Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/261 E. 2018/251 K. 28.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/261
KARAR NO : 2018/251
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 26/12/2017 Tarihli, İhtiyati Hacze İtirazın Reddine İlişkin Ek Karar
DOSYA NUMARASI : 2017/1178 D. İş – 2017/1190 Karar
DAVA : İhtiyati Haciz
TALEP : İhtiyati Haciz Kararına İtirazın Reddi Kararının Kaldırılması
KARAR TARİHİ : 28/03/2018
GEREKÇELİ KARARIN
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda ihtiyati haciz kararına itirazın reddine ilişkin gerekçeli ek karara karşı, ihtiyati hacze itiraz edenler vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla; dava dosyası İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’ nin 12/03/2018 tarih ve 2018/949 Esas – 2018/589 Karar sayılı görevsizlik kararı üzerine dairemize gönderilmiş olup incelendi;
TARAFLARIN İDDİASININ ÖZETİ:
İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekilinin talep dilekçesinde özetle; Borçlusu …SIRKETI olan ve diğer borçlu …’nun müşterek borçlu müteselsilen kefil olduğu 24/10/2017 vade tarihli, 6.500.00,00 TL bedelli bononun müvekkil banka lehine tanzim edildiğini, ancak söz konusu bonoya rağmen alacaklarının vadesinde ödenmediğini, söz konusu bononun vade tarihinde muaccel hale gelmesine rağmen 4.993.140,00 TL Borçlarını ödemeyerek mütemerrit duruma düşen borçlular için alacaklarının tahsil imkanının tehlikeye girmesi nedeniyle İ.İ.K. 257/2 madde ve müteakip maddeleri gereğince borçluların menkul, gayrimenkul ve 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartı ile 4.993.140,00 TL üzerinden borçluların taşınır, taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına ihtiyaten haciz konulmasına, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ettiği, bu talep üzerine Mahkemenin 01/11/2017 tarihli karar ile; ” … alacaklının borçlulardan alacağı olan 4.993.140,00 TL üzerinden orçlular hakkında ihtiyati haciz kararı verildiği anlaşılmıştır.
İhtiyati hacze itiraz edenler vekili 07/11/2017 tarihli dilekçesi ile; İhtiyati haciz istemine konu olan bononun,ilk düzenlenme tarihinde vade içermediğini, vadenin sonradan alacaklı gözüken tarafça doldurulduğu, bononun tanzim tarihinde müvekkil … ne, alacaklı banka tarafından verilen KGF destekli kredinin teminatı olarak verildiğini, müvekkili şirketin o tarihte alacaklı tarafa böyle bir borcunun olmadığını, bononun bedelsiz olduğunu, temel alacak bulunmadığını , bedelsiz (karşılıksız) bir senet olduğunu, temel ilişkideki borcun hiç ya da gereği gibi yerine getirilmemesi durumunda,senet tam ya da bölümsel biçimde bedelsiz kaldığını, KGF destekli kredide, alacaklı bankanın alacak riskinin,toplam bedelin % 15 ile sınırlı olduğunu, bononun banka lehine ve kredinin tamamı için alınmış olmasının hukuken bonoyu düzenlendiği anda bedelsiz hale getirdiğini, davaya konu olayda, teminat bonosunun icraya konması için, davalı bankanın KGF’na gerekli başvuruyu yaptıktan sonra, alamadığı kısım varsa, kredi alacağını muaccel hale getirip dava etmesi ve bu noktada teminat senedini icraya koyması gerektiğini, davalı-alacaklı tarafın bu işlemleri yapmadığını,kredinin geri ödenmesinin temini için aldığı teminat bonosunu müvekkillere karşı icraya koyamayacağını,
İİK 45. madde gereğince önce ipoteği paraya çevirmek zorunda olduğunu, bonoda kefil olarak gösterilen diğer müvekkil …’ nun kefaletinin de geçerli olmadığını, yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davalı alacaklı tarafından keşide edilmiş herhangi bir ihtar yada protesto bulunmadığını, kambiyo evrakı niteliğini haiz olmayan bonoya dayınılarak , kambiyo takibi yapmasının mümkün olmadığını belirterek ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına, tedbiren İstanbul 27. İcra Müdürlüğü’ nün 2017/35484 Esas sayılı dosyasındaki ihtiyati hacizlerin durdurulmasına ve teminatın iade edilmemesine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
İhtiyati haciz isteyen vekili 26/12/2017 tarihli duruşmadaki beyanında özetle; İtirazların bu yargılamanın konusu olmadığını, İİK 265 maddesi hükmünün açık olduğunu, kambiyo senedine dayalı bir alacak için ihtiyati haciz kararı verildiğini belirterek itirazın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 26/12/2017 tarihli ek kararı ile; ” … Borçlu, aleyhine verilen ihtiyati haciz kararına karşı İ.İ.K’nun 265. maddesinde belirtilen sebeplere dayalı olarak itirazda bulunabileceğini, İİK 45 ve 167 maddeleri gereğince, alacak ipotek ile teminat altına alınsa dahi kambiyo senedine dayalı ihtiyati haciz kararı verilebileceğini, İhtiyati hacze konu “Bono” da teminat kaydı bulunmadığı gibi, bu iddianın ancak açılacak bir menfi tespit davasında ileri sürülebileceği, kefaletin geçersizliği iddiasının da yerinde görülmediği, İhtiyati hacze dayanak alınan belgenin kambiyo senedi olması nedeniyle soyut bir borç ilişkisi yaratıldığından, alacaklının bonoyu düzenleyen keşideci ile birlikte müteselsil kefiller hakkında da istemde bulunabileceği, Bononun vadesinin gelmiş olmasının gerekli ve yeterli olduğu” gerekçeleriyle borçlunun İİK.’ nun 265. maddesinde sınırlı olarak gösterilen sebeplere uygun bulunmayan itirazın reddine karar verilmiş verilen karara karşı, ihtiyati hacze itiraz edenler vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati hacze itiraz edenler vekili istinaf dilekçesinde özetle;
İhtiyati haciz istemine konu olan bononun, ilk düzenlenme tarihinde vade içermeyip, vadenin sonradan alacaklı gözüken tarafça doldurulduğunu, ayrıca bononun tanzim tarihinde davacı müvekkil şirket …’ ne, davalı tarafça verilen KGF destekli kredinin teminatı olarak alındığını,
KGF destekli kredide, alacaklı davalı bankanın alacak riskinin, toplam bedelin % 15 ile sınırlı olmakla, bononun banka lehine ve kredinin tamamı için alınmış olmasının hukuken bonoyu düzenlendiği anda bedelsiz hale getirmiş olduğunu,
Karşı tarafın, aynı KGF borcunu teminen; müvekkil şirketten bononun alınmasından sonra ve icra takibinden birkaç gün önce, çeşitli taşınmaz ipotekleri alınmış olmakla, borcun yenilenmiş olduğunu,
Kambiyo senedinin bedelsiz hale gelmiş olduğunu, bu itibarla müvekkillerinin toplamda bu kadar borcu da olmadığını, borcun belirlenmesi için muhakeme edilmesi gerektiğini, sonuçta takibin talep edilen alacak açısından mükerrer hale gelmekte olduğunu,
Müvekkil … ile banka arasında geçerli olacak ve müvekkilinin sorumluluğuna gidilecek bir sözleşme mevcut olmadığını, müvekkil … ile banka arasında yasaların öngördüğü şekilde düzenlenen ve geçerli olan bir Kefalet Sözleşmesi bulunmadığını,
İleri sürerek; İstinaf başvurularının kabulü ile İstanbul (6). Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1178 D. İş, 2017/1190 K. sayılı ve 26.12.2017 tarihli ek kararın HMK 353/1- a/6 maddesi gereğince kaldırılmasına, aksi takdirde ise HMK 353/1-b/2 gereğince, gerekli incelemeler yapıldıktan, deliller toplandıktan ve tanıklar dinlendikten sonra esas hakkında yeniden karar verilerek talepleri gibi ihtiyati haciz kararına itirazlarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
2004 sayılı İİK.’nun ihtiyati haciz şartlarını düzenleyen 257. maddesinde vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını, alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği belirtilmiştir.
Somut olayda, ihtiyati haciz kararına itiraz eden bono keşidecisi ve kefil hakkında ihtiyati haciz kararı verilmiştir.
İİK’ nın 265. maddesinde ihtiyati haciz kararına karşı itiraz sebepleri sınırlı şekilde sayılmış olup, bu sayılanlar dışında başka bir sebebe dayanılarak itiraz edilmesi mümkün değildir.
İhtiyati haciz isteminin bonoya dayandığı vadesinin 24/10/2017 olduğu ve ihtiyati haciz talep tarihi itibariyle vadesinin geldiği, ihtiyati hacze konu bononun taraflar arasındaki kredi sözleşmesinin teminatı olarak düzenlendiğinin yazılı belge ile ispat edilmesi gerektiği ancak buna ilişkin bir belgenin sunulmadığı, senet metninde senedin teminat senedi olduğuna ilişkin herhangi bir bilgi de olmadığından bononun teminat senedi olduğuna ilişkin borçlular vekillerinin istinaf sebepleri yerinde değildir.
6102 sayılı TTK’ nun 702/1. maddesine göre; “Aval veren kimse, kimin için taahhüt altına girmişse tıpkı onun gibi mesul olur.”
Bono üzerine “kefil” ibaresi konsa dahi bu, aval olarak nitelendirilir ve aval veren, bononun diğer borçlusu ile birlikte müteselsilen sorumlu olur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/12-1135 Esas 2017/1012 Karar sayılı ilamı)
6102 Sayılı TTK’ nın 702/1. maddesi hükmü ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun yukarıda belirtilen kararı doğrultusunda itiraz edenlerin kefalete ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir.
İİK 45 ve 167 maddeleri gereğince, alacak ipotek ile teminat altına alınsa dahi kambiyo senedine dayalı ihtiyati haciz kararı verilebileceğinden borçlular vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri de yerinde değildir.
Yine borçluların diğer itiraz sebepleri de İİK’ nın 265. maddesinde sayılan itiraz sebeplerinden olmadığından ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olup; kamu düzenine de aykırı olmadığından borçluların istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-İhtiyati hacze itiraz eden borçlular vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2- İstinaf talebinde bulunan borçlular tarafından Harçlar Kanunu gereğince yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar Tarihi İtibariyle; Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90 TL İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının istinaf aşamasında ihtiyati hacze itiraz eden borçlular tarafından yatırılmış olduğu anlaşılmakla; yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine,
6- Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 28/03/2018 tarihinde HMK’ nun 362/1-f ve İİK’ nun 265 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.