Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/402 E. 2019/1876 K. 19.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/402 Esas
KARAR NO : 2019/1876 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ:İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2014/1816 Esas 2017/1030 Karar
TARİH:14/11/2017
DAVA: Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/12/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup Dairemizce yapılan duruşmalı inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin … Bankasının Çorum Şubesi ile ….. Ltd. Şirketi arasında 10/08/2005 tarihli genel kredi sözleşmesini 25.500,00 TL veya 25,50 TL miktarı için kefil olduğunu, ödemeler aşamasında … Bankın … Bank İle birleştiğini … Bank tarafından 2006 tarihinde hesabın kat edilerek tebliğe gönderildiğini, Ümraniye … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile 31.000,00 TL ana para üzerinden % 90 faiz talep edildiğini borca faize itiraz ettiklerini, bankanın İstanbul Anadolu 11. İcra mahkemesinin 2009/815 esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açtığını, dava devam ederken temlik alacaklısı davalının davaya dahil olduğunu, mahkeme kararının bozulduğunu icra mahkemesinin daha yetkili mahkeme olması sebebiyle menfi tespit davası açmaları gerektiğini, kredi sözlemesindeki kredi limitinin belli olmadığının sonradan doldurulduğunu, sözleşmenin, geçersiz olduğunu, sözleşme başındaki rakam ve yazı ile yazılan miktarların farlı olduğunu, tebligatların usulsüz olup hesap katının kesinleşmediğini, krediye konu aracın 21/02/2007 tarihinde Sungurlu İcra Müdürlüğünde talimat ile satıldığını, kefilin asıl borçlu gibi sorumlu olmadığını, takipte talep edilen faizin fahiş olduğunu iddia ederek icra takibinde talep edilen 25.106,49 TL’den borçlu olmadığınını tespitini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, borçlunun takipte borcun 5.000,00.TL’lik kısmını kabul ettiğini, itirazın kaldırılması davasının İstanbul Anadolu 11. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/807 esas dosyası ile devam ettiğini, kat ihtarının itiraz edilmeksizin kesinleştiğini, kesinleşen hesap özeti uyarınca talep edilen borç bakiyesinin doğru olduğunu davacının kredi sözleşmesinde müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğunu, itirazların haksız olduğunu ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 14/11/2017 tarih 2014/1816 Esas 2017/1030 Karar sayılı kararında; “Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Dava dışı …. Tic. Ltd. Ş.ti ile …. A.Ş. Arasında 10/08/2005 tarihinde genel kredi sözleşmesi imzalanmıştır. Bu kredi sözleşmesi davacı ve dava dışı … tarafından kefil sıfatı ile imzalanmıştır. Kredi sözleşmesinde kefalet limiti 25.500,00 TL.dir. İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası, kredi dosyası, ödeme planı, bankaya yazılan müzekkere cevapları, İstanbul Anadolu 11. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2009/815 Esas sayılı dosyası, genel kredi sözleşmesi, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava dışı asıl borçlu şirkete kullandırılan krediden dolayı yapılan ödemelerin mahsubu neticesinde dava dışı şirketin bankaya 12.443,32 TL ana para borcunun bulunduğu, hesabı kat ettiği, Banka tarafından davacı ve dava dışı borçlu hakkında 21/01/2009 tarihinde İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında genel haciz yolu ile takip başlattığı, davacı tarafından yapılan ödemeler ve rehinli aracın satılması neticesinde davacının takip tarihi itibariyle 1.729,84 TL, dava tarihi itibariyle ise 8.972,84 TL anapara borcunun bulunduğu, davanın menfi tespit davası olması nedeniyle alacak borç durumunun dava tarihi dikkate alınarak belirlenmesi gerektiği, davacının davalı temlik alana dava tarihi itibariyle borcunun 8.972,84 TL olduğu anlaşıldığından…”gerekçesi ile, Davanın kısmen kabulü ile; davacının İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün-(Kapatılan Ümraniye …. İcra müdürlüğünün) … esas sayılı icra takip dosyasından dolayı davacı borçlunun davalı temlik alacaklısına dava tarihi itibari ile 8.972,84 TL ana para borcu bulunduğu anlaşılmakla, avukatlık ücreti icra harç ve masrafları hariç olmak üzere bu miktardan fazla dosya borcundan ve yasal avans faiz oranını aşan faiz miktarından borçlu olmadığının tespitine, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Hesap kat ihtarının itiraz edilmeksizin kesinleştiğini, borçlu olmadığını iddia eden davacının bu iddiasını ödeme belgeleri ile ispatlaması gerektiğini, İİK 68/b maddesi uyarınca hesap özetinin gerçeğe aykırılığı ancak borç ödendikten sonra dava edilebileceğini, Borçlunun kredi sözleşmesinde belirtilen adresine gönderilen hesap kat ihtarnamesine herhangi bir itirazı olmadığını, davacı borçlunun dilekçesinde ihtarnameye itiraz etmediklerini ikrar ettiğini, İİK 68/b maddesi uyarınca borçlunun sözleşmede belirtilen adresine hesap kat ihtarının noter vasıtasıyla gönderilmiş olmasının yeterli olduğunu, ihtarnamenin tebliği maddenin uygulanması için zorunlu olmadığını, adresinin değiştiğini bildirmesi gereken davacı olduğunu, İstanbul Anadolu 11. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/807 E. sayılı dosyasında Yargıtay’ca verilen karardan da anlaşılacağı üzere olayda hesap kat ihtarında belirtilen rakamların kesinleştiğini, İİK 68/b maddesi uyarınca kesinleşen bu miktar aleyhine dava ancak ödeme yapıldıktan sonra açılabileceğini, kesinleşmiş hesap özeti uyarınca takip tarihine göre talep edilen borç bakiyesinin doğru olduğunu, itirazın kaldırılması davasındaki hesaplamanın da bu beyanlarını doğruladığını, Davacının kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığını, ayrıca sözleşmede sorumlu olunan miktarın belirtildiğini, sözleşme içeriğinin kullandırılan kredi ve sorumlu olunan miktar kontrol edildiğinde rakamın 25.500,00.TL olduğunu,Ayrıca davacının sunduğu dava dilekçesinde de yapılandırılan kredi borcunun ödenmediği ikrar ettiğini, bilirkişi raporunun da davacının beyanlarının isabetsiz olduğunu ispatladığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına ve davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1816 Esas 2017/1030 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı alacağın tahsili için yapılan takipten dolayı borçlu olunmadığının tespiti davasıdır. İncelenen davaya konu takip dosyasında davalıya alacağı temlik eden banka tarafından davacı aleyhine 31.000 TL asıl alacağın tahsili için 21/01/2009 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, takip talebinde takip tarihinden itibaren anaparaya %90 yıllık akdi temerrüt faizi uygulanmasının istendiği, davacı borçluya ödeme emrinin 05/02/2009 tarihinde tebliğ edildiği, davacının süresinde verdiği itiraz dilekçesi ile ödeme emrinde belirtilen borcun 5.000 TL’sini kabul ettiği kalan asıl alacağa, takipte talep edilen faize ve tüm ferilere itiraz edildiği görülmüştür.Davaya ve takibe konu genel kredi sözleşmesi incelendiğinde sözleşmenin alacağı temlik eden banka ile dava dışı şirket arasında 10/08/2005 tarihinde imzalandığı, davacının söz konusu kredi sözleşmesini 25.500 TL bedelle müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı anlaşılmaktadır.İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda, davaya konu kredi sözleşmesinde akdi faiz oranının yazılı olmadığı, alacaklı bankanın Merkez Bankasına bildirdiği faiz oranına ilişkin sirkülerinde bulunmadığı bu nedenle akdi veya temerrüt faiz oranı hesaplanmadığı belirtilmiştir. Dosya içinde bulunan kredi ve kefalet sözleşmelerinde akdi faiz oranının belirlenmediği görülmüştür. Temlik eden bankanın Merkez Bankasına bildirdiği söz konusu tarihlerde aynı tür kredilere uyguladığı akdi faiz oranlarına ilişkin sirküler davalı tarafça dosyaya sunulmamıştır.Buna göre kredi sözleşmesinde bir faiz oranı belirlenmemiş olmasına ve bankaca Merkez bankasına bildirilen faiz oranına ilişkin sirkülerin dosyaya sunulmamış olmasına göre davalı temlik alan takip talebinde istenen %90 faiz oranının sözleşme ile kararlaştırıldığını ispatlayamamıştır. Mahkemece yasal avans faiz oranını aşan miktar üzerinden faizden davacının borçlu olmadığının tespitine karar vermesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu nedenle davalının faiz oranına ilişkin istinaf itirazı yerinde değildir. Davalı vekili istinaf başvurusunda, davacıya ve asıl borçluya gönderilen hesap kat ihtarına itiraz edilmediği için hesap kat ihtarının İİK 68/b maddesi gereğince kesinleştiği, kesinleşen bu miktar aleyhine ancak borç ödendikten sonra dava açılabileceği itirazına gelince, dosyada hükme esas alınan bilirkişi raporunda genel kredi sözleşmesi gereğince doğan alacak miktarı hesap kat ihtarında belirtilen miktar esas alınarak belirlenmiştir. Yani miktar itibarıyla asıl borç kat ihtarında belirtilen miktar üzerinden hesaplanmıştır. Kat ihtarına itiraz edilmediği için ihtarda belirtilen miktarın kesinleştiği yönündeki davalı itirazı bilirkişice bu miktar üzerinden alacak hesabı yapıldığı için yerinde değildir. Ancak, dava İİK’nun 72. maddesi hükmü gereğince açılan menfi tespit davasıdır. Bu durumda mahkemece kurulacak hükmün olumsuz, bir başka deyişle borçlu olunmayan kısmın tespiti şeklinde olması gerekirken olumlu tespit şeklinde hüküm oluşturulup, kabul edilen miktarın açık bir şekilde belirtilmeyerek infazda tereddüt yaratacak biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Ayrıca davacı borçlu takip nedeniyle 25.106,49 TL’den dolayı borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. HMK’nın 26. maddesi gereğince mahkeme taleple bağlı olup talebi aşacak şekilde karar veremez. Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve bilirkişi raporuna göre karar verilmiş ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporu gerek davacı borçlunun takipte kabul ettiği borç miktarının dikkate alınmaması, gerekse takip tarihinden sonra yapılan ödemelerin takip tarihi itibariyle borcun tespitinde dikkate alınmış olması ve böylece takip tarihi itibarıyla davacı borçlunun sorumlu olduğu borç miktarının yanlış tespit edilmiş olması hatalı olmuştur. Bu nedenle davalının istinaf başvurusunun bu yönler itibarıyla kısmen kabulü gerektiği sonucuna varılmıştır. Dairemizce bu eksiklik ancak duruşma açılarak yeni bir bilirkişi raporu ile giderilebileceğinden, dairemizce istinaf incelemesinin HMK 356.ve 358. maddeleri uyarınca duruşmalı yapılmasına karar verilerek, ilk derece dava dosyası taraf iddia ve savunmaları, takip dosyası, önceki bilirkişi raporları ve rapora itirazlar dikkate alınmak sureti ile, hesap kat tarihi itibari ile, davacının borç miktarı, takip tarihi itibari ile borç miktarı, davacının takibe itirazı dikkate alınmak suretiyle hesaplanması, takip tarihi itibarıyla davacının borç miktarının tespiti ile var ise takipte talep edilen fazla alacak miktarının olup olmadığı konusunda bilirkişiden 16/09/2019 havale tarihli rapor ve 21/10/2019 havale tarihli ek rapor alınmıştır.Dairemizce alınan bilirkişi raporu yeterli açıklıkta, denetime elverişli, bilimsel verilere ve olayın oluşuna uygun olmakla bu rapor hükme esas alınıştır.Dava, genel kredi sözleşmesi kapsamında asıl borçluya kullandırılan ve ödenmeyen borçtan dolayı yapılan takipte kredi sözleşmesinin müteselsil kefili olan davacı borçlunun takip talebinde istenen miktarda borçlu olmadığının tespitine ilişkindir. Davacı, dava dışı asıl borçlu ile temlik eden alacaklı arasında imzalanan genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatı ile imzalamıştır. Kredi sözleşmesinde kefilin sorumlu olduğu miktar yazılı olduğundan ve kefil olunan miktar olarak 25.500 TL yazılı olduğundan kefalet sözleşmesi geçerlidir. Davacı kefalet sözleşmesinin miktar yazılmadan boş olarak imzalatıldığını, miktarın sonradan doldurulduğunu ispatlayamadığından ve sözleşmede miktar olarak 25.500 TL yazılı olduğundan sözleşmenin geçersiz olduğuna veya miktar olarak 25,50 TL üzerinden geçerli olduğuna ilişkin iddiaları yerinde değildir. Hesap kat ihtarında belirtilen alacak miktarı dikkate alınarak ve müteselsil kefil davacı borçlunun kendi temerrüdü, kefalet miktarı, takipte kabul ettiği alacak, kat ihtarından sonra ancak takipten önce yapılan ödemeler dikkate alınarak bilirkişi tarafından takip tarihi itibarıyla tespit edilen miktarda borçtan davacının müteselsil kefil sıfatı ile sorumlu olduğu, bu miktarın üzerinde alacaktan sorumlu olmadığı kanaatine varılmıştır.Bu nedenle davalı alacaklının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davaya konu takipte dairemizce alınan bilirkişi raporunda belirlenen miktarda davacı borçlunun, davalıya borçlu olmadığı, alacaklının davacının sorumlu olduğu alacak miktarından fazla miktarda takip yaptığı anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne, bilirkişice hesaplanan miktar kadar davacının davalıya takipten dolayı borçlu olmadığının tespitine dair yeniden karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davalının istinaf talebinin KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE, İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/11/2017 gün ve 2014/1816 Esas – 2017/1030 Karar sayılı ilamının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak yeniden hüküm kurulması suretiyle; Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE, 1-Davacının İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’ nün ( Kapatılan Ümraniye …. İcra Müdürlüğü’ nün ) … Esas sayılı dosyasından 20/01/2009 takip tarihi itibari ile dosya alacağının 20.855,29.TL’sinden İİK 72. maddesi uyarınca BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, 2-Davacının 08/12/2014 dava tarihi itibari ile ise; 6.564,45 TL asıl alacak , 5.051,84 TL işlemiş faiz, 252,59 TL BSMV olmak üzere; toplam 11.868,88 TL ( takip giderleri hariç olmak üzere ) borçlu olduğunun ve takibin asıl alacağa yıllık % 27,90 oranında temerrüt faizi ile %5 BSMV işletilmek sureti ile borçlu bulunduğunun tespitine, 3-Davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine, 4-Davalının koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine, İLK DERECE YÖNÜNDEN:5-Alınması gereken 1.424,62.TL harçtan davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 428,80.TL harcın mahsubu ile bakiye 995,82.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 6-Davacı tarafça yatırılan 428,80.TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davacı tarafından sarf edilen 202,10.TL tebligat/posta, 600,00.TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 802,10.TL yargılama giderinin haklılık oranına göre takdiren %83 oranına tekabül eden 665,75.TL’ sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 8-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 9-Davacı taraf vekille temsil edildiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 2.725,00.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10-Davalı taraf vekille temsil edildiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 2.725,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,İSTİNAF YÖNÜNDEN: 11-Davalı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, iki ayrı sayman mutemedi alındısı ile yatırılan toplam 153,23.TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 12-Davalı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile karar sonrası istinaf aşamasında sarfedilen 114,50.TL tebligat ve posta gideri, 500,00.TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 614,50.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,12-Davalı vekille temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 2. Bölüm 17/b maddesi gereğince 2.725,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,13-Davacı vekille temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 2. Bölüm 17/b maddesi gereğince 2.725,00.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,14-Dosyada artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 15-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Taraf vekillerinin yüzlerine karşı HMK 362/1-a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/12/2019