Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/437 E. 2019/175 K. 06.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/437
KARAR NO : 2019/175
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ : 28/11/2017
DOSYA NUMARASI : 2015/1120 Esas – 2017/1093 Karar
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 06/02/2019
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında yürüyen ticari iş ve işlemler nedeniyle cari hesap ilişkisi bulunduğunu, davacının bu kapsamda davalı şirketten 5.613,63 TL alacaklı bulunduğunu, davacı bu alacağının ödenmesi için davalı şirkete Kartal …Noterliği’nden 04/06/2015 tarih ve… yevmiye sayılı ihtarnameyi keşide ettiğini, ihtarnamenin tebliğine rağmen davacı şirkete cevap vermediği gibi herhangi bir ödemede yapmadığını, bu nedenle davacının alacağını tahsil için davalı aleyhine İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığını, davalı/ borçlunun icra takibini uzatmaya yönelik haksız ve mesnetsiz olarak borca ve ferilerine itiraz ederek takibi durduğunu, davalının itirazının haksız ve kötüniyetli olduğunu, davalının icra takibine vaki itirazının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, taraflar arasında cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağının bulunmadığını, davalı tarafından davacının tek taraflı tuttuğu cari hesap ekstrelerinin kabul etmesinin mümkün olmadığını, davacının keşide ettiği ihtarnameye cevap verildiğini, davalı şirket kayıtlarında talep edilen borca rastlanmadığı bakiye 777,17 TL borcunda ödemesini yapıldığının bildirildiğini, davacının talebinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, talebin reddi ile davacı aleyhine %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 28/11/2017 tarih ve 2015/1120 Esas – 2017/1093 Karar sayılı gerekçeli kararı ile;
” … taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde davacı şirket tarafından, davalı şirkete muhtelif tarih ve tutarlarda irsaliyeli mal satış faturaları düzenlendiği ve fatura içeriği malların imza karşılığı davalı şirkete irsaliyeli faturaları ile birlikte teslim/tebliğ edilmiş olduğu, buna karşın davalı şirketçe, davacıya muhtelif tarih ve tutarlarda çekler keşide edilmek suretiyle ödemeler yapılmış olduğu, taraflar arasında ihtilafa yol açan mutabakat konusu kayıtlar ve dayanak belgeler incelendiğinde, dosyada bulunan toplam tutarı 5.533,63 TL olan (5) adet davacı şirket irsaliyeli faturasının imza karşılığı yetkilisi ve/veya çalışanına faturanın irsaliyeli olması sebebiyle içeriği mallarla birlikte teslim edilmiş olduğu, davalı şirketçe kaydedilen ancak davacı kayıtlarında yer almayan muhtelif tarihli (7) adet toplam tutarı 80,00 TL olan borç dekontu açıklamalı kayıtların dayanağının TMK.m.6 ve HMK.200 uyarınca ispatı yönünde dosyaya herhangi bir dayanak belge sunulmadığı, bu kapsamda, davacı şirketin takip ve dava tarihi itibariyle davalı şirketten faturalara dayalı açık cari hesap bakiyesinden kaynaklı olarak takip talebinde olduğu gibi 5.533,63 TL asıl alacağının bulunduğu, davacı şirket tarafından, davalı şirkete keşide edilen Kartal … Noterliği’nin 04/06/2015 tarih ve …yevmiye nolu ihtarnamesinin 11/06/2015 tarihinde davalı şirkete tebliğ edildiğini, tebliğ tarihini takip eden (7) günlük sürenin sonunun 19/06/2015 tarihi itibariyle temerrütün oluştuğu, bu durumda, işlemiş faizin 5.533.063,00 TL asıl alacak x 38 gün x yıllık %10,50 avans faizi = 59,11 TL işlemiş faiz hesaplandığı, davalı/ alıcının, davacı/satıcıya olan mal bedelini ödediğini HMK.nun 200-(1). maddesi uyarınca yazılı delille ispat edilmediği, davalının, cevap dilekçesi içeriğinde deliller bölümünde açıkca yemin deliline dayanılmadığı diğer deliller açıklamasının HMK.nın yürürlüğe girdiği 01/10/2011 tarihinden sonra yemin delilini kapsamadığı da dikkate alınarak davacının tesbit edilen bakiye alacağını tahsil için icra takibi yapmakta ve dava açmakta haklı ve hukuki yararının da bulunduğu, davalı/borçlunun hakkında yapılan icra takibine vaki itirazında haksız bulunduğu … ” gerekçeleri ile; ” Davanın kısmen kabulü ile, İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü’ nün… sayılı takip dosyasında, davalının, 5.533,63 TL asıl alacağa ve 59,11 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam: 5.592,74 TL’ ye yönelik itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, Asıl alacak miktarı olan 5.533,63 TL’ ye 27/07/2015 takip tarihinden itibaren yıllık %10,50 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, Fazlaya ilişkin istemin reddine,
Alacağın likit niteliği gözetilerek kabul edilen asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı tutarı 1.106,73 TL’ nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, Davacının, takibe geçmekte kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığı için reddedilen kısım yönünden davalı yanın % 20 kötüniyet tazminatı isteminin yasal koşulları bulunmadığından reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin usulüne uygun olarak tutulan ticari defterlerinin verilen kararda dikkate alınmadığını, Hükme esas alınan 21.12.2016 tarihli bilirkişi raporunda; davalı müvekkil şirketin ticari defterlerinin değerlendirilmesine ilişkin olarak “Davalı şirketin ibraz edilen ve incelenen Ticari Defterlerinin Açılış ve Yasa gereği yapılması gereken Kapanış Noter Onamalarının usulüne uygun ve yasal sürelerinde yaptırılmış oldukları, ticari defterlerin dayanak belgeleri ile uyum içinde usul ve yasaya uygun olarak tutuldukları tespit edilmiş olup…. Davalı şirketin incelenen ticari defter kayıtları, dayanak belgeleri ve ticari defter kayıtlarıyla uyum içinde olduğu tespit edilen muavin hesap ekstreleri muvacehesinde, davalı şirketin davacı şirketle ticari ilişkisine dayanak teşkil eden hesap ekstrelerinde, takip ve dava tarihi itibariyle hesap bakiyesinin sıfır olduğu, davacı şirkete borçlu bulunmadıkları tespit edilmiştir…” şeklinde tespitlerde bulunulmasına rağmen, bu hususların hüküm kurulurken göz önüne alınmadığını, Taraflar arasında kanuna uygun bir cari hesap ilişkisi bulunmadığını, davacı tarafın, davalı müvekkil ile arasında kanunda öngörülen şekil şartlarına uygun bir sözleşme ve ilişki olduğunu ispatlayamamasına rağmen, ilk derece mahkemesinin yukarıda bahsedildiği üzere hüküm kurmasının kanun ve hukuka aykırı olduğunu, bahsi geçen sebepten ötürü ilk derece Mahkemesi kararının bozulması gerektiğini, Davacının alacağına delil olarak gösterdiği faturaların yetkili kişiler tarafından teslim alınmadığını, Davayı kabul anlamında olmamakla birlikte, ihtilaf konusu 5 adet faturadan birinin … isimli biri tarafından imzalanmış görünmekle, bu kişinin müvekkil şirket kayıtlarına alınan hiç bir faturada imzası veya ismi geçmediğini, yine …adı yazan faturada imzanın okunmadığını, yine yine 119037 numaralı faturada bir imza bulunmakla birlikte, isim yazmadığını, Vergi Usul Kanunu’ nun 229. maddesinin “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.” şeklinde belirlendiğini, Davacı şirketin, davalı müvekkil şirket yetkilileri tarafından teslim alınmış herhangi bir fatura sunamadığından davasını ispat edemediğini, yerel mahkeme kararının işbu faturalara dayanarak davacı lehine alacağın varlığını ve davasını kabul etmesinin, hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, bozmayı gerektirdiğini beyanla; İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2015/1120 Esas – 2017/1093 Karar sayılı ve 28.11.2017 tarihli kararının İstinaf incelemesi ile müvekkil şirket lehine bozulmasına, inceleme sonuna ve karar kesinleşene kadar icranın geri bırakılmasına ve incelemenin duruşmalı yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. İstinaf açısından uyuşmazlık; davacının icra takibine konu alacağının olup olmadığı noktasındadır. Taraflar arasında filtre satımı yönünde ticari ilişki bulunduğu sabittir. Dava itirazın iptali davası olup, icra takibi cari hesap-bakiye cari hesap açıklamasıyla yapıldığından uyuşmazlık konusu, davacının icra takibine dayanak yaptığı hesabın analiz edilmesini gerekmektedir. Taraflar arasında 6102 sayılı TTK’nın 89.maddesinde tanımlandığı şekliyle cari hesap sözleşmesi olmadığı, tarafların birbirlerinden olan alacak- borçlarını açık-işleyen hesap şeklinde tuttukları hesaplarda takip ettikleri ve bu hesabın cari hesap şeklinde ifade edildiği anlaşılmaktadır. Davalı taraf usulüne uygun tutulan defterlerinin davacı hesabının sıfır bakiye vermesinin hüküm kurulurken dikkate alınmadığını öne sürmektedir. Davalı tarafın kayıtları ile davacı tarafın kayıtları arasındaki uyumsuzluk davanın sebebi olup, davalının kayıtlarının sıfır bakiye vermesi davalının davacıya borçlu olmadığını göstermemektedir. Davacının kayıtlarından çıkan alacağın davalı kayıtlarında neden bulunmadığı hususu mahkemece değerlendirilmiş olup bu istinaf nedeni yerinde değildir. Davalı taraf istinaf dilekçesinde taraflar arasında cari hesap ilişkisinin bulunmadığını zira bu yönde bir sözleşme olmadığını öne sürmekte, mahkemenin bu kabul üzerinden verdiği kabulün kanuna aykırı olduğunu savunmaktadır. Yukarıda da belirtildiği gibi taraflar arasında 6102 sayılı TTK’ nın 89. maddesinde tanımlandığı şekliyle bir cari hesap sözleşmesinin bulunmadığı sabittir. Bununla birlikte davanın dayanağı olan icra takibi cari hesap bakiyesi esas alınarak yapılmıştır. Bu hesabın davacının kendi açık/işleyen hesabı olduğu ve davalı ile olan ticari ilişkisinde davalıya yaptığı satışlar ve aldığı paraların kaydını tuttuğu açık bir hesap olduğu ve bakiyesinin borç vermesi üzerine takibin yapıldığı ve itiraz üzerine davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkeme taraflar arasında ticari ve cari hesap ilişkisi bulunduğunu kararında ifade etmekle birlikte bu ifade taraflar arasında cari hesap sözleşmesi olduğu değil açık hesap şeklinde işleyen bir ilişki olduğunu ifade etme anlamına geldiğinden buna yönelik istinaf nedeni yerinde değildir. Davacının alacağına dayanak yapılan faturaların davalı çalışanlarınca teslim alınmadığı yönündeki istinaf nedeni açısından ise mahkeme dayanak faturaların irsaliyeli fatura olması karşısında teslim alan kısmında yer alan şahıs isimlerinin davalı çalışanı olup olmadığı yönünde isticvap davetiyesi çıkartıp tebliğ etmesine rağmen bu davete icabet edilmemiştir. Bu durumda isticvap davetiyesinin yaptırım kısmı olan sevk irsaliyeli faturaların teslim alan kısmında yer alan şahısların, davalı çalışanı olduğu yönünde uygulama yapılmış olup bu uygulamanın 6100 sayılı HMK’ nın 169 ve 171.maddesine uygun olduğu anlaşılmakla bu istinaf nedeni de yerinde değildir. (Yargıtay 19 H.D 25/09/2018 T. 2016/18802 E-4464 K sayılı kararı da bu yöndedir.) Sonuç olarak taraflar arasında ticari alım satım ilişkisi olduğu, icra takibinin dayanağı olan cari hesap olarak adlandırılan açık/işleyen hesabın; davacı tarafın defterlerinde bulunup davalı çalışanlarına da tebliğ edilen irsaliyeli faturalardan kaynaklandığı, irsaliyeli faturaların davalı çalışanınca teslim alınması karşısında faturaların içeriğini oluşturan edimlerin de yerine getirilmiş olduğu, bu faturaların davalı defterinde yer almadığı, uyuşmazlığın da bundan doğduğu, mahkemenin vermiş olduğu kararın usul ve yasaya dosya içeriğine uygun olduğu anlaşılmakla; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince taraflarca yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 382,04 TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 95,51 TL harcın mahsubu ile bakiye 286,53 TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/02/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.