Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/37 E. 2018/465 K. 23.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/37
KARAR NO : 2018/465
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/10/2017
DOSYA NUMARASI : 2016/28 Esas – 2017/772 Karar
DAVA : Genel Kurul Kararlarının İptali
KARAR TARİHİ : 23/05/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin 07/12/2015 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan 2,3,4,5 nolu kararların kanuna, esas sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin genel kurulunda alınan kararların iptalini gerektirecek bir hususun olmadığını, genel kurulun kanuna ve esas sözleşmeye uygun olduğunu, ayrıca dava konusu genel kurulun ticaret sicil müdürlüğü tarafından tescil edilmediği için yeni bir genel kurul yapıldığını ve davanın konusuz kaldığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 05/10/2017 tarih ve 2016/28 Esas – 2017/772 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” … davalı şirketin 07/12/2015 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan 2,3,4,5 nolu kararların iptali talebinde bulunmuşsa da; 07/12/2015 tarihinde yapılan genel kurulun usulüne uygun olarak yapılmadığı, usulüne uygun olarak yapılmış bir çağrı bulunmadığından ve ticaret sicil gazetesinde ilan yapılmamış olması nedeniyle de genel kurul kararlarının tescili talebinin ticaret sicil müdürlüğü tarafından reddedildiği, alınan kararların bu nedenle yok hükmünde olmasından ötürü yoklukla malul olan kararlara karşı iptal talebinde bulunulamayacağından dava koşulları oluşmadığından iptal talebinin reddine karar vermek gerektiği … ” gerekçeleri ile; ” Dava koşulları oluşmadığından iptal talebinin reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Yokluk ( mutlak butlan )’ ın mahkemece re’ sen göz önüne alınacak ve menfaati olan herkes tarafından her zaman ileri sürülebilecek bir hukuka aykırılık olduğundan, mahkemenin dava konusu uyuşmazlıkta mutlak butlanı tespit ettiğinde kamu düzenin bir gereği olarak bunu hüküm fıkrasına geçirmek yükümünde olduğunu, yoksa somut olayda olduğu gibi davacı tarafından iptal talebinde bulunulduğu, yokluk isteminde bulunulmadığı gerekçesiyle, kararının gerekçe bölümünde yokluğu tespit edip, hüküm fıkrasında davacının davanın reddine karar veremeyeceğini,
Yoklukla ( butlan ) malul olacak düzeyde ağır hukuka aykırılık yapıp dava açılmasına sebep olan davalı şirket lehine yargılama gideri ile ücreti vekalete hükmedilmiş olmasının da HMK md. 327. maddesine açık aykırılık teşkil ettiğini, gereksiz yere gider yapılmasına sebebiyet veren davalı şirket lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı ve hukuka aykırı olup Ticaret Mahkemesi kararının bu sebeple de kaldırılması gerektiğini,
Öte yandan dava konusu genel kurulda alınan ve iptali istenilen kararların Kanuna, şirket ana sözleşmesine ve dürüstlük kurallarına aykırı olduklarının da tartışmasız olduğunu,
Bilirkişinin de iptal edilebilirlik yönünden genel kurul kararlarına ilişkin vardığı sonuç ve kanaatlerin eksik incelemeye dayalı, kanuna, şirket ana mukavelesi ile dürüstlük kurallarına ve somut olaya uygun olmadığının ortada olduğunu, hal böyle iken Ticaret Mahkemesi’ nce genel kurul toplantısında alınan kararların ” yokluk ” ile malul olduklarının sadece gerekçede belirtilip, kararın hüküm fıkrasında yokluğu tespit ile müvekkil davasını kabul etmeksizin, müvekkilin kanuna, ana sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına açık aykırı olduğu net kararların iptali yönündeki haklı talep ve davasının reddine hükmedilmesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini beyanla;
İstanbul Asliye 15. Ticaret Mahkemesi’ nin 05/10/2017 tarih ve 2016/28 Esas – 2017/772 Karar sayılı kararının bozularak kaldırılıp, davalı şirketin 07/12/2015 tarihli genel kurul toplantısında alınan 2,3,4 ve 5 nolu kararların ( iptal talebi genel kurul kararlarının yok hükmünde olduğunun tespiti ile butlanına karar verilmesi istemini de kapsadığından ve Mahkemece kamu düzeni gereği bu durumun re’ sen göz önünde bulundurulması gerektiğinden ) yoklukla malul olduğunun tespiti ile butlanına, ayrıca müvekkilin haklı ve hukuka uygun davasının talep gibi kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Dava, limited şirket ortaklar kurulu toplantısında alınan kararların iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davalı şirketin iki müdürü olup ortaklar kurulunda alınan karara göre şirket her iki müdürün birlikte atacakları imza ile temsil ve ilzam olunmaktadır.
Her ne kadar davalı şirketin 25/04/2013 tarihli ortaklar kurulunda … tek başına şirket müdürlüğüne atanmış ise de; 25/04/2013 tarihli kararlara karşı açılan davada İstanbul 24. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2013/120 Esas sayılı dosyasında ” ….’ in şirket müdürü olarak atanmasına ilişkin kararın yürütmesinin tedbiren durdurulduğundan dava konusu genel kurulun yapıldığı 07/12/2015 tarihinde davalı şirketin iki müdürünün olduğu ve bu iki müdürün birlikte atacakları imza ile davalı şirketi temsile yetkili oldukları anlaşılmıştır.
İptali istenen ortaklar kurulu kararı 07/12/2015 tarihli toplantıda alınmış olup bu toplantıya çağrı şirketin müdürü olan … tarafından yapılmıştır.
6102 sayılı Yasa’ nın 617/3. maddesinin atfıyla uygulanması gereken 410. maddeye göre anonim şirket genel kurul çağrısı kaideten yönetim kurulu tarafından yapılır. Görev süresi sona ermiş olsa bile yönetim kurulu genel kurulu çağrı yetkisine haizdir. Tek bir pay sahibi veya azlığın genel kurulu toplantıya ne surette çağırabileceği aynı Yasa’ nın 410/2 ve 411. maddelerinde düzenlenmiştir. Ayrıca TTK’ nın 416. maddesine göre de bütün pay sahipleri veya temsilcileri hazır bulunmak ve itiraz olmamak koşuluyla çağrıya ilişkin hükümlere uyulmaksızın da genel kurul toplanabilir.
Somut olayda toplantıya çağrı hususunda müdürler kurulu tarafından herhangi bir karar alınmamıştır. Davacının 07/12/2015 tarihli toplantı esnasında yazdığı genel muhalefet şerhinde; yetkisi bulunmayan bir müdür tarafından yapılan çağrı ile toplantının yapıldığı, bu şekilde toplantı yapılamayacağına ilişkin itirazda bulunduğu, bu itirazını tutanağa yazdırdığı anlaşıldığından, çağrıya yetkili organın genel kurul toplantısı yapılmasına yönelik bir kararı olmadan yetkisi bulunmayan bir müdür tarafından yapılan çağrı ile yapılan toplantıdan alınan kararlar batıldır. ( Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 09/05/2017 tarih 2015/15527 Esas – 2017/2736 Karar sayılı ilamı)
Davacı vekilinin dava dilekçesinin sonuç kısmındaki ” müvekkilimizin kanunla verilmiş vazgeçilmez nitelikteki haklarının kullanılmasını engeller nitelikteki ve açıkça kanuna, ana sözleşme hükümlerine ve dürüstlük kurallarına aykırı kararların iptaline ” ilişkin talebinin aynı zamanda TTK’ nın 447. maddesinde düzenlenen butlanı da kapsadığı, ilk derece mahkemesinin kabulünün de kararların yok hükmünde olduğu yönünde olmasına rağmen batıl olan kararlar hakkında iptal kararı verilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi ve davacı aleyhine vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmesi doğru olmadığından ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak dairemizce davanın kabulü ile davalı şirketin 07/12/2015 tarihli Genel Kurulunda alınan 2,3,4 ve 5 nolu kararların batıl olduğunun tespiti yönünde hüküm kurulması gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile,
İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 05/10/2017 tarih ve 2016/28 Esas 2017/772 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b/2 maddesi gereğince ORTADAN KALDIRILMASINA ve dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak;
1-DAVANIN KABULÜ İLE,
Davalı şirketin 07/12/2015 tarihli Genel Kurulunda alınan 2,3,4 ve 5 nolu kararlarının batıl olduğunun TESPİTİNE,
2- İlk derece mahkemesi yönünden alınması gerekli 35,90 TL harçtan dava açılırken davacı tarafından peşin olarak yatırılmış olan 29,20 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 6,7 TL’ nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İlk derece mahkemesi yönünden davacı tarafından dava açılırken yatırılan 62,70 TL toplam harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- İlk derece mahkemesi yönünden davacı tarafından sarfedilen 750,00 TL bilirkişi ücreti ile 61,00 TL posta/ tebligat gideri olmak üzere toplam 811,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- İlk derece mahkemesi yönünden davacı vekille temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-İstinaf yönünden davacı tarafından yatırılan 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 31,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
7-İstinaf yönünden davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 18,00 TL dosya gidiş/ dönüş masrafı ve 12,5 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 116,2 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Dosyada artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 23/05/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.