Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/411
KARAR NO : 2019/130
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/11/2017
DOSYA NUMARASI : 2017/38 Esas – 2017/1126 Karar
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 30/01/2019
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ticari ve bağlantılı olarak cari hesap ilişkisi bulunduğunu, davalı cari hesabındaki alacaklarının tahsili için davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … e. sayılı dosyası ile tarafça icra takibi başlatıldığı ancak davalı tarafça yetkiye itiraz edildiğinden dosyanın Bakırköy .. İcra Müdürlüğü’ne gönderildiği, Bakırköy ..İcra Müdürlüğüne gönderilen ödeme emrinin 19.12.2016 tarihinde tebliği üzerine davalı yanın ödemeyi geciktirmek ve mümkünse yapmamak adına yasaların kendine tanıdığı itiraz hakkını kötüye kullanarak aynı tarihli dilekçesi ile itirazda bulunduğu ve icra takibinin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, davalı borçlunun %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ile davacı şirket arasında mevcut tüm ticari ilişki nedeniyle var olan bakiye borcun icra dosyasına fer’ileriyle birlikte ödendiği, davalı şirketin başka borcunun bulunmadığını, davacı ile davalı şirket arasında yazılı bir sözleşmenin olmadığı, ancak Marmaray CR 3 projesi Pendik-Gebze arasındaki 5 adet istasyonun marmaray CR 3 projesi Pendik-Gebze arasındaki 5 adet istasyonun camlı model küpeşte işinin yapıldığı, camların da davacı şirketten temin edildiği, ancak gönderilen camların bir kısmının irsaliyelerde ihtirazi kayıtla ayıplı olarak geçici olarak teslim alındığını, ayrıca talep edilen ebatların dışında camlar gönderildiği gibi bazı camların hiç gönderilmediği halde sevk irsaliyelerinde varmış gibi yada boyutları büyük olarak gösterilip bedelinin haksız olarak arttırıldığını, sevk irsaliyelerinde ihtirazi kayıtla teslim alınan camlardan sorumluluğun zaten ödendiği, tarafça istasyonlarda hangi camların kullanılacağı hangi istasyonda hangi boyu ve sayıda cam kullanıldığının listelendiği ve buna ilişkin talep yapılmasına rağmen eksik, ebatı küçük ve ayıplı camların gönderildiği, bir kısmının da iade fatura ile iade olunduğu, ayıplı olarak gönderilen ve işimize yaramayan iade faturasında geçen malları da davacı şirketin kamyonuna yükleyip geri gönderildiği, malların ayıplı olduğu, camlarda ölçü hataları, imalat hataları, rodaşlarının usul ve fenne aykırı kesildiği vs. konularında 19.12.2014 tarihinde Marmaray Müteahhit firmalarından OHL firmasının şantiye şefi …. ve firma çalışanı …Kurtkaya tarafından ortak imzalı tutanakla tespit edildiğini veZeytinburnu … Noterliği’ nin 03 Mart 2015 tarih .. yevmiye sayılı ihtarnamesi ile ihtar edildiğini, davacı şirket satış sorumlusu … ile durumun görüşüldüğünü, camların ayıplı olduğu ve iade edilmesi gerektiğinde ve buna göre iade faturası düzenlenmesinde mutabakat varıldığı ve son borç bakiyesinin de çekle ödendiğini belirterek davanın reddine, kötü niyetli olan davacının asıl alacağın %20’ sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 13/11/2017 tarih ve 2017/38 Esas – 2017/1126 Karar sayılı gerekçeli kararı ile;
” … Taraflar arasında nitelikli satım sözleşmesi bulunduğu, davalı taraf sevk irsaliyesine tek yanlı şerh düşmüş ise de bunun davacı tarafın da imzalanmadığı, malın davalıya teslim ediliği konusunda uyuşmazlık bulunmadığı sorunun davalının ayıplı olduğunu iddia ettiği camları davacıya iade edip etmediği noktasında olduğu, davalı tarafından teslim aldığı ürünlere ilişkin sevk irsaliyelerinde; “teslim alınan malların kusurlu olduğu ve iade edileceğine ilişkin” şerh koyduğu, davalının bu şerhinden kusurlu olan ürünlerin daha sonra iade edileceğinin anlaşıldığı, kaldı ki davacı tarafından fatura edilen bu sevk irsaliyelerine konu faturaların da itiraz olmaksızın davalı ticari defterlerinde kayıt edildiği, davalı tarafın usülüne uygun ayıp ihbarında bulunmadığı, söz konusu camları iade ettiğini yazılı delillerle ispat etmesi gerektiğinden bu yönde ispata yarar delil sunmadığı davalının bu camları Marmaray Projesinde kullanmak amacıyla aldığı, söz konusu proje kapsamında ayıp sebebiyle camların monte edilmediği ya da hak edişlerini alamadığı gibi bir durumun da dosya kapsamında söz konusu olmadığı, taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olduğu ve dava konusu alacağın dayanağı olan faturalar ile muhteviyatındaki mal ve hizmetlerin davalı şirkete teslim edildiği ve davalının söz konusu malları iade ettiğini ispat edemediği kanaatine varıldığı gerekçeleriyle davanın kabulüne davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’ nün … E. sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile TAKİBİN AYNEN DEVAMINA, Asıl alacağa takip tarihinden itibaren işlemek üzere yıllık %9.75 avans faizi uygulanmasına, davalının asıl alacak üzerinden % 20′ si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı şirket tarafından siparişe uygun getirilmeyen veya ayıplı olan camlarda ambalaj açıldığı anda anlaşıldığında davacı firma çalışanı şoförlerce irsaliyelere ıslak imza atılarak ve bir tarafı da müvekkil şirket çalışanı tarafından imzalanarak ya iade edilmek üzere geçici olarak teslim alındığını veya hemen tespit edilenlerin geri gönderildiğini, bu irsaliyelerin her iki firma çalışanı tarafından ıslak imzaları ile imzalandığını, yerel mahkeme kararında “davalı taraf sevk irsaliyesine tek yanlı şerh düşmüş ise de bunun davacı tarafında imzalamadığı görülmüş” diyerek hataya düştüğünü, oysa irsaliyeler üzerine ihtirazi kayıt düşülerek hem davacı hem davalı çalışanlarınca imzalandığının dosyaya sunulan tüm delil ve irsaliyelerden görülebilmekte olduğunu, Her ne kadar müvekkil şirket iyi niyeti ile ayıplı ürünleri iade etmiş ise de, ayıplı olduğu irsaliye üzerine yazılarak tespit edilen bu ürünleri müvekkil şirketin davacı şirkete teslim etme yükümlülüğü de yüklenemeyeceğini, ayıplı ifa borcun ifa edilmemesi anlamına geldiğinden bu durumdan doğan tüm sorumluluğun ifa borcu olan davacı şirkette olduğunu, Seri E sıra: 517376 nolu irsaliye ile Güzelyalı İstasyonuna davacı tarafından getirilen camların hatalı olduğunu ve sipariş ile verilen şablona uygun olmadığını, bu camların geri alınması gerektiği yazılarak camların teslim edildiğini, dosya kapsamında bu ve tüm irsaliyeler bulunduğu halde bilirkişi raporunu verirken, Yerel Mahkemenin de kararı verirken bu ayıplı ürünlerin teslimine değinilmediğini, Müvekkil şirket çalışanının, ayıplı olan malları tespit ettiği anda irsaliyelere ihtirazi kayıtları şerh düştüğünü ve bu irsaliyelerin her iki firma çalışanınca ıslak imza ile imzalanarak ayıplı malların geri alındığını, araçtan indirilmediğini, ancak davacı firmanın hem bu geri giden ayıplı malları ve yerine gönderdiği ikame malları ayrı ayrı faturalandırdığını,
Faturanın ticari ilişkide ispat vasıtalarından biri olduğunu, keza şerh düşülmüş sevk irsaliyelerinin de müvekkil şirketin davacı şirkete herhangi bir borcu olmadığının delili olduğunu, Bilirkişinin, raporunda üretici firma çalışanının imzası ile belirlenen ayıp ve hatalı ürünleri göz önüne almadığını ve değerlendirmelerinde hataya düştüğünü, bu sebeple ayıplı malları değerlendirmek için bu konuda uzman bir bilirkişinin de olduğu yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasının talep edildiğini, Tüm bu sevk irsaliyelerinin, itirazları ve taleplere rağmen Yerel Mahkeme tarafından hiçbirinin dikkate alınmadığını, dosyada mübrez davacı şirket tarafından ıslak imzalı sevk irsaliyelerinin dahi göz önüne alınmadığını, bunun sonucunda hukuka ve gerçeğe aykırı bir karar verildiğini beyanla; Mahkeme hükmünün kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak, kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Uyuşmazlık konusu, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında Bakırköy … İcra dairesinin … sayılı dosyasında takibe konu cari hesap alacağının olup olmadığı, bu bağlamda itirazın yerinde olup olmadığı noktalarındadır.
Davalı esas olarak davacıdan aldığı ürünlerin parasını ödediğini, ayıplı ürünlerin de iade edildiğini böylelikle davacıya borçlu olmadığını savunmaktadır. Cari hesap farkının davalının defterinde kayıtlı olan fakat davacının defterinde bulunmayan 10/07/2014 tarih ve 468464no.lu 7.829,72 TL tutarlı iade faturasından kaynaklandığı bilirkişi raporundan anlaşılmaktadır. Bilirkişi belirlemelerine göre iade faturasına konu mamullerin davacıya teslimine ilişkin sevk irsaliyesi bulunmamaktadır. Zeytinburnu … Noterliği’ nin 03/03/2015 tarih ve …no.lu ihtarnamesinde davalının ayıplı mallara ilişkin bildirim yapılmakta ve ekinde bunlara ilişkin 07/01/2015 tarih ve 7.829,72 TL TL iade faturasının tebliği ihtar edilmektedir. Davacı cevaba cevap dilekçesinde bu ihtar ve faturanın kendilerine gönderildiğini fakat kendilerinin Beyoğlu … Noterliği’ nin 24/02/2015 tarih ve … no.lu ihtarnamesiyle malların iade edilmediğinin bildirilerek iade faturasının iade edildiğini savunmuş ve bahsettikleri iade faturasının iadesine ilişkin ihtarnamelerinin dilekçeleri ekinde bulunduğunu öne sürmüş ise de dilekçe evinde ve dosyada bu yönde bir belge bulunmamaktadır. Davalının aldığı bir kısım ürünlerin ayıplı olduğuna dair bazı sevk irsaliyelerinde şerh düştüğü fakat emtiayı da teslim aldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca OHL başlıklı 19/12/2014 tarihli tutanakta davalı şirketin Güzelyalı istasyonunda kullanılan camların hatalı ve ayıplı olduğu belirtilmekle birlikte davalının 6102 sayılı TTK’ nın 23/son anlamında usulüne uygun bir ayıp ihbarının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı iade edilen malların bedelinin yeniden alınmak istediğini öne sürmektedir. Sonuç olarak; iade faturasına konu malların davacıya iade edilip edilmediği somut uyuşmazlık noktasıdır. Davacı iade yapılmadığını, davalı ise iade yapıldığını öne sürmektedir. İspat yükü, kusurlu olduğu öne sürülen emtianın davacıya teslim edildiğini savunan davalı taraftadır. İadeye ilişkin 07/01/2015 tarihli fatura düzenlediği anlaşılmakla birlikte faturanın içeriğini oluşturan emtianın sevk irsaliyesi ile davacıya geri gönderildiğine ve teslim edildiğine ilişkin bir delil bulunmadığından ve salt iade faturası düzenlenmiş olmasının emtianın iade edildiğini kabul etmeye yetmeyecek olması karşısında davalının savunmasını kanıtlayamadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup, davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde olmadığından başvurunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10 TL başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 534,85 TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 133,72 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 401,13 TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/01/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.