Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/367 E. 2018/1116 K. 15.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/367
KARAR NO : 2018/1116
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/02/2018
DOSYA NUMARASI : 2016/1213 Esas – 2018/53 Karar
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 15/11/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; cari hesap ilişkisinden kaynaklanan borcun ödenmemesi nedeniyle, davalı aleyhine icra takibi yapıldığını, yapılan icra takibine davalının haksız itiraz etmesi neticesinde takibin durduğunu, bu nedenle davalının İstanbul .. İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasındaki itirazın iptaline ve tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Kendilerinin davacıdan vade farkı alacaklarının bulunduğunu, bu vade farkı alacağının 6.416,83 TL olduğu ve buna ilişkin takas haklarını kullandıklarını, bunun davalıya tebliğ edilmesine rağmen kendilerine iade edildiğini, taraflar arasındaki imzalanan proforma faturalar üzerinden usd cinsinden 120 günlü vadeli çek ile yapılması yönünde kararlaştırıldığı ve proforma faturanın 8 maddesinde gününde ödenmeyen evrak ve fatura bedellerine aylık %2 vade farkı ödenir şeklinde hüküm bulunduğunu ve 8 gün içinde itiraz edilmeyerek kesinleşen faturalar üzerinde vadesinde ödenmeyen faturalara aylık %3 vade farkı tahakkuk ettirileceği kararlaştırıldığı, buna göre de %2 vade farkı uyguladıklarında 7.941,64 TL lik alacaklarının bulunduğunu, bunun mahsubu gerektiğini, davanın reddi ile tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 05/02/2018 tarih ve 2016/1213 Esas – 2018/53 Karar sayılı gerekçeli kararı ile;
” … Alınan bilirkişi raporuna göre, davacı tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun ve süresinde tasdikli olduğu ve lehine delil olduğu, davacı yanın sunduğu cari hesap özetine göre de, fazla ödeme nedeniyle davacının 7.941,64 TL alacaklı olduğu, davalının borçlu olduğu, taraflar arasındaki alım satım sözleşmesinin daha doğrusu proforma fatura içeriğine göre ödeme şeklinin 120 gün vadeli usd cinsi çekle yapılacağı ve sözleşmenin vade farkı başlıklı 8 maddesine göre gününde ödenmeyen alacak ve fatura bedellerine aylık %2 vade farkı uygulanacağı ve sözleşmenin 9 maddesine göre de kur farkı olarak kur farkı satışlarda aylık vade farkının %1 olarak belirlendiği, davalının defterlerinin usulüne uygun ve süresinde tasdikli olduğu, davalı defterlerine göre 1.524,79 Tl borçlu göründüğü, buna göre de taraflar arasındaki farkın vade farkı açıklamalı KDV dahil 6.416,83 TL lik faturadan kaynaklandığı, bu faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmasına rağmen, davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı bu nedenle de davalının davacıdan vade farkından kaynaklı takas mahsuba konu edilebilecek bir alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı, yapılan bilirkişi hesaplamasında 2 adet faturadan dolayı yani davalının tanzim ettiği 58.320,03 USD lik fatura ödemesinin çekle yapılan ödemeler dikkate alındığında vade farkı tutarının 3.251,63 TL olduğu, diğer 169.047,38 USD lik fatura ödemesinden kaynaklanan vade farkının 1.981,85 TL olduğu bu na göre toplam KDV dahil talep edilebilecek vade farkı fatura bedelinin 6.175,50 TL olduğu, davalının ise 6.416,83 TL lik vade faturası tanzim ettiği, vade farkının asıl alacağa eklenen bir bedel olduğu, bunun oluşabilmesi için de taraflar arasında fatura verilmesini gerektiren bir ilişkinin bulunması ve bu ilişkide bedelin peşin veya belli bir tarihte ödenmesinin kararlaştırılmış olması, bedelin henüz ödenmemiş olması, süresinde ödenmeyen alacaklı ilgili vade farkının alınacağına dair açık hüküm bulunması, bir cari hesap sözleşmesi bulunması yada taraflar arasında sürekli uygulama şeklini almış ve benimsenmiş ve teamül hale gelmiş bir uygulamanın bulunması gerekmesi şartlarına göre, taraflar arasında vade farkı uygulamasının yerinde olduğu , zira iki adet proforma fatura içeriğine göre alım satım sözleşmesi niteliğinde bir anlaşma sağlandığı, davacı yanca bazı ödemelerin gecikmesi nedeniyle 6.175,50 TL sözleşme hükümlerine göre vade farkı oluştuğuna dair bilirkişi raporundaki görüşler ve taraflar arasında yapılacak ödemelerin 120 gün vadeli çeklerle yapılabileceği ve faturalar üzerinde son ödeme tarihlerinin açıkça yazılı olduğu ve aylık vade farkının 8 madde uyarınca %2 uygulanacağı kararlaştırılmış buna göre de, bilirkişi tarafından tespit edilen 6.175,50 TL lik kdv dahil vade farkı alacağının davacının talep ettiği 7.941,46 TL den mahsup edilmesi gerektiği ve mahsup sonucunda davacının davalıdan 1.766,14 TL bakiye alacağının kaldığı, bu kısma ilişkin davalı tarafın itirazının iptali gerektiğine kanaat getirilmiş ve davacının bu kısma ilişkin davasının kabulüne, fazlaya ilişkin kısmın ise reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki alacak faturaya dayalı olup, davalı faturadan kaynaklı borcunu bilebilecek durumda olduğundan, alacak likit kabul edilmiş ve bu nedenle kabul edilen kısım üzerinden davacı lehine inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Davacı tarafın, reddedilen davası yönünden davalı tarafça davacının açıkça kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilemediğinden, davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin şartlar oluşmadığından reddine … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile;
” 1-Davacının davasının kısmen kabulü ile davalının İstanbul .. İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasındaki 1.766,14 TL asıl, 65,00 TL işlemiş faiz olmak üzere 1.831,14 TL ye ilişkin itirazın iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %10,50 ve değişen oranda avans faizi yürütülmek suretiyle takibin devamına,
2-Fazla istemin reddine,
3-Kabul edilen kısım üzerinden takdiren % 20 oranında hesaplanan 366,22 TL inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Reddedilen kısım yönünden şartlar oluşmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Yerel Mahkeme kararının isabetsiz olup, yasaya aykırı olduğunu,
Taraflar arasındaki sözleşmede ödeme tarihleri belirlenmemiş olup sadece ödeme şekillerinin hüküm altına alındığını, söz konusu sözleşmenin devamı niteliğindeki faturalarda ödeme tarihi olarak, faturalardan 5 ay sonrası belirtilmiş olup ödeme şekli olarak çek ödemesi belirlendiğinden davacı müvekkile yaklaşık 9 aylık bir ödeme süresi tanındığını, bu yorum ile bakıldığında, davacı müvekkilin vade farkı borcu olmadığının görüldüğünü, davanın geneline bakıldığında ise, vade farkına dayanak olacak olan proforma sözleşmede, vade tarihinin yer almadığını, ilgili sözleşmede sadece ödeme şekline yer verildiğini, vade tarihi belirli olmadan davacı müvekkilin vade farkından sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, bu sebeplerle davalının vade farkı talebinin reddi yerine ilgili talep dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne gidilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu beyanla;
İstinaf başvurularının kabulü ile İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2016/123 Esas – 2018/53 Karar sayılı ve 05.02.2018 tarihli kararının tehir-i icra talepli olarak incelenerek kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
HMK 355. Maddesine göre istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak, kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava, ticari satışa dayanan itirazın iptali davasıdır.
Davacı, taraflar arasındaki ticari satış ilişkisi kapsamında cari hesabının alacaklı göründüğünü esas alarak davalı aleyhine icra takibi yapmıştır.
Uyuşmazlık konusu taraflar arasındaki cari ilişkiden kaynaklı faturadan dolayı davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, davalının da vade farkından dolayı davacıdan karşı alacağı olup olmadığı ve bu bağlamda takas koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.
Mahkeme, bilirkişi raporu doğrultusunda takas koşullarının da oluştuğunu kabul ederek davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Taraflar arasındaki ticari ilişkide her iki tarafın da kaşe ve imzasını taşıyan, davalının davacıya yaptığı satıma ilişkin yaptığı önerinin özelliklerini taşıyan proforma faturalarda ödeme şekli 120 gün vadeli olarak öngörülmüş olup, gününde ödenmeyen alacak ve fatura bedelleri için % 2 vade farkı uygulanacağı genel teslimat koşulları kısmında belirtilmiştir. Satışın bu doğrultuda gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Davalı tarafından sözleşme kapsamında düzenlenen nihai mal ve hizmet faturalarında ödeme vadesi olarak belirtilen tarihlerin, fatura tarihlerinden itibaren 120 vadeli koşulunu sağlayacak şekilde düzenlendiği ve belli bir tarih olarak belirtildiği anlaşılmaktadır. Davacıya ek bir ödeme süresi verildiğine dair ispat vasıtası bulunmamaktadır. Davacının ödemelerinin bir kısmını 120 günü geçen gecikmeli çeklerle ödediği bilirkişi tarafından belirlenmiştir. Bu durumda davacının kararlaştırılan ödeme tarihlerini aşan çeklerle yaptığı ödemeden dolayı davalı satıcı lehine vade farkından dolayı alacak hakkının doğduğu ve 6098 sayılı TBK’nın 139. Maddesine uygun bir şekilde takas koşullarının oluştuğu kabul edilmelidir.
Sonuç olarak davacının cari hesaptan doğan alacağı tutar dahilinde yaptığı icra takibinde haklı olduğu fakat davalının da vade farkından dolayı karşı alacaklı olup, karşı alacağı bakımından takas koşullarının oluştuğu alacaklar karşılıklı mahsup edilince davacının alacaklı olduğu tutar kadar icra takibine itirazın iptaline karar verilmesinin dosya içeriğine, usul ve yasaya uygun olup, davacı vekilinin istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla; davacının istinaf başvurusunun reddi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, mükerrer yatırılan 98,10 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90 TL istinaf karar harcı istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, mükerrer yatırılan 35,90 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/11/2018 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.