Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/423 E. 2019/152 K. 06.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/423
KARAR NO : 2019/152
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ :
DOSYA NUMARASI : 2016/56 Esas – 2017/1108 Karar
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 06/02/2019
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 2010 yılında başlayan ve 2012 yılına kadar devam eden ticari ilişki kapsamında doğan borcu sebebiyle, davalı borçlu tarafın davacı şirket emrine düzenleyip imzaladığını, 03/09/2010 tanzim, 28/02/2011 vade tarihli 20.000 TL tutarındaki bir adet senedi, davacı şirkete teslim ettiğini, bu senedin tesliminden sonra, devam eden ticari ilişkide, davalı tarafından kısmi ödemeler yapıldığını, davalının 16/01/2012 tarihi itibari ile davacıya 12.523,71 TL bakiye borcu kaldığını, müvekkili davacının söz konusu bakiye alacağının tahsili için, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’ nün … E sayılı dosyasından, senet tutarı üzerinden davalı aleyhinde ilamsız icra takibi yapıldığını, ancak davalı borçlunun, 17/12/2015 tarihli itiraz dilekçesi ile, davacıya herhangi bir borcu olmadığından bahisle, takip konusu borcun tamamına itiraz ettiğini, davalının itirazı haksız ve dayanaksız olduğunu, davalının takip tarihi itibariyle 12.523,71 TL bakiye borcu bulunduğunu, tarafların yasal defter kayıtları incelendiğin de bu hususun ortaya çıkacağını, davalının vaki itirazı sebebiyle durmuş olan takibe devam edilebilmesi için davanın açıldığını, bu nedenlerle 12.523,71 TL asıl alacak ve ferileri yönünden itirazın iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamını, kötü niyetli davalının iptali istenen meblağın % 20’sinden az olmamak üzere inkar tazminatını mahkumiyetini, masraf ve ücreti vekaletin davalıya yüklenmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde özetle; şahsının herhangibi bir borcunun bulunmadığını, davacıdan 2008/2009 yıllarında kamyonla toptan kömür aldığını, Karaağaç’ta mahallede komşularına perakende sattığını, kömürü Uzunköprü Yağmurca köyünden çalıştırdığı kömür ocaklarından kamyonla getirip deposuna boşalttığını ve her kamyondan sonra davacı vekilinin adamının gelip davacıdan elden nakit olarak parayı aldığını, böylelikle alşveriş yaptıklarını, parayı ödemeden ikinci kamyon kömürü göndermediğini, bu şekilde aralarında düzenli ve itimata dayanan bir alış veriş olduğunu, ödediği paranın karşılığı olarak tahsilat makbuzu aldığını ama aradan geçen 8-9 yıl zarfında bu evraklarının muhafaza edemediğini, yasal zeminde bu güne kadar ihtarname ve ödeme emri tebliğ edilmediğini, bu nedenlerle davanın reddini, çıkacak olan yargı giderleri ile avukatlık ücretinin davacıdan alınmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 28/11/2017 tarih ve 2016/56 Esas – 2017/1108 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” Davalı, takip dayanağı senede itiraz etmemiş, imza inkarında bulunmamış, ödeme itirazında bulunmuştur. Şu halde taraflar arasındaki uyuşmazlık, ödemenin yapılıp yapılmadığı hususundadır.Davacı, kısmi ödeme aldığını kabul ederek 20.000 TL üzerinden başlattığı icra takibinde 12.523.71 TL bakiye alacak üzerinden itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.Davaya konu 12.523.71 TL ödeme iddiasını ispat yükü, davalı borçludadır. (TMK:6) Ödeme bir defi olmayıp itiraz niteliğinde olduğundan hüküm verilinceye kadar yargılamanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkündür. Bu nedenle davalı tarafa cevap dilekçesinde beyan ettiği ve fakat belgelerini sunmadığı ödeme itirazına dair ispat hususunda HMK:140/5 maddesi uyarınca süre ve imkan verilmiş, ne var ki ödeme itirazına dair yazılı belge sunulmadığı gibi bu belgelerin kayıp olduğu beyan edilmiştir. Davalı taraf, ödeme itirazı için yemin deliline de dayanmamıştır. Tüm bu nedenlerle ödeme iddiası ispat edilemediğinden davanın kabulüne dair … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile;
” 1- Davanın KABULÜNE,
2-Davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’ nün … E. sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN;
3-12.523,71 TL ASIL ALACAK YÖNÜNDEN İPTALİNE,
4-Takibin 12.523,71 TL asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren asıl alacağa avans faiz işletilmek suretiyle DEVAMINA,
5-Asıl alacak üzerinden %20 oranında hesaplanan 2.504,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme kararının usul ve yasalara aykırı olduğunu, bu nedenle kararın kaldırılması gerektiğini, Karşı tarafa borcu bulunmadığını, ödeme yapmış olduğunu, ödemelerinin kayda, dikkate alınmadığını veya alamadıkları için borçlu göründüğünü, kendisine kamyon dolusu kömürle geldiklerinde, bir önceki kömürün parasını almadan kömür vermediklerini, aralarındaki anlaşmanın bu şekilde olduğunu, Parayı almak için bizzat kendilerinin gelmediğini, çalışan elemanlarını kamyon ile gönderdiklerini, bu nedenle kömür parası borcunun olmasının mümkün olmadığını, ayrıca ellerindeki senedi de kendilerinin her ihtimale karşı kendisinden teminat ve güvence olması bakımından aldıklarını, borç olmadığı için göndereceklerini, kendilerine itimat ettiğini, itimat ettiği için senedi isteme konusunda ısrarlı olmadığını, zaten göndermezler ise de yırtıp atacaklarını söylediklerini, kendilerinden alışveriş yaptığı için zaten iş konusunda telefonla devamlı görüştüklerini, aralarında samimiyetten kaynaklı bir dostluk, güvence oluştuğunu, Parayı çalışan elemana verdiğinde karşılığında makbuz aldığını, ancak geçmişteki makbuzlarını muhafaza edemediğinden karşı taraf gibi ısrarcı olamadığını, hukuken geçerli olacaksa mahkemede yemin edebileceğini, yemin görevini yerine getirmek istediğini beyanla; Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına ve talebi doğrultusunda tekrar karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
HMK’ nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek istinaf incelemesi yapılmıştır. Dava, zamanaşımına uğrayan bonodaki alacağın temel ilişkiye dayalı olarak tahsili istemine ilişkindir. Davacı, davalı şirket ile arasında 2010 yılında başlayan ve 2012 yılına kadar devam eden ticari ilişki kaynaklı davalının keşide etmiş olduğu senet miktarı kadar alacaklı olduğunu iddia etmiş, davalı ise dava konusu bono ile ilgili hiçbir borcunun olmadığını, ticari ilişki kaynaklı kömür satım bedelini ödediğini savunmuştur. Somut olayda, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, dava konusu 28/02/2011 vade tarihli 20.000,00 TL bedelli bononun 14/12/2015 takip tarihi itibariyle zamanaşımına uğramış olması nedeniyle kambiyo senedi niteliğini kaybettiği, ancak yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla zamanaşımına uğramış bir bonoda, temel ilişkiye dayanılmak suretiyle yazılı alacağın talep edilebilmesi mümkün olup, bu isteme ilişkin davalarda, gerek temel ilişkinin varlığını ve niteliğini, gerekse o ilişkiden doğan bir alacağın bulunduğunu ve alacak miktarını kanıtlama yükümlülüğü davacıya aittir. Ancak, davalı, cevap dilekçesinde, dava konusu alacağının davacıya ödendiğini ve ödemelere ilişkin tahsilat makbuzlarını kaybettiğini savunmuş, yargılama aşamasında ise ödemelerin davacının kömürü teslim eden elemanlarına elden yapıldığını belirtmiştir. Buna göre, davalı, taraflar arasındaki satım sözleşmesini kabul etmiş ve dava konusu alacağı ödediğini savunarak ispat yükünü üzerine almıştır. Doktrinde davalının bu savunmasına “bağlantılı bileşik ikrar” denilmektedir. Bağlantılı bileşik ikrarda bulunan taraf, diğer tarafın ileri sürdüğü vakıayı ikrar eder, fakat ikrarına bu vakıadan çıkan hukuki sonucu hükümden düşüren ve bu vakıanın doğumu ile ilgili bulunmayan başka bir vakıa ileri sürer. Bu durumda ikrarın bölünebileceği, dolayısıyla ispat yükünün davalıya düşeceği kabul edilmektedir. Bu itibarla, mahkemece, davalının satım sözleşmesini kabul ettiği ve dava konusu alacağın davacıya ödendiğini savunduğu, bu nedenle davacıya ödeme yapıldığına dair ispat yükünü üzerine aldığı, ancak dosya kapsamında davalının bu savunmasını ispatlayamadığı gözetilerek, mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 855,50 TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 214,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 641,5 TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş – dönüş masrafı 23,5 TL’ nin davacı tarafa ait gider avansından sarf edildiği UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede anlaşılmakla; bu giderin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen giderlerin davalı üzerinde bırakılmasına,
6- Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
7- Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/02/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.