Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/349 E. 2018/1295 K. 19.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/349
KARAR NO : 2018/1295
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/12/2017
DOSYA NUMARASI: 2016/619 Esas – 2017/1154 Karar
DAVA : Alacak
KARAR TARİHİ : 19/12/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili nezdinde Nakliyat Abonman/Emtia Sigorta Poliçesi ile sigortalı … Limited’e ait etil asetat emtiasının Suudi Arabistan’dan Türkiye’ye … isimli gemi ile getirildiğini, söz konusu emtianın tahliyesi sırasında davalının sorumluluğunu gerektirecek şekilde 7.730 mt emtianın eksik olarak alıcısına teslim edildiğini, müvekkil şirketçe sigortalısına eksik emtia bedeli karşılığı sigorta tazminatı ödendiğini, ekspertiz tarafından yapılan incelemede eksik teslimin davalı … işletmeciliğinin kontrol ve sorumluluğunda bulunan tahliye limanı dahilindeki ölçümleme hatasından kaynaklandığınının tespit edildiğinden bahisle ödenen tazminat bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yapılan yargılama sırasında dava dilekçesini tekrar etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının uğradığını iddia ettiği zararın oluşmasında müvekkili şirketin hiçbir kusuru ve sorumluluğunun bulunmadığını, davada davacının zararının belirli ve hesaplanabilir olduğunu, fazlaya dair hakların saklı tutulmasının mümkün olmadığını, davanın belirli alacak davası olarak açılması gerektiği, talep edilen faize itirazlarının olduğunu, ayrıca zararın oluştuğu tarihin üzerinden geçen süre bakımından da zamanaşımı itirazlarının olduğunu, müvekkili şirketin sözleşmenin gereği olan tüm edimlerini eksiksiz ve kusursuz olarak yerine getirdiğini, dava konusu olayda müvekkiline atfedilebilecek bir kusur bulunmadığından davacının müvekkil şirkete karşı rücu hakkınının bulunmadığını, 17/07/2015 tarih ve BCH 1505 02 02 seri numaralı konişmento ile 1.402,458 mt emtianın geminin 6P ve 6S tanklarına yüklendiğini, yükleme esnasında … firması tarafından gözetim çalışması yapıldığını, ölçümlerin ullage yöntemi ile tamamlandığını ve gözetim raporuna istinaden gemiye 1.042,458 mton etil asetat yüklendiğini, geminin 13/08/2015 tarihinde Limaş Liman’ına gelmesine müteakip, malın sahibi tarafından tayin edilen gözetim firması … Firması tarafından tahliye gözetimi yapıldığı ve ölçüme göre 1.043,728 mt etil asetat getirildiğinin tespit edildiğini, ve müvekkili şirketin antreposuna alındığını, son 28/10/2015 tarihinde toplam 1.032,840 kg olarak yani toplamda malın uçucu özelliğinden kaynaklı olarak 1.888 kg eksik olarak ilgili firmaya teslimatının yapıldığını, aradaki bu 1.888 kg ‘lık farkın sebebi ise söz konusu etil asetatın tabiattan doğan uçucu özelliğinden kaynaklanmakta olduğunu, müvekkili olduğu şirketin herhangi bir kusuru, ihmali ya da sorumluluğundan bahsedilemiyeceğini, müvekkili şirket tanklarına giren beyannamede belirtilen etil asetatın teslim edildiğini, eksildiği iddia edilen etil asetatın uçucu bir madde olması nedeniyle fire vermiş olmasının muhtemel olduğunu, sözleşmede bu konu dikkate alındığını, %04’e kadar olan kısımdan müvekkil şirketin sorumlu tutulamayacağının hüküm altına alındığını, dava konusu malın etil asetat olduğu bilinen en uçucu organik asit olduğunu, malın gemiden tanklardan sahile transferinde dahi fire verilmesinin normal olduğunu, yine niteliği itibariyle gemiden hiçbir fire vermeden sıfıra sıfır tahliye edilmesinin imkansız olduğu gemide tahliye borusunda ve geminin tankının dibinde de malın kalabileceğini, tümünün basılmasının mümkün olmadığını, firenin malın niteliğinin bir sonucu olduğunu ve müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının söz konusu olmadığını, gemide yapılan ölçümün sağlıksız olduğunu, karada yapılan ölçümün esas alınması gerektiğini, bu doğrultuda sahilde yapılan ölçümde tespit edilen etil asetatın müvekkil şirket tankına koyulan miktarın yok sayılabilecek kadar az bir fireyle teslim edilmiş olduğunu, Gümrük ve Muhafaza Müdürlüğü denetimi altında bulunan antrepolarda kalibrasyon hatasının olma ihtimalinin olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında cevap dilekçesini tekrar etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 12/12/2017 tarih ve 2016/619 Esas – 2017/1154 Karar sayılı gerekçeli kararı ile;
” … Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin dava dışı sigortalıya ödenen tazminatın davalıdan rücuan tahsili olduğu, davacı tarafça sigortalısına teslim edilen emtianın miktar itibariyle eksik olduğu ve bunun ölçümleme hatasından kaynaklandığının iddia edildiği, davalı tarafça davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür. Dosyamız kapsamına alınan bilirkişi heyet raporunda özetle; emtianın miktarındaki farklılığın gemideki ölçümden kaynaklandığı kanaatine varıldığının bildirildiği, alınan bilirkişi raporuna her ne kadar davacı tarafça itiraz edilmiş ise de alınan raporun denetime ve hüküm vermeye elverişli olduğu, bilirkişi raporu dikkate alındığında taşınan emtia miktarındaki eksikliğin limanda yapılan ölçümleme hatasından kaynaklandığının ve dolayısıyla da davalının sorumluluğunun bulunduğunun davacı tarafça ispat edilemediği, bu hali ile davanın reddine karar vermek gerektiği … ” gerekçeleri ile;
” 1-Davanın REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olup kaldırılması gerektiğini,
Hükme esas alınan raporda yer alan tespitler incelendiğinde, işbu tespitlerin tamamıyla varsayıma/ ihtimale binaen yapıldığının açık olduğunu, raporda delilleri arasında sunulu …Gözetim Şirketi tarafından yapılan ölçümlemelerin hiçbiri değerlendirilmeden ve tartışılmadan sonuca varıldığını, yükleme öncesi, sonrası ve hasar anında yapılan ve aynı gözetim firması tarafından gerçekleştirilen ölçüm raporlarının raporda değerlendirmeye alınmamasının sebebinin anlaşılamadığını, olay anında tespit yapıyormuş gibi ve rapordaki tespitleri destekler delil dosyada bulunmamasına rağmen, depo tankının sabit yerde bulunduğundan ve hem otomatik hem manuel ölçümleme yapılarak sonuca varıldığı sonucuna nasıl varıldığının anlaşılamadığını,
Dosyadaki resmi deliller dikkate alınmaksızın ve tartışılmaksızın, ihmale binaen sonuca varılmasının hukuk mantığına aykırı olduğunu,
Davalı tarafça sunulu sözleşmenin 8. maddesinde belirtildiği üzere, yükleme ve boşaltma işlemlerinin davalı … tarafından yapılacağı kararlaştırılmasına ve davalı tarafça yapılan boşaltma işlemi sonrası eksik emtia tespit edilmesine rağmen, davalının söz konusu madde bağlamında sözleşmesel sorumluluğunun dahi değerledirilmediğini,
Kabul anlamına gelmemek üzere, davalı tarafça sunulan İstanbul Anadolu 8 ATM 2016/616 Esas sayılı dosyasına ilişkin raporda müvekkil şirket sigortalısı ile davalı arasında vedia akdi kurulmuş olduğu belirtilmesine ve vedia akdi hükümleri uyarınca, davalının kusursuz sorumlu olduğu gözetildiğinde ve davalı tarafın sorumsuzluğunu ispat edemediği göz önünde bulunduğunda, davanın reddine dair verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunun açık olduğunu,
Uyuşmazlığın niteliği itibariyle, yalnızca ” kimya mühendisi ” bilirkişinin mütalaa vermeye ehil olmadığı açık olduğundan, dosyadan uyuşmazlığın çözümünde uzman bilirkişilerden rapor alınması gerektiğini beyanla;
Yerel mahkeme kararının kaldırılarak, dosyanın ehil bilirkişilerden oluşan yeni heyete tevdi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava, TTK’ nun 1061 vd. maddelerine dayalı olarak ikame edilmiş olup denizyolu ile taşıma esnasında ziyaa uğrayan emtia nedeniyle açılmış bir rücuen tazminat davası olup, uyuşmazlık, TTK’nın “Deniz Ticareti” başlıklı beşinci kitabı kapsamında yer almaktadır.
6102 sayılı TTK’ nın 5/2. maddesi uyarınca “… Bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok Asliye Ticaret Mahkemesi varsa iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde HSYK tarafından Asliye Ticaret Mahkemelerinden biri veya birkaçının münhasıran bu kanundan veya diğer kanunlardan doğan Deniz Ticaretine veya Deniz Sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilir.” denilmektedir. HSYK’nun 10/07/2012 tarihli 1888 sayılı kararı ile İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin faaliyete geçirildiği, 6102 sayılı TTK’nun 5/2.maddesi gereğince TTK’ dan ve diğer kanunlardan doğan Deniz Ticaretine ve Deniz Sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmak üzere münhasıran görevlendirilmiş bulunduğu, davanın konusu ve niteliği itibariyle bu gibi deniz ticari ve sigortasına ilişkin davalara bakmak görevinin İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevi kapsamında olmadığı, görevli mahkemenin yukarıda belirtildiği gibi İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nun 353/1-a3 maddesi gereğince kaldırılarak, dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 12/12/2017 tarih ve 2016/619 Esas – 2017/1154 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Kayıtların kapatılarak dosyanın görevli İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne (Denizcilik İhtisas Mahkemesi Sıfatıyla) gönderilmek üzere kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf yönünden davacı tarafça yatırılan 98,10 TL başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf aşamasında davacı tarafından yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine,
7-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 19/12/2018 tarihinde HMK’ nun 353/1-a3 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.