Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/304 E. 2018/1236 K. 12.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/304
KARAR NO : 2018/1236
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2017
DOSYA NUMARASI : 2015/734 Esas – 2017/1267 Karar
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 12/12/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davalı şirkete sattığı tekstil ürünleri sebebiyle davalı şirket adına 02.09.2015 tarihli, 65.680,20 TL bedelli- 530539 serili, 02.09.2015 tarihli, 38.772 TL. bedelli- 530540 serili iki adet fatura tanzim ederek faturaları ve içeriği malları 02.09.2015 tarihinde davalı şirkete teslim ettiğini, taraflar arasındaki alım satım sözleşmesine göre malların davalıya teslim edildiği 02.09.2015 tarihinde ödenmesi gerekirken ödemenin yapılmadığını, bunun üzerine müvekkil şirket yetkililerinin malların teslim edilmesinden yaklaşık 1 hafta sonra ödeme almak amacıyla davalı şirketin adresine gittiğini, davalıya satılan malların bir kısmının üçüncü şahıslara satıldığını, bir kısmının ise davalının deposunda görüldüğünü, davalı şirketten malların bedellerinin ödenmesinin talep edilmesi üzerine davalı şirket çalışanlarının müvekkili şirket yetkililerine saldırdığını, yaşanan arbede sonrasında davalı şirket çalışanının gerçek dışı beyanlarla müvekkili şirket yetkililerinden şikayetçi olduğunu, konuyla ilgili olarak İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/131967 Hz. Sayılı dosyasıyla yapılan soruşturma neticesinde 08.10. 2015 tarihinde müvekkilimiz şirket yetkilileri hakkında Kovuşturma yapılmamasına karar verildiğini, bu olaydan birkaç gün sonra davalı şirket müvekkili şirkete karşı keşide ettiği Beyoğlu … Noterliği’nin 10.09.2015 tarihli … yevmiyeli ihtarnamesi ile faturaları müvekkili şirkete iade ettiğini, davalı şirketin bu kötü niyetli yaklaşımına karşı fatura içeriği malların iki ayrı araçla (… plakalı …, … plakalı …) nakledilerek 02.09.2015 tarihinde … ve 96 seri sıra nolu sevk irsaliyeleriyle ve nakliye vasıtasıyla davalı şirket çalışanı …’e imza karşılığı teslim edildiği belirtilerek iade edilen faturaların davalı şirkete İstanbul .. Noterliği’nin 16.09.2015 tarihli … yevmiyeli ihtarnamesiyle tebliğ edildiğini ve fatura bedellerinin ödenmesi için davalı şirkete 1 gün süre verildiğini, faturaların 18.09.2015 tarihinde ihtarname ekinde tebliğ edilmesinden itibaren davalı şirketin faturalara karşı herhangi bir itirazda bulunmadığı ancak 1 günlük süre içinde de fatura bedellerini ödemediğini, bunun üzerine davalı şirket aleyhine Küçükçekmece …İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasıyla takibe geçildiğini, davalının taraflar arasındaki akdi ilişkiyi, faturaları ve mal teslimini inkâr etmediğini, yetkiye borca ve uygulanan faiz oranına itiraz ettiğini, Müvekkili şirketin üzerine düşen edimleri tam olarak zamanında yerine getirdiğini, davalı şirketin teslim aldığı mal bedellerini ödememek için takibe haksız olarak itiraz ettiğini öne sürerek; davalının Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına haksız olarak yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, kötü niyet mahsulü haksız itiraz nedeniyle davalının % 20 den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil firma aleyhine yapılan icra takibinin fatura alacağına dayandığını, fatura alacakları adi alacak olduğunu ve borçlunun ikametgah yerinin yetkili olduğunu, bu sebeple müvekkilin ödeme emrinde belirtilen adresin …Ümraniye/îstanbul olması nedeniyle genel yetki kuralı gereğince ilgili icra takibinde yetkili olan mercinin Kartal Anadolu icra Müdürlüğü olması gerektiğini, takibe bu yönüyle de itiraz ettiklerini, davacı, takibini sözleşmeden doğan davalarda, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceğini belirtmişse de, bilindiği üzere, alacaklı ile borçlu arasında “para borcu doğuran bir sözleşme” mevcut olmadıkça, alacaklı BK m. 73/1 uyarınca kendi ikametgahında takipte bulunamayacağını, taraflar arasında bir sözleşme olmadığını, özel yetki kurallarının uygulanmasını gerektiren bir durumun olmadığını, fatura alacağı iddiasına ilişkin genel yetki kurallarının uygulanacağını, yetkili İcra Dairesi ve Mahkemelerin Anadolu İcra Dairesi ve Mahkemeleri olduğunu, yetki itirazlarının kabulünü karar verilmesini, müvekkili firmanın süresi içinde davacı tarafından kendisine gönderilen faturalara Beyoğlu … Noterliği 10.09.2015 tarih, … yevmiye nolu ihtarnamesi ile itiraz ettiğini ve taraflar arasında ticari ilişki kurulmadığını, kendilerine mal teslim edilmediğini, belirtilen fatura bedellerinin ödenmesinin söz konusu olmadığını sarahaten bildirdiğini, davacı tarafça icra takibine konu edilen faturaya, içeriğine, teslimine itiraz edildiğini ve ayrıca şirket çalışanına cebirle imza attırılarak faturaların tebliğ ettirildiğini, kendisine şiddet uygulanan şirket çalışanı bu kişilerin kendisini darp ettiği hususunda şikayetçi olduğunu, Kasım adlı çalışanın şirkette temizlik görevlisi olduğunu, mal teslim almak ya da şirket adına işlem yapmak gibi yetkilerinin olmadığını, şirket yetkililerinin orda bulunmadığını davacılara söylediğini, kapıdaki apartman görevlisinin de yetkililerin orda olmadığını söylediğin ve giriş katındaki boş depo mahiyetinde bir yerde cebre maruz kaldığını, kendisine imzalatılan belgelerin fatura, irsaliye olduğunun ise daha sonra olay yerinde bırakılan sopaların ve dağınıklığın tespiti sırasında anlaşıldığını belirterek Küçükçekmece icra Müdürlüğü’ nün yetkisizliği ile Anadolu İcra Müdürlükleri ve Mahkemelerinin yetkili olduğunun tespitine, usulüne uygun icra Takibi olmadığından ve de arz edilen hususlar sebebiyle davacı yanın davasının REDDİNE, kötü niyetli davacıdan % 20 tazminat alınmasına, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacıya yüklenmesine karar verilmesini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 27/12/2017 tarih ve 2015/734 Esas – 2017/1267 Karar sayılı gerekçeli kararı ile;
“bilirkişi raporu da hükme alınmak suretiyle oluşturulan kararda davacının icra takibine konu ettiği faturaları defterine kaydettiği, davalının bu faturalara süresinde itiraz ettiği, bununla birlikte faturalara konu malların davalı çalışanına teslim edildiği, malların teslimi açısından davacı yanın önce yemin teklif ettiği sonra vazgeçtiği, mevcut delillere göre de davacının davalıya faturalara konu malları teslim ettiğinin subut bulduğu gerekçeleriyle”
Davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu itirazın iptali davasının KABULÜ ile, davalı borçlunun Küçükçekmece … İcra Dairesi … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin devamına, karar verilmiş verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Müvekkili firma aleyhine yapılan icra takibinin, fatura alacağına dayandığını, fatura alacaklarının adi alacak olduğunu ve borçlunun ikametgah yer İcra Müdürlükleri ve Mahkemelerinin yetkili olduğunu, bu sebeple müvekkilin o dönem ödeme emrinde belirtilen adresinin … Ümraniye/İstanbul olduğundan genel yetki kuralı gereğince ilgili icra takibinde yetkili olan mercii Kartal (Anadolu) İcra Müdürlüğü olması gerektiğinden takibe bu yönüyle de itiraz ettiklerini, Mahkemenin yetki yönünden itirazlarını incelemesi ve karara bağlaması gerektiğini, ancak davaya devam etmesi ve karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu,
Müvekkilin davacı yanın davaya konu faturaları kendisine göndermesine müteakip 8 gün içinde iade ettiğini, yani faturanın içeriğini kabul etmediğini, taraflar arasında alım satım sözleşmesi olduğunu davacı yanın iddia ettiğini, böyle bir sözleşme bulunmadığını, davacıya kendileri tarafından keşide edilen Beyoğlu … Noterliği, 10/09/2014 tarih, … yev. nolu ihtarnamede de faturalara, içeriğine itiraz edildiğini, taraflar arasında ticari ilişki kurulmadığını, davacının öne sürdüğü mal teslimatının da bulunmadığını dolayısı ile iade edilecek bir mal da olmadığını, şirket yetkililerinin olmadığı bir günde şirket temizlik görevlisine cebir ile faturalar ve sevk irsaliyelerinin imzalatıldığını, ayrıca fatura ve irsaliyelerde imzası bulunan şahsın mal teslim alma yetkisi bulunmadığını, şirkette temizlik görevlisi olduğunu, bu denli yüksek meblağlı bir malı teslim almanın ve imzalamanın müvekkil şirket gibi bir Anonim Şirkette temizlik görevlisine bırakılmasının ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, yerel mahkemenin malı teslim alan kişinin şirket çalışanı olup olmadığının tespitini veya mal teslim alma konusunda yetkisi olmadığını bile araştırmadan davanın kabulüne karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu yemin teklifinden kendilerince vazgeçilmesinin davacının davasının subüta ermesi kanaatine yol açtığını, bu durumun mahkeme tarafından da yanlış yorumlandığını, davalı yan olarak davacı asil şirkete malın teslimi ile ilgili yemin teklif etmelerinin davacı lehine bir durum olduğunu, karşı yana yemin teklif edilmesi durumunda karşı yanın ” hayır teslim etmedim ” şeklinde yemin etmesinin beklenmeyecek bir durum olduğunu, bu yemini karşı yanın kendi vekilinin yönlendirebileceğini, davalı vekili olarak tanıkları …’ ın dinlenmesi durumunda bu soruyu kendisine yöneltebileceklerini, sevkiyatın yapılıp yapılmadığının ancak onun beyanı ile sabit olabileceğini, ispat yükünün karşı tarafta olduğunu, davasını ispatlaması davacının yükümlülüğünde iken davalı olarak müvekkil şirkete yüklenmesinin hukuka aykırı olduğunu beyanla; Yerel Mahkemenin 2015/734 Esas – 2017/1267 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava itirazın iptali davasıdır.
Davacı, Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’ nün… sayılı dosyasında iki adet faturayı esas alarak davalı aleyhine ilamsız icra takibi yapmış, davalının yetkiye, borca itirazı üzerine takip durmuş, davacı da eldeki davayı açmıştır.
İstinaf açısından uyuşmazlık konusu, taraflar arasında sözleşmesel bir ilişki olup olmadığı, yetkili yerde yapılmış, geçerli bir icra takibi bulunup bulunmadığı, bu bağlamda davacının takipte dayandığı faturalara konu alacağının olup olmadığı, mahkemenin vermiş olduğu kararın dosya içeriğine usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktalarındadır.
Davalı, taraflar arasında sözleşme bulunmadığını, takibin doğru yerde yapılmadığını, kendilerine mal teslim edilmediğini ve borçlu olmadıklarını savunmaktadır.
Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Faturalar davalı defterlerinde kayıtlı değildir. Taraflar arasında dava öncesi ihtarnamelerde davalı ilişkiyi kabul etmemekte, sevk irsaliyesinin davalı çalışanına zorla imzalatıldığını öne sürmektedir.
Davacı faturaya dayanmakla birlikte davalı taraf akdi ilişkiyi inkar ettiğine göre takibin davacı alacaklının adresinde yapılması yerinde değildir. Ancak akdi ilişki kabul edilirse 6098 TBK 89/1-1. maddesi uygulanabilir.
İtirazın iptali davası açısından ortada geçerli (yetkili yerde yapılmış) bir icra takibinin bulunması davanın görülebilmesi HMK 114/2.maddesine göre bir dava şartıdır.
İtirazın iptali davasında hem takip hem de mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olup mahkeme İİK 50 ye göre önce icra takibinin yetkili yerde yapılıp yapılmadığını değerlendirmek durumundadır. Tahkikatla birlikte değerlendirme karar verilmiş, davalı vekilinin icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı TBK 89, İİK 50 ve HMK 10 uyarınca reddedilmiş ise de bu kabule nasıl ulaşıldığı açıklanmamıştır.
Malların teslim edildiği öne sürülen …’in 07/09/2015 tarihli polis ifadesinde kendisinin davalı firmada temizlik görevlisi olduğu, davacı yetkililerinin kendisini tehdit ederek darp ettiğini öne sürmüş ise de bu konuda savcılıkça KYOK verildiği anlaşılmıştır. Davalı savunmasında çalışanına zorla imza attırıldığını öne sürmektedir.
Bilirkişi raporunun 6. Sayfasında “…davalı yanın faturalara 8 gün içinde itiraz ettiği, davacı şirket tarafından itiraz edilen faturalar ihtarname ile takrar davalı şirkete gönderildiği, gönderilen malların irsaliye ve faturalarında (malları teslim aldım.Kasım isminin yazılarak imzalandığı) tespit edilmiştir dava konusu mal satışından kaynaklanan işin yapılmadığı sonucu ve kanaatine varılmıştır.” denilmekle birlikte sonuçta davacının alacaklı olduğu ifade edilmiştir.
Davalı taraflar arasında akdi ilişkiyi kabul etmediğine göre öncelikle değer itibariyle sözleşmenin varlığının (akdi ilişkinin) HMK’nın 200. Maddesine göre senetle ispatı gerekir. Böyle bir ispat olmadan ve davalı tarafın itiraz ettiği, kabul etmediği faturalara dayanarak sözleşmenin varlığının kabul edilmesi ve bu nitelikte faturalara dayanarak malların teslim edildiğinin kabulü usule uygun değildir.
Davalı taraf vekilinin yemin teklifinde bulunup ertesi celse vazgeçilmesi (açıklık olmamakla birlikte malların teslim edilip edilmediğine ilişkin olmak durumundadır) mahkeme kararına göre bu durum dosyada bulunan mevcut delillerle birlikte malların davalıya teslim edildiği şeklinde kabul edilmiştir. Sözleşmenin varlığı ispat edilmeden malların teslimi safhası değerlendirilemez. Sevk irsaliyesinde imzası olduğu kabul edilen …’ın davalı şirket çalışanı olması tek başına akdi ilişkinin varlığını kanıtlamadığı gibi, …’in davacı şirket yetkilileri ile aralarında geçen hadiseyi savcılığa intikal ettirdiği, kendisinin etkili eyleme maruz kaldığını öne sürdüğü anlaşılmakla, bu nitelikte bir şikayete konu olan süreçten yola çıkılarak akdi ilişkinin ve malların teslim edildiğinin kabul edilmesi dosya içeriğine, usul ve yasaya uygun değildir. Malları teslim ettiğini, davacı ispatlamak zorundadır. Davalı tarafın yemin teklifi icapsız yemin olup, ispat yükü kendisine terettüp etmeyen tarafın yemin teklifine hukuki sonuç bağlanması geçerli değildir.
6100 sayılı HMK’nın 10. Maddesine göre sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda dava ve icra takibi, sözleşmenin yerine getirileceği (ifa edileceği) yer mahkemesinde de açılabilir. Sözleşmenin yerine getirileceği yer tarafların açık ya da örtülü isteklerine göre belirlenir. Aksi durumda ise sözleşmenin yerine getirileceği yer Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi gereğince tespit edilir. Uyuşmazlık konusu sözleşmeden doğan bir para borcu olup da, sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa bu para borcu alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödenebilir. Ancak bu durumda alacaklı para borcunun ödenmesi için kendi ikametgahında takip ya da dava açabilir. Yargıtay 11. H.D.nin 26/09/2018 tarih ve 2017/193 E- 2018/5752 sayılı kararı da aynı hususlara değinmektedir.
Sonuç olarak sözleşme ilişkisi inkar edildiği ve dava değeri itibariyle sözleşmenin varlığı konusunda HMK 200 maddesine uygun bir ispat vasıtası olmadığından davacının düzenlediği faturaya dayanarak para alacağının olduğundan bahisle 6098 sayılı TBK’nın 89/1-1.maddesindeki yetkiye istinaden kendi ikametgahında icra takibinde bulunması hukuken mümkün değildir. Sözleşme ilişkisi inkar edildiği için HMK’nın 6. Maddesine göre davalının ikametgahının bulunduğu yer icra dairelerinde ve mahkemelerinde takip yapılıp dava açılabilir. İİK 50.madde uyarınca uyarınca takip doğru yerde yapılmadığı için itirazın iptali davası açısından ortada geçerli bir icra takibi bulunmamaktadır. Bu durumda da eldeki davanın görülmesi HMK’nın 114/2. Maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle mümkün değildir. Davalı taraf istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerle yerinde olması nedeniyle hükmün HMK 353/1-b2 maddesi kapsamında kaldırılması gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 27/12/2017 tarih ve 2015/734 Esas – 2017/1267 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b 2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak;
Yetkili yerde yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadığından 6100 sayılı HMK’nın 114/2.maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’ na göre karar tarihi itibariyle ilk derece mahkemesi yönünden alınması gereken 35,90 TL harcın, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 1.257,62 TL’ den mahsubu ile bakiye 1.221,72 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 86,10 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan dairemiz karar tarihi itibariyle AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN :
6- Harçlar Kanunu gereğince istinaf yönünden davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 1.783,9 TL (35,90TL+1.748,00 TL) istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa iadesine,
7- İstinaf aşamasında davalı tarafından sarf edilen 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 35,00 TL dosya gidiş- dönüş masrafı olmak üzere toplam 133,1 TL’ nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Artan gider avansı olması halinde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 12/12/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.