Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/38 E. 2018/617 K. 27.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/38 Esas
KARAR NO : 2018/617 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : … ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2015/153 Esas 2017/139 Karar
TARİH : 21/02/2017
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ : 27/06/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili sigorta şirketinin dava dışı sigortalısı … Tic. Ltd. Şti.’ye ait olan ve İstanbul ‘dan Taşken/ÖZBEKİSTAN’a taşınan emtianın, taşıma sırasında oluşabilecek rizikolara karşı 0001-06…6 no ve 29/05/2014 başlangıç tarihli Nakliyat Abonman Sigorta Poliçesi ile teminat altına alındığını, emtianın … sorumluluğunda 29/05/2014 tarihinde demiryolu ile İstanbul ‘dan Taşkent/Özbekistan ‘a taşındığını, emtianın nakliye sürecinde ezilerek, patlama, akma ve dağılıp saçılma şeklinde hasarlandığını, davalının taşımada “taşıyan” olarak hareket ettiğini, davalının faturaları …. Ltd. Şti. Adına kesmiş, taşımayı da onun adına gerçekleştirerek “alt taşıyşan” olarak hareket etmiş ise de gerçekleşen hasardan sorumlu olduğunu, hasarın müvekkili şirket sigortalısı …..Ltd. Şti. ‘ne ihtar edildiğini, müvekkilinin hukuken sigortalının haklarına halef olduğunu, davalı aleyhine İstanbul Anadolu .. İcra Dairesinin 2015/9337 Esas sayılı dosyası ile takibi başlatıldığını, icra takibine borçlu tarafından yapılan itiraz üzerine takibin durduğunu ileri sürere, takibe asıl alacak üzerinden yapılan itirazın iptali ile devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edildiği, ancak davaya karşı cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 21/02/2017 tarih 2015/153 Esas 2017/139 sayılı kararında;
“..uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan deliller, ticaret sicil kayıtları, takip dosyası, sigorta poliçesi, konşimento, mal faturası, navlun faturası, ekspertiz raporu, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; taşımanın Derince den Poti/Gürcistan arasında gemi ile, … arasında demiryolu ile yapıldığı, taşıma sonunda emtianın hasar uğradığının tespit edildiği, bunun üzerine ekspertiz raporu düzenlendiği, hasarın demiryolu taşımacılığının sonunda tespit edilmesi karşısında TTK’nın 903. Maddesine göre hasarın meydana geldiği taşıma türündeki kuralların olaya uygulanması gerektiği buna göre demiryolu taşımacılığına ilişkin CİM Konvansiyonunun olaya uygulanması gerektiği, Özbekistan Cumhuriyeti Rastameks ekspertiz servis raporuna göre 1.650 karton kolide 240 torbada ve 150 tenekede mekanik bozulma izlendiği, bunların ezilmiş ve yırtılmış olduğu, bir kısmının ise vagona kısmen dökülmüş ve vagondaki önceki taşımalardan kalan tozla karışmış ve satılamaz hale gelmiş olduğu, teneke kutulu emtianın bir kısmının patlamış olduğu ve içindeki sıvının alt raflardaki emtialara döküldüğü, ezilen ve bozulan koliler ile torbaların kapı boşluğunda yan duvarlarda ve vagonun alt sıralarında bulunduğu, vagonun gereği gibi donatılmadığını, mal yüklemesinin gereği gibi yapılmadığından dolayı emtiaların nakliye sırasında bozulduğu hususunun tespit edildiği, bunun yanısıra davacı … şirketinin yaptırdığı ekspertizde emtianın nakliye sürecinde ezilerek patlama/akma/dağılıp saçılma hasarına maruz kaldığının tespit edildiği ve ayrıca hasar bedelinin de 3.283,50 USD olarak belirlendiği ve bu bedele %10 ilave bedel dahil edildiği, taşımaya konu emtiadaki zararın yükleme/istif hatasından meydana geldiği bu nedenle davalı taşıyıcının davacının sigortalısı olan taşıtan şirketin gerçek zararından sorumlu olduğu, davacı şirketinin de ancak sigortalısının gerçek zararını rücu edebileceği, bilirkişi raporunun gerekçeli somut olaya uygun ve denetime elverişli nedeni ile hükme esas alınması gerektiği bilirkişi tarafından gerçek zararın CİM Konvansiyonuna göre 2.985,00 USD olarak hesaplandığı, her ne kadar davacı vekilince bilirkişi raporuna %10 ilave bedel uygulamaması nedeni ile itiraz edilmiş ise de dava dışı sigortalının gerçek zararının dışında kalan %10 ilave bedelin davalıya rücusunun mümkün olmadığı bu nedenle bilirkişi raporuna itirazının yerinde olmadığı, davalı vekilince bilirkişi raporuna karşı hasarın taşınan emtianın cinsine bağlı sebeplerden meydana geldiği şeklinde itirazda bulunulmuş ise de ekspertiz raporlarına göre emtiada ezilerek patlama/akma/dağılıp saçılma/yırtılma şeklinde hasarın meydana geldiği anlaşıldığından emtianın cinsine bağlı herhangi bir hasar oluşmadığı, davacı tarafça sigortalısına ödeme yaptığına ilişkin ibraname bulunmadığına ilişkin halefiyet yönünden yapılan itiraz yönünden ise davacı vekilince sunulan fiş dökümünde 1239007 tazminat ödemesi açıklaması ile 27/08/2014 tarihinde 7.133,73 TL ödemenin bulunduğu ayrıca buna ilişkin 3.283,50 USD ödeme yapıldığına ilişkin ekran görüntüsüne göre hasar bedelinin davaya konu sigorta poliçesi kapsamında davacı tarafından sigortalısına ödendiği ve sigortalısının haklarına davacı … şirketinin halef olduğu bu nedenle bu yöndeki itirazlara da itibar edilmediği, davacının davasında sigortalısının gerçek zararı oranında haklı olduğu kabul edilen kısmın dava tarihindeki kur itibari ile değerinin 8,996,49 TL olduğu buna göre reddilen kısmın ise 899,65 TL olduğu sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak…”gerekçesi ile,
Davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, davalı takip borçlusunun İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazının 2.985,00 USD asıl alacak yönünden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 5 faiz uygulanmasına, asıl alacağın takip tarihindeki TL cinsinden karşılığı 8.052,93 TL ‘nin % 20 ‘si olan 1.610,58 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile,
İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararı uyarınca dava konusu edilen söz konusu taşımanın Derince’ den Poti / Gürcistan arasında gemi ile, Poti –Taşkent arasında demiryolu ile yapıldığı, taşıma sonunda emtianın hasara uğradığının tespit edildiği, bunun üzerine ekspertiz raporu düzenlendiği ve bunun sonucunda da hasarın demiryolu taşımacılığı neticesinde tespit edilmesi karşısında TTK ’nın 903.Maddesine göre hasarın meydana geldiği taşıma türündeki kuralların olaya uygulanması gerektiği buna göre demiryolu taşımacılığına ilişkin CIM Konvansiyonunun olaya uygulanması gerektiği, Özbekistan Cumhuriyeti Rastameks ekspertiz servis raporuna göre 1.650 karton kolide 240 torbada ve 150 tenekede mekanik bozulma izlendiği, bunların ezilmiş, yırtılmış olduğu ve de emtiaların nakliye sırasında bozulduğu hususu tespit edilerek davanın kısmen kabulüne karar verildiğini,
İlk derece mahkemesinin işbu dosya kapsamında tanzim edilen bilirkişi raporunda davaya konu emtiaların kimyasal yapı malzemeleri olduğu, bizzat cinsine bağlı nedenlerle bozulabilecek nitelikte olduğunun belirtildiğini, 15.11.2016 tarihli bilirkişi raporunda bu hususa ilişkin bir inceleme dahi yapılmadan rapor tanzim edildiği ve bu rapor hükme esas teşkil ettiğini, dava konusu emtiaların bizzat cinsine bağlı sebepler dolayısıyla hasara uğradığını, ayrıca söz konusu davada COTIF-CIM Konvansiyon hükümlerinin uygulanacağının bilirkişi raporuyla sabit olduğunu,
CIM Konvansiyonu’nun 23.maddesinin 2. fıkrasının;’’Kayıp, hasar veya teslim süresinin aşılmasına, hak sahibinin bir hatası, taşımacının hatasından doğmayan hak sahibinin bir talimat, eşyanın kendi bozukluğu( içten bozulma, yolda fire vb.) veya taşımacının önleyemeyeceği durumlar veya çare bulamayacağı sonuçlar neden oldu ise, taşımacı, bu sorumluluktan kurtulur.’’ 23.maddesinin 3.fıkrasının b ve d bendinin; ‘’Nakliyeci, kayıp veya hasarın aşağıdaki olaylardan bir veya bir daha çoğuna bağlı özel risklerden kaynaklandığı ölçüde, bu sorumluluktan kurtulur.
b) Ambalajlanmadığı veya kötü ambalajlandığında, türleri gereği kayıp veya hasar tehlikesine maruz olan eşyalar için, ambalaj yokluğu veya kusuru;
d)Eşyanın bizzat cinsine bağlı nedenlerle, özellikle kırılma, paslanma, içten ve kendiliğinden bozulma ile kısmen veya tamamen kayıp veya hasara uğrayabilen bazı eşya cinsi’’. hükmüne amir olduğunu,
Bu nedenlerle, ilgili hükümler doğrultusunda davaya konu emtiaların bizzat cinsine bağlı nedenlerle uğradığı hasarlardan müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, yeniden esas hakkında yargılama yapılarak müvekkili lehine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili katılma yoluyla verdiği istinaf dilekçesi ile,
%10 ilave bedelin, sigorta bedeline dahil edilmesi gereken kay kaybı, iş kaybı ve o mal için yapılan diğer masrafları ifade ettiğini, bu nedenle %10 ilave bedelin müvekkili şirketin sigortalısına ödediği ve bu doğrultuda davalıdan talep ettiği tazminat miktarına dahil edilmesi gerektiğini,
Yargıtay Özel Dairesinin 23/11/1992 tarih 1991/4169 Esas 1992/10801 Karar ilamında; ” Mal sigortalarına ilişkin genel hükümlere göre, mal bedeline ödenen navlun bedelinin de ilave edilmesinde yasaya aykırı bir cihet bulunmadığı gibi TTK’nın 1284.maddesi hükmü uyarınca umulan karın makul haddinin dahi sigorta ettirilebilmesi mümkün bulunmaktadır. Sigortacı rizikonun gerçekleşmesi halinde yukarıdaki kalemlerden oluşan sigorta bedelini sigortalısına ödedikten sonra aynı miktar uyarınca rücu hakkı bulunduğuna göre mahkemece rücu davasının aynen kabulüne karar verilmesi gerekirken, aksine düşünceyle sadece sigorta malın çıplak değeri üzerinden hüküm kurulması doğru görülmemiş ve kararın bu yönüyle davacı yararına bozulması gerekmiştir.” şeklinde belirtildiğini,
Yargıtay kararında açıkça %10 ilave bedelin eklenmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığının ifade edildiğini, sigortalı malın çıplak değeri üzerinden hüküm kurulmasının doğru görülmediğini,
Yine İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/977 Esas sayılı dosyası içinde hukukçu bilirkişinin de bulunduğu … tarafından sunulan bilirkişi raporunda %10 ilave ve sigorta bedelinin de gerçek zararın tutarı ile birlikte davalıdan tahsil edilmesi gerektiği tespit ve ifade edildiğini,
Emtea Nakliyat Sigortası Genel Şartları’nın 25.maddesinde %10 kar payının ilave edilmesi gerektiği çok açık bir şekilde belirtildiğini, sigorta bedelinin malın gerçek değeri kadar olup, poliçede bu şekilde belirtildiğini, %10 ilave bedelin ise bunun dışında kar kaybı, iş kaybı ve o mal için yapılan diğer masrafları ifade etmekte olup, sigorta bedeline eklenmesi gereken bir bedel olduğunu, dolayısıyla sigorta bedeline eklenmesi gerektiğinden esasında sigorta tazminatının fazla ödenmesi şeklinde yorumlanmaması gerektiğini, zira sigorta bedeli ile birlikte tazmin edilmesi gerektiğini,
Bu nedenle talep edilen 3.283,50 USD asıl alacak üzerinden (%10 oranında bir indirim yapılmaksızın) davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının diğer kısımlar aynı kalmak suretiyle yalnızca 2.985,00 USD zarar miktarına 298,50.USD ilave bedelin de eklenmek suretiyle (%10 ilave bedel) davalıdan tahsili gerektiği yönünde karar verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/153 Esas 2017/139 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Davacı tarafından dava dışı sigortalısına ait emtianın davalı sorumluluğunda taşınması sırasında hasara uğradığı, sigortalısının zararının poliçe kapsamında giderildiği, bu şekilde sigortalının haklarına halef olunduğu, ödenen hasar tutarının davalıdan rucuen tahsili için yapılan icra takibine davalının itiraz ettiği ve takibin durduğu iddiasıyla, davalının takibe yöneltiği itirazının İİK 67 maddesi uyarınca iptali istemiyle açılan davada, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuş, davacı vekilince de katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Tarafların istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle inceleme yapılmıştır.
Davalı vekilince taşınan ürünlerin kimyasal yapı malzemeleri olup, bizzat cinslerine bağlı nedenlerle bozulabilecek nitelikte oldukları, CIM konvansiyonunun 23/2 ve 23/3.b ve d bentlerindeki düzenleme uyarınca hasardan sorumlu görülmelerinin yerinde olmadığı ileri sürülerek karar istinaf edilmiştir. Yargılama sürecinde mahkemece alınan bilirkişi raporu içeriğindeki tespitler, exper raporu ve deliller ışığında
İlk derece mahkemesi gerekçesinde de yer verildiği üzere, davalı nezdinde taşınan dava dışı sigortalıya ait emtiaların ezilerek patlama/akma/dağılıp/saçılma/yırtılma şeklinde hasara uğradığı, emtialarda cinsine bağlı nedenlerden kaynaklanan hasar-kayıp bulunmadığının belirlendiği anlaşılmakla, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.
Davacı vekili ise katılma yoluyla istinafında, poliçedeki %10 ilave bedelin dava dışı sigortalıya ödenmesi nedeniyle davalının sorumlu olduğu tutarın belirlenmesinde tenzili ile hüküm kurulmasının yerinde olmadığı ileri sürülmüştür. İlk derece mahkemesi gerekçeli kararında da işaret edildiği üzere, davalı taşıyıcının davacının sigortalısının gerçek zararından sorumlu olacağı, davacı tarafından dava dışı sigortalısına hasar ödemesinde poliçedeki %10 ilave bedelden sözleşme tarafı olmayan taşıyanın sorumlu görülemeyeceği anlaşılmakla, bu yöndeki ilk derece mahkemesi karar gerekçesinde yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
İlk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, her iki taraf vekilinin istinaf başvurularının HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince taraflarca yatırılan 85,70’er.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90.TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından yatırılan 31,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 614,55.TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 185,04.TL harcın mahsubu ile bakiye 429,51.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/06/2018 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.