Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/408 E. 2018/351 K. 18.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/408 Esas
KARAR NO : 2018/351 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/47 Esas
TARİH : 16/01/2018
DAVA : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin) – İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 18/04/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, dava dışı … Tic. A.Ş.ortakları olan davalıların şirketin yönetim kurulu üyeliğinden azli ile şirket ortaklarından davacının şirkete yönetici olarak atanmasını ve işbu davanın neticelenmesine kadar davacının uğrayabileceği maddi zararların engellenmesi, şirket aktif mal varlığında bulunan mali haklarının muhafazası ve şirket pasif mal varlığının borçlar yolu ile arttırılmasının şirketin sahibi bulunduğu tüm taşınmazların tespiti ile üçüncü kişiler lehine temlik ve sınırlayıcı haklarının kurulmasını engellenmesi; şirketin sahibi bulunduğu tüm banka hesaplarına tasarruf engelleyici ve şirketin sermaye arttırımı ve azaltımı yaparak davacıyı zarara uğratmasının engellenmesi amacıyla şirketin yapacağı sermaye arttırım, sermaye azaltım işlemlerinin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulması ve şirketin usulsüz borçlanmasının engellenmesi için çek, senet ve sair ticari borçlanmalarının ihtiyati tedbir yolu ile durdurulması ve alınan tüm bu tedbirlerin üçüncü kişilerin zarar görmesini engellemek amacıyla Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlamasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini; talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesi ile, şirket ortağının tek başına yönetim kurulu üyelerinin azlini isteme yetkisi olmadığını, yönetim üyelerinin azlinin talep edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bir kişinin görevli olmadığı döneme ilişkin olarak hukuki sorumluluğunun olmayacağının hukuki yadsınamaz bir gerçek olduğunu, yönetim kurulu üyesinin kendi dönemine ait işlemlerle ilgili dava açmasının usul ve yasaya uygun olmadığını, davacının 12/08/2015 tarihli olağan genel kurul sonrası haksız saldırıları olduğunu bunun neticesinde İstanbul Anadolu 25. Asliye Ceza Mahkemesi nezdinde 2016/417 Esas sayılı kamu davası açıldığını, 26/01/2016 tarihli toplantıda davacının yine haksız saldırılarının devam ettiğini, davacı hakkında icra takiplerinin başlatıldığını, itiraz edildiğini ve itirazın iptali davaları açıldığını, davacının şirketi çalışamaz hale gelmesine neden olduğunu, 25/03/2016 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulda davacının şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verildiğini, bu konuda İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2016/584 Esas sayılı davanın açıldığını, davanın red edilmesi üzerine istinaf yoluna müracaat edildiğini, kararın kesinleşmediğini, dava dilkeçesinde dayanak olarak gösterilen İstanbul Anadolu 68. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen ve görevsizlik ile İstanbul Anadolu 1. Ağır Ceza Mahkemsine gönderilen dosyadaki bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, bilirkişinin delilleri üzerinde inceleme yapmadığını, dava dilekçesine dayanak İstanbul Anadolu 1. Ağır Ceza Mahkemesince görevsizlik kararı yerinde olmadığı tespit edilerek görevsizlik kararı verildiği, ancak olumsuz yetki uyuşmazlığı incelemesi sonucunda Ağır Ceza Mahkemesinin yetkili olduğuna karar verildiğini, işbu dosya yargılaması henüz başlamamış olup bekletici mesele olarak kabul edilmesini talep ettiklerini, 6552 sayılı yasanın firmalara ortaklar cari hesabında biriken tutarların ergilendirilerek gider yazılması imkanı tanıdığını, toplan tutarı 4.583.400,52.TL olan bu şirket alacağının 3.912.886,84.TL’sinin dolaylı veya doğrudan …’in üzerinde ve 510.795,78.TL’sinin aidat faizi olduğunu, bu bedelin davacı …’den geri alınması mümkün görülmediğinden her yıl adat faizi işletilerek kurumlar vergisi ve KDV ödememek adına aftan yararlanıldığını, ayrıca ortaklar cari hesabının şişkinliği şirketin bilanço görünümünü bozması ve bankalar nezdinde kredisini olumsuz etkilemesi nedeniyle muhasebeleştirildiğini, yine Kanunen kabul edilmeyen belgelerin çok büyük çoğunluğu …’in şahsı, evi ve diğer yakınları ile ilgili yaptığı sınırsız özel harcamalarına ilişkin olduğunu, özel harcamalarının belgelerini şirket adına aldığı veya şirket kredi kartını kullanarak yaptığı ve muhasebe servisine şirkete gider yazılmak üzere teslim ettiğini, bu belgeler ayıklanarak şirket faaliyeti ile ilgili olmayanlar kanunen kabul edilmeyenler hesabına yazıldığını, bu giderlerin ödemeleri …’in şirket kredi kartı, şahsi kredi kartı, veya kendisine gönderilen nakit ödemele eşi (…. ) adına aldığı evin kredi taksit ödemeleri olduğunu, davacının haksız şikayet ve şirket parasını kullanmasına rağmen işbu davayı açmasının hakkaniyete aykırı olduğunu savunarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 16/01/2018 tarih 2018/47 Esas sayılı ara kararında;
“Dava; dava dışı … Tic. A.Ş.ortakları olan davalıların şirketin yönetim kurulu üyeliğinden azli ile şirket ortaklarından davacının şirkete yönetici olarak atanması istemine ilişkindir.
Talep; ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine; ilişkindir.
İncelenen tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafından, dava dışı şirketin yönetim kurulu üyelerinin şirket yöneticiliğinden azlinin talep edildiği; davacının tedbir taleplerinin özü itibariyle, dava dışı şirketin tüm faaliyetlerini kısıtlayacak/davalı yönetim kurulu üyelerinin, dava dışı şirketi temsil ve ilzam yetkisini kullanmasını dolaylı olarak tedbiren engelleyici nitelikte tedbir talebinde bulunulduğu; bu şekliyle, tedbir talebinin kabul edilmesi durumunda; dava dışı şirketin verilecek ihtiyati tedbir/geçici koruma tedbirlerinden doğrudan etkileneceği; HMK.nun 27.maddesi uyarınca hukuki dinlenilme hakkı kapsamında, davada taraf olmayanı bu şekilde bağlayacak bir tedbir kararı verilemeyeceği gibi davanın sonucunda elde edilecek neticeyi doğurur şekilde başlangıçta tedbir kararı da verilemeyeceğinden…”gerekçesi ile,
İhtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile,
İlk derece mahkemesi ara kararının hatalı olduğunu,
22.03.2016 tarihli alınan Denetim ve İnceleme Raporuna göre; …Ticaret A.Ş. ortakları olan davalıların, müvekkilinin bilgi ve haberi olmaksızın şirket ticari defterleri ve kayıtları üzerinde kanuna aykırı bir biçimde ve dahi suç teşkil eden iş ve işlemler yapmakta olup, şirketi doğrudan doğruya zarara uğratmakta ve şirket menfaatlerine tamamen aykırı davranmakta olduklarının tespit edildiğini,
Rapordaki tespitlere göre şirketin kar elde etmesine karşın gider kayıtlarının mükerrer olarak gösterilmesiyle zararda olduğunun bildirilmesi bu yolla düşük vergi ödemek için vergi kaçakçılığına yönelik iş ve işlemler yapıldığını,
Şirketin gerçekleştirmiş olduğu projeler için alınan faturalarının ödemeleri yapılırken, hem şirketin banka hesabı üzerinden hem de müvekkiline iş avansı olarak gönderilen tutarlarla ödeme yapıldığını,
22/03/2016 tarihli Bağımsız İnceleme ve Denetim Raporunun 7 numaralı tespiti ve rapor ilişiğindeki şirket ticari defter ve kayıtlarına ait mükerrer ödemelerin gösterildiği evraklarda açıkça ticari defter ve kayıtlarında mükerrer nitelik arz eden ödeme tutarı; 759.010,72 TL olduğunun ortaya konulduğunu,
Müvekkilinin haber ve bilgisi olmaksızın proje kapsamındaki faturaların ödemelerinin şirket banka hesapları üzerinden gerçekleştirilmesi akabinde tekraren ticari kayıtlarda müvekkiline iş avansı olarak gönderilen tutar olarak gösterilmesinin tamamen kanuna aykırı suretle ödemelerin mükerrer kayıt niteliği arz etmesine sebebiyet verdiği, bu yolla vergi kayıtlarında şirketi zararda göstermeye ve vergi kaçırmaya yönelik iş ve işlemler yapıldığını,
22/03/2016 tarihli Bağımsız İnceleme ve Denetim Raporunun 12.1 numaralı tespitinde müvekkilinin şahsi harcamaları ile kendi evi için yaptırdığı bakım onarım harcamalarının şirket ticari defterlerine şirket gideri ve proje maliyeti olarak kaydedildiği bu yolla kanuna aykırı olarak vergi kaçırmaya yönelik iş ve işlemler yapıldığının tespit edildiğini,
22/03/2016 tarihli Bağımsız İnceleme ve Denetim Raporunun 12.10 ve 12.11 numaralı tespitlerinde şirket ticari defterlerinde mükerrer fatura kayıtları tespit edildiğini,
22/03/2016 tarihli Bağımsız İnceleme ve Denetim Raporunun 4 ve 5 numaralı tespitlerinde; şirket merkezinde sigortalı olarak gösterilen …’in şirkette fiilen çalışmadığı, buna mukabil projelerde çalışmış olup projelerin bitmesi akabinde iş akitleri sona eren işçilerin bir kısmının halen şirket SGK kayıtlarında çalışmakta olduğunun tespit edildiğini,
Şirket sigorta kayıtlarında mevcut olup, şirket bünyesinde fiilen çalışmayan ilgili işçiler için şirket Maaş, SGK Primi, Gelir Vergisi, Damga Vergisi ve Asgari Geçim İndirimi ödemeleri yapmakta olduğu ayrıca tespitler arasında yer aldığını,
Bu yolla şirket ortakları müvekkili ortağın bilgi ve haberi olmaksızın, SGK kayıtları üzerinde kanuna aykırı iş ve işlemler yapmakta ve dahi ilgili iş ve işlemler Türk Ceza Kanunu’nda tanımlı “ yazılı sisteme veri yerleştirme” suçu işlediğini, müvekkili adına talep edilen tedbir talebi ile usul ve yasaya aykırı ve suç teşkil eden işlemleri önlemeye yönelik olduğu gibi dava dışı şirketin zarara uğramasını önleyici nitelikte olduğundan tedbir talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Müvekkilinin şirket üzerindeki 1/3 hisse ortaklığı davalı diğer ortakların özel evrakta sahtecilik ve hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu teşkil eden fiilleri ile 1/4 hisse ortaklığı haline getirildiğini,
İstanbul Anadolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi 2018/19 Esas sayılı dosyası ile davalılar hakkında Tacir Veya Şirket Yöneticisi Olan Ya Da Şirket Adına Hareket Eden Kişilerin Ticari Faaliyetleri Sırasında Dolandırıcılık” suçu nedeniyle dava açıldığını,
Davalılar tarafından müvekkili aleyhine açılan ortaklıktan çıkarma davasının reddedildiğini,
Müvekkilinin ortağı olduğu şirkete karşı davalı şirket ortaklarının şirket menfaatine aykırı fiil ve eylemlerle şirkete ticari ve hukuki olarak zarar verdikleri, müvekkilini dolandırdıkları ve hizmet nedeniyle görevi kötüye kullandıkları 22/03/2016 tarihli Bağımsız İnceleme ve Denetim Raporu ve İstanbul Anadolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi 2018/19 Esas sayılı dosyası ile açılan İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/38619 İddianamesi ile sabit olduğunu,
Tedbir talebinin dava sonuçlanıncaya kadar müvekkilinin uğrayabileceği maddi zararların engellenmesi ve şirketin zarara uğramasını engellemeyi amaçladığını,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin 16/01/2018 tarihli ara kararının kaldırılmasına, davanın neticelenmesine kadar müvekkilinin uğrayabileceği maddi zararların engellenmesi, şirket aktif mal varlığında bulunan mali haklarının muhafazası ve şirket pasif mal varlığının borçlar yolu ile arttırılmasının, şirketin sahibi bulunduğu tüm taşınmazların tespiti ile üçüncü kişiler lehine temlik ve sınırlayıcı haklarının kurulmasını engelleyici ihtiyati tedbir konulmasına, şirketin sahibi bulunduğu tüm banka hesaplarına tasarruf engelleyici ihtiyati tedbir konulmasına, şirketin sermaye arttırımı veya azaltımı yaparak müvekkilimi zarar uğratmasının engellenmesi amacıyla şirketin yapacağı sermaye arttırım-sermaye azaltım işlemlerinin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına, şirketin usulsüz borçlanmasının engellenmesi içim çek, senet ve sair ticari borçlanmalarının ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına, alınan tüm bu tedbirlerin üçüncü kişilerin zarar görmesini engellemek amacıyla ticaret sicil gazetesinden yayınlanmasına, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/47 Esas sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Davacı yanca davalı şirket yöneticileri hasım gösterilerek açılan davada, dava dışı …Tic. A.Ş. yöneticileri olan davalıların şirketin yönetim kurulu üyeliğinden azli ile davacının şirkete yönetici olarak atanmasını ve davanın neticelenmesine kadar davacının uğrayabileceği maddi zararların engellenmesi, şirket aktif mal varlığında bulunan mali haklarının muhafazası ve şirket pasif mal varlığının borçlar yolu ile arttırılmasının şirketin sahibi bulunduğu tüm taşınmazların tespiti ile üçüncü kişiler lehine temlik ve sınırlayıcı haklarının kurulmasını engellenmesi; şirketin sahibi bulunduğu tüm banka hesaplarına tasarruf engelleyici ve şirketin sermaye arttırımı ve azaltımı yaparak davacıyı zarara uğratmasının engellenmesi amacıyla şirketin yapacağı sermaye arttırım, sermaye azaltım işlemlerinin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulması ve şirketin usulsüz borçlanmasının engellenmesi için çek, senet ve sair ticari borçlanmalarının ihtiyati tedbir yolu ile durdurulması ve alınan tüm bu tedbirlerin üçüncü kişilerin zarar görmesini engellemek amacıyla Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlamasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiş, ilk derece mahkemesince tedbir talebinin reddine karar verilmiş, davacı vekilince karar istinaf edilmiştir.
Yasada ihtiyati tedbir koruyucu önlem olarak düzenlenmiş olup, yargılamayı esastan yürütüp karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesince dosya kapsamına göre ihtiyati tedbir talebinin reddi yönünde verilen karar ve gerekçesinde istinaf nedenlerinin karşılandığı da gözetildiğinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90.TL istinaf karar harcı istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/04/2018 tarihinde HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.