Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/309 E. 2018/1153 K. 21.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/309
KARAR NO : 2018/1153
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/11/2017
DOSYA NUMARASI : 2016/739 Esas – 2017/1301 Karar
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 21/11/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin alacağın tahsili ile İstanbul Anadolu .. İcra Müdürlüğü’ne… esas sayılı dosyasından icra takibi başlattığını, davalının haksız olarak borca ve faize itiraz ettiğini, davalının 01/01/2016 tarihi itibariyle 10.354,43 TL borcunun olduğunu, 15/01/2016 tarihinde 5.000,00 TL ödeme yapması sebebi ile borcunun 5.354,43 TL tutarında kaldığını, bu nedenle haksız itirazının iptalini, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı dosyasından faizi ile birlikte devamını, borçlunun haksız itirazı nedeniyle alacağın %20′ sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalının açılan davaya karşı herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 28/11/2017 tarih ve 2016/739 Esas – 2017/1301 Karar sayılı gerekçeli kararı ile;
” … Davacı cari hesap ekstresine (esasen faturaya) dayanarak takip yapmıştır. Davacı davalıya mal sattığını ileri sürdüğüne göre ve tek başına fatura düzenlemek alacağın varlığını kanıtlamaya yetmeyeceğinden malları teslim ettiğini ispatlamak durumundadır. Ne var ki bu durum ispatlanamamıştır. Her ne kadar davacı vekili, rapora itiraz dilekçesinde, faturalar incelendiğinde davalının faturaları imzaladığı görülecektir beyanında bulunmuşsa da, faturalarda imza olmadığı görülmüştür. Teslim alan kısmında isim ve imza olması, bu imzanın da davalının yetkilisi veya çalışanı veya davalının açık veya örtülü rızasının bulunduğu üçüncü bir kişinin olması gerekir. Davacı iddiasını ispatlayamadığından davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki davacının takipte kötü niyetli olduğu da ispatlanamadığından kötü niyet tazminatı hükmedilmesi gerekmemiştir … ” gerekçeleri ile;
” 1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Mahkeme her ne kadar malların teslim edildiğinin ispatlanamamış olduğunu belirtmiş ise de; bu durumun gerçeklikle bağdaşmadığını,
Öncelikle müvekkilin ticari defterlerinin tek başına malların teslim edildiğini ortaya koymakta olduğunu, Ticaret Kanunu’na göre ticari defterlerin lehe delil olarak kullanılabilmesi için uyuşmazlığın kaynağının ticari bir iş olması, uyuşmazlığın iki tarafının da tacir olması, ticari defterlerin birbirini doğrulaması ve defterlerin kanuna uygun olarak tutulması gerektiğini, bilirkişinin de raporunda müvekkil ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğunu belirtmesi karşısında müvekkilin ticari defterlerinin müvekkilin lehine delil olduğunu ve alacak durumunun ve miktarının ispatlanmış olduğunu, bununla birlikte davalı tarafın usulüne uygun olarak yapılan tebligata rağmen ticari defterlerini sunmadığını, bu durumun davalı tarafın iddialarının yersizliğini ve kötü niyetini açık bir şekilde ortaya koyduğunu, ticari defterlerin delil olarak kabul edileceğinin belirtilmiş olması nedeniyle 6100 Sayılı HMK m. 222/5 gereğince iddialarının ispat edilmiş sayılması gerektiğini,
Sevk irsaliyenin imzalanmamış olmasının malların teslim edilmediği anlamına gelmediğini, sevk irsaliyesinin sadece malların teslim ediliği hususunun ispatlanmasını sağlayan bir durum olduğunu, başka bir ifade ile sevk irsaliyesi imzalanmamış olsa dahi ilgili tarafın herhangi bir delil ile malların teslim edildiğini ispatlayabileceğini ve ticari defterler ve cari hesap ekstresi ile bu durumun ispatlandığını, emsal Yargıtay kararlarının da bu doğrultuda olduğunu,
Malların teslim edildiğinin en büyük göstergesinin ekte sunmuş oldukları ve cari hesapta görülen çek teslim tutanağı olduğunu, çek teslim tutanağının dosyada mevcut cari hesap ekstresinde görünen 5000 TL bedelli, 0218188 nolu ziraat bankası çeki olduğunu, ilgili çekin teslim edilen malların bir kısmının ödenmesine dönük olarak davalı tarafından müvekkile verildiğini, teslim edilen malların bir kısmının bedelini çek ile ödeyen davalı tarafın, bir kısmının bedelini ise ödememiş olduğunu ve huzurdaki davaya konu takibin başlatılmasına neden olduğunu, bu nedenle mahkemenin malların teslim edildiğinin ispatlanamadığından bahisle davanın reddine karar vermesinin yerinde olmadığını beyanla;
İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28.11.2017 Tarihli, 2016/739 Esas ve 2017/1301 Karar Sayılı Kararının Kaldırılarak; davanın yeniden incelenerek kabulüne, aksi halde dosyanın yeniden incelenmek üzere İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ ne gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak, kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Davacı, davalı ile arasındaki cari ilişkiye dayalı davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatmış, itiraz üzerine eldeki davayı açmıştır.
Uyuşmazlık konusu takibe konu cari hesap kapsamında davalının davacıya borçlu olup olmadığı, borçlu ise miktarı, bu bağlamda icra takibinde talep edilen tutarın yerinde olup olmadığı hususlarıdır.
Dava, cari hesap ilişkisine dayalı alacağın tahsili için yapılan takibe vaki itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, satışa ilişkin faturalar keşide edildiğini ve delil olarak davalı tarafın ticari defterlerine de dayandığı görülmüştür.
HMK’ nın 220. maddesinin 3. fıkrası “Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” hükmünü haiz olduğu halde, mahkemece bu hüküm göz ardı edilerek, davalı vekilinin hazır bulunduğu celse de, taraf ticari defterlerinin incelenmesine yönelik olarak usulsüz ara karar oluşturulduğu, sonuçta defterleri sunması için meşruhatlı tebligat yapılmayan davalının defterini sunmadığı, halbuki, davacının davalının ticari defterlerine de dayandığı, bu suretle delillerin değerlendirilmesi bakımından, irsaliyeli faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olup olmadığının belirlenmesi gerektiği, sonuçta HMK ve TTK kapsamında ticari defterlerin incelenmesi ile ilgili hükümlerin açık olduğu, mahkemece ilgili hükümler işletilmeden davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle verilen ret kararı ile, HMK. 190. maddesinde düzenlenen iddia edenin iddiasını ispat etme kuralı gereği davacının ispat hakkını kullanma imkanının engellenmiş olduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece, ticaret sicil gazetesinden davalı şirketin tescil adresinin Sakarya olduğu gözetilerek Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak, ticari defter ve kayıtlarının ibrazı için HMK’nın 222 inci maddesi kapsamında davalı şirkete gönderilecek davetiye’ ye defterlerini ibrazdan kaçınmasının sonuçları şerh düşürülmek suretiyle mehil verilmesine, defterler sunulduğu takdirde bilirkişi incelemesi yaptırtılarak rapor alınmasının sağlanması gerektiği halde, mevcut delil durumuna göre karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşıldığından davacı vekilinni istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kararın kaldırılarak, belirtilen eksiklikler tamamlanarak, yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
1-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 28/11/2017 tarih ve 2016/739 Esas – 2017/1301 Karar sayılı kararının ORTADAN KALDIRILMASINA ve HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca dosyanın mahkemesine İADESİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafça yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
3-İstinaf yönünden yapılan giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansı olması halinde davacıya iadesine,
5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından, dosyanın taraflarına tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/11/2018 tarihinde HMK 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.