Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/448 E. 2019/210 K. 13.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/448 Esas
KARAR NO : 2019/210 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ :İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2016/508 Esas 2017/1169 Karar
TARİH: 31/10/2017
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/02/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki olduğunu, davalının müvekkiline mal sattığını, bu malların müvekkili tarafından ihraç edildiğini, müşterilerinin malların ayıplı olduğundan bahisle malları iade ettiğini, müvekkilinin davalıdan bu zararın tazminini talep ettiğini, davalı tarafın bu zararı gidermediğini, davalı aleyhinde icra takibi yapıldığını ve davalı tarafın itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin davacı tarafından gönderilen ihtarnameye cevap verdiğini, malların kontrolünü yaptıktan sonra teslim ettiğini, dava konusu olayda müvekkilinin bir kusuru olmadığını, bu nedenle takibe itiraz edildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talap etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 31/10/2017 tarih 2016/508 Esas 2017/1169 sayılı kararında;”Davacının yabancı uyruklu olması nedeniyle mahkememizce MÖHUK’un 48. maddesindeki ”Türk Mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı, gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleri ile karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır.” hükmü gereğince 18/05/2017 tarihli celsede davacıya dava değerinin %15’i oranında teminatı yatırmak üzere 2 haftalık kesin süre verildiği, davacı vekilinin ”mütekabiliyet esasına göre Suudi Arabistan vatandaşı olan müvekkilinin teminattan muaf olduğu” yönündeki beyanını destekleyecek hiçbir delil sunmadığı anlaşılmakla bu beyanın mahkememizce kabul görmediği ve ret yönünde ara karar oluşturulduğu, sonraki celsede davacı vekilinin müvekkilinin yurtdışında olması nedeniyle teminatı yatıramadıklarını bildirdiği anlaşıldığından; Mahkememizce kesin süre ihtarı ile yerine getirilmesi istenen ara karara uyulmaması nedeniyle…”gerekçesi ile, Davanın usulden reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, İlk derece mahkemesi dosyasının 18.05.2017 tarihli duruşmasında, 3 no.lu ara kararı gereğince, müvekkiline dava değerinin %15’i oranında teminat yatırmak üzere kesin süre verildiğini, bunun üzerine taraflarınca 31.05.2017 tarihli dilekçe ile müvekkilinin Suudi Arabistan vatandaşı olmasından dolayı mütekabiliyet ilkesi gereğince müvekkilinin teminattan muaf olduğu beyan edilerek mahkemenin ara kararından rücu edilmesinin talep edildiğini, İlk derece mahkemesi tarafından, 31.05.2017 tarihli beyan dilekçesi hakkında olumsuz karar verildiğini, ancak kararın taraflarına tebliğe çıkartılmadığını, ilk derece mahkemesinin talebin reddine ilişkin kararı taraflarına tebliğ etmemesinin hukuki dinlenilme hakkını ve adil yargılanma hakkını ihlal etmesinden dolayı hukuka aykırı olduğunu, UYAP üzerinden yapılan incelemede talebin reddedildiğini görmeleri üzerine müvekkiline ulaşmaya çalıştıklarını ancak müvekkilinin yurt dışında bulunduğundan, mahkemece öngörülen süre içerisinde müvekkili ile irtibat sağlayamadıklarını, Müvekkili ile irtibat sağlayamadıkları için 27.10.2017 tarihinde taraflarınca ilk derece mahkemesine yeniden dilekçe yazılarak, müvekkilinin şu an yurt dışında olduğunu, 2017 yılı Kasım ayı sonunda Türkiye’ye geleceğini ve geldiğinde de teminatını yatıracağını beyan ettiklerini, ancak ilk derece mahkemesi tarafından beyan dikkati nazara alınmadan, müvekkilinin Türkiye’ye geleceği tarih beklenmeksizin davanın usulden reddine karar verildiğini, Müvekkilinin bir an için mütekabiliyet ilkesi çerçevesinde teminat yatırmaktan muaf olmadığı düşünülecek olsa dahi teminatın gerekip gerekmediği konusunda mahkeme hakiminde kanaat oluşması için taraflarına delillerini sunmak için süre verilmesi gerektiğini, ancak mahkemece delilleri bildirmek için süre verilmediğini, aksine teminat yatırmak için kesin süre verildiğini,Ayrıca mahkemenin bahsedilen yasa hükmü kapsamında, dava açan yabancının teminat yatırmasına gerek olup olmadığı konusunda yasa tarafından tanınmış takdir yetkisi olduğunu, ilk derece mahkemesi hakiminin takdir yetkisinde hataya düştüğünü, Müvekkilinin Türkiye’ye geldikten sonra müvekkili ile yaptıkları görüşme neticesinde, müvekkilinin vergi mükellefi ve İstanbul Ticaret Odası’nda kaydının olmasının yanı sıra müvekkilinin Türkiye’de araç ve gayrimenkul sahibi olduğunu da öğrendiklerini, müvekkilinin araç ruhsatını, gayrimenkul tapusunu, İTO faaliyet belgesini ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi ilanı suretlerini ekte sunduklarını, İlk derece mahkemesince müvekkilinin teminattan muaf olup olmadığı hususunda değerlendirme yapmak için taraflarına delilleri sunmak için süre verilmemesi, re’sen araştırma yapılmaması, ara kararın tebliğ edilmemesi, ara karara karşı beyanda bulunmak üzere süre verilmemesi ve nihayet davanın usulden reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Bunun yanında ilk derece mahkemesi tarafından, taraflarına teminat yatırmak için süre verilirken teminatın müvekkilinin yabancı olmasından dolayı MÖHUK hükümleri çerçevesinde alındığı yönünde bir nitelendirme yapılmadığı, teminatın niteliği belirtilmediğini, teminatın niteliğinin belirtilmemesinin Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 04.06.2014 tarihli 2014/2796 Esas ve 2014/10460 Karar sayılı kararı gereğince hukuka aykırı olduğunu, Suudi Arabistan vatandaşı olan müvekkilinin karşılıklılık ilkesi gereğince teminattan muaf olmasına rağmen müvekkiline teminat yatırmak için kesin süre verilmesi, bir an için aksi düşünülecek olsa dahi mahkmede kanaat oluşması için müvekkilinin Türkiye’deki somut durumu hakkında delilleri sunmak için süre verilmemiş olması, müvekkilinin Türkiye’ye geldikten sonra belirlenen teminatı ödeyeceğine ilişkin beyanları dikkate alınmaması ve taraflarınca teminat ödenmesine karar verilen ara kararın, teminatın niteliğinin belirtilmemesi yönünden usule aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/508 Esas 2017/1169 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava itirazın iptali davasıdır.İstinaf açısından uyuşmazlık Suudi Arabistan vatandaşı olan davacının teminat yatırmak zorunda olup olmadığı noktasında çıkmaktadır.Somut olayda, mahkemece davacının Suudi Arabistan vatandaşı olduğu MÖHÜK’un 48. maddesine göre teminat yatırması gerektiği, teminat yatırması için davacıya iki haftalı kesin süre verildiği, verilen bu kesin süreye rağmen davacının teminat yatırmadığı, teminat yatırılmasının dava şartı olduğu gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir. 5718 sayılı MÖHUK 48/1 maddesine göre; “Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır” 48/2 maddesinde ise; “Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar” hükmü yer almaktadır.Buna göre Türk hâkimi, yabancı davacının, davaya katılanın veya icra takibinde bulunanın vatandaşı olduğu ülke ile Türkiye arasında karşılıklılık (mütekabiliyet) var ise, bu kişiyi teminattan muaf tutacaktır. Karşılıklılık, iki devlet arasında imzalanan (iki taraflı) anlaşma veya iki devletin de taraf olduğu uluslararası (çok taraflı) anlaşma ile sağlanabileceği gibi, kanuni veya fiili karşılıklılık şeklinde de sağlanabilir.Suudi Arabistan ile ülkemiz arasında imzalanan ve 31/05/1930 tarih ve 1507 sayılı Resmî Gazete yayımlanan 3 Ağustos 1929 tarihli Hicaz, Necit ve Mülhakatı Hükümeti İle Münakit Muhadaname ve Bunu Müsaddik Kanun’un 3 üncü maddesi ve Yargıtay’ın konuya ilişkin kararları birlikte değerlendirildiğinde; her ne kadar Ülkemiz ile Suudi Arabistan arasında adli yardım sözleşmesi bulunmasa da Suudi Arabistan vatandaşlarının Türkiye’de ve Türk vatandaşlarının da Suudi Arabistan’da teminat gösterme mecburiyetinden muaf tutuldukları, bu nedenle davacının teminat gösterme mecburiyetinin bulunmadığı, mahkemece teminat gösterilmesi için davacıya verilen kesin sürenin hukuki sonuç doğurmayacağı anlaşıldığından mahkemece davanın yazılı gerekçe ile usulden reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. (Yargıtay 9, HD’nin 2014/19280 E., 2014/26151 K. sayılı kararı da bu yöndedir.)Belirtilen nedenle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, mahkemece dava şartı yokluğu nedeniyle usulden davanın reddine karar verildiğinden ve mahkeme kararı dairemizce kaldırılmış olduğundan, davaya konu uyuşmazlıkla ilgili olarak taraf delilleri toplanarak yapılacak yargılama sonunda oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/10/2017 tarih ve 2016/508 Esas 2017/1169 Karar sayılı kararının HMK.nun 353/1-a4 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafça yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 35,90.TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 3-İstinaf başvuru harcı 98,10.TL ve istinaf posta gideri 31,50.TL olmak üzere toplamı 129,60.TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine,5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 13/02/2019 tarihinde HMK 353/1-a4 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.