …, … ve … nolu palet muhteviyatlarının devrilerek hasara uğradığının tespit edilmesi üzerine CMR belgesine şerh düşüldüğünü ve hasarlı emtianın alıcı tarafından kabul edilmeyerek sigortalıya iade edildiğini, raporda hasarın müvekkil şirketin taşıması sırasında meydana gelmiş olabileceği kanaatine varıldığını ancak bu kanaatin yersiz olduğunu, destekler nitelikte delil bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 16/02/2018 tarih 2016/736 Esas 2018/172 Karar sayılı kararında;”Toplanan deliller ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre yapılan yargılama sonunda; davalı üst-asıl/akdi taşımacının CMR-Uluslararası Hamule Senedi düzenleyerek eşyanın geçici zilyetliği ile taşımayı üstlendiği, eşyayı alıcısına teslim etmeden önce bir kısım emtiayı/ eşyayı hasara uğrattığı, davalının oluşan hasarın giderilmesinden tam sorumlu olduğu, TTK 1472 md gereğince davacı tarafça sigortalısına ödenen ve bilirkişi incelemesi sonucu kadri maruf olduğu anlaşılan dava konusu hasar bedelinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilinin gerektiği …”gerekçesi ile, Davanın kabulüne, TTK 1472 md gereğince davacı sigorta şirketinin sigortalısına ödediği 8.129,13 TL tutarındaki hasar bedelinin ödeme tarihi olan 19/02/2016 gününden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesince eksik inceleme ile hatalı hüküm kurulduğunu, daha önce bildirilen eksper raporunun bilimsel verilerden uzak olduğuna ilişkin itirazlarının bilirkişilerce değerlendirilmediğini, dava konusu olay hakkında CMR Konvansiyonu hükümlerinin uygulanması, sorumluluk esaslarının bu konvansiyon doğrultusunda belirlenmesi gerektiğine yönelik itirazların dikkate alınmadığı, bu konuda sadece davacıların vermiş olduğu dava dilekçesindeki hususlar ile birebir aynı cümlelerle rapor sunulduğunu, bu şekilde oluşturulan hatalı raporun yeniden heyete tevdii yönündeki taleplerinin de haksız olarak mahkemece reddedildiğini, anılan bu hatalı raporun dayanak gösterilerek hukuka aykırı hüküm verildiğini, Dosyada mübrez ekspertiz raporunda; hasarın müvekkili şirket taşıması sırasında meydana gelmiş olabileceği kanaatine varıldığını, ekspertiz raporunda hasarın müvekkili şirketin taşıması sırasında meydana gelmiş olabileceği kanısı dışında hiçbir şey bulunmadığının taraflarınca defaatle bildirilmesine rağmen, bilirkişi raporunda da taşımacı olan müvekkilinin sorumluluktan kurtaracak olan maddelerin hiçbirine değinilmediği, araştırılmadığı ve değerlendirmeye alınmadığını, bu nedenle eksik inceleme ile tanzim edilen raporun temel alınmasıyla aynı yönde mahkemece oluşturulan gerekçeli kararda “müvekkilin taşıması ile İstanbul/Türkiye’den Zebrak/Çek Cumhuriyetine gerçekleştirilen sevkiyat sırasında kabul edildiği” şeklinde tamamiyle bu husus araştırılıp somutlaştırılmadan bu şekilde hüküm kurulmasının hatalı olup, müvekkilinin taşıma sırasında her türlü tedbiri aldığını, fakat hasarın bu tedbirlere rağmen vuku bulduğunu, bilirkişi ve ekspertiz raporunda da “tahliye işlemi sırasında …. nolu palet muhteviyatlarının devrilerek hasara uğramış olduğunun tespit edilmesi ” olarak belirtilmesine rağmen hükme bu hatalı raporun esas alınarak karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu,İlk derece mahkemesinin, hükmüne esas aldığı bilirkişi raporundaki hasarın varış yerinde alıcısına teslim aşamasında meydana geldiği yönünde oluşturulan rapor doğrultusunda karar vermediğini tamamen farklı şekilde gerekçeli karar metninde hasarın gerçekleştirilen sevkiyat sırasında meydana geldiği kanaatine dayanarak kendi içinde çelişkili karara imza attığını, Dosya muhteviyatında bulunan CMR belgesine düşülen ” hasarın aracın varış yapmasını müteakip gerçekleştirilen tahliye işlemi esnasında meydana geldiği” yönünde şerh de bulunmasına rağmen mahkemenin bu hususu gözardı ettiğini, dosyada buna ilişkin inceleme dahi yapılmadığını, bilirkişi heyetince hazırlanan raporda da belirtildiği üzere müvekkilin üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiğini, yükü teslime kadar hasarsız olarak alıcısına ulaştırdığını, ancak yükün teslim aşamasında zarara uğradığının belirtildiğini, raporda yükün kim tarafından indirildiği hususuna ilişkin de bir değerlendirme bulunmadığını, bu durumda bilirkişi heyeti ve mahkemenin müvekkili aleyhine bu kanaate nasıl ulaşıldığının anlaşılamadığını, “aksine durum tespit edilse idi, sevk mektubuna çekincelerine gerekçesi ile birlikte yazması gerekeceği” şeklindeki soyut ifadelerin böyle bir raporda yer almasının eksiklik ve hata oluşturduğunu, buna ilişkin itirazlar sunulmasına ve yeniden rapor alınması talep edilmesine rağmen talebin reddedildiğini, Bilirkişi kurulunun raporunda ki hasarın tespiti başlığı altında yapılan hesaplamalarında raporun temelinde hukuka aykırılık olduğundan kabul etmediklerini, CMR Konvansiyonu “Taşımacı, yükü teslim aldığı andan, teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumludur.Eğer kayıp, hasar veya gecikme istek sahibinin hatası veya ihmalinden, taşımacının hatasından değil de, istek sahibinin verdiği talimattan, yüke has bir kusurdan yahut da taşımacının önlenmesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmiş ise, taşımacı sorumlu tutulamaz.” hükmünün gerekçeli karar metninde de belirtilmiş olmasına rağmen hükmün lafzındaki yoruma açık olmayan ifadenin aksi şekilde maddenin uygulandığı ve hatalı hüküm kurulduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/736 Esas 2018/172 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, uluslararası karayolu taşıması sırasında meydana gelen kısmi hasar nedeniyle sigortalıya ödenen bedelin rücuen tazmini istemine ilişkindir.CMR Konvansiyonu 17/1 maddesinde “Taşımacı, yükü teslim aldığı andan, teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumludur.” 17/2. maddesinde, “Eğer kayıp, hasar veya gecikme istek sahibinin hatası veya ihmalinden, taşımacının hatasından değil de, istek sahibinin verdiği talimattan, yüke has bir kusurdan yahut da taşımacının önlemesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmiş ise, taşımacı sorumlu tutulamaz”. hükümleri düzenlenmiştir.Taşıyıcı eşyanın, kendisine teslim edildiği tarihten varma yerinde alıcıya teslimine kadarki dönemde uğrayacağı zararlardan sorumlu olup, taşıyıcının bu sorumluluğu ispat külfeti ters çevrilmiş bir kusur sorumluluğudur. Davalı taşıyıcı CMR 17. maddesi uyarınca hasarın kendisinin sebep olmadığı bir nedenden meydana geldiğini kanıtlaması halinde sorumluluktan kurtulabilir.Somut olayda davaya konu davacı tarafça sigortalanan emtianın uluslararası taşıma işinin davalı tarafından yapıldığı, emtianın varma yerinde taşıma aracından tahliyesi için yapılan hazırlık sırasında araç içerisinde kısmi hasarlı olduğunun tespit edildiği, hasarın taşımadan kaynaklandığı, tahliye sırasında hasarın tespit edildiği, kısmi hasarın CMR belgesine alıcı tarafından şerh edildiği, hasarlı emtianın alıcı tarafından kabul edilmeyerek satıcıya iade edildiği, davalının hasarın tahliye sırasında meydana geldiğine ilişkin itirazının yerinde olmadığı, tutulan tutanakta hasarın tahliye esnasında tespit edildiğinin açıkça belirtildiği, davalı taşıyıcının CMR konvansiyonu 17/2 maddede belirtilen sorumluluktan kurtulma hallerinden hiç birini ispatlayamadığı, yapılan hasar ödemesinin CMR 23. maddede öngörülen sorumluluk sınırı içinde kaldığı anlaşılmaktadır.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, meydana gelen kısmi hasarın taşıma sırasında oluşmasına ve davalı taşıyıcının CMR 17/2 maddesinde belirtilen sorumluluktan kurtulma şartlarını ispatlayamamasına göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 555,30.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 138,83.TL harcın mahsubu ile bakiye 416.47.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/02/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.