Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/51 E. 2018/520 K. 30.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/51
KARAR NO : 2018/520
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ( Denizcilik İhtisas Mahkemesi Sıfatıyla )
TARİHİ : 03/10/2017
DOSYA NUMARASI : 2014/927 Esas – 2017/301 Karar
DAVA :İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 30/05/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 1 nolu davalı … Ltd. Şti.’nin 2 adet 40 HC’lik konteyner ile 2100 kutu sigara yükünün Mersin’den Misurata’ya taşınması hususunda müvekkilinden teklif aldığını, taşımanın yapılacağı gemiyle ilgili 1 nolu davalının 2*40 HC sigara konteyneri rezervasyonu yapılmasını teyit ederek müvekkili şirketle taşıma hususunda anlaştığını, konteynerlerle ilgili yükleme ordinosunun kendilerine geçilmesi talebiyle taşıma anlaşmasına konu yükleme talimatları ve 31/01/2013 tarihli konişmento talimatlarının 1 nolu davalı tarafından müvekkiline 01/02/2013 tarihinde verildiğini, 1 nolu davalının müvekkiline bizzat kendi antetiyle vermiş olduğu 31/01/2013 tarihli Konişmento talimatında yükün cinsi, ambalaj cinsi, brüt ağırlığı, tahliye limanı, gemi adı vb. tümüyle belirtilmiş ve ödeme şeklinin “Peşin” olduğu ve “Freight Prepaid” kaydının açıkça yer aldığını, ancak müvekkilinin tüm ihtar ve uyarılarına rağmen davalı tarafça yüke ilişkin beyannameler ve gerekli belgeler süresinde teslim edilmediğinden ve konteynerlerin gemiye yüklenmesi talimatı verilmediğinden taşıma konusu yükün müvekkiline ait konteynerler içinden limanda bekletildiğini, müvekkilinin konteynerlerle ilgili demuraj alacağı doğduğunu, davalının müvekkilinin tüm taleplerine rağmen bahse konu alacaklarını ödememekte ısrar etmesi üzerine 1 nolu davalı taşıyan ve 1 nolu davalının talebi ile adına fatura tanzim edilen 2 nolu davalıya izafeten 1 nolu davalı aleyhine İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün 2013/19445 esas sayılı dosyası tahtından faturalara dayalı ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın ise yetkiye ve borca itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalının itirazının kötüniyetli ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek ödeme emrine karşı yapılan itirazın haksız olduğunu belirterek takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin pasif husumet ehliyeti bulunmadığını, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında hukuki bir ilişkinin mevcut olmadığını, müvekkili şirketin sadece iki adet konteynerin gümrük işlemlerini yaptığını, bu nedenle kendisine gerek asaleten gerekse yükü taşıtana izafeten husumet yöneltilemeyeceğini, bu nedenle davacı tarafın husumet yöneltme hususunda yanılgıya düştüğü kanaatinde olduğunu, davalı müvekkilinin ne acente ne de akdi/fiili taşıtan olduğunu, üçüncü kişiye taraf olmadığı bir sözleşmeden dolayı borç yüklenemeyeceğini, bu nedenle öncelikle davanın husumet açısından rddine karar verilmesini talep ettiğini, ayrıca açılan davanın esasına ilişkin olarak da davanın reddi gerektiğini, davacının demuraj talep edebilmesi için taraflar arasında bir sözleşmenin olması gerektiğini, müvekkili ile davacı arasında bir sözleşme bulunmadığından miktarı, süresi ve nedeni belirsiz bir şekilde afaki olarak belirlenen ve takibe konu edilen miktarın kabul edilmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından ( Denizcilik İhtisas Mahkemesi Sıfatıyla ) verilen 03/10/2017 tarih ve 2014/927 Esas – 2017/301 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” … Mersin Gümrük Müdürlüğü tarafından davacı şirkete gönderilen 96766526120.99 sayılı 30.11.2013 tarihli yazıda söz konusu sigara yükü ile ilgili olarak yükleyici firmadan “üretici sertifikası” ile üretildiği ülkede tescil edildiğine ilişkin belgelerin ibrazının istenildiği ancak belgenin ibraz edilmediğinin ve söz konusu eşyanın Müdürlük denetimi altındaki liman sahasında bekletildiğinin anlaşıldığı olayda, dosyada mevcut belgeler ve özellikle e mail yazışmaları incelendiğinde davalılardan … şirketinin taşıtan sıfatına sahip olduğu, sadece gümrük işlerini yürütmesinin söz konusu olmadığı, TTK m.1155 uyarınca demuraj borçlusunun taşıtan olduğu, taşıtan davalı … şirketinin demuraj borçlusu olmadığına dair savunmasının yerinde görülmediği, davalı ….. şirketi ile davacı şirket yetkilileri arasında gerçekleşen e mail yazışmalarından davalı … şirketi tarafından demuraj ücreti ve hesabına ilişkin olarak herhangi bir itiraza rastlanılmadığı, bu nedenle demuraj talep edilemeyeceği yolundaki savunmaya itibar edilemeyeceği, TTK m.1156 uyarınca, taşıtanın faaliyet alanında gerçekleşen tesadüfi sebepler dolayısıyla eşyanın gemiye teslimi mümkün olmayan günlerde yükleme süresinin hesabında dikkate alınacağı, gecikmeye taşıtan veya yükleten kusuru olmaksızın sebep olmuş olsa dahi engelin taşıtan aleyhine sonuç doğuracağı, davacıya ait ticari defterlerin incelenmesinde ise, ticari defterlerin usulune uygun tutulduğunun anlaşıldığı ve davalı … adına düzenlenmiş 6 adet fatura bedeli olan 12.078.-USD karşılığı takip tarihi itibariyle 27.747,82 TL kadar alacaklı olduğunun anlaşılması karşısında davacının davasının 1 nolu davalı açısından kabulü ile İstanbul Anadolu ….. İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyasının 1 nolu davalı …. Ltd. Şti. açısından devamı ile takibin 24.747,82 TL’ ye takip tarihinden itibaren uygulanacak avans faizi ile birlikte takibin devamına, asıl alacak likit olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatı hükmedilmesine,
Her ne kadar davacı tarafça … karşı da takip başlatılmış ve dava açılmış ise de; adı geçen şirkete karşı takip/ dava açılmasının nedeni olarak adı geçen şirkete, davalı Megamar’ın talebiyle fatura kesilmiş olmasından kaynaklandığı, davalı …. ile davacı arasında bunun haricinde bir hukuki ilişki geliştiğinin dosyamızda tespit edilememesi nedeniyle 2 nolu davalı hakkında açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir. ” gerekçeleri ile;
” 1-Davacının davasının 1 nolu davalı açısından KABULÜ ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasının 1 nolu davalı …Ticaret Ltd. Şti. açısından devamı ile takibin 24.747,82 TL’ye takip tarihinden itibaren uygulanacak avans faizi ile birlikte takibin devamına,
2-Asıl alacağın %20′ si olan 4.949,56 TL’nin 1 nolu davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-2 nolu davalıya karşı açılan davanın REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı . … Ltd. Şti. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı … Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Yetki ve husumete yönelik itirazlarının ilk derece mahkemesi tarafından nedensiz ve hukuki dayanaktan yoksun olarak reddedildiğini,
Davacının, dava dilekçesinde beyan ettiği taleplerini yasal süreler içerisinde talep etmediği halde bu konuda yaptıkları zamanaşımı itirazının da dikkate alınmadığını ve herhangi bir gerekçe yazılmadığını, bu nedenle de kararın kaldırılarak zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini,
Kanunda açık hükümler var iken, konşimentoda müvekkilin adı geçmez iken müvekkilinin taşıyan ile taşıtan arasındaki ilişkiden sorumlu olmasının taşıtan olarak kabul edilmesinin maddeye açıkça aykırılık olduğunu,
Hükme esas bilirkişi raporlarını düzenleyen bilirkişilerin kanunlara aykırı bir şekilde müvekkili sorumlu tutmaya çalışmalarının anlaşılamadığını, bunun tek nedeninin taşıtan ile alıcının ulaşılamaz olması olabileceğini,
Davacı tarafından düzenlenen faturaların hiçbir şekilde taraflar arasındaki bir ticari ilişkinin ya da bir hizmetin verildiğinin ispatı olamayacağını, düzenlenen faturaların da müvekkil şirket adına değil diğer 2 nolu Tavfik General Trading LLC adına düzenlenmiş olduğunu, müvekkile de bu şirkete izafeten tebliğ edildiğini, ödeme emirleri ve icra dosyasında da yine diğer davalının belirtildiğini ve izafeten müvekkile tebligat yapılmaya çalışıldığını, eğer müvekkil direk taşıtansa davacının neden izafeten ibaresini kullandığını anlayamadıklarını, müvekkilin taşıtan olmadığını da davacı tarafın da bildiğini,
Davacının demuraj talep edebilmesi için taraflar arasında bir sözleşme bulunması gerektiğini, müvekkil ile davacı arasında bir sözleşme bulunmadığından, miktarı, süresi ve nedeni belirsiz bir şekilde afaki olarak belirlenen ve takibe konu edilen miktarın kabul edilmesinin mümkün olmadığını, demuraj bedelinin ne miktarda olduğu ve davacının katlandığı bir demuraj olduğunun yine davacı tarafından ispatlanması gerektiği demuraj ödemesinin müvekkilce akden üstlenilmediği ve mail yazışmalarının somut kabuller içermediğini, müvekkilin zaten acente olduğunu, bu sıfatla hareket ettiğinin yasalarca açık olduğunu,
Takibe konu faturaların diğer davalı adına düzenlendiğini, diğer davalının yabancı bir şirket olduğunu, müvekkilin bu firmanın temsilcisi vs olmadığını, davacının müvekkil şirketi izafeten hasım göstermesinin yasalara uygun olmadığını ve bu konuda davacının müvekkile sorumluluk yükleme çabasının hukuki hiçbir gerekçesi bulunmadığını,
Faiz oranının da yasal olmadığını,
İleri sürerek; istinaf taleplerinin kabulü ile; İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 03.10.2017 tarih ve 2014/927 Esas – 2017/301 Karar sayılı kararının istinaf incelemesiyle kaldırılması ve yeniden esas hakkında inceleme yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Davacı tarafından açılan dava; demuraj alacağının tahsili istemiyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince davanın 1 nolu davalı açısından kabulüne karar verilmiş, verilen karara karşı 1 nolu davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davalı vekili mahkemeye verdiği cevap dilekçesinde zamanaşımı definde bulunmuştur. Mahkemenin, davalı vekilinin zamanaşımı defisi konusunda ön inceleme duruşmasında veya sonraki duruşmalarda veya gerekçeli kararda olumlu veya olumsuz verdiği bir karar bulunmamaktadır.
Bir dava hakkında mahkemece karar verilirken öncelikle usul, daha sonra da esas yönünden incelenerek karar verilecektir. Zamanaşımı defi, bir hakkın ileri sürülmesine engel olgulardandır. Bu nedenle de öncelikle hadise şeklinde çözümlenmesi gerekir. HMK’nun 142.maddesinde; ön inceleme duruşması tamamlandıktan sonra, tahkikata başlamadan önce zamanaşımı defisinin karara bağlanacağı emredici şekilde düzenlenmiştir. Nitekim kanunun gerekçesinde de; Hak düşürücü süreler ve zamanaşımı konusundaki iddialar ve savunmaların aslında işin esasıyla ilgili hususlar olduğu, bu sebeple, ön inceleme duruşması yapılmadan ve uyuşmazlık noktaları tam olarak belirlenmeden, hak düşürücü süreler ve zamanaşımı konusu karara bağlanmadan uyuşmazlığın esası ile ilgili maddi hukuka dahil olan bir konuda karar verilemeyeceği belirtilmiştir. 11/01/1940 T. 15/70 sayılı İçtihatı Birleştirme Kararında da “Zamanaşımı defi davanın esası hakkında her türlü muameleye manidir. Bu sorun halledilmeden davanın esası incelenemez.” denilmiştir. HMK’daki emredici usul kuralı ve İçtihatı Birleştirme Kararı’na göre mahkemenin tahkikatten önce zamanaşımı konusunda olumlu-olumsuz bir karar vermesi zorunlu olup, esasa ilişkin kararın sonucuna göre mahkemenin zamanaşımı defisini “zimnen reddettiğini” kabul etmek de mümkün değildir. Yargıtay’ın değişik daireleri de istikrarlı şekilde zamanaşımı konusunda karar verilmeksizin esasa ilişkin verilen kararların bozulmasına karar vermiştir. (Bknz: Yargıtay 19. HD. 20/06/2013 T. 2013/7760 E. 11536 K. , Yargıtay 11. HD. 21/01/2014 T. 2012/10582 E. 2014/1283 K. , Yargıtay 4. HD. 19/10/2016 T. 2016/8273 E. 2016/10213 K.)
Somut olayda zamanaşımı defi de davalı vekilince istinaf sebepleri arasında ileri sürülmüştür. İstinafa konu zamanaşımı define ilişkin istinafın incelenmesi için öncelikle İDM tarafından zamanaşımı konusunda fiilen verilmiş bir kararın bulunması zorunludur. Dar istinaf kanun yolu isteminde HMK. 341,355,353/1-a/6 maddesi uyarınca mahkeme yerine geçerek karar vermekte mümkün değildir. Açıklanan nedenlerle, İDM’nin kararının zamanaşımı defisini hiç değerlendirmemesi nedeniyle sair istinaf nedenleri incelenmeksizin HMK 353/1-a/6 maddesi uyarınca kararın kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … Tic. Ltd. Şti. vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, HMK 353/1-a/6. maddesi uyarınca esası incelenmeksizin İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin ( Denizcilik İhtisas Mahkemesi sıfatıyla ) 03/10/2017 tarih ve 2014/927 Esas – 2017/301 Karar sayılı kararının KALDIRILARAK, dosyanın mahkemesine İADESİNE,
2-İstinaf yönünden yatırılan başvuru harcının hazineye gelir kaydına, karar harcının talep halinde istinaf eden tarafa iadesine,
3-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
4-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/05/2018 tarihinde HMK’ nun 353/1-a/6 maddesi gereğince kesin olarak oy çokluğu ile karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ:

İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davalı vekili tarafından zamanaşımı itirazında bulunduğu halde ilk derece mahkemesince bu konuda olumlu yada olumsuz bir karar verilmeden esasa ilişkin olarak karar verilmesi halinde; istinaf mahkemesince sırf ilk derece mahkemesi tarafından zamanaşımı yönünde bir karar verilmediği gerekçeyle ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasının gerekip gerekmediği hususu büyük önem taşımaktadır.
6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6.maddesi ” Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması” halinde, bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verileceği” hükmünü içermektedir.
İlk derece mahkemesince zamanaaşımı yönünde bir karar verilmeden esasa ilişkin olarak inceleme yapılıp karar verilmesi HMK’nın 353/1-a/6.maddesinde düzenlenen “delillerin hiç toplanmaması veya gösterilen deliler hiç değerlendirilmeden karar verilmiş” olması kapsamında sayılamayacağından, ilk derece mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b maddesi kapsamında yeniden karar verme yetkisi bulunan dairemizce esastan incelenerek davanın zamanaşımına uğradığının kabul edilmesi halinde ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b/2.maddesi gereğince kaldırılarak davanın zamanaaşımı nedeniyle reddine, zamanaşımına uğramadığının kabul edilmesi halinde ise gerekçeli kararda buna işaret edilerek karar verilebileceği ve bunun HMK’nın 30.maddesinde düzenlenen usul ekonomisi ilkesine daha uygun olduğu görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 30/05/2018