Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/453 E. 2019/153 K. 06.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/453
KARAR NO : 2019/153
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/11/2016
DOSYA NUMARASI : 2015/919 Esas – 2016/800 Karar
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 06/02/2019
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müflis şirketin defterlerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda müflis şirketin davalıdan alacaklı olduğunun anlaşıldığı, alacağın tahsili amacıyla davalı şirkete karşı Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlu şirketin dosya borcunun tamamına ve faize itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline,takibin devamına davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı usulüne uygun meşruhatlı davetiyeye rağmen davaya cevap vermediği ve duruşmalara katılmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 23/11/2016 tarih ve 2015/919 Esas – 2016/800 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” … Bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına nazaran; davacının sözleşme ilişkisi ve mal teslimini ispat edemediği davanın reddine karar vermek gerektiği … ” gerektiği gerekçeleri ile; ” Davanın REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme dosyasında bilirkişi raporunda davalının müflis şirkete borçlu olduğunun açıkça tespit edildiğini, buna rağmen bilirkişi raporuna beyan dilekçelerinde mahkemenin aksi kanaatte olması halinde müflis şirketin vergi dairesine müzekkere yazılarak BA-BS formlarının istenmesini ve bu formlar geldikten sonra dosyanın yeniden bilirkişiye gönderilmesini talep ettiklerini, yerel mahkemenin bu taleplerini reddettiğini ve dosyanın yeniden bilirkişi gönderilmediğini, bu sebeple dosyada eksik inceleme yapılarak haksız bir karar verildiğini, Bakırköy 1. İflas Müdürlüğü’ nün 2013/70 İflas sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporunda da müflis şirketin davalıdan alacaklı gözüktüğünü, bu sebeple iflas dosyasından alınan bilirkişi raporu ile yerel mahkeme dosyasından alınmış olan raporların müflisin davalıdan alacaklı olduğunu açıkça ortaya koymakta iken davanın reddine karar verilmiş olması sebebi ile yerel mahkeme kararına karşı istinaf yoluna başvurma zorunluluğu doğduğunu beyanla;
Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2015/919 Esas – 2016/800 Karar sayılı ve 23/11/2016 tarihli kararının bozularak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak, kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava cari hesap ilişkisine dayalı alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir. Davacı davalıdan alacaklı olduğunu ispatla yükümlüdür. Mahkemenin ret kararının gerekçesinde davacının defterleri üzerinde yerinde inceleme yapılamadığını, davacı müflis şirketin iflas dosyasındaki bilirkişi incelemesi ile; davacının davalıdan 17.045,09 TL alacaklı olduğu bildirilmiş ise de, sözleşme ilişkisi ve mal tesliminin ispatlanamadığı belirtilmiştir. Mahkemece yapıtırılan bilirkişi incelemesinde, takibe dayanak cari hesap kapsamında kalan faturalar olduğu belirtilmiş olması ile davacı vekilinin bilirkişi incelemesinden sonra, BS ve BA formlarının vergi dairesinden istenerek, yeniden bilirkişi inceleme yapılmasına ilişkin beyanlarının dikkate alınmadığı, nitekim davalı tarafça takip dosyasına itirazda, davacı ile arasındaki hukuki ilişkinin inkar edilmediği, bu bağlamda takibe konu cari hesap kapsamındaki faturalar, BA formu ile vergi dairesine bildirildiğinde, davacının fatura ile ilgili verdiği hizmeti ve bedelinin ödenmediğini kanıtlayabilme ihtimali gözetildiğinde, mahkemece davalı tarafından BA formu ile ilgili faturaların vergi dairesine bildirilip, bildirilmediği hususunun araştırılmadığı görülmüştür. HMK’nın 220. maddesinin 3. fıkrası “Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” hükmünü haiz olduğu halde, mahkemece bu hüküm göz ardı edilerek, davacı vekilinin hazır bulunduğu celse de, taraf ticari defterlerinin incelenmesine kesin süre verildiği, bilirkişi raporunda davacının ticari defterlerinin iflas idaresinde bulunması nedeniyle incelenemediği belirtildiği görülmekle, bilirkişiye iflas idaresi nezdinde bulunan defterler üzerinde inceleme yapma yetkisinin tanınması gerektiği halde, bu yetki tanınmadan bazı evraklar üzerinde inceleme yapılmak suretiyle karar verilmesinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece, davacının defterlerini sunmamış gibi, evrak üzerinden yetersiz inceleme sonucunda karar verildiği, halbuki, davacının kendi ticari defterlerine dayandığı, bu suretle delillerin değerlendirilmesi bakımından, HMK 194. maddesi gereğince takibe dayanak cari hesaptaki faturaların davacı vekili tarafından somutlaştırılmasının istenmesi ve buna göre, faturaların BA ve BS formları mevcut ise vergi dairesinden celp ettirilmek suretiyle, faturaların BA formları kapsamında kalıp kalmadığının tespit edilmesi, bilirkişiye yetki verilerek, davacının iflas idaresi nezdinde bulunan defterleri ve vergi kayıtlarını incelemesinin sağlanması gerektiği görülmekle, HMK 190. maddesi gereği iddia edenin iddiasını ispat etme kuralı gereği davacının ispat hakkının kullanılmasının engellendiği, sonuçta HMK ve TTK kapsamında ticari defterlerin incelenmesi ile ilgili hükümlerin açık olduğu, böylece ilgili hükümler işletilmeden davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-a6 maddesi gereğince mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
1-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 23/11/2016 tarih ve 2015/919 Esas – 2016/800 Karar sayılı gerekçeli kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
3-İstinaf kanun yoluna başvurma harcı 98,10 TL ile dosya gidiş- dönüş masrafı 32,00 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine,
5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından, dosyanın taraflarına tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/02/2019 tarihinde HMK 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.