Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/422 E. 2019/288 K. 27.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/422 Esas
KARAR NO : 2019/288 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/09/2017
DOSYA NUMARASI : 2014/734 Esas – 2017/741 Karar :
DAVA: Rucüen Alacak
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 27/02/2019
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile alacaklı …’ın dosya borçluları olan … ve …a ve bu borçluya aval veren olarak senede imza atan müvekkili … aleyhine icra takibi başlattığını, alacaklı tarafça icra takibi yürütüldüğü ve borçlulara ait çeşitli menkul ve gayrimenkullere haciz konulduğunu, senette aval olarak imzası olan müvekkili …’ın toplamda 1.484.005,35 TL olan dosya borcunu harç ve masrafları ile beraber belli aralıklarla ödeyerek kapattığını ve rücü belgesi aldığını, müvekkili tarafından kapatılan dosyanın diğer borçlusu davalı …’in borcun kendisine düşen kısmını ödemediğini, davalının kendi sorumluluk miktarını ödemeyi reddettiğini ve müvekkili bakımından telafisi güç zararın meydana gelmemesi için bu davanın açılması gerektiğini beyanla; davanın kabulünü ile müvekkili tarafından İstanbul … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına ödenen borç olan 1.484.005,35TL’nin ve tahsil harç – masraflarının fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000 TL’ sinin asıl borçlu olan davalıdan rücuen tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacının eşi davadışı .. … Kıymetli Madenler San. ve Tic. A.Ş.’nin kurucu ortakları olduğunu, davacının bu şirkette resmi hissedar olarak yer almamakla birlikte ticaretin tarafı ve şirketin çalışanı olduğunu, anılan şirketin davacı ve müvekkili ile birlikte … adlı şahsın birlikte altın ticareti yapmalarına ilişkin olduğunu, bu kapsamda altınların kendisinden alındığı … isimli şahsa alınan altınların karşılığı olarak dava konusu senedin verildiğini, bu dönemde 30.09.2009 vade tarihli ve 1.000.000 USD bedelli bononun müvekkili, davacı ve davacının eşi olan dava dışı … tarafından tanzim edilerek dava dışı …’a verildiğini, bahsi geçen senet vadesinde ödenmeyince alacaklı … tarafından, İstanbul … icra Müdürlüğünün .. E. dosyasından icra takibine konulduğunu ve müvekkili ile davacı ve davacının eşi hakkında yasal takip başlatıldığını, icra takibi esnasında müvekkiline ait araçlar ile taşınmazların tümü üzerine hacizler konulduğunu, ardından taraflar arasında varılan mutabakat gereğince bono bedelinin emtia karşılığı olan altınların bir miktarının müvekkili tarafından ödendiğini, bakiye senet bedelinin dava dışı … tarafından 25.01.2010 tarihli protokol uyarınca ödenmiş olup bu ödeme karşılığında müvekkilinin … hisselerinin tamamını …ı’na devrettiğini, ibraname alındığını, anılan ibraname incelendiğinde, icra dosyasına konu borcun … ve .. hissesine isabet eden kısmının … adlı şahıs tarafından ödeneceği ve buna karşılık olarak da müvekkilinin bahsi geçen …A.Ş. deki hisselerini …a devredeceğinin yazılı olduğunun görüleceğini, davacı tarafından takip alacaklısına hiçbir ödeme yapılmadığını, davacının iddia ettiği ödemelerin dava dışı … tarafından yapıldığını, davacı tarafından alacaklıya hiçbir ödeme yapılmadığı halde iş bu haksız dava açılmış ve müvekkil tarafından ödenmiş olan borca istinaden rücu talep edildiğini, davacının iddia ettiği ödemeleri yazılı ve geçerli kanıtlar ile ispat etmek zorunda olduğunu belirterek neticeten davacının taleplerini açıklaması ve dava değerini tam olarak bildirerek harcını ödemesi için ihtaratlı kesin süre verilmesine, kesin süre içerisinde karar gereğinin yerine getirilmesine, getirilmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi, davanın esasa girmeden husumet yönünden reddine, huzurdaki davanın dava dışı .. ve …ı’na HUMK 49 vd. gereğince ihbarına, davanın esastan reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Bakırköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/172 Esas sayılı dosyasında davacı … vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ile dava dışı üçüncü şahıs …’ın 30/09/2009 ödeme tarihli 1.000.000-USD meblağlı senette müştereken borçlu olduklarını, davacının ise aynı senette …’a aval veren konumunda bulunduğunu , İstanbul …. İcra Müd’nün … E. sayılı dosyası ile müvekkili, davalı ve dava dışı … hakkında icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin aval veren sıfatıya İstanbul … İcra Müd’nün… E. sayılı dosya alacaklısına 28/06/2010 tarihinde toplam 1.484.005,35-TL haricen ödeme yaptığını, icra dosya alacaklısının aval veren müvekkilinin yapmış olduğu ödemeyi icra dosyasına beyan ettiğini ve harçların müvekkili tarafından ödendiğini, müvekkilinin yaptığı ödeme neticesinde icra dosyasının infaz olduğunu, bu ödemeden dolayı müvekkilinin alacaklının haklarına halef olduğunu, icra dosyasına yapılan ödemenin 1/2’sine tekabül eden asıl alacak ve yasal faizin tahsili amacıyla davalı aleyhinde Kadıköy …. İcra Müd nün … E sayılı icra dosyası ile takibe geçtiğini, davalının yetki itirazı üzerine Bakırköy … İcra Müd. nün… E. sayılı takip dosyasından 747.675,00 TL’si asıl alacak olmak üzere; 795.608,14 TL’nin tahsili için ödeme emri tebliğ edildiğini, davalının borca ve faize itiraz ettiğini, itirazın haksız ve dayanaksız olduğunu, müvekkilinin İstanbul … İcra müd … E. sayılı icra dosyasında rücu belgesi alarak yapmış olduğu ödeme neticesinde aval verdiği diğer borçlunun halefi olduğunu, B.K’nın 496. maddesi uyarınca borcun tamamını ödeyen müvekkilinin İ/2 oranında diğer borçlu olan davalıya rücu etme hakkına sahip olduğunu, 20/01/2011 tarihinde İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/279 E. sayılı dava dosyası ile toplam rücu alacağının 10,000-TL lik kısmının tahsili için fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak dava açtıklarını, davanın halen derdest olduğunu, alacağın belirlenebilir olduğunu ileri sürerek Bakırköy …. İcra müd’nün … e sayılı takip dosyasına davalı tarafına yapılan itirazın iptaline, takibin devamını, ödeme tarihinden başlayarak değişen oranlarda ticari temerrüt faizi uygulanmasına, % 40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Bakırköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/172 Esas sayılı dosyasında davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya dayanak İstanbul .. icra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasından kaynaklanan borcun müvekkili tarafından takip alacaklısına devredilen taşınmaz dışında kalan bölümün icra dosyası alacaklısı ile dava dışı …ı arasında imzalanan 25/01/2010 tarihli protokol gcrcğincc dava dışı …tarafından ödendiğini, bu ödemeye karşılık olarak müvekkili ile …ın … A.Ş,’de bulunan %77,5 oranındaki hisselerin ödeme yapan …ı adlı şahsa devredildiğini, ödeme makbuzları, ibraname, hisse devir sözleşmeleri, tapu kayıtları, genel kurul toplantılarına ilişkin hazurun cetvelleri, ticaret sicil kayıtları ile bu durumun sabit olduğunu, ödeme yapan dava dışı şahsın müvekkilini ibra ettiğini, davacı tarafından senet alacaklısına herhangi bir ödeme yapılmaması nedeniyle davacının aktif husumet ehliyetinin olmadığını, İstanbul 21 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/279 e sayılı dosyası üzerinden yürütülen davanın halen derdest olduğunu ve her iki davanın tarafları, konusu, dava sebebinin aynı olduğunu, HMK 114/1-1 maddesi gereğince 2. dava bakımından derdest bir dava olduğundan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini, davanın diğer senet borçlusu … ve … adlı şahıslara ihbarı gerektiğini ileri sürerek öncelikle davanın husumet yönünden reddine, derdestlik nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına, davanın 3. kişilere ihbarına, haksız ve yersiz davanın esastan reddine, %40′ tan az olmamak üzere tazminata karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 14/09/2017 tarih ve 2014/734 Esas – 2017/741 Karar sayılı kararı ile;
“…Bu sebeple borcun avalist … tarafından ödendiği mahkememizin de kabulündedir. Mübrez 1. heyet kök raporunda da ifade edildiği üzere; aval, bir poliçe borcunu, ticari senetler hukukuna göre tekeffül edilmesidir. Aval veren, ödemede bulunduğu takdirde, lehine aval verdiği şahsa ve bu şahsa karşı sorumlu olanlara karşı, poliçeden doğan müstakil bir hak elde eder (TTK m.614/III). Aval veren, poliçeyi ödemekle, lehine aval verdiği şahsın haklarını iktisap ediyor değildir; yani, bir halefıyet sözkonusu olmamaktadır. Bu haklar, kanun hükmü icabı aval verenin şahsında doğmaktadır; sanki, lehine aval verdiği şahsın ve ondan önce gelenlerin doğrudan alacaklısı gibidir. Poliçe bedelini tahsil eden alacaklının, aval verene ciro yoluyla veya diğer herhangi bir hukuki muamele ile bu hakları devretmesine lüzum yoktur. Aval veren, yaptığı ödemeyle poliçenin mülkiyetini iktisap eder. İzah edilen nedenle davalının; davacının imzasını içermeye protokol ve ibranameye yönelik şahsi defileri davacıya karşı ileri süremez. Bu kapsamda mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya münderecatından edinilen vicdani kanaat gereğince; asıl davanın kabulü ile 10.000,00TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, birleşen Bakırköy 5. ATM’nin 2012/172 esas sayılı dosyasında davanın kısmen kabulü ile Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 779.935,50TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptaline, asıl alacak 732.002,50TL’ye takipten itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına, davalı yanın %40 icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmesi gerektiği” gerekçesi ile;
“Asıl davada;
1-Asıl davanın kabulü ile 10.000,00.TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Birleşen davada;
2-Birleşen Bakırköy 5. ATM’nin 2012/172 esas sayılı dosyasında davanın kısmen kabulü ile Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 779.935,50 TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptaline, asıl alacak 732.002,50 TL’ye takipten itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına,
Davalı yanın likit olan alacak nedeniyle %40’ına isabet eden 311.974,20 TL icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına,
Fazlaya ilişkin istemin reddine, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, asıl ve birleşen davaların davalısı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Asıl ve Birleşen dava davalısı … vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Mahkemenin, yazılı deliller ve davacının ikrarına rağmen takip alacaklısına hiçbir ödeme yapmamış olan davacıya üstelik tüm dosya borcunun faizi ve inkar tazminatı ile birlikte ödenmesine dair karar verdiğini,
Davacının avukatının, davacının takip alacaklısına hiçbir ödeme yapmadığını ödemelerin …ı adlı şahıs tarafından yapıldığını dilekçesinde açıkça ikrar ettiğini, Dava konusu icra takibi ve senetten kaynaklanan borca karşılık müvekkilin 825.000- TL değerinde bir taşınmazı takip alacaklısına devrettiğinin tapu kayıtları ve bilirkişi tespitleri ile ispat edildiğini, Davaya konu olan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından bakiye borcun, … tarafından takip alacaklısına ödenmesine dair bu şahıslar arasında 25.01.2010 tarihli sözleşme imzalandığını ve gerçekten bakiye borcun da … tarafından takip alacaklısına ödendiğini, … tarafından takip borçlusuna yapılan ödemeye karşılık müvekkili ve yakını olan …’ın … A.Ş.’de bulunan 701.000- TL değerindeki hisselerini …adlı şahsa devrettiğini, Davacı tarafın, dosyaya rapor sunan bilirkişileri haksız yere savcılığa şikayet edip korkutarak mahkemeyi ve sonradan görev alan bilirkişileri etki altına aldığını, Dosyada iki ayrı bilirkişi raporu alınmış olup bunların birbiri ile tamamen çelişkili olduğunu, bu iki bilirkişi raporu arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulmasının dahi başlı başına yerel mahkeme kararının kaldırılması gerekçesi olduğunu, Yerel mahkemenin, kararında davacının takip alacaklısına hiçbir ödeme yapmamış olduğunu gözden kaçırdığını, TBK 104/3. maddesinde yer alan karinenin aksinin kendileri tarafından yazılı deliller ile ispat edildiğini, buna rağmen bu karineye istinaden hatalı hüküm kurulduğunu, Davacının, takip alacaklısına ödeme yaptığını ispat edemediği halde ödeme yapmışçasına karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu, Senetten kaynaklanan bakiye borcun … tarafından ödenmiş olduğunun, (davacı tarafından takip alacaklısına hiç ödeme yapılmadığının) …’nın imzasını taşıyan yazılı sözleşme ve ödeme makbuzları ile ispat edildiğini, bu durumu davacının da ikrar ettiğini, Müvekkilin, dava konusu senetten dolayı alacaklıya karşı olan edimlerini yerine getirdiğini, müvekkile karşı rücu hakkının kullanılamayacağını, Yerel mahkemenin, ” Aval ” konusundaki görüşlerinin de tamamen yasaya aykırı olduğunu ve referans aldığı bilirkişi raporuna da aykırı karar verdiğini, Şahsi defilerin ancak iyi niyetli hamile karşı ileri sürülemeyeceğini, senet borçlusu tarafından hamile ödeme yapıldığına dair savunmanın şahsi defi olmadığı gibi davacının da senet borçlusu olduğundan iyi niyetli hamil olarak kabul edilemeyeceğini, mahkemenin yasal kavramları birbirine karıştırdığını, Mahkemenin, aval tarafından ödeme yapılması durumunda halefiyet söz konusu olmayacağı şeklindeki görüşünün TTK 702/1 ve 702/3 maddelerine aykırı olduğunu, Yerel mahkemenin dava dışı alacaklı vekilinin beyanına itibar ederken sonradan bu beyanı düzelten alacaklı asilin beyanına ve sunduğu yazılı delillere itibar etmemiş olmasının hatalı olduğunu, Takip alacaklısı ile bakiye borcu ödeyen şahıs arasında imzalanan 25.01.2010 tarihli yazılı sözleşme, yine her ikisi tarafından imzalanan ödeme makbuzları ve takip alacaklısının 26.01.2014 tarihli yazılı beyanları karşısında davacının senede karşılık hiçbir ödeme yapmadığının kabulünün zorunlu olduğunu, Takip alacaklısı ile bakiye borcu ödeyen şahıs arasında imzalanan sözleşmeyi “davacının imzasını taşımadığı” gerekçesi ile kabul etmeyen yerel mahkemenin takip alacaklısı vekilinin beyanına itibar etmiş olmasının hatalı olduğunu ve bu kararın kaldırılması gerektiğini, Dosya borcunun bakiyesini ödeyen …ı’nın mahkemeye gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu, bu beyanların gerçeğe aykırı olduğunun bu şahsın imzaladığı ve inkar edemediği sözleşme ve ödeme makbuzları ile kanıtlandığını, Müvekkilin alacaklıya 1.526.000- TL ödeme yapmış olduğunun yazılı kanıtlar ile ispat edilmiş olduğu halde bu bedel dahi mahsup edilmeksizin davanın kabulüne karar verilmesinin yerel mahkeme kararını başlı başına geçersiz ve haksız kıldığını, Yerel mahkemenin davacının ödediğini kabul ettiği bedeli değil tüm dosya borcunun müvekkilden tahsiline karar vermesinin büyük bir hata olduğunu, Davacının, takip alacaklısına herhangi bir ödeme yapmadığından ve yine müvekkilin senetten kaynaklanan borca karşılık kendi payına düşenden de fazla ödeme yaptığından, davacının müvekkile rücu etme hakkı olmadığını,Senette 2 müşterek müteselsil borçlu bir de aval veren bulunduğunu, müteselsil borçluların birbirleri arasında eşit oranda sorumlu olduklarını, buna rağmen mahkemenin borcun tamamından sadece müvekkili sorumlu tutmasının TBK 167 maddesine aykırı olduğunu, Müvekkilin dava konusu senet borcuna karşılık 825.000- TL değerinde taşınmaz ve 701.000- TL değerinde şirket hissesi devrettiğinden müvekkilin diğer borçlulara karşı sorumlu olmadığını, Borcun tamamını ödeyen müvekkilin bir de icra inkar tazminatına mahkum edilmesinin de haksız olduğunu beyanla; İstinafa konu İstanbul 16. Ticaret Mahkemesi’nin 2014/734 E. – 2017/741 K. Sayılı kararının (asıl dava ve birleşen dava dosyası yönünden) müvekkil lehine kaldırılmasına, Hem asıl hem de birleşen davanın tümüyle reddine, Müvekkil aleyhinde haksız ve kötü niyetli olarak icra takibi başlatan davacının her iki icra dosyasından talep ettiği miktarın % 40’ından az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Asıl dava, takip dayanağı bononun avalisti olan davacının takip nedeniyle alacaklıya ödediği bedelin bono keşidecisi olan davalıdan kısmen rucüen tahsili talebine ilişkindir.Birleşen dava ise söz konusu takipte takip borcunun tamamını ödeyen davacı avalistin bu borçtan sorumlu olan keşideciye karşı yaptığı takibe itirazın iptaline dairdir.İstanbul … İcra müdürlüğünün… E. sayılı takip dosyasının incelenmesinde, takip alacaklısı dava dışı …’ın keşidecileri davalı … ve dava dışı …, avalisti davacı … olan 14/09/2009 keşide, 30/09/2009 ödeme tarihli 1.000.000 USD bedelli bonoya dayalı olarak borçlular hakkında 1.470.000.000 TL asıl alacak ve ferileri ile birlikte toplam 1.484.005,35 TL için kambiyo takibi yaptığı, takip tarihinin 23/10/2009 olduğu, takip dosyasında borçluların bir takım araç ve taşınmazları üzerine haciz konulduğu, takip dosyasında tahsilata ilişkin bir bilgi bulunmadığı, alacaklı vekilinin 28.06.2010 tarihinde icra dosyasına yaptığı “dosya borcu haricen borçlulardan …’dan tahsil edilmiş olmakla infaz olmuştur. Buna ilişkin tahsil harcının hesaplanarak tahsilini, senet aslının borçlu …’a iadesini ve dosyada mevcut hacizlerin fekkini talep ederim” şeklindeki yazılı ve imzalı beyanı ile aynı tarihte icra müdürlüğünce tahsil harcının hesaplandığı, dosya borcunun haricen tahsili sebebiyle işlemden kaldırılmasına, hacizlerin fekkine, kambiyo evrak aslının ödemeyi yaptığı beyan edilen borçluya kimlik kontrolü ve imzası mukabilinde teslimine karar verildiği, ödemeyi yapan borçlu … vekili Av. …’nın talebi üzerine 20/12/2010 tarihli rucü belgesi düzenlenip verildiği, Rucü belgesine göre rucua konu alacak miktarının 1.484.005,35 TL dosya borcu ile 51.346,60 TL tahsil harcından oluştuğu görülmüştür.Davacı, davaya konu ve avalisti olduğu bonoya dayanılarak hakkında yapılan İstanbul … icra müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyasında aldığı rucü belgesine dayalı olarak asıl davada icra dosyasına ödemiş olduğu bedelin 10.000 TL si için kısmı alacak davası açmış, kalan bedel için ise faizi ile birlikte tahsili için birleşen davanın konusunu teşkil eden Bakırköy …. icra müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında icra takibi yapmıştır.Davalı söz konusu takip borcunun bir kısmının adına kayıtlı taşınmazın alacaklıya devri suretiyle ve kalan kısmının … Kıymetli Madenler San. ve Tic. A.Ş.’de bulunan kendisine ait hisseler ile yine bu şirket ortağı … hisselerinin devri karşılığında 3. kişi olan …tarafından ödendiğini, davacının borca karşılık ödeme yapmadığını bu nedenle rucü hakkı bulunmadığını savunmuştur.İstinaf açısından uyuşmazlık davalının keşideci, davacının aval veren olduğu İstanbul … İcra müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyasında dosya borcunun kimin tarafından ödendiği ile davacının, hissesi oranında keşideci olan davalıya rucü hakkı bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.Dava dosyası içinde alınan bilirkişi raporları arasında, davaların dayanağını oluşturan kambiyo senedinden doğan borcun senet alacaklısına kimin tarafından ödendiği, davacının davalıya rücu hakkı bulunup bulunmadığı hususunda çelişki bulunmakta ise de söz konusu çelişkili husus zaten davanın konusunu oluşturmakta olup HMK’nın 226/1 maddesi son cümlesine göre bu konuda bilirkişiye başvurulamayacağından ve 282/1 maddesine göre hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir hükmüne göre mahkemece diğer delillerle birlikte bilirkişi raporları değerlendirilerek hangi bilirkişi raporuna neden itibar edildiği gerekçede açıklanmış olmasına göre davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerinde değildir.Davalının delil olarak sunduğu 25/01/2010 tarihli protokolün ve ödeme makbuzları ile 14/06/2010 tarihli ibranamenin bono alacaklısı … ile 3. kişi …ı arasında düzenlendiği, bu belgelerde her ne kadar İstanbul … icra müdürlüğünün … E. sayılı takibe konu borcun tasfiyesi düzenlenmiş ise de bu belgelerde davacı ve davalının imzalarının bulunmadığı görülmüştür.Dosyaya gelen tapu kayıtlarından davalı adına kayıtlı olan tapunun Bahçelievler, … bağımsız bölümde kayıtlı taşınmazın 23/12/2009 tarihinde satış suretiyle alacaklı … adına tescil edildiği anlaşılmıştır.Yine dosyaya sunulan 01/02/2010 tarihli hisse devri sözleşmelerine göre … Madenler San. ve Tic. A.Ş. de davalı ve … adına olan hisselerin … satıldığı, belgeye göre hisse devir bedellerinin tamamının haricen ve nakden ödendiğinin yazılı olduğu görülmüştür.Takibe konu bononun düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK 612/1 maddesinde aval düzenlenmiş, 613/3 maddesinde kimin için aval verildiğinin aval şerhinde açıklanması gerektiği, açıklanmadığı takdirde keşideci için verilmiş sayılacağı, 614/1 maddesinde aval verenin kimin adına aval vermişse tıpkı onun gibi sorumlu olacağı, 614/son maddesinde aval verenin poliçe bedelini ödemesi halinde poliçeden dolayı lehine taahhüt altına girdiği kimseye ve ona karşı poliçeden dolayı sorumlu olana karşı poliçeden doğan hakları iktisap edeceği düzenlenmiştir. Davaya konu keşidecileri davalı … ve dava dışı …, lehdarı … olan 14/09/2009 keşide, 30/09/2009 ödeme tarihli 1.000.000 USD bedelli bonoda davacının keşidecilerden … lehine aval verdiği anlaşılmaktadır.Yine bono tanzim tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK.’nın 87. maddesinde borcu ödeyen borçlunun senedin geri verilmesini isteyebileceği, 88. maddesinde senet borçluya iade edilmiş ise borç sakıt olmuş sayılır düzenlemesi ile senedin borçluya iade edilmiş olması halinde borcun sona erdiğine ilişkin karine bulunduğu düzenlenmiştir. 146. maddesinde müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ödemeden hisseleri oranında sorumlu olduğu, hissesinden fazla ödeme yapan borçlunun diğerlerine rucü hakkı bulunduğu, 147. maddesinde müteselsil borçlulardan her birinin yaptığı ödeme nispetinde alacaklının haklarına halef olacağı belirtilmiştir.Dosyada bulunan belgelerden, İstanbul .. İcra müdürlüğünün … E sayılı takibine konu bonoda davacının avalist olduğu, davacının bu bonoda bono keşidecilerinden dava dışı …’ın borcuna karşılık aval verdiği, davalının bononun diğer keşidecisi olduğu, bu dosyada alacaklı vekilinin 28/06/2010 tarihli imzalı beyanına göre dosya borcunun haricen davacı tarafından ödendiği, alacaklı vekilinin beyanı üzerine takip dayanağı bono aslının borcu ödeyen davacıya teslim edildiği ve icra müdürlüğünce talep üzerine borcu ödeyen davacı avaliste 20/12/2010 tarihli rucü belgesi düzenlenerek verildiği, TBK 104/3 maddesi hükmüne göre senet aslını elinde bulunduran borçlu yararına borcun bu borçlu tarafından ödendiğine ilişkin karine bulunduğu, ayrıca icra dosyasından alınan rücu belgesine ve alacaklı vekilinin beyanına göre de takip konusu borcun davacı tarafından haricen ödendiği, bunun aksinin davalı tarafça ispat edilmesi gerektiği, davalının takip konusu borcun adına kayıtlı taşınmazın tapudan takip alacaklısı …’a devri ve ortağı olduğu şirket hisselerinin ve bu şirkette ortak olan dava dışı …a ait hisselerin devri karşılığında 3. kişi …ı tarafından takip alacaklısına haricen ödendiğini, davacının borca mahsuben ödeme yapmadığını savunduğu, ancak söz konusu adına kayıtlı taşınmazın tapu kayıtlarında alacaklı …’a satış suretiyle 27/12/2009 tarihinde devredildiği, … Kıymetli Madenler San. ve Tic. A.Ş.’de bulunan davalı ve …hisselerinin 01/02/2010 tarihinde satış suretiyle 3. kişi … devredildiği, satış sözleşmesinde hisse bedellerinin devralandan tamamen ve nakden alındığının yazılı olduğu, 3. kişi .. ı ile takip alacaklısı … arasında düzenlenen 25/01/2010 tarihli protokolde her ne kadar takibe konu borcun tasfiyesine ilişkin hükümler bulunmakta ve 14/06/2010 tarihli takip alacaklısı … ile 3. kişi … tarafından imzalanmış ibranamede söz konusu takip borcunun haricen ödendiği belirtilmiş ise de bu protokolde ve ibranamede davacı imzasının bulunmadığı, davacının imzasının bulunmadığı bu protokolün ve ibranamenin davacıyı bağlamayacağı ve davacı hakkında her hangi bir hüküm doğurmayacağı, davalının takip konusu borcun davacı tarafından haricen ödenmediğini ispatlayamadığı, takip konusu borcu ödeyen avalistin 6762 sayılı TTK 614/3, 818 sayılı BK 146/1 ve 147/1 maddesine göre bono nedeniyle sorumlu olan davalıya hissesi oranında rucü edebileceği anlaşılmakla mahkemece asıl ve birleşen davaların kabulüne ilişkin kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.Takipte talep edilen alacak likit ve belirlenebilir olduğundan, itirazın da iptaline karar verilmiş olmasına göre alacaklı davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusu yerinde değildir.Ancak davalı hakkında yapılan takipte istenen faize itiraz etmiş mahkemece takipte istenen faize ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmadan takibe itirazın iptaline karar verilmesi hatalı olmuş ise de davalı vekili bu yöne ilişkin istinaf başvurusunda bulunmadığından bu husus inceleme konusu yapılmamıştır.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, İstanbul … icra müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından verilen 20/12/2010 tarihli rucü belgesine ve bu takip dosyasında alacaklı vekilinin 28/06/2010 tarihli imzalı beyanına göre takip konusu borcun tamamı ve tahsil harcının davacı aval veren tarafından ödendiğinin anlaşılmasına, aksinin davalı tarafça ispatlanamamış olmasına, davacının takip dayanağı bonoda keşidecilerden sadece ….. lehine avalist olmasına, BK 147/1 ve 6762 sayılı TTK 614/3 maddesine göre bono keşidecilerinden …’e aval veren davacının kendisine düşen miktardan fazla ödeme için bononun diğer keşidecisi davalıya rucü hakkı bulunmasına göre, mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl ve birleşen davalarda davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince asıl ve birleşen davalar yönünden davalı tarafından yatırılan toplam 171,40.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince asıl dava yönünden alınması gereken 683,10.TL, birleşen dava yönünden alınması gereken 53.277,39.TL olmak üzere toplam 53.960,49.TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından yatırılan 13.490,12.TL harcın mahsubu ile bakiye 40.470,37.TL’nin asıl ve birleşen dava davalısından tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 27/02/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.