Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/330 E. 2019/91 K. 23.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/330
KARAR NO : 2019/91
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/12/2017
DOSYA NUMARASI : 2017/90 Esas – 2017/916 Karar
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 23/01/2019
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı tacir arasında ticari nitelikte ve şifahen alım-satım sözleşmesi yapıldığını, sözleşmeye göre vekiledeninin, davalıya kumaş emtiası tedarik ve teslim edeceğini, buna mukabil davalının ise vekiledenine emtia bedellerini ödeyeceğini, nitekim vekiledeninin bu alım-satıma ilişkin olarak 18.11.2015 tarih ve 829105 sayılı, 20.11.2015 tarih ve 829108 sayılı, 20.11.2015 tarih ve 829109 sayılı, 30.11.2015 tarih ve 829113 sayılı, 08.12.2015 tarih ve 829125 sayılı ve son olarak 08.12.2015 tarih ve 829128 sayılı olmak üzere 6 adet fatura tanzim ettiğini, faturalarda taraflar arasında emtia bedeli olarak kararlaştırılan bedelin, teslim edilecek olan emtianın cinsi, miktarı ve teslim edilme tarihininde düzenlendiğini, vekiledeninin faturalarda belirtilen kumaş emtialarını davalının gösterdiği yere teslim ettiğini, ancak davalı tarafın fatura tarihinde ödeme yapmadığını ve faturalara da itiraz etmediklerini, fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine 15.12.2016 tarihinde davalı aleyhine … İcra Dairesinin … E. sayılı dosyası ile takibe girişildiğini, davalının ise usulüne uygun olarak tebliğ edilen ödeme emrine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini beyanla, itirazın iptali ile davalının alacağın %20′ sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı tarafa yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen, davalı tarafından davaya cevap verilmediği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 05/12/2017 tarih ve 2017/90 Esas – 2017/916 Karar sayılı gerekçeli kararı ile;
” … Toplanan tüm delillere, dosya kapsamına ve bilirkişi raporunda göre;
Davacı yan tarafından davalı şirket adına düzenlenmiş takibe dayanak edilen faturaların ve buna ilişkin sevk irsaliyelerinin dosyada mevcut olduğu, teslim alan kısımlarının imzalı olduğu ve özellikle takip konusu edilen faturaların davalı yan ticari defter ve kayıtlarında mevcut olduğu, dolayısıyla faturalar ve muhteviyatı ürünlerin davalı şirkete teslim edilmiş olduğu hususunda çekişme yoktur. Davacı yan ticari defter ve belgelerinini incelenmediğini, yerinde inceleme talep ettiklerini beyan etmiş iseler de, bu hususta dosyaya yansıyan hiçbir taleplerini olmadığı, davacı yanın 03.10.2017 havale tarihli dilekçesinde de muhtemelen UYAP’taki teknik hatadan dolayı mahkeme iş listesine düşmeyen beyanlarından bahsettiği, dolayısıyla mahkememizce verilen inceleme hususundaki ara karara ve ticari defter ve belgelerin ibraz edilmemesi halinde defter ibrazından kaçınmış sayılacakları hususunun uyarılmasına göre davacı yanın ticari defterlerinin incelenmesi talepleri yerinde değildir. İncelenen ve usulüne uygun tutulan davalı yan ticari defter ve belgelerine göre takip konusu edilen faturalardan dolayı davalı yanın 26.072,28-TL asıl alacak miktarınca borçlu olduğu hususu sabittir. HMK 222 madde uyarınca usulüne uygun tutulmuş ticari defterler davalı aleyhine delil teşkil etmektedir. Hernekadar davalı yan bilirkişi raporundan sonra kumaşların metre hesabı yönünden itiraz etmiş iseler de doğrudan doğruya faturaya dayalı olarak girişilen takipte ilgili faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olup, bedellerinin de ödenmediği sabit olmakla ve faturalara ve içeriğine herhangibir itiraz vaki olmadığından davalı yanın metre hususundaki itirazlarına itibar edilmemiştir. Ayrıca, hernekadar bilirkişi raporunda davalı yanca 11.08.2015 tarihinde yapılan ”cari hesaba mahsuben” açıklamalı 7.000-TL tutarındaki havale miktarının borçtan düşülmesi gerektiği bildirilmiş ise de, bu miktarın takibe dayanak faturalar bedelinden düşülmesi olanaklı değildir, zira yapılan ödeme taraflar arasındaki ticari ilişkiye mahsusen ve takip konusu fatura tarihlerinden evvel yapılmış bir ödeme olup avans olduğuda ileri sürülmemiştir. O halde, ödeme tarihinden sonra tahakkuk eden borçlar sebebiyle düzenlenen faturalar bedelinden 7.000-TL ödemenin mahsubu olanaklı değildir. Davalı yanın da bu konuda ödemenin avans olduğuna ilişkin hiçbir beyan ve itirazı yoktur.
Davalı yanın takipten önce temerrüde düşürülmediği, temerrüdün ancak takiple gerçekleştiği, TTK 1530 maddenin uygulama koşullarınında bulunmadığı anlaşılmakla davanın asıl alacak üzerinden kısmen kabulüne, itirazın iptaline, alacak faturaya bağlı likit, belirlenebilir olmakla davalı yanın icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür … ” gerekçeleri ile;
” DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
1-) İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … E sayılı takip dosyasında davalı itirazının 26.072,28-TL asıl alacak üzerinden İPTALİNE, takibin bu miktara takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmek suretiyle DEVAMINA,
Fazla talebin REDDİNE,
2-)Alacağin % 20 si oranında 5.214,45-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Davaya konu olan ticari nitelikteki alım satım sözleşmesi sonucunda müvekkil davalı firmaya kumaş emtiası tedarik edilecek ve teslim edileceğini, bunun üzerine de davacı firmaya emtia bedellerinin ödeneceğini, işbu sözleşme sonrası davalı firmanın 15.12.2016 tarihinde müvekkile karşı İstanbul ….İcra Dairesi aracılığıyla … Esas numaralı ilamsız genel haciz yolu ile takibe girişildiğini, müvekkil firmanın 22.12.2016 tarihinde süresi içerisinde takibe itiraz ettiğini,
Davacı firmanın alacağı olduğunu iddia ettiği bedeller için ticari defterlerini ibraz etmediğini, incelemeye gelmediğini, Davacı firmanın asıl alacak 26.072,28 TL, 2.681,52 TL işlemiş faiz ile toplam 28.753,80 TL alacağının olduğunu iddia ettiğini, müvekkil davalı firmanın incelenmesi için eksiksiz olarak ticari defterlerini ibraz ettiğini, davacı firmanın ticari defterlerini ibraz etmemesinin haksız ve kötü niyet teşkil eden bir kazanç talep ettiğini açıkça gösterdiğini,
Davacı tarafın davalı tarafı temerrüde düşürdüğünü gösteren herhangi bir ihtarname ya da yazılı metne rastlanmadığını, Müvekkil davalı firmanın, davacı firma ile aralarındaki cari hesap ilişkisine mahsuben yasal delillerini sunduğunu, 11.08.2015 tarihli ‘’Cari hesaba mahsuben’’ açıklamalı 7.000,00 TL ilişkin banka dekontunun sunulu olduğu söz konusu ödemenin var olduğunu ve söz edilen borç üzerinden mahsup edilmesi gerektiğinin de bilirkişi raporunda belirtildiğini,
Davacı firmanın, müvekkil davalı firmaya mevcut kumaşlarını teslim etmediğini, 15.108 metrenin işlenmesi için davacı firmaya müvekkil davalı firma tarafından verildiğini, sadece 7,558 metrelik kumaşın teslim edildiğini, kalan 7,550 metre kumaşın müvekkil firmaya teslim edilmediğini beyanla; Öncelikle tehiri icra taleplerinin kabulüne ve İstanbul 13.Ticaret Mahkemesi’ nin 2017/916 nolu kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
HMK’ nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek istinaf incelemesi yapılmıştır.
Dava, ticari satış sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davalı usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen, cevap dilekçesi sunmamıştır. Ancak, yargılama esnasında, faturalar sunmak suretiyle eksik teslim yapıldığını ileri sürmüştür. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı yanın ticari defterlerini ibraz etmediğini, davalının defterini ibraz etmesi üzerine faturalardan davalı yanın 26.072,28-TL asıl alacak miktarınca borçlu olduğu hususu sabit olduğu kabul edildiği halde, bilirkişinin mütalaasının aksine, 7.000-TL tutarındaki havale miktarının taraflar arasındaki ticari ilişkiye mahsuben ve takip konusu fatura tarihlerinden evvel yapılmış bir ödeme olduğu gibi, avans olduğunun da ileri sürülmediği belirtilmek suretiyle 7000 TL’ nin peşin ödeme olduğu kabul edilmemiştir. Halbuki; öncelikle davacı şirketin ticari defterlerini sunmadığı, davalının defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması sonucu, davalının ticari kayıtlarından borcu olduğunun belirlenmesi ve davacı tarafın ticari defterlerini sunmaması gözetildiğinde banka havalesi ile fatura tarihlerinden önce 7000,00 TL tutarında yapılan ödemenin peşin ödeme olduğu ve davalının defterine işlenmemesinin davalı aleyhine sonuç doğurmayacağı, nitekim BK’nın 101/1. maddesi, “Birden fazla borçları bulunan borçlu, borçları ödemek zamanında bu borçlardan hangisini tediye etmek istediğini alacaklıya beyan etmek hakkını haizdir. Borçlu beyanatta bulunmadığı surette vukubulan tediye kendisi tarafından derhal itiraz edilmiş olmadıkça alacaklının makbuzda irae ettiği borca mahsup edilmiş olur.” hükmünü haizdir. Davalı taraf, yaptığı ödemenin davacı ile arasındaki dava konusu edilen satım sözleşmesine mahsuben yapıldığını beyan etmiştir. Söz konusu ödeme beyanı, açıklanan kanun hükmüne uygun ve geçerlidir. Davalı tarafça ödeme yapıldığına ilişkin delil sunulduğuna göre, bu ödemenin davaya konu borca ilişkin olmadığının ispatı aksini iddia eden davacı tarafa düşer. Bu itibarla, malın teslim edilmesine rağmen ödeme yapılmadığını ileri süren davacının 7000,00 TL’ nin davalı ile arasındaki bir başka hukuki ilişkiye dayandığını 6100 sayılı HMK’nin 200 ve devamı maddeleri uyarınca ispat etmesi gerektiği, aksine davacının ticari defterlerini sunmadığı gibi, 7.000 TL borcun neden kaynaklandığını dahi açıklamadığı, bu nedenle davalı vekilinin ön inceleme duruşmasındaki 7000 TL’ lik ödemenin esas alınması gerektiğine dair beyanı ve buna ilişkin sunduğu banka havalesi borcunun ifasına ilişkin ve bir borcun sukutunu gösteren belgeler niteliğinde olup iddia ve savunmanın genişletilmesi kapsamında düşünülemeyeceğinden, mahkemenin bilirkişi raporunun aksine 7000,00 TL’ in mahsubunun kabul edilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmıştır.Davalının ön inceleme duruşmasında eksik teslim yapıldığına dair beyanda bulunmuş ise de, öncesinde, eksik teslime ilişkin savunma ileri sürmediği görülmüştür. Davalı vekili ön inceleme duruşması öncesi dilekçeler teati aşaması geçtikten sonra eksik teslim bildirilmesi savunmanın genişletilmesi anlamına geleceği ve bu hususun mahkemece dikkate alınması için, karşı tarafın buna muvafakat etmiş olmasının aranmayacağı gibi, davacının takip konusu faturalara 8 günlük süre içinde itiraz etmediği, akisine ticari defterine işlediği görülmekle, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, HMK 353/1-b2 maddesi gereğince mahkemenin kısmen kabul kararının kaldırılarak, davanın kısmen kabulü ile, 26.072,28-TL asıl alacak üzerinden davalı tarafça banka dekontu ile 11.08.2015 tarihinde davacı yana ödendiği sabit olan 7.000,00 TL’nin 26.072,28 TL bakiyeden düşülmesi sonucu davalı yanın takip tarihi itibarıyla davacı yana 26.072,28 TL -7.000,00 =19.072,28 TL borçlu olduğunun kabulü ile, İstanbul …İcra Müdürlüğü’ nün … E sayılı takip dosyasında davalı itirazının 19.072,28 TL -TL asıl alacak üzerinden İPTALİNE, takibin bu miktara takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmek suretiyle DEVAMINA karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 05/12/2017 tarih ve 2017/90 Esas – 2017/916 Karar sayılı gerekçeli kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak,
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
1-) İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … E sayılı takip dosyasında davalı itirazının 19.072,28 TL asıl alacak üzerinden İPTALİNE, takibin bu miktara takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmek suretiyle DEVAMINA,
Fazla talebin REDDİNE,
2-)Alacağin %20 si oranında 3.814,45-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN:
3-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 1.302,83-TL nispi ilam harcından davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 491,05-TL harcın mahsubu ile bakiye 811,78 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-)Peşin ve başvuru harç toplamı 527,05-TL’ nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-)İlk Derece Mahkemesi’ nde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edilen 700-TL bilirkişi ücreti, 117,50-TL davetiye gideri olmak üzere toplam 817,50-TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre 572,25-TL’ sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı yan üzerinde bırakılmasına,
6-)İlk Derece Mahkemesi’ nde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden; bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-)Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden dairemiz kararı tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-)Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden dairemiz kararı tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
9-)Tarafların gider avansından varsa artan bakiyenin karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN:
10-)İstinaf yönünden davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 445,25 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
11-)İstinaf yönünden davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 28,00 TL tebligat gideri ve 23,5 TL dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş – dönüş masrafı olmak üzere; toplam 149,6 TL’ nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
12-)Dosyada artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
13-)Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/01/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.