Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/424 E. 2019/171 K. 06.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/424
KARAR NO : 2019/171
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/01/2018
DOSYA NUMARASI : 2014/7 Esas – 2018/34 Karar
DAVA : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 06/02/2019
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıdan alacağı ticari mallara karşılık çekler verdiğini ancak malların teslim edilmediğini öne sürerek bedelsiz kaldığını öne sürdüğü çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili beyan dilekçesinde özetle; Süresinde cevap vermeyen ve HMK’nın 128.maddesi uyarınca davacının dayandığı vakıaların tamamın inkar etme konumunda olan davalı vekili, müvekkilinin davalıya herhangi bir borcu bulunmadığını, davacının müvekkiline vermiş olduğu çeklerin avans çeki olmadığını önceki borçlarının tasfiyesine karşılık müvekkiline davacı tarafından verildiğini bu nedenle haksız davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 12/01/2018 tarih ve 2014/7 Esas – 2018/34 Karar sayılı gerekçeli kararı ile;
” … Davacının 15.000′ er TL bedelli çekleri davalıya avans nitelikli olarak verdiğini, davalının bu çeklere karşı edimini ifa etmediğini öne sürdüğü, davalı yanın zımnen taraflar arasındaki ilişkiyi kabul ettiği, ancak çeklerin borcun tasfiyesi nedeniyle düzenlendiğini savunduğu, yanlar arasında toplam 45.000 TL meblağlı üç çek yönünden ihtilafın varlığı kabul edilerek yargılamaya devam olunduğu, çekin niteliği itibariyle sebepten mücerret olmakla davacının ileri tarihli çek düzenleyerek avans olarak ibraz ettiğini ispatlamasının zorunlu olduğu, 18/05/2016 havaleli bilirkişi raporunda davalının defter ibraz etmediği, davacının defterlerinin usule uygun olduğu, 71.837,42 TL’lik alacak kaydı bulunduğu, soyutluk prensibi gereği bedelsizlik iddiasının ispatının davalıda olup sunulan 23/11/2013 tarihli belgenin irtibatının kurulamadığının belirtildiği, 28/06/2016 tarihli oturumda davacı yanın yemin teklifi uyarınca 2/10/2016 tarihli oturumda yemin eda ettirildiğini, yemin delilinin sadece malı teslimi yönünden olabileceği bu nedenle yemin delilinin sınırlı değerlendirildiği, davacının verdiği çeklerin bedelsiz kaldığını ispat edemediği, 23/11/2013 tarihli davalı imzası bulnan mutabakat metni dosyaya sunulmuşsa da bu metnin açık olmadığı gibi hangi sözleşmeye istinaden düzenlendiğine dair atıf da içermediği, üstelik tutar olarak da dava dosyası ile uyuşmadığı bu yüzden davacı iddasıyla ilgisinin görülmediği … ” gerekçeleri ile;
” Davanın reddine … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Dava konusu çekler ile ilgili her türlü bilgi ve belgenin sunulduğunu, davalı tarafa eski borçlara ilişkin ödeme olarak alındığına ilişkin de yemin beyanı bulunduğunu, fakat davalı taraf ticari defterlerini sunmadığı için ve kendilerine ait defterlerde de böyle bir ticari ilişki ve alışveriş bulunmadığından işbu yemin beyanına konu gerekli tahkikat yapılmadan davanın hükme bağlandığını, Davalı tarafın ticari defterlerinin celp edilmediğini ve eskiye dayalı borç olup olmadığı konusunun açıklığa kavuşmadığını, tarafların tacir olduklarını, böyle bir borcun varlığının da ancak yazılı belge ve defterlerle ortaya çıkabileceğini, tacir olmanın sorumluluk ve şartlarının olduğunu, Davalı asilin yeminine ve yeniden isticvabına başvurulması gerektiğini, müvekkil şirketin hem bu hizmeti alamadığını hem de maddi olarak zarara uğradığını, davaya istirdat davası olarak devam edilmesi ve zararlarının davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiğini, tanıkların da yeniden dinlenmesini talep ettiklerini beyanla; Yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde ortadan kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak, kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava bedelsizliğe dayalı menfi tespit davasıdır. Dava reddedildiği için istinaf açısından uyuşmazlık konusu davanın esasına ilişkin uyuşmazlık noktaları olup, dava konusu çeklerin taraflar arasındaki ilişki kapsamında bedelsiz olup olmadıkları uyuşmazlık konusudur. Davacı, dava konusu çekleri avans olarak verdiğini, karşılığı edimin alınmadığını öne sürmekte, istinafa yönelik ise davalı tarafın defterlerinin celp edilmediği, yeniden isticvap edilmesinin ve yeminin icra edilmesinin gerektiğini ve vakıalara ilişkin tanıkların dinlenmesini talep etmektedir. Dava konusu çeklerin de aralarında bulunduğu toplam 90.000,00 TL bedelli çeklerin davalıya teslim edildiği, bunun karşılığında çek tevdi bordrosu bulunduğu, davacı ticari defterlerine göre davalının 18.162,58 TL’ lik fatura düzenlendiği ve davacı defterlerinde işlendiği sabittir. Bunun dışında 23/11/2013 tarihli bir belgede Ayrıntı yapıdan … ile karşılıklı yapılan kontrol sonucunda aşağıdaki hesaplarla ilgili mutabakat sağlanmıştır şeklinde bir açıklama altında bir takım isimler ve karşılığında bir takım tutarların listesi bulunmaktadır. 10 Aralık 2013 tarihli ihtarnamede dava konusu çeklere ilişkin davacının davalıya çeklerin karşılığının yerine getirilmediği belirtilerek edim yerine getirilmediğinde sözleşmenin feshedileceği ve çeklerin ödenmeyeceği ihtar edilmiş görülmektedir. Davacı tarafın talebi üzerine davalı asil dava konusu çekleri eski borçların tasfiyesine yönelik aldığına, avans çeki olarak almadığına, malların 45.000,00 TL’ lik kısmının teslim edildiğine, 45.000,00 TL’ lik kısmının ise teslim edilmediğine dair yemin etmiş bulunmaktadır. Sonuç olarak dava konusu çeklerin avans çeki olarak karşılığı henüz teslim edilmemiş emtia için önceden verildiği konusunda yazılı bir delil bulunmamaktadır. Davalı tarafda bu hususta yemin etmiştir. Yeminindeki açıklama bir talil olmayıp, davalının ifadesine göre eski borçların ne olduğu konusunda araştırma yapılmasına gerek yoktur. Zira kambiyo senetleri esasen sebepten mücerret kayıtsız şartsız bir borç vaadidir. Davalının yemine dava konusu senetlerin bu niteliğine uygundur. Aksini iddia eden davacının iddiasını HMK 200.maddesi uyarınca yazılı delille ispatlaması gerekmektedir. Bunun dışında HMK 200 uyarınca tanık dinlenmesi mümkün olmadığı gibi, yeniden isticvap ve yemin icra ettirilmesine gerek bulunmamaktadır. İspat yükü yukarıda da ifade edildiği gibi, HMK 200 v.d maddelerinde yazılı koşullara tabi olarak davacıda olup, mevcut dava dosyasında davacı taraf ispat yükümlülüğünü yerine getiremediğinden, istinaf nedenlerinin de yerinde olmadığı anlaşılmakla; Mahkeme kararı dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olduğundan ve kamu düzenine aykırılıkta tespit edilemediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/02/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.