Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/388 E. 2019/209 K. 13.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/388 Esas
KARAR NO : 2019/209 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2016/977 Esas 2017/1181 Karar
TARİH: 07/11/2017
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/02/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile davalı arasında 01/01/2012-31/12/2012 hesap dönemi için cari hesap sözleşmesi yapıldığını, cari hesap sözleşmesine göre müvekkilinin davalıdan 143.669,04 TL alacak bakiyesi bulunduğunu, hesap döneminin sonunda mevcut bakiyenin ödenmemiş olması sebebiyle 05.09.2014 tarihinde, 31.12.2012 tarihinden itibaren işlemiş 29.147,10 TL faizle birlikte alacağın tahsili istemiyle davalı/borçlu aleyhine İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı tarafa 22.09.2014 tarihinde ödeme emrinin tebliğ edildiğini, davalının 26.09.2014 tarihinde vekili aracılığı borca, ödeme emrine, faiz oranına ve işlemiş faize itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, %20′ den az olmamak kaydıyla davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, 172.816,14 TL’nin takip tarihinden itibaren olmak üzere en yüksek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin davacı şirkete borcu olmadığını, tarafların cari hesaplarının birbirini tutmadığını, müvekkilinin davacı adına kestiği faturalar ile ödediği çeklerin borçtan düşülmediğini, davacı tarafa belli dönemlerde cari hesap ile ilgili mutabakat gönderildiğini ve bu mutabakatlara davacının herhangi bir itirazda bulunmadığını, ayrıca dava dışı …Ltd.Şti.nin 16/11/2009 tarih 18.000,00 TL. bedelli çekinin de davacıya ciro edilip davacının borcundan mahsup edilerek cari hesap mutabakatının davacıya gönderildiğini, müvekkilinin davacı hakkında fatura alacağına dayalı olarak İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün ….sayılı doysasında başlattığı takibe davacının hiçbir itirazda bulunmayarak borcu ödediğini, kendisinin alacağı olduğuna dair hiçbir itirazda bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 07/11/2017 tarih 2016/977 Esas 2017/1181 sayılı kararında;”Yapılan yargılama, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporuyla taraflar arasında cari hesaba dayalı olarak devam eden ticari ilişki içinde tarafların birbiri adına fatura düzenledikleri, her iki tarafın ticari defter ve kayıtlarının davalının düzenlediği faturalar ve ödeme maksadıyla davacıya teslim ettiği çekler dışında mutabık olduğu, davacı kayıtlarında yer almayan davalı faturalarının davalı tarafça icra takibine konu edildiği, davacı tarafça ödendiği, bu faturaların davacı ticari defterlerinde kayıtlı olmamakla bilikte maliyeye bildiriminin yapıldığı, dolayısıyla davacının bu faturalardan dolayı davalıya borçlu olup, hakkında başlatılan takip nedeniyle ödeme yaptığı, yine davacı kayıtlarında yer almayan ancak davalı tarafça ödeme maksadıyla davacıya teslim edilen keşidecisi ….Ltd. Şti. olan 18.000,00 TL. bedeli çek dışında kalan diğer tüm çeklerinde davacı tarafça tahsil edildiği, 31/12/2012 tarihi itibariyle davacının 143.669,04 TL. alacağından düşülmesi gerektiği, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan yalnızca davacıya ödendiği ispatlanamayan 18.000,00 TL. yönünden alacaklı olduğu …”gerekçesi ile, Davanın kısmen kabulüne, davalının İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü … sayılı takip dosyasında itirazının 18.000,00 TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin bu tutar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi yürütülmesine, Fazla talebin reddine, Hükmedilen tutarın %20’si oranında 3.600,00 TL inkar tazminatın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebi olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Dava kapsamında alınan bilirkişi raporunda, tarafların ticari defterleri incelenerek müvekkilinin davacıya borcu olmadığının belirtildiği, sonrasında ilk derece mahkemesinin 16.11.2009 tarihli çek ile ilgili bir araştırmaya girdiği ve çekin ödenip ödenmediğinin kanıtlanamaması gerekçesiyle davanın 18.000-TL’sini kabul ettiğini, Ancak bu çekin davalı tarafından tahsil edildiğini, bunu davalı olarak müvekkilinin kanıtlamasının mümkün olmadığını, çekte müvekkilinin cirosu olmadığını, ancak ticari kayıtlarda bu çekin işlendiğini ve bilirkişi incelemesinde de bunun görülüp değerlendirildiğini, dosya kapsamında bulunan taraflar arasında yapılan 20.07.2012. tarihli mutabakatta bu çekin işlendiği cari hesap ekstresinin, davacıya gönderildiğini ve davacının itiraz etmediğini, Dosya kapsamında bulunana deliller, açıklamalar ve müvekkilinin daha önce icra kanalıyla tahsil ettiği alacakta davacının bu yönde hiçbir itirazının da olmaması, öncelikle davacı alacaklının kötüniyetli olduğunu net ve tartışmasız kanıtladığını, Müvekkilinin faize de itiraz etmiş olmasına karşın ilk derece mahkemesinin bu konuda bir karar oluşturmadığını,Olayın gelişimi incelendiğinde, özellikle borcun olmaması karşısında davacı tarafın müvekkilinden öç almak için takipte bulunduğunun açık ve net olduğunu ve yargılama aşamasında da bu durumun kanıtlandığını, bununla birlikte cevap dilekçesinin içeriğinde özellikle kötüniyetten bahsedildiğini, her ne kadar talep sonuç kısmında sehven unutulmuş olsa da yapılan takibin kötüniyetli olduğu ve müvekkilinin iş bu tazminatı talep ettiğini, Yargıtay kararlarına göre kötüniyetin var olması halinde mahkemenin kötüniyet tazminatına hükmetmesi gerektiğini, (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E. 2005/15113 K. 2005/19084 T. 6.10.2005) Ayrıca ilk derece mahkemesinin davacı yararına hiçbir inceleme yapmaksızın icra inkar tazminatına hükmettiğini, ancak müvekkilinin bu itirazı yapması konusundaki kötüniyeti var mı yok mu hiçbir araştırma yapmadığını, hatta üzerinde dahi durmadığını,Şu halde verilen kararın hali hazırda müvekkilini haksız yere zarara uğrattığını, müvekkilinin menkul ve gayri menkulleri üzerine haciz konulduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, talep doğrultusunda davanın yeniden görülmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/977 Esas 2017/1181 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava taraflar arasında açık hesap şeklinde işleyen ticari ilişki nedeniyle oluşan alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.Davacı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle davalı adına kesilen fatura bedellerinin ödenmediğini, alacağın tahsili için yapılan takibe davalının itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş. davalı ise davacı tarafından kesilen fatura bedellerinin karşı fatura ve çeklerle ödendiğini borcun kalmadığını savunmuştur.Mahkemece yukarıda belirtilen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, iş bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.İstinaf açısından uyuşmazlık, davalının ciro ederek davacıya verdiğini savunduğu keşidecisi dava dışı … Ltd. Şti. olan 16/11/2009 keşide tarihli 18.000 TL bedelli çekin ödeme olarak kabul edilip edilmeyeceği ile davalının reddedilen dava miktarı üzerinden kötü niyet tazminatına hak kazanıp kazanmadığı noktasında çıkmaktadır.Davalı vekili istinaf başvurusunda her ne kadar takipte talep edilen faize de itiraz ettiklerini mahkemece bu konuda bir karar oluşturulmadığını belirtmiş ise de, mahkemece davanın kısmen kabulüne 18.000 TL asıl alacak üzerinden itirazın iptaline bu miktar üzerinden takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi yürütülmesine karar verilmiş olup, davacının takipte talep etmiş olduğu işlemiş faiz reddedilmiştir. Bu nedenle davalı vekilinin bu istinaf sebebi yerinde değildir.Davalının ciro ederek borcuna mahsuben davalıya verdiğini iddia ettiği keşidecisi dava dışı … Ltd. Şti olan … Adana Şubesinden verilme 16/11/2009 keşide tarihli 18.000 TL bedelli çeke gelince, söz konusu çekte davalı cirosunun bulunmadığı, çekte lehdar ve ilk cirantanın davacı olduğu, davacının cirosu ile …. A.Ş’ne geçtiği, bu şirketin bankaya ibrazı üzerine çeke karşılıksız şerhi işlendiği gelen banka cevabi yazısından anlaşılmaktadır. Davalı her ne kadar taraflar arasında yapılan 20/07/2012 tarihli mutabakatta bu çekin işlendiği cari hesap ekstresine davacının itiraz etmediğini belirtmiş ise de dosyaya sunduğu hesap mutabakat belgesinde davacı imzası bulunmamaktadır. Davalı söz konusu çeki borca mahsuben davacı tarafa ciro ederek verdiğini ispatlayamadığı gibi söz konusu çek karşılıksız çıkmıştır. Bu nedenle davalı çek ile ödeme iddiasını kanıtlayamamıştır. Bu nedenle bu istinaf sebebi yerinde değildir.Davalının kötü niyet tazminatına yönelik istinaf sebebine gelince, İİK 67/2 maddesine göre itirazın iptali davasında borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. Maddede öngörülen kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için öncelikle bu konuda talep bulunması gerekmektedir. Davalı verdiği cevap dilekçesinde ve ikinci cevap dilekçesinde kötü niyet tazminatı talep etmemiştir. Bu nedenle mahkemece kötü niyet tazminatına hükmedilmemesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Davalının bu istinaf sebebi de yerinde değildir.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.229,58.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 430,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 798,68.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davalı üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 13/02/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.