Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/382 E. 2019/81 K. 23.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/382 Esas
KARAR NO : 2019/81 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2015/1059 Esas 2017/1443 Karar
TARİH : 14/12/2017
DAVA : Tazminat
KARAR TARİHİ: 23/01/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı şirketin hisselerinin … ve …’a ait olduğunu, … ile ….’in aynı zamanda şirket müdürü olduklarını, ortak…ile vekaletname ile görevlendirilen …’ın şirket zararına işlemlerde bulunduklarını, …’ın vekaletten azledildiğini, buna rağmen …’ın zarar veren işlemlere devam ettiğini, vekaletten azil üzerine davalı …’ın diğer ortak ve müdür … yönünden ortaklıktan çıkarılması için İstanbul 6 ATM de dava açtığını, İstanbul 13. ATM’de…hakkında başka bir dava açıldığını, vekaletin kötüye kullanılması suretiyle davalı … vasıtasıyla banka hesaplarından para çekildiğini, kasada eksiklik bulunduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 522.000.-TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile, şirketi geçmişte yönetici ve vekil sıfatlarıyla yönettiğini, söz konusu paraların çekildiği dönemde nerelere yatırıldığının şirket kayıtlarının incelenmesi ile anlaşılacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesi ile, şirket yetkililerinin talimatı üzerine zaman zaman bankalardan para çektiğini, ancak zimmetinde para bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesi ile, şirket ortak ve müdürü olan … hakkında davalar açıldığını, dava dilekçesinde sözü edilen paraların şirket kayıtlarında yer aldığını, davanın İstanbul 13. ATM’nin 2015/455 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesi gerektiğini, şirkete kayyım tayin edilmesinin uygun olacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 14/12/2017 tarih 2015/1059 Esas 2017/1443 sayılı kararında;
“Toplanan delillerle; şirket yetkilisi olan davalıların, 26.08.2014 tarihinde şirkete ait …Bankası Sultangazi Şubesindeki hesaptan 285.000.-TL, 01.09.2014 tarihinde 137.000.-TL, 02.09.2014 tarihinde 100.000.-TL’nın davalı …’a ödenmesi için talimat verildiği, davalı …’na 02.09.2014, 01.09.2014, 26.08.2014 tarihinde belirtilen tutarların ödenmiş olduğu, bu tutarların bankadan çekildiğinin şirket kayıtlarına girdiği ancak kasadan çıkışlarına ilişkin dayanak belgelerin (makbuz, fatura) ibraz edilmediği, dava konusu 522.000.-TL’nin şirket hesaplarında görüldüğü, her ne kadar rapor sonrasında davalılar söz konusu paraların dava dışı …’a ödendiğine ilişkin dekont örnekleri sunmuş iseler de şirketin bu kişiye borçlu olduğu konusunda bir delil sunmadıkları gibi yapılan bu ödemelerin şirket kayıtlarına da yansıtılmadığı anlaşıldığından bu tutarın uhdelerinde kaldığı “gerekçesi ile, Davanın kabulü ile, 522.000,00.-TL’nin (285.000,00.-TL’sinin 26/08/2014, 137.000,00.-TL’sinin 01/09/2014 ve 100.000,00.-TL’sinin 02/09/2014’ten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş ve karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalılar vekili istinaf dilekçesi ile, Davada, bilirkişi raporuyla dava konusu yapılan ödemelerin şirket hesap ve kayıtlarında görüldüğü ancak bu tutarların şirket hesaplarından çıkışına ilişkin dayanak belgeler sunulmadığına dair tespit ve değerlendirmeler yapıldığı, ancak raporla davacı şirketin … Şarapçılık …ile ticari ilişkisi olup olmadığı, borcunun bulunup bulunmadığı, yapılmış ödemelerin tarihleri göz önüne alınarak değerlendirilmediğini,Bilirkişi raporuna itiraz üzerine davacı şirket muhasebe kayıtlarında … Şarapçılık … firmasına yapılan ödemelere dair banka havale dekontlarının celp edildiğini, bilirkişi raporuna yansıyan davacı şirket muhasebe kayıtlarının müvekkillerinin açıklamalarını doğrulamakta olduğunu, Özetle, davacının iddialarının önce bankadan çekilen bedellerin şirket kasasına girmediği, davalıların zimmetinde kaldığı yolunda iken daha sonra şirket kayıtlarındaki 26/08/2014, 01/09/2014 ve 02/09/2014 tarihlerindeki ödemelerin önce hiç olmadığı kayıtların kayden oluşturulduğu, daha sonra ise iddia değiştirilerek ödemelerin yapıldığı ama yapılma sebebinin belli olmadığı, borcun şaibeli olduğu, ödeme maksatlı olduğu, zamanlamanın manidar olduğu ve daha sonra iddia bir kez daha değiştirilerek ödemelerin alacaklı firmaya yapıldığını ve usule uygun olduğu ama davalı tarafından değil davacı şirket tarafından kasadan yapıldığı yönünde değiştiğini,Davacı iddialarının değişkenlik gösterdiğini, aşamalarda iddiaların genişletilmesi veya değiştirilmesi anlamına gelecek değişik söylem ve iddialarına hiçbir şekilde muvafakatlarının olmadığını, davacının iddiaları genişletmenin de ötesine geçtiğini, birbiriyle ortak yanı olmayan, hepsi birden doğru olması mümkün olmayan çelişkili iddialarını farklı zamanlarda sil baştan ortaya attığını, ancak yine de kabul anlamına gelmemek kaydıyla hepsine cevabın aynı olduğunu, davacı şirketin …Şarapçılık firmasına olan borcunu ödemek amacıyla paranın … tarafından talimatla çekildiğini, çekilen bedelin davacı şirketi temsilen hareket eden …’a teslim edildiğini, şirketin alacaklısı …. firmasının banka hesabına … tarafından yatırıldığını, bu işlemlerin usule uygun olarak kasaya işlendiğini, müvekkillerinin zimmetinde para olmadığını, Davacı şirketin bu paraların çekilip davalı … tarafından davacı şirket adına …Şarapçılık firmasına, şirket defterlerindeki borca mahsuben ödendiğini ve davalıların zimmetinde para olmadığını ilk günden beri bildiğini, davalılardan … tarafından bankadan çekilen tutarlarla davalı … imzalı dekontlardaki tutarların neredeyse bire bir tutmasının Mefisto hesabına yatan paraların muhasebe kayıtlarında …’ya yapılmış görünen ödemelerle birebir tutmasının, bankadan para çekme ve ödeme hareketlerinin aynı gün vuku bulması sebebiyle muhasebe kayıtları dökümünde ya alt alta ya da birbirinin en fazla 4-5 satır uzağında görüntülenmesinin davacının tecahülünün inandırıcılığını yok ettiğini, Toplam 522.000,00.TL’lik ödeme gösteren mübrez dekontların, davalılardan …’ın imzasını taşımasının bile başlı başına davanın reddi için yeterli sebep olduğunu, Özetle, inceleme konusu dahi yapılmayan yapılması talebi mahkemece reddedilen cari alacak hususunun, birdenbire hüküm gerekçesi olduğunu, bu suretle davalıların kendilerini etkin bir şekilde savunabilme hakkından mahrum bırakıldığını, Davalılardan müdür …’ı muhatap olarak dahi kabul etmeyen, anlaşmazlıkların çıktığı tarihten beri müdürlerden …’ın tarafını tutmuş olan, davanın bilirkişi incelemesinde bilirkişinin kolaylık amacıyla muhasebe bilgisayarına erişim talebi üzerine bilgisayarın silindiğini, kimin sildiğinin sorulması üzerine kimin sildiğini bilmediğini iddia eden ….’un davalı …’ın baskısı ile gerçek dışı kayıt işlemiş olmasının mümkün olmadığını,Davalılardan …’a verilmiş olan vekaletin, …’ın tek başına verdiği vekaletname olmadığını, …’ın babası … ve …’ın babası …’ın müdürler tarafından ortak verilen vekaletle vekil olduğunu, talimat yazmayan, talimat imzalamayan, para çekmeyen, para yatırmayan, eline para değmeyen, kısaca hiçbir şey yapmamış olan, dava dilekçesinde sadece soyut olarak talimat vermiş olmakla itham edilen …’ın hangi mülahaza ile davalı olarak kabul edildiği ve aleyhine hüküm kurulduğunun anlaşılamadığını, Dava dışı … Şarapçılık firması hesabına yatırılan paraya ilişkin dekonttaki imzanın davalılardan …’a ait olduğunu, çıplak gözle yapılacak incelemede dahi celp edilen dekontlar üzerindeki bankada işlem yapan / ödeyen imzası ile müvekkili … tarafından bankaya hitaben yazılan …’a ödeme talimatındaki imzaların aynı olduğunun anlaşıldığını,Yargılama sırasında bankadan celp edilen dekontlar ile, davacı şirket hesaplarından talimat uyarınca … tarafından çekilen bedellerin aynı gün ve izleyen dakikalarda … tarafından … Şarapçılık firmasına ödeme yaparken kullanıldığının ortaya çıktığını, davacı şirket kayıtlarında 3. şahıs …Şarapçılık… firmasına ait cari dökümlerinde sözü edilen banka kayıtlarına istinaden ödeme kaydı da mevcut olup, ödemenin yapıldığı hususunun dava sırasında davacı tarafından da kabul edildiğini, Tüm bunlara rağmen müvekkilleri aleyhine haksız ve mesnetsiz iddialar ile ikame edilen davada ek rapor almaya dahi gerek duymadan eksik inceleme neticesinde celp edilen ve müvekkili tarafından imzalı banka dekontlarındaki ödemeler kabul edilmeden ve dekontlardaki ödemelerin kasada olmadığı sabit nakit ile yapıldığı kabul edilerek, müvekkilleri … ve … hakkında sübuta ermeyen davanın kabulüne karar verilmiş olmasının, Keza sübuta ermeyen davada müvekkili … hakkındaki davanın da illiyet bağı kurulmadan kabul edilmiş olmasının, Hüküm altına alınan bedeller için dava tarihi yerine davacı hesaplarından tahsil edildiği tarihten geçerli olmak üzere faize hükmedilmiş olmasının yasaya aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, davanın reddine, icra dosyasına sunulan teminatın iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1059 Esas 2017/1443 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava şirket yöneticileri ile birlikte diğer kişilerin şirkete verdikleri zararın tahsili davasıdır.Davacı, davalıların şirket hesaplarından çektikleri paraların şirket kasasına ödenmeyerek zimmetlerinde kaldığından bahisle söz konusu bedelin tahsili amacıyla iş bu davayı açmıştır.Mahkemece yukarıda belirtilen gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.Davalılardan …’ın, davacı şirket müdürü olduğu belirtilerek sorumluluğuna ilişkin olarak bu dava açılmış ise de; dava dosyası içine davacı şirket ticaret sicil kayıtları ve şirket yöneticilerine ilişkin kayıtlar getirtilmediğinden bu davalının davacı şirket müdürü olup olmadığı anlaşılamamaktadır. İlgili kayıtlar getirtilmeden karar verilmesi hatalı olmuştur.Yasa ve ana sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmeyen şirket yöneticileri bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumludur. Yönetici aleyhine açılacak sorumluluk davasında asıl dava hakkı ortaklığa ait olup, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK hükümleri arasında mülga TKK’nin 341. maddesi gibi açık bir düzenleme olmamakla birlikte 6102 sayılı TTK’nin 618/3-c maddesi ve 644. maddesi yollamasıyla 553. madde ve 408/1 ve 479/3-c maddelerindeki düzenlemeler karşısında limited şirket yöneticileri hakkında sorumluluk davası açılabilmesi için, şirket genel kurulunda karar alınması gereklidir. Fakat, anılan yönteme uyulmaması davanın hemen reddini gerektirmez. Somut olayda dava, şirket yöneticisi tarafından şirketi temsilen verilen vekaletname ile açılmış olup davalı yönetici aleyhine tazminat davası açılması yönünde alınmış bir genel kurul kararının olup olmadığı dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Böyle bir kararın varlığı dava şartı olup, mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekir. Bu durum karşısında mahkemece, genel kurulda davalı şirket yöneticisi hakkında dava açılması yönünde alınmış bir karar var ise ibrazının sağlanması, yoksa anılan eksikliğin giderilmesi veya bu davanın açılmasına izin veya icazet verilmesi hakkında yönetici olmayan diğer ortakların muvafakatlerinin alınması veya vekaletnamelerinin ibrazı için davacı tarafa HMK’nın 54. maddesi uyarınca uygun süre verilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde doğrudan işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru olmamıştır. (Yargıtay 11. HD’nin 2016/1271 E., 2016/8111 K. sayılı kararı benzer nitelektedir)Kabule göre ise, davanın dayanağı 2014 yılı sonunda şirketin kasasında olması gereken 522.000 TL’nin şirket kasasında olmadığının tespiti üzerine anılan bedelin davalıların zimmetinde kaldığı iddiasına dayanmaktadır.Dava dilekçesinde şirket ortaklarından ve müdürlerinden … hakkında şirket ortaklığından çıkarılması için İstanbul 6 Asliye Ticaret Mahkemesinde 2015/267 E: sayılı davanın açıldığı, bu davaya delil yaratmak amacı ile şirket müdürü … ve … aleyhine İstanbul 13. Asliye Ticaret mahkemesinde 2015/455 E. sayılı zimmete para geçirme iddiası ile dava açıldığı belirtilmiş olup, davalılardan …’da verdiği cevap dilekçesinde aynı hususları doğrulamış, ayrıca şirket müdürü …’ın usulsüzlüklerinin devam etmesi üzerine İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2015/1039 E. sayılı davanın açıldığını belirtmiş, 2014 yılı sonu itibarıyla şirket kasasında olması gereken paradan 522.000 TL’nin eksik olduğunun tespiti üzerine bu kasa açığından ….’ın sorumlu olduğundan bahisle tahsili için bu şahıs hakkında açılan İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/455 E. sayılı davası ile bu davanın birleştirilmesini talep etmiştir.Taraf delilleri arasında İstanbul 13 ATM’nin 2015/455 E. ve İstanbul 6 ATM’nin 2015/1039 E. sayılı dosyaları bulunmaktadır.Mahkemece İstanbul 13 ATM’nin 2015/455 E. ve 6 ATM’nin 2015/1039 E. sayılı dosyaları istenmiş ve İstanbul 13 ATM’nin 2015/455 E. sayılı dosyasının davacısının …. Gıda … Ltd. Şti., davalısının … olduğu, davanın davacı şirkete verilen zararın tahsili davası olduğu belirtilmesine rağmen davaların tarafları farklı olduğundan birleştirme talebi reddedilmiştir. Dosya içinde bu iki dosya örneğine rastlanılmamıştır. Dosyada bulunan İstanbul 6 ATM’nin 2015/1039 E. sayılı davasına ait 07/06/2016 tarihli duruşma tutanağı örneğinden bu davanın İstanbul 13. ATM’nin 2015/455 E. sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.Dosya içinde İstanbul 13 ATM’nin 2015/455 E. sayılı dosyası örneği bulunmamakla birlikte, taraf iddia ve savunmalarına göre İstanbul 13 ATM’de görülmekte olan 2015/455 E. sayılı dava ile bu dava arasında aynı sebepten doğmuş olmaları nedeniyle bağlantı olduğu veya biri hakkında verilecek kararın diğer davayı etkileyecek mahiyette olduğu yönünde iddia bulunmaktadır.HMK’nın 166’ncı maddesinde, aralarında bağlantı bulunan, daha açık anlatımla aynı veya benzer sebeplerden doğmuş yahut biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek mahiyette olduğu (m.166/4) davaların aynı sıfat ve düzeydeki mahkemelerde açılmış olmak kaydıyla davanın her aşamasında birleştirilebileceği hüküm altına alınmıştır.Birleştirilen davalarda tek bir yargılama yapılır ve ortak deliller tek bir kez toplanır. Bunun sonucunda mahkeme uyuşmazlığın bütün taraflarının menfaatini aynı yargılama içerisinde görme, değerlendirme ve uyuşmazlığı bu çerçevede çözme imkânına sahip olur (Ermenek, İ.; Medeni Usul Hukukunda Davaların Birleştirilmesi ve Ayrılması, Ankara 2014, s.27). Bu da hukuk güvenliğinin korunması ve çelişkili kararların önüne geçilmesine hizmet eder.Mahkemece İstanbul 13 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/455 E. sayılı dosyası getirtilerek, söz konusu davanın konusunun davaya konu 2014 yılında davacı şirket kasasında açık olarak tespit edilen 522.000 TL’ye ilişkin olup olmadığı tespit edilerek dava konularının aynı olması halinde biri hakkında verilecek karar diğer davayı etkileyecek olması nedeniyle davaların birleştirilmesi hususunun düşünülerek, birleştirme kararı verilmemesi halinde söz konusu davanın sonucu bu davayı etkileyeceğinden bu davanın sonuçlanmasının beklenmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken ilgili dosya örneği dosya içine alınmadan ve yetersiz gerekçe ile birleştirme talebinin reddine karar verilmesi veya söz konusu davanın sonuçlanmasının bekletici mesele yapılmaması doğru olmamıştır.Yine dosyada bilirkişi raporu alınmış ise de, bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli değildir. Bilirkişi raporunda davaya konu 522.000 TL’nin şirket hesaplarında göründüğü ancak bu tutarın şirket hesaplarından çıkışına ilişkin dayanak belgelerin sunulmadığı bu nedenle anılan tutarların akıbeti hakkında sonuca varılamadığı şeklinde rapor düzenlendiği, rapor üzerine davalılar savunmasında belirtilen söz konusu bedellerin 3. kişiye ödenmesine dair banka dekontlarının ilgili bankadan istendiği, bankadan ilgili dekontların gönderildiği, buna rağmen bilirkişilerden ek rapor alınmadığı gibi mefisto şarapçılık ile davacının ticari ilişkisinin bulunup bulunmadığı, varsa ödeme tarihlerinde davacı şirketin ödenen miktarlar kadar borcu olup olmadığının araştırılıp değerlendirilmeden, mahkemece karar verildiği anlaşılmıştır.Mahkemece bankadan gelen dekontlar eklenerek dosyanın bilirkişi heyetine tevdii ile banka dekontları da irdelenerek anılan 3. kişiye yapılan ödemelerin kasa açığına etkisi, davalılar tarafından şirket banka hesabından çekilen paranın 3. kişiye yapılan ödemede kullanılıp kullanılmadığı ve tarafların bilirkişi raporuna itirazları konusunda ek rapor aldırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır.Bu bakımdan ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli olan işlemlerin yapılmamış olması bakımından davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
1-İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/12/2017 tarih ve 2015/1059 Esas – 2017/1443 Karar sayılı gerekçeli kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalılar tarafından yatırılan (98,10.TLx3=) 294,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, (2.971,50.TLx3=) 8.914,50.TL istinaf karar harcının talep halinde yatıran davalılara iadesine,
3-İstinaf kanun yoluna başvurma harcı toplamı 294,30.TL ile dosya gidiş- dönüş masrafı 31,50 TL’nin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine,
5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/01/2019 tarihinde HMK 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.