Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/342 E. 2018/1239 K. 12.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/342
KARAR NO : 2018/1239
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/12/2017
DOSYA NUMARASI : 2016/1109 Esas – 2017/894 Karar
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 12/12/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının taraflar arasındaki ticari ilişki neticesinde, Büyükçekmece … İcra müdürlüğünün.. esas sayı ile takibe konulan 28/05/2016 tarih 050139 nolu KDV dahil 15.689,28-TL tutarlı ve 14/06/2016 tarih 050265 nolu KDV dahil 13.810,72-TL bedelli 2 adet fatura bedelini ödenmediğini, yaptıkları takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu, daha sonra borcu kabul ederek 18/11/2016 tarihinde 8.000,00-TL ve 02/12/2016 tarihinde 5.000,00-TL ödemeler yaptığını, davalının itirazının iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddia ettiği alacağın varlığını ispat etmesi gerektiğini, davalı şirkete bu güne kadar usulüne uygun tebliğ edilen ve kesinleşen faturalar bulunmadığını, icra takibi ekinde dayanak belge sunulmadığını, davada hukuki yarar yokluğu söz konusu olduğunu, davacının ikame ettiği davada, icra takibine itirazın iptalini talep ettiğini, ayrıca dava açmadan önce 18/11/2016 tarihinde 8.000,00-TL ve 02/12/2016 tarihinde 5.000,00-TL ödeme yaptıklarını bildirdiğini, neden kısmi itiraz talep etmediğini, icraya konu meblağın tümü üzerinden davayı ikame ettiğini, bu nedenle davacının davaya konu yaptığı alacağın varlığını ve bunu da faturaya bağlandığını, bu faturaların davalıya tebliğ ederek kesinleştirdiğini ispat etmek durumunda olduğunu belirterek davanın reddine ve davacının icra tazminatıyla cezalandırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 20/12/2017 tarih ve 2016/1109 Esas – 2017/894 Karar sayılı gerekçeli kararı ile;
” … Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, icra dosyası, fatura ve irsaliyeler, tarafların örtüşen BA ve BS formları, bilirkişi raporları ile tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında ticari ilişki kurulduğu, davacının takibe ve davaya konu ettiği alacağın 2016 yılına ait iki adet satış faturasından kaynaklandığı, davalı tarafından kısmi ödemeler yapıldığı, ödemelerin davacı tarafından dosyaya ibraz edilen havale dekontlarından anlaşıldığı, icra takibinde 2016 yılı satışına ilişkin iki adet fatura nedeniyle 30.247,14-TL alacağın tahsilinin talep edildiği, davalı borçlunun itirazının süresinde olduğu, davanın da süresinde açıldığı, davacının alacağa dayanak fatura ve irsaliyeleri ibraz ettiği, irsaliyelerde teslim alan imzalarının bulunduğu, irsaliyelerdeki imzalara davalı tarafından itiraz edilmediği, davalının davaya konu faturaları ticari defterlerine işlediği, yine davacıdan olan mal alımlarını süresi içerisinde bağlı bulunduğu Avcılar Vergi Dairesi Müdürlüğüne BA formlarında beyan ettiği, gerek BA formları gerekse dava konusu faturaların davalı defterlerine kaydedilmiş olması karşısında davacının mal teslimini kanıtlamış olduğu, bilirkişi raporlarında ayrıntılı şekilde belirtildiği üzere, davalının yapmış olduğu kısmi ödemelerin de davacının kabulünde olduğu , davalının ticari defterleri ile BA formlarının kendi aleyhinde delil teşkil ettiği, netice itibariyle her iki tarafın cari hesapları arasındaki 932.20 TL farkın davalı şirketin karşı tarafa 07/09/2016 tarihinde banka kanalıyla göndermiş olduğu havale bedelini muhasabe kaydına işlememiş olmasından kaynaklandığı sonucuna varılmakla, davanın kısmen kabulü ile itirazın 15.561,80-TL asıl alacak, 708,09-TL işlemiş faiz yönünden iptali ile bu kısımlara ilişkin olarak takibin devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere değişen oranlarda işleyecek avans faizi uygulanmasına, alacak faturalara dayalı olup likit bulunduğundan haksız itiraz nedeniyle hükmolunan miktarın takdiren %20′ si tutarı davacı yararına icra inkar tazminatına ve davalının tazminat talebinin reddine karar vermek gerektiği” gerekçeleri ile;
” 1-Davanın kısmen KABUL kısmen REDDİNE; Büyükçekmece …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibine borçlu tarafından yapılan itirazın 15.561,80-TL asıl alacak, 708,09-TL işlemiş faiz yönünden iptali ile bu kısımlara ilişkin olarak takibin DEVAMINA, takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere değişen oranlarda işleyecek avans faizi UYGULANMASINA,
2-Alacak faturaya dayalı ve likit bulunmakla hükmolunan miktarın %20′ si tutarı 3.253,97-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Davalının koşulları oluşmayan tazminat talebinin REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Yerel Mahkeme kararının usul ve esas itibariyle bozulması gerektiğini,
Kendileri sözlü yargılanmaya davet edilmeksizin hüküm tesis edilmesinin kanuna aykırı olduğunu, sözlü yargılama prosedürünün kanuna uygun icra edilmediğini,
Haksız- mesnetsiz davanın reddi yerine kısmen kabulünün hatalı olduğunu, kısmen kabul edilen davada aleyhlerine icra tazminatına hükmedilmesinin ve lehe icra tazminatına hükmedilmemesinin de hukuka aykırı olduğunu,
Yerel mahkemenin, 27.09.2012 tarihli celsede mevcut mazeretlerini kabul edip kendilerine HMK 186/2 maddesi uyarınca meşruhatlı davetiye çıkarılacağına karar vermesine rağmen böyle bir tebliğ yapılmadan bir sonraki celse tahkikatın sonlandırılıp, sözlü yargılamaya geçilip davanın karara çıkarılmasının kanuna aykırı olduğunu,
Davayı kabul anlamı taşımamakla birlikte;
– Davacının, iddia ettiği alacağın varlığını ispat etmesi gerektiğini,
– Ortada davaya konu yapılmakla birlikte düzenlenip bu güne kadar müvekkile usulüne uygun olarak tebliğ edilen ve kesinleşen fatura bulunmadığını,
– İcra takibi ekinde dayanak belge bulunmadığını,
– Davada hukuki yarar yokluğu söz konusu olduğunu,
Davacının, takip tarihinden sonra müvekkilce yapılan ödemeleri düşmeksizin takip rakamı üzerinden itirazın iptali davası açmış olması hususunda bilirkişi raporunda ayrıntı ve hesaplama yer almadığını beyanla; yerel mahkeme kararının öncelikle icrasının tehirine ve nihayet bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Dava itirazın iptali davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davalı vekili ilk derece mahkemesince 27/09/2017 tarihli celsede mazeretlerinin kabul edildiğini, aynı celsede taraflarına HMK 186/2 maddesi uyarınca meşruhatlı davetiye çıkarılmasına karar verildiğini, ancak taraflarına meşruhatlı davetiye çıkartılmadan sonraki celsede tahkikatın sonlandırılıp sözlü yargılamaya geçilerek karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. Dosyada bulunan duruşma tutanaklarının incelenmesinde mahkemece yapılan 27/09/2017 tarihli duruşmaya davalı vekilinin mazeret beyan ederek katılmadığı, mahkemece mazeretin kabulüne karar verildiği ve bu celsede hazır olan davacı vekiline tahkikatın tümü hakkında beyanının sorulduğu, devamında HMK 184/2 maddesi gereğince tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığından tahkikatın bittiğinin tehfim edildiği ve ara kararla davalı vekiline HMK 186/2 maddesi gereğince gelecek celse sözlü yargılamaya geçileceği ve hüküm verileceği meşruhatını içerir tebligat çıkartılmasına karar verildiği, Uyaptan yapılan sorgulamada davalı vekiline, “belirlenen gün ve saatte HMK 186/2 maddesi gereğince sözlü yargılama ve hüküm için mahkememizde hazır bulunmanız, hazır bulunmadığınız takdirde yokluğunuzda hüküm verileceği ihtar olunur” şerhini içerir ve duruşma gün ve saatini bildirir davetiyenin çıkartıldığı, tebligatın 02/10/2017 tarihinde davalı vekilinin adresinde işyerinde daimi çalışana tebliğ edildiği anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
Dosyada taraf ticari defter ve belgeleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan bilirkişi raporuna göre, davaya ve takibe konu faturalar her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olup, davalı taraf davacının düzenlediği bu iki faturayı BA formu düzenleyerek vergi dairesine bildirmiştir. Dolayısıyla davalı faturaları ticari defterlerine işleyerek fatura içeriğini kabul etmiştir. Yine taraf ticari defterlerinde takipten sonra dava açılmadan önce söz konusu fatura borcuna mahsuben davalı tarafından yapılan ödemeler de kayıtlı olup bunların mahsubu sonucunda davalının mahkeme kararında belirtilen miktarda borçlu olduğu sabit olduğundan davalı vekilinin fatura içeriğine, faturaların kendilerine tebliğ edilmediğine yönelik istinaf başvurusu yerinde değildir. Davalı vekili mahkemece hükmedilen faize yönelik istinaf başvurusunda bulunmadığından bu konuda inceleme yapılmamıştır.
Takipte talep edilen alacak faturaya dayalı ve likit olup, davalı da faturaları ticari defterlerine işlemiş olduğundan ve takibe itiraz edip takibin durmasına haksız olarak neden olduğundan aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinde ve reddedilen dava miktarı yönünden davacının takipte kötü niyetli olmadığı sabit olduğundan davalı yararına kötü niyet tazminatına hükmedilmemesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre bu yöne ilişkin istinaf başvurusu da yerinde değildir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10.TL başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.111,40 TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 278,00 TL karar harcının mahsubu ile bakiye 833,4 TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12/12/2018 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.