Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/333 E. 2018/1233 K. 12.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/333
KARAR NO : 2018/1233
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/02/2018
DOSYA NUMARASI : 2016/262 Esas – 2018/129 Karar
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 12/12/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında mal alım – satımı konusunda ticari ilişki doğduğunu, müvekkil şirket, yasalardan ve ticari ilişkiden kaynaklanan tüm yükümlülerini yerine getirdiğini, temrin tarihinden tam ve eksiksiz olarak malları davalı tarafa teslim ettiğini, malların bedeli olan 39.818.88.USD ödenmediğinden borçlu aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’ nün …Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından borca ve ferilere itiraz edildiğini, davalıya Bakırköy …. Noterliğinin 21.10.2015 tarih ve… yevmiye numaralı ihtarı ile 98.988.USD borcun ödenmesi ihtar edilmişse de icra takibine konu edilen alacak miktarı kadar borç tahsil edilemediğini ileri sürerek, davalının itirazının iptaline ve takibin devamına % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … Ltd. Şti.’ nin Merkezi Hollanda/ Amsterdam’ da olup, başka devletlerde şube bulunan …isimli firma ile Paris’ te bulunan şubesi için 7500 adet ADDR markalı bayan tişortunun imalatı konusunda anlaştıklarını, alıcı firmanın da istemiyle kumaşların temini davacı … Tekstil’e sipariş verildiğini, kumaşların bir kısmı müvekkili şirkete teslim edilmediğini, ancak daha sonra da davacı şirketin kumaşların teslimini geciktirdiğini, davacı şirkete sebebi sorulduğunda kumaşların üretiminde hata yapıldığından dolayı geciktiğinin beyan edildiğini, müvekkil şirket yetkililerince harici bir göz ile bakıldığında kumaşların ayıplı olduğunun fark edilemeyeceğini, ayrıca mallar karayolu ile gönderilmesi gerekirken uçakla Paris’te bulunan müşteriye gönderildiğini, … test ederek kumaşları beğenmeyerek malları davalı … Tekstil geri gönderdiğini, davacı 21 Ekim 2015 tarihinde Bakırköy … Noterliği aracılığıyla … yevmiye nolu ihtarmade, “Şirketimiz tarafından şirketinize kesmiş olduğumuz faturalar toplam bakiyesinden kalan 98.988,00.USD nin 7 gün iş günü içerisinde tarafımızca ödenmesini ihtaren bildiriniz.” denildiğini, müvekkil şirket Bakırköy …Noterliğinin … yevmiye ve 04.11.2015 tarihli cevabı ihtarnamesinde, “ihtarmamede belirttiğiniz gibi bir alacak bakiyesi bulunmadığını, kumaş hatalarından kaynaklı kesmiş olulan 3 adet faturayı kayıtlarından almanız gerektiğini, 15.09.2015 tarih ve 141804 nolu fatura 2.429,95.USD (TL karşılığı 7.386.9 navlun ücreti , 30.10.2015 tarih ve 141840 nolu fatura 33.048 EURO (USD karşılığı 36.356 iptal edilen ürün), 30.10.2015 tarih ve 141841 nolu fatura 3.016.68.TL (USD karşılığı 1.032.83 aksesuar bedeli, cari hesabımıza alacak kaydetmenizi, ödeneceğini” ihtaren bildirildiğini ileri sürerek, davanın reddine, yargılama harç ve masrafları ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 12/02/2018 tarih ve 2016/262 Esas – 2018/129 Karar sayılı gerekçeli kararı ile;
” … Tüm dosya içeriğinden davacının davalıya kumaş ürettiği, kumaşın gözle dahi görülebilecek açık ayıplı olduğu, buna rağmen davalının ürünü kabul ettiği ve hatta işlediği, üstelik yurt dışına ihraç ettiği, daha sonra işlenmiş ürünün iade olunduğu sabitttir. Bu durumda, davalının süresinde ayıp ihbarı bulunmadığı gibi davacının da ayıbı zımmen kabulüne işaret eder herhangi bir yazışma, belge vesair dosyaya yansımadığından davalının malı bu şekli ile kabul etmiş sayılıp bedelini tam olarak ödeme yükümlülüğü altına girdiğinin kabulü gerekmiştir. Şu halde 22/5/2017 tarihli bilirkişi raporunda; hesaplanan tutara itibar edilmiş, davalının 39.818.88.USD borcu olduğu taleple bağlı kalınarak 129.82.USD faiz alacağı bulunduğu dosya içerisindeki ihtarname tarihi gözetilerek temerrüdün 3/11/2015 itibariyle gerçekleştiği kabul edilmiştir. Her ne kadar davalı yan (Navlun yansıtma bedeli , iptal edilen ürün bedeli, gümrükleme bedeli gibi) bir kısım zararı doğduğundan bahisle itirazda bulunsa da açık ayıplı malın kabulü sabit görüldüğünden, süresinde ihbar da bulunmadığından, ürünün tam bedelinin ödenmesi ile yükümlü olacağı satıcının tam bedeli talep hakkı bulunduğu sonucuna varılarak talep kabul edilmiş, alacak likit olduğundan % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmiş, … ” gerekçeleri ile;
” 1-Davanın kabulü ile Bakırköy … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyasından itirazın iptaline, takibin toplam 39.948,70.USD üzerinden devamına,
2-% 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine,… ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Somut olayda müvekkilinin ayıplı mal göndermesinde herhangi bir kazancı olmadığını, zaten ayıpsız kumaşın parasını verdiğini, kesim, dikim, ütü, paket v.s. hepsini yaptığını, …’ in Avrupa’ da tekstil alanında ciddi itibarı olan bir firma olduğunu, … şayet ayıbın açık bir ayıp olduğunu, dolayısıyla müvekkil şirketin bu açık ayıbı gördükleri halde kendilerini aldatmak saiki ile hareket ettiği kanısında olsaydı işbu geri gönderme hadisesinden sonra da müvekkil şirket ile ticari ilişkilerini devam ettirmemiş olacağını, oysa dosyadan müvekkil şirket ile … arasındaki ticari ilişkinin boyutunun katlanarak devam ettiğinin görüldüğünü,
Bilirkişi Heyetinin raporunda kumaşlardaki ayıbın “açık ayıp” olduğu ve bu raporlara dayanılarak verilen ilk derece mahkemesinin nihai kararının hukuka aykırı olduğunu, maruf ve meşhur vakıaların ispatı gerekmediğini, ilk derece mahkemesinin hükme gerekçe yaptığı bilirkişi raporun sonuç kısmının hayatın olağan akışına aykırı olup, müvekkilinin kalitesiz, defolu mal göndermesindeki karının ne olduğunun ispat edilmesi gerektiğini, davacı şirketin de gönderdikleri kumaşların tam kaliteli kumaş olduğu iddiasında ve bu kumaşın ederini talep etmekte olduğunu, oysa davacı yan kumaşın tam ederini değil de eksik bir fiyatla müvekkil şirkete sattığı iddiasında olsaydı o zaman müvekkil şirketin müşterisi olan …’ i aldatmak amacıyla bile bile ayıplı kumaşları ürüne çevirdiğini iddia edebilecek olduklarını, somut olayda her şeyin açık ve seçik olmasına rağmen bilirkişi heyetinin hukuki dayanaktan yoksun, hayatın olağan akışına uymayan raporlar baz alınarak karar ittihaz edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Müvekkil şirketin herhangi bir kusuru olmadığı halde hem davanın kabul edilmesi hem de muhakemeye muhtaç olan bir olaydan dolayı müvekkil şirketin % 20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesinin usul ve yasaya aykırı olup hükmün bu nedenle bozulması gerektiğini beyanla;
İstinaf Başvuru dilekçelerinin kabulüne, tehiri icra kararı verilmesini, yargılamanın duruşmalı olarak yapılmasını ve neticeten usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek istinaf incelemesi yapılmıştır.
Dava, taraflar arasındaki ticari satım ilişkisinden kaynaklanmaktadır. TTK’nın 23/c maddesi uyarınca malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise 2 gün içinde alıcı durumu satıcıya ihbar etmelidir. Şayet açıkça belli değil ise alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemeli veya incelettirmek ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbar ile yükümlüdür. Tüm dosya kapsamı esas olmak üzere iddia, savunma, itibar edilen bilirkişi raporuna göre, taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmasa da
faturadaki malların davacı tarafça davalıya satıldığı ve teslim edildiği konusunda ihtilaf bulunmadığı, davalı tarafın itirazının malların “ayıplı olarak teslim edildiği ve ayıbın açık ayıp olmadığına” yönelik olduğu, mahkemece tekstil alanında uzman bilirkişiden alınan ve hükme dayanak yapılan raporda belirtildiği üzere, kumaşların ayıplı olduğu çıplak gözle dahi görüldüğü ve buna göre davalı alıcının 6102 sayılı TTK’nun 23/c maddesine göre belirtilen hak düşürücü sürede ve nihayet 2 gün içinde ayıp ihbarında bulunmasının kanuni zorunluluk olduğu, ancak davalı alıcı tarafından teslimden sonra ayıp ihbarında bulunulmadığı, aksine kumaşlar tişört üretiminde kullanmak suretiyle yurt dışına ihracının sağlandığı, bu suretle BK 223 üncü maddesi gereğince davalı alıcı tarafından kumaşların kabul edilmiş sayılacağı, artık davacı satıcının sattığı kumaşları geri alma zorunluluğu bulunmadığı, bunun karşılığında davalının kumaşların satış bedelini ödemesi gerektiği, bu nedenle mahkemenin davanın kabulüne, itirazın asıl alacak yönünden iptaline, takibe toplam 39.948,70.USD üzerinden edilmesine dair verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır.
Eldeki itirazın iptali davasında, davacı satıcı satış sözleşmesine konu kumaşlar davalı alıcıya teslim edilmesine rağmen satım bedelinin ödenmemesi nedeniyle kesilen faturaların tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın haksız olduğu ileri sürülmüştür. Davada, davalı kumaşların ayıplı olduğu itirazında bulunulmuş ise de yukarıdaki bölümde izah edildiği üzere kumaşların açık ayıplı olduğu ve davalı alıcının süresi içinde ayıp ihbarında bulunulmadığından, kumaşları kabul etmiş sayılacağı, bu nedenle satış bedelini ödemesi gerektiği anlaşılmıştır. Bu bağlamda takibe konu fatura alacağın miktarı likit, belirlenebilir olduğu, bu nedenle mahkemenin davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır.
Sonuç olarak davalının ileri sürdüğü tüm istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, bu nedenle istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10 TL başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 7.800,82 TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 1.950,20 TL karar harcının mahsubu ile bakiye 5.850,62 TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı olması halinde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 12/12/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.