Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/288 E. 2018/266 K. 04.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/288 Esas
KARAR NO : 2018/266 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/1385 D.iş 2017/1398 Karar
TARİH : 25/01/2018 (ek karar)
TALEP : İhtiyati Hacze itiraz
KARAR TARİHİ : 04/04/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekili dava dilekçesi ile, 19/12/2017 vade tarihli 780.000,00 USD bedelli bir adet senede dayanarak 780.000,00 USD alacağın temini için İİK 257 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi 25/12/2017 tarih 2017/1385 D.iş 2017/1398 sayılı kararı ile, İhtiyati haciz isteminin kabulü ile 780.000,00 USD Karşılhığı 3.000.504,00 TL alacağın temini bakımından İİK 257 vd.maddeleri uyarınca borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile 3.şahıslardaki hak ve alacaklarının ,İcra İflas Kanununda muayyen tahditler dairesinde ihtiyaten haczine karar verilmiştir.
Karara itiraz eden borçlular … Tic. Ltd. Şti. vekili itiraz dilekçesi ile, icra dosyasının borçlusu. Ltd. Şti’nin aldığı gayrimenkul için ihtiyati haciz talep eden bankadan kredi kullandığını, 17/12/2009 tarihnde Ataçlar
…’in almak istediği gayrimenkul için banka ile …arasında 5.000.000.TL Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını ve müvekkillerinin yakın akraba ilişkisi de bulunduğundan bu sözleşmeye bu banka nezdinde 8 sene önce .. seferliğine kefil olduğunu, 26/02/2010 tarihinde (cuma günü) GKS imzasına binaen …’in maliki olduğu, mesken niteliğindeki taşınmaz üzerinde davalı banka lehine 2.000.000.TL bedelli birinci dereceden ipotek tesis edildiğini, 01/03/2010 pazartesi günü davalı banka ipotek teminatına ek olarak söz konusu 780.000,00 Dolarlık gayrimenkul kredisi için ayrıca müvekkillerinden 01/03/2010 tarihli 780.000,00 Dolarlık munzam senede imza aldığını, müvekkillerinin sadece bu krediye kefil olduklarını bu kredi de…şirketi tarafından ödendiğini, bu munzam senette ödeme tarihi boş iken davalı banka senedi tahrif ederek ödeme tarihini kendisi doldurduğunu, 19/12/2017 tarihli munzam senede dayalı olarak davalı 21/12/2017 tarihinde ihtiyati haciz talebinde bulunduğunu, özetle, kredi borcu ödenmiş olduğu halde karşı taraf banka haksız bir şekilde elindeki ön teminat niteliği taşıyan munzam senedi bağımsız bir borç ilişkisiymişçesine takibe koyduğunu, kredi borcu ödenmemiş olsa bile davalı bankanın alacağı rehin ile temin altına alındığı için ihtiyati haciz kararı verilmesi için hukuki şartların mevcut olmadığını, ihtiyati haciz isteyen bankanın müvekkillerine gönderdiği ihtarnamede de görüleceği üzere bu ipotek meblağ ve tarih anlamında bonoya karşılık geldiğinin görüleceğini, bu nedenle davacın kötü niyetli olduğunu, söz konusu kredi hem ipotek, hem de kefaletle güvence altına alınmışken sırf İİK. nun 257. maddesinde ihtiyati haciz şartlarından rehinle güvence altına alınmamış olma hükmünü dolanmak amacıyla bir de kambiyo senedi aldığını, bu sayede davacının bu hükme tabi olmaksızın hukuku dolanmak suretiyle haksız biçimde ihtiyati haciz talebinde bulma imkanınını elde ettiğini, davacının bu davranışı hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırı olup, hukuk düzenince himaye bulması söz konusu olmamalı olduğunu, ihtiyati haciz talep eden banka gönderdiği ihtarnamede belirtildiği üzere rehin ile temin altına aldığı alacağına ilişkin ihtiyati haciz talebinde bulunduğu ve karar aldığı, bu kararın İİK 257. maddesine aykırı olduğunu, rehinle temin edilmiş teminat senedi hükmündeki bonoya dayalı verilen müvekkilleri adına telafisi imkansız karar doğurması kuvvetle muhtemel olan ihtiyati haciz kararının ivedi suretle kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 25/01/2018 tarih 2017/1385 D.iş 2017/1398 sayılı ek kararında;
“Tüm dosya kapsamı, ihtiyati haciz kararı incelendiğinde alacaklının ihtiyati haciz talebi “bonoya” dayandığından “önce rehne” başvurulması kuralının istisnalarından biri kambiyo senedi yoluyla icra takibi olduğundan, borçlunun diğer itirazlarıda ihtiyati haciz verilmesine engel teşkil etmediğinden…”gerekçesi ile,
İtirazın reddine karar verilmiş ve karara karşı borçlular … ve … Ltd. Şti. vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati haciz kararına itiraz eden borçlular…. Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesi ile,
İlk derece mahkemesi kararının müvekkilleri açısından telafisi imkansız zararlar oluşturduğunu ve oluşturmaya devam ettiğini,
2004 sayılı Kanun uyarınca ihtiyati hacze esas olan alacağa ilişkin şartların mevcut olmadığını,
İhtiyati haciz talep eden bankanın para alacağının olmadığının açıklandığını, genel kredi sözleşmesi uyarınca tüm para borcunun borçlu asil tarafından ödendiğini, bundan sonra başkaca kredi de söz konusu genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılmadığını, senedin ve ipoteğin teminaten alındığını ikrar eden bankanın dilekçesinde genel kredi sözleşmesi borcunun gayrimenkul kredisine denk gelen ve bono ile aynı meblağ olan borcun ödenmediği iddialarını çürütecek herhangi bir belge sunamadığını daha önceki dilekçelerde açıklanmış olmasına rağmen mahkemece bu husus dikkate alınmadan, bankadan geri ödeme planının aslının dahi istenmeden usul ve yasaya aykırı şekilde talebin reddedildiğini,
Ne gayrimenkule ne de 2009 tarihli genel kredi sözleşmesine ilişkin herhangi bir borç kalmadığının, banka vekilinin borcun dayanağını sunmaktan imtina ettiğini,
Özetle, dava konusu bononun gayrimenkule kullandırılan kredi için verildiğini, bu gayrimenkul kredisinin de kapatıldığından ipoteğin fek edilerek senedin iadesi gerekirken ihtiyati hacze konu olduğunu,
TMK’nun 2.maddesi uyarınca dürüstlük ve iyi niyet kurallarına aykırılık olduğunu, kamu ihalesi işleri yapan müvekkilinin ödeme kabiliyetinin asıl borçludan çok daha fazla olduğunu, bu nedenle müvekkilini zarara uğratmak kaskı ile hukuk ve hakkaniyete aykırı olarak rehinle teminat altına alındığı ve borcu aslen kapanmış olan bonoyu asıl borçlunun yıllar sonra kullandığı başkaca GKS ‘lere bağlı borcu için takibe koyduklarını ve müvekkilini kamu kurum ve kuruluşları nezdinde telafisi imkansız zarara soktuklarını, oluşan ve oluşması muhtemel her türlü zararları için tazminat haklarını saklı tuttuklarını,
Denizbank ve müvekkilinin müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları genel kredi sözleşmesi ile 01/03/2010 tarihli 780.000,00 USD bedelli senedin tarafları, senedi ve genel kredi sözleşmesini imzalayan kefillerin aynı kişiler olduklarını,
Genel kredi sözleşmesine teminat olarak asıl borçlu tarafından verilen ipotek ve anılan senedin bir iş günü ara ile 26/02/2010 günü (ipotek tarihi) 01/03/2010 günü (senet tanzim tarihi) düzenlendiğini, yani ihtiyati hacze ve icra takibine konu senedin teminat senedi olduğunu,
Söz konusu genel kredi sözleşmesinin müvekkili tarafından imzalanmadığını, henüz genel kredi sözleşmesine ilişkin tebliğ edilen dava olmadığını, bunun sebebinin söz konusu genel kredi sözleşmesinde devam eden bir risk kalmadığını, daha sonraki yıllarda asıl borçlunun davalıdan başkaca krediler kullanması sebebi ile başkaca genel kredi sözleşmelerinden ötürü borçlu olmasının yattığını, nitekim ipotek akit tablosu ve resmi senet incelenir ise 2015 yılında iki kez de Denizbank’ın kredi kullandırdığını ve bu kredilere teminaten yeni ipotekler koyduğunu,
Dava konusunun spesifik olarak 26/02/2010 tarihinde kullanılan krediye teminaten gayrimenkul ipoteği verildiği ve devamı iş gününde de senedin aynı bedelle tanzim edildiğini, davanın temelindeki uyuşmazlığın da bu olduğunu, bu durumun bankanın senedi aldığı tarihte gayrimenkulün ilk sahibi olan …makineleri Şirketine bono bedeli kadar ödemenin yapıldığı ile de ayrıca sabit olduğunu, bu borcun bankaya 2013 yılında kapatıldığını,
Bankanın gayrimenkul kredisi kullandırımı, söz konusu gayrimenkule ipotek konulması, bu durumu teminen bono düzenlenmesi ve gayrimenkulün ilk sahibine fatura karşılığı ödeme yapılması aynı hafta ve aynı meblağlarda olmasının, bononun meblağının da tüm genel kredi sözleşmesi limitleri için verilmediği birlikte değerlendirildiğinde, Yargıtay’ın içtihatları ve 2004 sayılı Kanunun 257.maddesi uyarınca değerlendirme yapıldığında, talepleri doğrultusunda karar verilmesi gerektiğini,
Açıklamalar ve tapudan gelen resmi senetler ışığında değerlendirildiğinde ihtiyati hacze konu senedin rehinle teminat altına alınmış bir alacağı teminen verildiğinden bu borcun da 2013 yılında kapanmış olmasından ötürü senedin iadesi ve ipoteğin fekki gerekirken ihtiyati haciz kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, aksi halde yeniden yargılama yapmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1385 D.iş 2017/1398 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
İlk derece mahkemesince bonoya dayalı olarak verilen İhtiyati haciz kararına yöneltilen itirazın reddi kararına karşı, itiraz edenler vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İhtiyati haciz kararına itiraz edenlerin bonoda müteselsil kefil olarak imzaları bulunduğu kabullerindedir. İtiraz edenler vekilince dayanak bononun asıl borçlu tarafından alacaklı bankayla imzalanan genel kredi sözleşmesinin teminatı olarak verildiği, borcun ipotekle(rehinle) teminat altına alındığı, bu nedenle İİK 257 vd. Maddeler uyarınca ihtiyati hacize konu edilemeyeceği ileri sürülmüştür. İhtiyati haciz kararının bonoya dayalı olarak verilidiği gözetildiğinde İİK 45/3 maddesi yollamasıyla İİK 167 maddesi uyarınca itiraz edenler vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni yerinde değildir.
Yine itiraz eden vekillerince borç teminatı olarak verilen bono bakımından, bononun verilmesine konu borcun asıl borçlusu tarafından ödendiği, bu surette bedelsiz kaldığı yönündeki iddiaların menfi tespit-istirdat şeklindeki açılacak davalarla ileri sürülebilecek itirazlardan olup, İİK 265 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati haciz itirazında incelenemeyeceğinden, bu yöndeki istinaf nedeni de yerinde değildir.
İhtiyati haciz talebinin bonoya ilişkin olarak verildiği gözetildiğinde, ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz kararına yöneltilen itirazın reddi yönündeki karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden itiraz edenler vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati hacze itiraz eden borçlular …. Tic. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden borçlular tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90.TL istinaf karar harcı, ihtiyati hacze itiraz eden borçlular tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 04/04/2018 tarihinde HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.