Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/425 E. 2018/1303 K. 19.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/425 Esas
KARAR NO : 2018/1303 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/12/2017
DOSYA NUMARASI : 2016/1101 Esas – 2017/893 Karar
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 19/12/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişki neticesinde davacının davalıya 31.473,30 TL fazla ödeme yaptığını, bu konuda taraflar arasında teyit olduğunu, davalının bu bedeli iade edeceğini bildirmesine rağmen her hangi bir ödeme yapmadığını, fazla ödeme nedeniyle oluşan 31.473,30-TL alacağın tahsili için davalı hakkında Bakırköy … İcra müdürlüğü… esas sayılı dosya ile icra takibi yapıldığını, davalının takip borcunun 6.930,25-TL kısmını kabul ederek kısmi ödemede bulunarak, takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu, duran takibin devamı için işbu davanın açıldığını belirterek davalının haksız itirazının iptaline, davalı şirket aleyhine % 20 icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takibe itiraz dilekçesinde belirttikleri gibi, davacının fazla ödemesi bulunmadığını, ayrıca aralarında teyitleşme olmadığını, takibe yapılan itirazda davalının 6.930,25-TL kısmını kabul ettiği, bunu da icra dosyasına ödediğini, ticari defterler bilirkişilerce incelendiğinde fazla ödeme yapılmadığının tespit edileceğini, davacı kötü niyetli olarak hakkı olmayan alacağı takibe koyduğunu, haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine davacı taraf hakkında dava değerinin %20′ sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ve ferilerine mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 20/12/2017 tarih ve 2016/1101 Esas – 2017/893 Karar sayılı gerekçeli kararı ile;
” … davacı ile davalı arasında, emtia alımına dayalı bir ticari ilişkisinin olduğu, ancak taraflar arasında akdedilmiş yazılı bir anlaşma ve/veya cari hesap sözleşmesi olmadığı, tarafların muhtelif tarihlerde mahsuplaşma ilişkisi çerçevesinde karşılıklı faturalar keşide ettikleri, tarafların ibraz ettiği ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliğinin bulunduğu, tarafların dava konusu alacağa dayanak faturaları kendi ticari defterlerine usulüne uygun olarak kaydettiği, davacının 10/04/2014 tarihinden 31/12/2014 tarihine kadar…’e aldığı emtialar karşılığı yaptığı ödemeler düşüldükten sonra 17.979,41-TL alacağı olduğu, davalının 19/03/2014 tarihinde kurmuş olduğu …ne davacının bu alacağını virman yapıp muhasebeleştirmediği, davalı tarafından deftere kaydedilen 6.563,80-TL virmana ilişkin belgenin bulunmadığı, ayrıca bu miktara ilişkin davacının cari hesabında muhasebe kaydının bulunmadığı, davalı şirketin borcun 6.900,00-TL tutarında kısmını kabul ederek banka havalesi yoluyla ödeme yaptığı,
Davacı tarafından yapılan ödeme tartışmasız olup, bu ödemenin yapılması durumunda takip tutarında belirtilen rakamlara ulaşıldığı, bu konuda yapılan hesaplamalara rakam olarak itibar edilmesine engel bir durum olmadığı kabul edilmiştir.
Davalının yapmış olduğu virman neticesinde davalıyı alacaklandırmış olduğu görülmekte ise de bilgi ve belge sunulmaması neticesi davalı tarafından yapılan 6.900,00-TL ödeme düşüldükten sonra davacının icra takip tarihi itibariyle 27.400,65-TL alacaklı olduğu yönünde kesin kanaate varıldığından, davanın kabulüne, Bakırköy …İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın dava dilekçesinde harca esas değer olarak gösterilen 25.543,05-TL açısından iptaline; takibin davaya konu edilen 25.543,05-TL tutarındaki asıl alacak yönünden devamına, 25.543,05-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren alacaklının talebi aşılmamak suretiyle değişen oranlarda yasal faiz uygulanmasına, alacak faturaya dayalı ve likit olmakla hükmolunan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dava kabul edildiğinden davalının koşulları oluşmayan tazminat taleplerinin reddine … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile;
” 1-Davanın kabulüne, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın dava dilekçesinde harca esas değer olarak gösterilen 25.543,05-TL açısından iptaline; takibin davaya konu edilen 25.543,05-TL tutarındaki asıl alacak yönünden devamına, 25.543,05-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren alacaklının talebi aşılmamak suretiyle değişen oranlarda yasal faiz uygulanmasına,
2-Alacak faturaya dayalı ve likit olmakla hükmolunan asıl alacak olan 25.543,05-TL’nin %20′ si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalının koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Yerel Mahkemece, tarafların yazılı anlaşma ya da cari hesap sözleşmesi yapmadıkları belirtilmiş olmasına karşın, müvekkili tarafından belge sunulamaması sebebiyle itirazın iptaline ve takibin devamına karar verildiğini ve müvekkilinin icra inkar tazminatına mahkum edildiğini,
Davacının, müvekkiline fazla ödeme yapmasının söz konusu olmadığını, müvekkilinin zaten borcu olarak kabul ettiği 6.930,25 TL’yi davacıya ödediğini, ancak özensiz hazırlanan kök rapor ve ek rapor dikkate alınarak müvekkil aleyhine hüküm kurulduğunu, anılan bilirkişi raporlarının hükme esas alınmaması gerekirken bu şekilde karar verilmesinin hukuka uygun olmadığını,
Müvekkilinin, icra dosyasına kötü niyetle itiraz etmiş gibi değerlendirilerek, icra inkar tazminatına mahkum edildiğini, müvekkilinin kötü niyetli olsa idi, borcunu kabul ederek 6.930,25 TL ödeme yapmayıp, borcun tamamına itiraz etmiş olması gerektiğini, müvekkilinin sadece taraflar arasında yazılı bir anlaşma olmaması sebebiyle, gerekçeli kararda da belirtildiği gibi, belge sunamamış olması sebebiyle huzurdaki davanın aleyhe sonuçlandığını, yoksa müvekkilinin icra inkar tazminatına mahkum edilmesine sebep olacak bir kötü niyeti söz konusu olmadığını, kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte, davanın kabulü kararı verilecekse de icra inkar tazminatına hükmedilmemesi gerektiğini beyanla;
Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini,
Aksi halde kötü niyetli olmayan müvekkili hakkında icra inkar tazminatına hükmedilmesine gerek olmadığına, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle fazla yapılan ödemenin istirdadı için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.
Davalı kabul edip ödediği 6.930,25 TL dışında fazla ödeme yapılmadığını belirterek borcu kabul etmemekte ve başkaca bir savunma nedeni ileri sürmemektedir.
Somut olayda davacı şirketin davalıya yaptığı ödemeleri ispatlaması gerekecektir. Dava, 25.543,05 TL. asıl alacağa vaki itirazın iptali için açılmıştır.
Davacı ile … (… şahıs firması) arasında ticari ilişki bulunduğu, ticari ilişki kapsamında davacının avans ödemeleri yaptığı, bunun karşılığında … şahıs firmasının davacıya faturalar keşide ettiği, 19/03/2014 tarihinde … Tic. Ltd. Şti.’nin kurulduğu, bu limited şirketin tek ortağının … olduğu ve davacı ile olan ticari ilişkinin limited şirket olarak devam ettiği, davanın tarafları arasında yapılan ticari ilişkide davalı tarafından kesilen faturaların ve yapılan ödemelerin her iki taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı tarafından tüm ödemelerin ticari ilişkinin ilk döneminde şahıs firması sahibi olarak akabinde ise davalı şirket yetkilisi olarak …’e yapıldığı ihtilafsızdır.
Davalı şirket, aynı işletmede şahıs firmasının devamı niteliğinde olup İİK.nun 44, 280/2, TBK.nun 202, 203, TTK.nun 137 ve devamı maddelerindeki hükümler uyarınca işletmenin önceki borçlarının tamamından sorumludur. Aksi yönde de bir savunma yoktur. Bu durum dosyada mübrez bilirkişi raporu ile açıkça tespit edildiği halde davalı tarafça bilirkişi raporuna önceki borçtan sorumlu olmadıkları yönünde itiraz edilmemiştir. Ayrıca bu husus istinaf nedeni olarak da ileri sürülmediğinden HMK.nun 355. ve 357.maddesindeki hükümler gereği resen değerlendirme imkanı da bulunmamaktadır.
Davacı tarafın ibraz ettiği ve davalı tarafça inkar edilmeyen muhtelif tarihli tahsilat makbuzları, çek suretleri ve taraf ticari defter ve belgelerinin incelenmesi sonucu alınan bilirkişi raporu ve ek raporu ile davadan önce yapılan ödeme düşülmek suretiyle davalıdan aldığı maldan dava tarihi itibariyle 27.400,65 TL. daha fazla ödeme yaptığını kanıtladığı anlaşılmıştır.
Davalının tahsil ettiği miktar kadar davacıya mal satıp teslim ettiğini veya tahsil edilen paranın ödenmemesi gerektiğini, HMK’nun 199 vd. maddeleri uyarınca yasal delillerle kanıtlanma yükümlülüğünü yerine getirmediği görülmüştür. Bu doğrultuda davalının, davacının fazla ödeme yapmadığı yönündeki istinaf talebi yerinde bulunmamıştır.
Davalı, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını zira borcun bir kısmını kabul edip ödediğini belirterek hükmedilen inkar tazminatının kaldırılmasını istemiştir. Somut olayda taraflar tacir olup ödemeler ve mal satışları belgeye dayalı olup icra takibinden önce tarafların alacak ve borçları hesaplanabilir nitelikte ve likit olması nedeniyle ve davalı tarafın yapılan icra takibine herhangi bir somut neden göstermeksizin haksız olarak itiraz ederek takibi durdurduğu görülmekle, İİK’nun 67/2.maddesi uyarınca davalı aleyhine inkar tazminatına hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Belirtilen nedenle davalının bu yöndeki istinaf talebi de yerinde görülmemiştir.
Yapılan incelemede sonuç olarak; ilk derece mahkemesi tarafından verilen karar dosya kapsamı, usul ve yasaya uygun görüldüğünden ve kamu düzenine aykırılık da tespit edilemediğinden davalının tüm istinaf nedenlerinin esastan reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştiHÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10 TL başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.744,84 TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 436,25 TL karar harcının mahsubu ile bakiye 1.308,59 TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 19/12/2018 tarihinde HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy çokluğu ile karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ

Davacı ticari defterlerine göre … şahıs firması ile 03/02/2014 ile 04/04/2014 tarihleri arasında ticari ilişki bulunduğu, bu tarihler arasında … firmasından çeşitli faturalar alındığı ve faturalara karşılık ödemeler yapıldığı yapılan ödemeler sonucunda davacının şahıs şirketinden 17.979,41 TL fazla ödeme nedeniyle alacağı olduğu, davacının bu alacağını davalı şirkete virman ettiği, şahıs şirketinin defter ve belgeleri sunulmadığından bu konuda şahıs şirketi defterlerinin incelenmediği görülmüştür.
Davacının öncesinde ticari ilişkisinin olduğu ve fazla avans ödemesi yaptığı …şahıs firması ile davalı …. farklı tüzel kişiliklerdir.
Davalı …Ltd. Şti. kurulduktan sonra davacının ticari ilişkisinin bu şirket ile devam ettiği, alınan bilirkişi raporuna göre davalı şirket tarafından davacıya kesilen faturaların her iki taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğu (fatura bedelleri konusunda 1-2 kuruşluk farklar haricinde), davacı tarafından davalı şirkete yapılan ödemelerin de taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, anlaşılmaktadır.
Davacının farklı tüzel kişilikler olmaları nedeniyle var ise şahıs şirketine yapmış olduğu fazla ödemeyi davalı şirketten talep etmesine olanak bulunmamaktadır. Dosyada alınan bilirkişi raporu bu nedenle hüküm kurmaya elverişli değildir. Dosyada yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle takip tarihi itibarıyla davacının davalı şirketten alacağı olup olmadığı, alacağı var ise takip tarihi itibarıyla bu alacağına talep edebileceği faiz miktarı ile davalının takipten sonra dava açılmadan önce yaptığı ödeme düşülerek dava tarihi itibarıyla alacağının tespiti için rapor aldırılması ve alınacak bilirkişi raporuna göre karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan bu nedenle sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyor ve muhalif kalıyorum. 19/12/2018