Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/274 E. 2018/1210 K. 05.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/274
KARAR NO : 2018/1210
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/12/2017
DOSYA NUMARASI : 2016/843 Esas – 2017/1178 Karar
DAVA : Alacak
KARAR TARİHİ : 05/12/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı şirket vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şjrket yetkilileri tarafından Bakırköy … Noterliği’nin 28.0.1.2016 tarih ve …no.lu Araç Satış Sözleşmesi ile …’tan … plakalı BMW marka aracın 65.000.00 TL bedelle salın alındığını, davalının aracın pertli araç olduğunu gizleyerek sattığını, davacının yine de basiretli tacir ola- rak davranıp sorgulattığını ancak pertli olduğuna dair bir bilgi verilmediğini, davacının da aracı İstanbul’dan Bursa’ya götürüp plakasını değiştirdiğini, zaten 2. el olması nedeniyle oluşan aksaklıklar için 10,820.00 TL masraf sarf ettiğini, ZMMS poliçesini yaptırdığını, bu aşamada da sigorta şirketi tarafından aracın pert olduğunun bildirilmediğini, kasko yaptırmak istediğinde pert olduğunu öğrendiğini, davalının araç alım satın işi yapması nedeniyle davacıyı bilgilendirmesi ve pert araç bedelinin daha düşük olması gerekirken bu durumun gizlendiğini ve daha çok para ödediğini, davalının davacıyı dolandırdığını ve aracı gerçek değerinden daha pahalıya satarak zarara uğrattığını, bunun üzerine davacının Bakırköy …. Noterliği’ nin 20/05/2016 tarih … no.lu ihtarnamesini keşide ettiğini, davalının cevap verdiğini ve hususu davacının bilmediğini kabul ettiğini, kendisinin de aracı bu haliyle aldığını belirtse de bunun mümkün olmadığını, davacının yaptığı işin vasfı gereği buıuı bilebilecek durumda olduğunu beyanla fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere- 1.000,00 TL’ nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davalıya keşide ettiği Bakırköy 7. Noterliği’nin 25.05.2016 tarihli ihtarnamesinde yazdığı gibi davalının aracın pert durumundan haberdar olmadığını, davalının önceki malikini ve davacıyı kendi işyerinde bir araya getirdiğini ve önceki malik …’ün görüşmesinde davacıya aracı kendisine geri vermesini teklif ettiğini ancak davacının kabul etmediğini, davacı şirket yetkilisi …’ün haksız bir kazanç peşinde giderek 20.000,00 TL talep ettiğini, önceki malikin bu hususu kabul etmediğini, aracın plaka değişimi yapılana kadar davacının da pert durumunu öğrenemediğini, bu durumun, davalının da pert durumunu öğrenemeyeceğini gösterdiğini, aracın piyasa değeri 72.000,00 TL iken 63.000,00 TL’ye satıldığını, davacının yaptığını iddia ettiği 16.820.00 Tl.’lik masrafların ne olduğunun anlaşılamadığını, bunlara ait fatura olmadığını, masrafı yapmadan da fatura bulunabileceğini, davalının kusurunun ve kötü niye- tinin olmadığını, davanın önceki malike ihbar edilmesi gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davanın ihbar edildiği … vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının aracı 2012 yılında 2. sahibi olan … Ltd. Şti.’ nden satın aldığını, aracın 2. Sahibi olarak 2012 yılından itibaren kullanıp 08.03.2016 tarihinde …’a 61,000.00 TL bedelle sattığını, davacının aracı satın aldığı an dahil 4 yıllık kullanım süresince de pert olduğundan haberi olmadığını, aracın kendisindeyken kaza geçirmediğini, bu nedenle pert olayının eski sahibindeyken yaşandığını, aracı satış dönemindeki değeri 85.000,00 TL-95.000,00 TL arasındayken 61.000,00 TL.’ye sattığını, aracı satmak için …’a götürdüğünde 2 gün onda kaldığını, kendisinin arandığını ve aracın özel ithalat olması nedeniyle ÖTV belgesinin istendiğini, kendisinin de bu belgeyi temin edip verdiğini, satın alırken aracın eteklerinde, kaportasında ve tavanında boya olduğunun söylendiğini, bu nedenle aracı piyasa değerinin altında sattığını, aracın pert kaydının olup olmadığının araştırmasını yapacak olan kişinin … olduğunu, aracı araştırmadan sattığı iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı ile davalı arasındaki alışverişten kendisinin sorumlu tutulmasının uygun olmadığını belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 29/12/2017 tarih ve 2016/843 Esas – 2017/1178 Karar sayılı gerekçeli kararı ile;
” …bilirkişi raporuna da dayanılmak suretiyle dava konusu aracın davalı tarafından davacı şirkete gizli ayıplı olarak satıldığı, davacının aracın kendisine satılmadan önce pert total olduğunu anlayamamasında kendisine yüklenebilecek bir kusur oranının olmadığı, davacının dava konusu ayıplı satış nedeniyle davalıdan tazminini talep edebileceği toplam maddi zararının, satış tarihi olan 28.03.2016 itibariyle 19.500.00 TL olduğu gerekçesiyle davanın ıslah olunan tutarı olan 19.500,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, dava konusu tazminatın 1.000,00 TL’lik kısmına dava tarihi olan 27/09/2016 gününden 18.500,00 TL’lik kısmına ise ıslah tarihi olan 15/08/2017 gününden itibaren reeskont faizi işletilmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Yerel Mahkeme kararının görev yönünden yerinde olmadığını, görev konusunun Mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiğini, görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu halde görevsizlik kararı verilmediğini, davacı her nekadar tüzel kişi tacir sıfatını taşımakta ise de, davada aracı satmak/kiralamak, paraya dönüştürmek amacıyla almadığını, kullanıcı / son tüketen sıfatıyla satın aldığını, TK’da tacirlerin yaptıkları iş karine olarak mutlak ticari iş sayılmakta ise de; TKHK.3/k maddesi TK’ daki maddeye göre kabul ve yürürlük tarihi sonra olmakla ve TK’ ya göre daha özel kanun niteliği taşımakla davacının tüketici vasfında olduğunu, araçtan kendisinin yararlanmakta, kullanmakta ve paraya çevirmemekte olduğunu, bu nedenle görevli Mahkemenin Tüketici Mahkemesi olup, yerel mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerektiğini,
Husumet itirazlarının da dikkate alınmadığını, pert olayının 2008 yılında gerçekleştiğini, müvekkilden önce araya bir satıcı daha girdiğini, müvekkilin pert olayını bilmediğini, kötü niyeti, kastı ve kusuru bulunmadığını, müvekkili davacı ile önceki malikinin bir araya getirdiğini, ancak davacının fahiş fiyat isteyerek işi kazanca dönüştürmek istemesi üzerine uzlaşma sağlanamadığını, müvekkilin iyi niyetli olduğunu,
Bilirkişi raporunun emsallere dayanmadığını, bilirkişinin hesap çıkarırken hangi somut verilere dayandığının belli olmadığını, sadece dosya üzerinden inceleme yaptığını, aracı görmediğini, pertin ne olduğunun aracın değer eksilmelerinin ayrıntılı kalem kalem dökümünün yapılmadığını, hesabın yuvarlandığını, aracın satım tarihindeki, dava ve karar tarihindeki değerlerinin açıklanmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile müvekkil için hakkaniyet indirimine dahi gidilmediğini, BK’na göre müvekkilinin kusursuz sorumluluğunu doğuracak hukuki/fiili bir hal de bulunmadığını, yine trafik kayıtlarında aracın 04.08.2008 tarihli “pert total” olarak kaydının olduğunun bildirildiğini, davacının yaptığı araştırmada bu şerhi görmemesinin imkansız olduğunu, aracı bilerek ve isteyerek aldığını, aracı aldığı tarihte hasarı bilmesi/bilebilecek durumda olması/bilmesinin gerekmesi nedeniyle, satımdan tam 8 ay sonra dava açmasının samimi ve iyi niyetli olmadığını,
ZMMS sigortası yapan ve perti bildirmediği iddia edilen firmanın da davaya dahil edilmesi gerekirken, husumet yöneltme ihtimali olduğu düşünülmeden davanın ihbar edilmediğini beyanla; İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava, gizli ayıplı olduğu bilinerek davalı tarafından davacıya satıldığı öne sürülen araçtan dolayı fazladan ödendiği iddia edilen paranın iadesi talebidir.
İstinaf sebepleri açısından uyuşmazlık konusu; mahkemenin görevli olup olmadığı, davalının davacıya sattığı aracı pert olduğunu bilerek satıp satmadığı (ayıbı bilerek ve gizleyerek), aracın ayıplı değeri ve davacının ödediği değer arasındaki farkın miktarı ile davalının bunu ödemekle yükümlü olup olmadığı noktalarındadır.
Taraflar arasında 28/03/2016 tarihli araç satış sözleşmesi bulunmaktadır. Davacı ticari şirkettir. Davalının da ihtara verdiği cevapta galeri işlettiği ve aracı bu suretle sattığı ifade edilmektedir. Taraflar arasında tüketici işlemi olmadığına göre görevli mahkeme ticaret mahkemesi olup, davalı tarafın görev istinafı yerinde değildir.
Kadıköy İlçe Emniyet Müdürlüğü’ nün 15/11/2016 tarihli yazısına göre dava konusu otomobil, 07/06/2005 tarihinde tescil edilmiş, Birden fazla el değiştirdikten sonra 11/11/2011 tarihinde … adına, ondan 08/03/3016 tarihinde davalıya, ondan da 28/03/2016 tarihinde davacıya satılmıştır.
Dosyada bulunan Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezinin 06/03/2017 tarihli cevabi yazısına göre, araç 04/08/2008 tarihinde Halil Karaaslan adına kayıtlıyken ağır hasar pert durumuna düşmüştür. Çekme belgeli hasarla pert total olan aracın bir şekilde tescilinin sürdüğü ve dava dışı kimselerden sonra en son davalıya ondan da davacıya satıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı, aracın kaskosunu yaptırmak istediğinde bu durumu öğrendiğini iddia etmektedir.
Davalı 25/05/2016 tarihli ihtara cevabında aracı önceki malik …den takas+ para karşılığı aldığını, pert olayını bilmediğini savunmuştur.
Satış sözleşmesinde aracın 65.000,00 TL’ya davacıya satıldığı ifade edilmiştir.
Satıcı 6098 TBK 219. maddeye göre ayıptan genel olarak sorumludur. Fakat özel olarak garanti verdiği konusunda (aracın pert kaydının bulunmadığı konusunda taahhütte bulunduğuna) delil bulunmamaktadır.
Menkul hükmündeki bir aracın pert total olduğunun bilinerek satılması 6098 sayılı TBK 225 anlamında ağır kusurdur. Bununla beraber 6098 sayılı TBK’ nın 223. maddesine göre: Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.
Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.
Davacı aracı aldıktan sonra servise sordurduğunu pert bilgisi verilmediğini, aracı Bursa’ya götürüp plakasını değiştirdiğini ve bakımını yaptırdığını, mali sorumluluk sigortası yaptırdığını bu aşamalarda da pert bilgisi verilmediğini, kasko sigortası yapmak istediğinde bunu öğrendiğini iddia etmektedir.
Yargıtay 19.H.D.’nin 04/04/2016 tarih ve 2015/15816-2016/5607 sayılı kararında: “Davacı, davaya konu aracı davalıdan ikinci el olarak satın almıştır. Aracı mevcut hali ile inceleyip teslim aldığı, bununla birlikte davalının ayrıca garanti taahhüdünde bulunmadığı dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Satım anında davacı, aracı muayene ve varsa mevcut ayıplarını tespit ile yükümlüdür. Aracın pert kayıtlı olmasının davalı tarafından gizlendiği konusunda dosyada delil bulunmamaktadır. Davacı alıcı, basit bir araştırma yapmak suretiyle aracın hasarlı olduğuna kolayca ulaşabileceği kayıtlarla tespit edebilir. Dosya kapsamı itibariyle satıcının TBK’ nun 225. maddesinde düzenlenen ağır kusurundan da bahsedilemeyeceğinden, mahkemece açıklanan hususlar gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. ” denilerek pert durumunun basit bir araştırmayla belirlenebileceği ifade edilmiştir.
Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezinde 11890 Hasar Kaydı Sorgulama hizmeti bulunmaktadır. İnternet sitesinde araç plaka ve şasi no.su bildirildiğinde hasar kayıtlarının ücretsiz bildirildiği ifade edilmektedir.
Davalı galerici olup, davacı da ticaret şirketidir. Alım satımını yaptıkları aracın pert total olduğunu alım satım esnasında bilip bilmedikleri belli olmamakla birlikte, davalının 20 gün süreyle aracın maliki olduğu ve mesleği icabı aracı satın aldığı, aracın pert durumunu gizleyerek davacıya satış yaptığı hususu dosyadaki delillere göre ispat edilememiştir.
6102 sayılı TTK’nın 23/son maddesine göre: Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.
Satış sözleşmesinde alıcının (davacı) aracın halihazır durumu ile görüp beğendiği ve 1 ay içinde trafik belgesi alacağı ifade edilmiştir. Aracın satışı, 28/03/2016 tarihinde, ayıp ihbarı ise 20/05/2016 tarihinde yapılmıştır. Davacının gözden geçirme ve olayın akışına göre en kısa sürede olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp olduğu kabul edilse bile ticaret şirketi olduğuna göre yaptığı ayıp ihbarı, satın almadan sonra 8 günü aşmıştır.
Ticaret şirketi olan davacı, 6102 sayılı TTK’nın 18/2.maddesine göre ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmek zorundadır. Davacının dava konusu olayda basiretli bir iş adamı gibi hareket etmediği, satın aldığı aracın gizli ayıbı olup olmadığını satın alma tarihinden itibaren 8 gün içinde inceleyip satıcıya bildirmesi gerekirken bunu yapmadığı bu itibarla oluştuğunu öne sürdüğü zararının tazminini davalıdan talep etme koşullarının oluşmadığı anlaşılmaktadır.
Davalının istinaf sebepleri yukarıda açıklanan nedenlerle yerindedir. Dosyada tüm deliller toplanmış olduğundan mevcut dosya içeriğine göre usul ve yasaya aykırı olan ilk derece mahkeme kararının HMK 353/1-b 2 maddesi kapsamında kaldırılması gerekmiş ve davanın reddi doğrultusunda aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1)-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 29/12/2017 tarih ve 2016/843 Esas – 2017/1178 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b 2 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak;
Davanın REDDİNE,
2)-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 35,90 TL maktu karar harcından, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 6,7 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3)-İlk Derece Mahkemesi’ nde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edilen harç ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4)-İlk Derece Mahkemesi’ nde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden; bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5)-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan 2.340,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6)-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde avansı yatıran taraflara iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN :
7)- Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 331,01 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
8) İstinaf aşamasında davalı tarafından sarf edilen 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 14,00 TL tebligat gideri ve 31,00 TL dosya gidiş- dönüş masrafı olmak üzere toplam 143,1 TL’ nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9) Artan gider avansı olması halinde talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 05/12/2018 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.