Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/25 E. 2018/427 K. 16.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/25
KARAR NO : 2018/427
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 17/05/2017
DOSYA NUMARASI : 2016/684 Esas – 2017/586 Karar
DAVA : Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 16/05/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı Vekili İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … un … Bankası A.Ş. Fındıklı Şubesi’ nin …numaralı hesabının sabihi olduğunu, müvekkilinin banka hesabından bilgisi dışında ve internet ortamında işlem yapılarak 21/11/2006 tarihinde …bank Yeşilköy Şubesindeki … adlı kişiye ait hesaba 5.000 TL miktarında havale işlemi gerçekleştirildiğini, havele edilen 5.000 TL’ nin 4.800 TL’ sinin …bank Karaköy Şubesi gişesinden, bakiye 200 TL’nin ise …bank Sirkeci Şubesinden çekildiğini, İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/489 Esas sayılı dosyasında sanıklar … ve … isimli şahıslar aleyhine bilişim sistemine hukuka aykırı müdahele suretiyle haksız çıkar sağlama, bilişim sisteminin işleyişini engelme ve bozma, resmi evrakta sahtecilik suçlarından dava açıldığını ve halen derdest olduğunu, davalı bankanın gerekli güvenlik önlemlerini yeterince almamış olması sebebiyle mağdur edildiğini,davalı bankaya müracaat etmesine rağmen müvekkilini mağduriyetinin giderilmediğini,davalı bankanın internet bankacılığı sisteminde yeterli güvenlik önlemini sağlamamış olması nedeniyle davaya konu olayın gerçekleştiğini, olayın gerçekleşmesinin hemen akabinde müvekkilinin internet bankacılığı hesabını kapattığını, 06/03/2007 tarihinde tekrar internet bankacığını kullanmaya başladığı esnada davalı banka tarafından …..seri numaralı smart kartın müvekkiline verildiğini, davalı banka tarafından verilen bahsi geçen kart ile davalı bankanın internet bankacılığına girildiğini ve sistemin daha güvenli kullanılabildiğini, davalı bankanın gerekli güvenlik önlemlerini baştan almaması nedeniyle, davalı bankanın kusuru sebebiyle müvekkilin mağdur olduğunu, açıklananan sebeplerle müvekkilinin davalı banka nezdinde bulunan ve bankanın yeterli güvenlik önlemlerini almamış olması nedeniyle kullanamadığı 5.000 TL mevduatının olay tarihlerinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı bankadan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Vekili Cevap Dilekçesinde Özetle; Görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesiyle öncelikle görevsizlik kararı verilmesini talep etmiş, esasa ilişkin olarak ise; davacı hesabından aktarılan paranın hangi hesaba aktırıldığı ve paranın kim tarafında çekildiğinin açık olduğunu, bu bağlamda davacının zarar uğramasına sebebiyet veren kişilerin belli olduğunu, bu davanın ilgili kişilere yöneltilmesi gerektiğini, bu nedenle müvekkili bankaya husumet yöneltilemeyeceğini, davacı ile davalı banka arasında bireysel müşteri sözleşmesi imzalandığını, davalı banka tarafından internet bankacılığının güvenli olarak kullanabilmesi için gereken her türlü önlemin alındığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İstanbul 15.Asliye Hukuk Mahkemesi’ nce görevsizlik kararı verilerek dosya İstanbul Ticaret Mahkemesine gönderilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 17/05/2017 tarih ve 2016/684 Esas – 2017/586 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” Bankalar, özel yasa ile kurulan ve ekonomik alanda çeşitli imtiyazlar tanınan kuruluşlardır. Güven kuruluşları olan bankalar, topladıkları mevduatı sahtecilere karşı özenle korumak zorundadırlar. Bu hususta objektif özen borcu altında olan bankalar, hafif kusurlarından dahi sorumludurlar. İşlem tarihi itibariyle yürürlükte bulunan BK’nın 99. maddesi uyarınca yapmış oldukları sorumsuzluk anlaşmaları da geçerli değildir. Davacı müşterinin, bu tür bankacılıkta internet şifresini korumak dışında bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Somut olayda davacının kasıtlı olarak şifresini üçüncü kişiye verdiği, asıl fail ile birlikte hareket ettiği de iddia edilip, ispat edilmemiştir. Bu nedenle olayda kasıtlı olarak şifresini üçüncü kişiye verdiği, asıl fail ile birlikte hareket ettiği kanıtlanamayan davacının sorumluluğunun bulunmadığı; davalı banka nezdindeki hesabından para çıkışına neden olan ve tek kullanımlık şifre, telefon mesajı ile bilgi verme gibi ek güvenlik önlemlerini uygulamayan davalı bankanın tam kusurlu ve sorumlu bulunduğunun kabulü gerektiği … ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın KABULÜ ile, 5.000,00 TL’ nin 21/11/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verdiğini, ancak olay tarihlerinden itibaren avans faizi talep edilmesine rağmen yasal faiz işletilmesine hükmettiğini,
İlk derece Mahkemesinin sehven yargılama giderlerine hükmetmediğini,
İleri sürerek; İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17.05.2017 tarih ve 2016/684 E. ve 2017/586 K. sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Davacı ile Davalı Banka arasında “Bireysel Müşteri Sözleşmesi” imzalandığını, davaya konu olayda davacının müvekkil bankanın Fındıklı Şubesi’nde bulunan vadeli hesabından toplamda 5.000,00 TL tutarında meblağın Finansbank Yeşilköy Şubesi’ndeki … adlı şahsa ait hesaba aktarıldığı, söz konusu paranın bu hesaptan çekildiği ve nihayetinde söz konusu paranın Davacının bilgisi dışında 3. şahısların hesabına aktarıldığının sabit olduğunu,
Söz konusu olayda müvekkil bankanın hiçbir kusuru bulunmayıp sorumluluğun tamamının davacıya ait olduğunu, her ne kadar İlk Derece Mahkemesi tarafından tesis edilen gerekçeli kararda Bankanın ek güvenlik önlemlerini uygulamadığı belirtilse dahi Davalı Banka tarafından internet bankacılığının güvenli olarak kullanılabilmesi için gerekli her türlü önlemin alındığını, ancak sistemler her ne kadar kusursuz ve sorunsuz bir şekilde kurulursa kurulsun, kullanıcılar gerekli önlem ve tedbirleri almadığı takdirde sanal dolandırıcılık olaylarının kaçınılmaz hale geleceğini, söz konusu olayda davacının kişisel bilgilerini saklamakta yeterli özeni yerine getirmediğini ve bilinçsizce olsa dahi bilgisayarında yahut akıllı telefonunda zararlı bir takım yazılımları aktif hale getirdiğini,
Somut olayda Müvekkil Banka’nın güvenlik sisteminde herhangi bir eksik veya yetersizlik bulunmadığı için suçun aranacağı en son yerin banka olabileceğini,
Somut olayda ne bilirkişi raporunda ne gerekçeli kararda davalı bankanın güvenlik sisteminin yetersiz olduğu teknik olarak ispat edilemediğini, hatta dosyada mübrez bilirkişi raporunda, somut olayda bankanın herhangi bir kusurunun olmadığından bahsedildiğini, müvekkil bankanın internet bankacılığının güvenliği konusunda gerekli tüm önlemleri aldığını, salt kullanıcı kodu ve sabit bir şifre ile sisteme girişi kabul etmediğini, ayrıca müşterinin sisteme girebilmesi için şahsi kullanımında ve sorumluluğunda bulunan kayıtlı cep telefonuna gönderilen onay kodunun da girilmesini şart koştuğunu,
Dosyada mübrez bilirkişi raporunda davalı bankanın herhangi bir kusuru görülmediği tespit edilmesine rağmen, davacının olayda kusuru bulunmayan müvekkil bankadan söz konusu meblağı talep edebileceğinin belirtildiğini, kendisiyle çelişen raporun sonuç bölümünün kabul edilmesi ve bu sonucun dikkate alınarak bu doğrultuda karar verilmesinin kabul edilemeyeceğini,
Davalı banka temerrüde düşürülmediği halde 21.11.2006 tarihi itibariyle faiz işletilmesi yönünde verilen kararın doğru olmadığını;
İleri sürerek; İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2016/684 E. 2017/586 K ve 17.05.2017 tarihli kararının istinaf incelemesi neticesinde ‘kaldırılmasını’ ve yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesin’ce davanın kabulüne karar verilmiş verilen karar karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dava tarihi olan 27.03.2015 tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1-k maddesinde tüketicinin; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade edeceği, 3/1-l maddesinde ise tüketici işleminin; “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade edeceği düzenlenmiş, aynı kanunun 73/1 maddesinde de; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakmaya tüketici mahkemelerinin görevli olduğu hüküm altına alınmıştır. Buna göre, ticaret mahkemesince, tüketici konumundaki davacı tarafından açılan işbu davada tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın esası hakkında kararı verilmesi doğru olmadığından 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-a/3 ve 355.maddeleri gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 17/05/2017 tarih ve 2016/684 Esas – 2017/586 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a/3 ve 355.maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Kayıtların kapatılarak dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesi’ ne gönderilmek üzere kararı veren ilk derece mahkemesine iadesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf yönünden davacı tarafça yatırılan 85,70 TL başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 31,40 TL karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine,
4- Harçlar Kanunu gereğince istinaf yönünden davalı tarafça yatırılan 85,70 TL başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 341,55 TL karar harcının talep halinde davalı tarafa iadesine,
5-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine,
7-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/05/2018 tarihinde HMK’ nun 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.