Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/432 E. 2019/213 K. 13.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/432 Esas
KARAR NO : 2019/213 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2014/768 Esas 2017/1079 Karar
TARİH: 28/11/2017
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 13/02/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının, davalıya muhtelif tarihlerde yüklü miktarlarda mermer sattığını, taraflar arasındaki ilişkinin yıllara dayandığını, davalının, cari hesap ilişkisi ile aldığı malların bedelini ödemediğini, alacağın tahsili için davalı/borçlu hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün …. sayılı dosyası üzerinden icra takibi yapıldığını, borçlunun, takip konusu borca itirazı üzerine takibin durduğunu, davalı/borçlunun tamamen haksız ve kötü niyetli olarak borcunu ödememek amacıyla takibe itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının icra takibine vaki itirazının iptali ile takibin devamına ve davalının %20’den az olmamak üzere inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, usule yönelik olarak davada yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle öncelikle yetki itirazlarının incelenmesi gerektiğini, bilahare esasa yönelik olarak da davacının, davalıya teslim edip de bedelini tahsil edemediği hiç bir alacağı bulunmadığını, satın ve teslim aldığı ürünlerin bedelinin ödendiğini savunarak, davacının haksız davasının reddine ve %20’den aşağı olmamak kaydı ile tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 28/11/2017 tarih 2014/768 Esas 2017/1079 sayılı kararında;”İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmaları ile bilirkişi raporu ve icra takip dosyası içeriğine göre;Taraflar arasında; cari hesaba dayalı ticari ilişki bulunduğu, bu ticari ilişki kapsamında davacı/satıcı tarafından davalı/alıcıya mermer satışında bulunulduğu, davacı tarafından davalı hakkında İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyası üzerinden cari hesap borç bakiyesi açıklamasıyla icra takibi yapıldığı, borçlunun 30/04/2013 tarihinde borca ve fer’ilerine yönelik itiraz dilekçesi verdiği ve takibin durduğu hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki cari hesaba dayalı ticari ilişki kapsamında davalı/alıcı tarafından davacı/satıcıdan satın alınan mermer karşılığı olmak üzere ödenmemiş bakiye borcunun bulunup bulunmadığı, varsa miktarının ne olduğu ve davalı hakkında icra takibi yapmakta haklı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davacı tarafından, davalı …’a 2007 yılı içerisinde muhtelif tarihlerde davalının kabulünde olan irsaliyelere bağlı faturaların da dahil olduğu toplam: 125.000,00 TL tutarında fatura kesilmiş olduğu, bunun karşılığında, 2007 yılında muhtelif tarihlerde 107.000,00 TL ödeme yapıldığı, 2008 yılına 18.075,34 TL bakiye devrettiği, davacı tarafından, davalıya 2008 yılı içerisinde muhtelif tarihlerde toplam 18.272,36 TL tutarında fatura kesildiği, bunun karşılığında, 2008 yılı içerisinde muhtelif tarihlerde 27.000,00 TL ödeme yapıldığı, 2007 yılından 2008 yılına olan devir bakiyesi de dikkate alındığında, 2009 yılına 9.436,19 TL borç bakiyesi devredildiği, taraflar arasındaki ticari ilişkinin yıllara dayalı olduğu ve toplamda 2007-2012 yılları arasında (91) adet fatura ile 143.626,20 TL tutarında satış gerçekleştirildiği, karşılığında davalı tarafından 134.190,00 TL ödeme yapıldığı, bu durumda, davacının, [143.626,20 TL-134.190,00 TL=] 9.436,20 TL bakiye alacağının bulunduğunun saptandığı, davalı 12/04/2016 tarihli oturumda isticvap edilmiş olup davalı isticvaba konu irsaliyelerden (9) adetindeki imzanın kendisine ait olduğunu kabul ettiği, davalının kabulünde bulunan sevk irsaliyelerine bağlı faturalar toplamının 14.756,67 TL olduğu, bu noktadan sonra, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında, davalının, davacının yukarıda belirlenen bakiye cari hesap borcunu ödediğini, TMK.m.6 ve HMK.m. 200.maddesi uyarınca uyarınca yazılı delille ispat edilemediği, davalının, cevap dilekçesi içeriğinde deliller bölümünde açıkca yemin deliline dayanılmadığı, diğer deliller açıklamasının HMK.nın yürürlüğe girdiği 01/10/2011 tarihinden sonra yemin delilini kapsamadığı, bu nedenlerle, davacının, tespit edilen bakiye alacağını tahsil için icra takibi yapmakta ve işbu davayı açmakta haklı ve hukuki yararının bulunduğu; buna göre davalının hakkındaki icra takibine vaki itirazında haksız olduğu…”gerekçesi ile, Davanın kısmen kabulü ile, İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında, davalının, 9.436,19 TL asıl alacağa yönelik itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacak 9.436,19 TL’ye 19/03/2013 takip tarihinden itibaren yıllık %13,75 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacağın likit niteliği gözetilerek kabul edilen asıl alacak üzerinden hesaplanan % 20 icra inkar tazminatı tutarı 1.887,23 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının, takibe geçmekte kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığı için reddedilen kısım yönünden davalının %20 kötüniyet tazminatı isteminin yasal koşulları bulunmadığından reddine karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesinin bu davada yetkili mahkeme olmadığını, davacının yetkili yer olarak İstanbul Asliye Hukuk Mahkemelerini yargı yeri çevresi tercih ettiği halde davasını İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesinde açtığını, Müvekkilinin davacıya hiçbir borcu bulunmadığını, Davacının fatura teslimini ispatlayamadığını, 12/04/2016 tarihli celsede müvekkilinin isticvap edilmesi sureti ile yapılan incelemede müvekkilinin açıkça kabul ettiği imzalar dışında diğer imzaların hiçbirisinin müvekkiline ait olmadığı ve adı yazılı şahısların hiçbirisinin müvekkilinin çalışanı olmadığının açıklık kazandığını, bu husunun ilk derece mahkemesince dikkate alınmadığını, Müvekkiline mal teslimi olmadığını, mahkemece mal teslimi hususu ispatlanmadan hukuka aykırı karar verildiğini, Mahkemenin kararını varsayımlara dayalı ve çelişkili bilirkişi raporlarına dayandırdığını, Davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin mümkün olmadığını, davacının ispatlanamayan talepleri likit olmadığı halde müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedildiğini, Davacının haksız takibi ve davası sebebi ile tazminata mahkum edilmesi gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, yeniden hüküm tesis edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, davacının %20’den aşağı olmamak kaydı ile tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 28/02/2018 havale tarihli dilekçesi ile, ilk derece mahkemesi kararının hüküm kısmındaki maddi hatanın düzeltilmesi yönünden istinaf başvurusunda bulunduğu, ancak yine 14/03/2018 havale tarihli dilekçe ile, ilk derece mahkemesince verilen 13/03/2018 tarihli karar ile maddi hata giderildiğinden istinaf başvurusundan vazgeçtiğini beyan etmiştir.
DELİLLER : İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/768 Esas 2017/1079 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Davacı vekili, mahkeme kararının hüküm kısmındaki maddi hata nedeniyle istinaf başvurusunda bulunmuş, daha sonra ilk derece mahkemesine verdiği tavzih dilekçesi ile de hüküm kısmındaki maddi hatanın düzeltilmesini talep etmiş, mahkemece davacının bu talebi kabul edilerek hüküm fıkrasındaki maddi hata 13/03/2018 tarihli kararla düzeltilmiştir. Taraflar mahkemenin tavzih kararına karşı istinaf başvurusunda bulunmamıştır. Davacının istinaf başvurusu esasen mahkemece verilen kararın hüküm fıkrasındaki maddi hataya yönelik olup söz konusu hüküm fıkrasındaki maddi hata mahkemece 13/03/2018 tarihli tavzih kararı ile düzeltilmiş olduğundan ve davacı vekili de daha sonra verdiği dilekçe ile istinaf talebinden feragat ettiğini belirttiğinden, esasen tavzih yoluyla düzeltilebilecek hüküm fıkrasındaki maddi hataların istinafı mümkün olmadığından ve mahkemenin tavzih kararına karşı da istinaf başvurusu bulunmadığından davacı vekilinin istinaf talebi konusunda inceleme yapılmamış ve bir karar verilmemiştir. Dava açık hesap şeklinde işleyen ticari ilişkiden kaynaklı alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.Davacı taraflar arasında açık hesap şeklinde ticari ilişki bulunduğunu, satılan mallar nedeniyle davalı tarafa faturalar düzenlendiğini, davalının söz konusu mal alımları nedeniyle bir kısım fatura bedellerini ödediğini, kalan miktarı ödemediğini bunun için yapılan takibe haksız itiraz ederek takibi durdurduğunu belirtmektedir.Davalı ise davacı tarafından mal teslimi yapılan fatura bedellerinin ödendiğini, bir kısım fatura içeriği malların teslim edilmediğini davacıya borçlarının olmadığını ileri sürmektedir.Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı taraf yukarıda belirtilen sebeplerle istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalının yetki hususundaki itirazına gelince, davacı takibi İstanbul İcra dairesinde yapmış, davalı icra dairesinin yetkisine itiraz etmemiştir. Davalının borca itirazı üzerine duran takibin devamını sağlamak üzere İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinde iş bu itirazın iptali davasını açmıştır.HMK’nın 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme davanın açıldığı tarihteki davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Davalının yerleşim yeri Ümraniye olup genel yetki kuralına göre mahkeme yetkilidir. Takibin başka bir yer icra dairesinde yapılmış olması genel yetkili mahkemenin yetkisini ortadan kaldırmaz. Bu nedenle davalının bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun reddi gerekir.6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) ispat yükü başlıklı 190/1 fıkrasında “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” hükmü düzenlenmiştir.Somut olayda, davacı açık hesap şeklinde işleyen ticari ilişki nedeniyle alacağın tahsili için yaptığı takibe itirazın iptalini talep etmektedir. Davacı, davalı adına düzenlediği fatura bedellerinin bir kısmının ödendiğini, bir kısmının ise ödenmediğini, davalı ise teslim aldığı fatura bedellerini ödediğini borcu olmadığını ileri sürmektedir. Dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmış, davacı ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda alınan rapora göre davacı faturalarının ve davalı ödemelerinin davacı defterlerinde kayıtlı olduğu ve buna göre takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan takipte talep edilen asıl alacak tutarı olan 9.436,19 TL alacaklı olduğu belirtilmiştir. Davalı taraf ticari defter ve belgelerini bilirkişi incelemesi için sunmamıştır. Takip dayanağı faturalar, sevk irsaliyeleri dosyaya sunulmuş, davalıya ilişkin SGK kayıtları ilgili kurumdan getirtilmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı tarafından davalı adına düzenlenen bir kısım fatura içeriği malların davalıya teslim edilip edilmediği konusunda çıkmaktadır.Davaya ve takibe konu faturalar sevk irsaliyelerine dayanılarak düzenlenmiştir. Sunulan faturaların dayanağı sevk irsaliyelerinin bir kısmında teslim alan imzasının bulunmadığı, bir kısmındaki imzaların ise davalı tarafından reddedildiği anlaşılmaktadır. Davalı tarafından kabul edilmeyen sevk irsaliyelerinde teslim alan olarak imzası bulunanların davalı çalışanı olmadığı SGK’dan gelen kayıtlardan anlaşılmaktadır. Davacı da bunların davalı çalışanı olduğunu ispatlayamamıştır. Malın tesliminin ispat külfeti davacı satıcıya ait olup, yasal delillerle desteklenmediği sürece defter kayıtları ve fatura tek başına alacağın varlığını kanıtlamaz. Davacı sevk irsaliyelerinde teslim alan imzası bulunmayan malları davalı tarafa teslim ettiğini, bunlara ilişkin faturaları davalıya tebliğ ettiğini ispatlayamamıştır.Mahkemece ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekirken, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Bu nedenle davalı istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılması ve davanın reddine, söz konusu takipte davacının kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/11/2017 tarih ve 2014/768 Esas 2017/1079 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak;1-DAVANIN REDDİNE, Davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine, İLK DERECE YÖNÜNDEN 2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40.TL karar harcının peşin alınan 115,05.TL harçtan mahsubu ile bakiye 70,65.TL’nin talep halinde davacıya iadesine, 3-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 4-Davacı tarafça sarfedilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT ye göre hesap ve takdir edilen 2.725,00.TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN 6-Harçlar Kanunu gereğince istinaf yönünden davalı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 162,00.TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 7-İstinaf aşamasında davalı tarafından sarf edilen 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 32,50.TL posta gideri toplamı 130,60.TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-Artan gider avansı olması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 9-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 13/02/2019 tarihinde HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.